Murat Alat, 31 Ekim - 3 Aralık 2016 tarihleri arasında Hasköy iplik fabrikasında gerçekleşen İsmet Doğan'ın "Ben bir bedenim" sergisinin kendi üzerinde bıraktıklarını yazdı. Sergi aynı zamanda İsmet Doğan'ın sanat üretiminin bütünselliğini gösterme amacını taşıyarak retrospektif olarak tanımlanmıştı. Sergide Dış ve İç arasındaki çatışma durumu farklı serilerin altında yatan temaların bağlanması ve sanatçının eser üretme güdüsünün ana fikrine ulaşmaya çalışırken sürekli izleyicinin karşısına çıkan bir gerçeklik olarak seyretti.
İsmet Doğan, Kendini Yeme, 2010, Autophagy serisi, Panel üzerine yapıştırılmış fotoğraf üzerine akrilik, 150x120 cm
Ben kendine aşık bir adamım. Aynalar da benim en samimi dostum. Aslında bu aşk sayılmaz daha çok bir tutku. Kendimi bir arada tutmak için de aynalara muhtacım. Parça parça etlerden, dile gelmez günahlardan, yeraltında saklanması gereken çirkinliklerden oluşan var oluşuma aynalar sayesinde tahammül edebiliyorum. Aynaya soruyorum bu dünyadaki en güzel insan kim diye, sizsiniz efendim diyor. Aynalar yalancı, benim en büyük düşmanım. Kendimden nefret ediyorum.
Keyfim yerinde. İsmet kadehini uzatıyor, tokuşturuyoruz. Onun atölyesindeyiz. Kocaman bir masada oturmuş sanattan, siyasetten, felsefeden kısaca her şeyden konuşuyoruz. Birbirimizi karşılıklı övüp duruyoruz. Gözüm duvardaki tabloya takılıyor. Bir Atatürk portresi, hani şu her sınıfta olanlardan, smokininden tanıyorum, ama yüzünün olması gereken yeri bir ayna kaplıyor. Kalkıp aynaya bakıyorum, cemalimi yansıtıyor. Suretimle arama, aynanın yüzeyine kazınmış “s z b r d y m ş s n z g b” harfleri giriyor. Boşlukları doldurarak okuyorum: “siz buradaymışsınız gibi.” Tabloya imgemi ve nefesimi veriyorum canlanıyor, anlam kazanıyor. İmgemi ve nefesimi alıp devlet düzeneğinin içine yerleştiriyor anlam kazanıyorum. Ayna bana ihanet ediyor.
İsmet Doğan, SZ BRDYMŞSNZ GB I 2000-2007 I IMAGO Serisi I Tuval Üzerine Karışık Teknik ve Ayna I 155x100 cm
Hasköy'de eskiden fabrika olan metruk bir yapıdayız şimdi de. Vaktinde makinelerle dolu olan geniş salonlara, salonları birbirine bağlayan koridorlara, gizli saklı küçük odalara İsmet'in işleri büyük bir ihtimamla doldurulmuş. Tabii böyle bir mekanı doldurmak ne kadar mümkünse. Bir sanatçının külliyatını derleme iddiasında olan her sergide rastlanan o kendinden emin poz, zamanın yıpratıcı etkisiyle harabeye dönmüş mekanın cazibesi karşısında zor direniyor. İşlerin öbeklendiği salonların birinden diğerine geçerken, bir vitrin camının üzerine belli belirsiz yazılmış bir cümle ise bize bu çatışmanın sebebini fısıldıyor: “Aslında İsmet Doğan diye bir sanatçı hiç var olmadı.”
Hasköy İplik Fabrikası İsmet Doğan "Ben Bir Bedenim" Sergi Görüntüsü
Zamanın gücü karşısında direnebilen bir imge olabilir mi? Karşımda ayna, bana beni yansıtıyor. Peki çeperini, çeperimi boyayla geçsek? Zamanın dışına çıkabilir miyim böylece? Bedenim çürüyüp gittikten sonra imgem bu diyarlarda bir vakitler böyle de birinin var olduğunu çağlar boyunca anlatır mı bakanlara? İmgemi söküp almak mümkün mü bedenimden? Ya bedenim, o ne yapar çizgilerin himayesinden kurtulunca? Kanar, kanar, kanar... Cılk cılk yaralardan harfler dökülür, belki cerahat dile gelir konuşmaya başlar. Başında elinde kamçıyla dikilen bir tiran olmayınca bize adını fısıldar.
İsmet Doğan, Yazı-Beden,Lapsus serisi,1999,Panel üzerine akrilikve dışbükey ayna,150x(135)x102 cm
İsmet'in tuvallerine bakıyorum, tuvalin tam ortasına yerleştirilmiş bir ayna imgemi koparıyor bedenimden. Bakışım cisim buluyor, aynada kendisiyle yüzleşiyor. Bir şaşkınlık, bir hayret. Gözlerim bu karambolde kaybolmuşken, imgem narsistçe kendi dipsizliğinde yiterken bir nefes alıyorum tüm yasaklardan azade. Nefesim özgür, soluk bolumdan akıp ciğerlerimi yakıyor, damarlarımdan geçip tek tek hücrelerimi dolaşıyor. Fısıldıyorum usulca: Ben bir bedenim ve ben ölüyorum.
Sergiden görüntüler
Kitap: "Melez Alıntılar"
Melez Anlatılar, çağdaş sanatçı İsmet Doğan’ın 30 yılı aşkın sanat geçmişinde resim, heykel, enstalasyon, video gibi çeşitli medyumlarda ürettiği çalışmalar ile Ferda Keskin’in editörlüğünde Nami Başer, Deniz Şengel, Alphan Akgül, Marcus Graf, Fırat Akova gibi farklı disiplinlerdeki yazarların metinlerinin kesiştiği bir çalışma. Kitaptaki ana bölüm Ataerkil serisi ile başlayıp, Kusma ile sonuçlanıyor.
Kronolojik olmayan bu bölüm gerek İsmet Doğan’ın kişisel pratiğini gerekse Melez Anlatılar’ın omurgasını oluşturan süreci tanımlıyor. Doğan bu süreci kendi ifadesiyle şöyle açıklıyor: “Karşılaştığım, maruz kaldığım şeyi yeni bir bağlamda ele alıyorum, müdahale ediyor ve temellük edileni kendime mal ederek yeni bir bağlama oturtuyorum, yani kendiliyorum.”
Modern Zamanlar başlıklı ek ise Ulya Soley’in sanatçı ile yaptığı kapsamlı bir söyleşiyi, Makbule Aras tarafından kaleme alınmış sanatçının portresini ve sanatçının 80’lerden 2000’lere kadar çalışmalarını içeriyor. Kitabın editörü Ferda Keskin’e göre, bu kitap, İsmet Doğan’ın tarihte ait olduğu spesifik noktaya yine tarihin sunduğu kavramsal ve biçimsel malzemeyle karşı çıkarak yol alışını “temsil ediyor”.
İsmet Doğan portre Fotoğraf: Christa Frieda Vogel