İstanbul Galatasaray'daki Mısır Apartımanı'nda hizmet veren Zilberman Gallery, hemen herkesin bitmesi için duacı olduğu 2016'yı 'Kurgulan(an)' imgeleriyle, son sergisini yıl sonuna değin, Ankaralı genç sanatçı Zeynep Kayan'a ayırdı. İstanbul Galatasaray'daki Mısır Apartımanı'nda hizmet veren Zilberman Gallery, hemen herkesin bitmesi için duacı olduğu 2016'yı 'Kurgulan(an)' imgeleriyle, son sergisini yıl sonuna değin, Ankaralı genç sanatçı Zeynep Kayan'a ayırdı.
Zeynep Kayan, Kurgulan(an) Serisinden, 2016, Fine Art Kağıt Üzerine Pigment Baskı, 75 x 50 cm, 1/5 + 2 A.P.
Bilkent Üniversitesi, İletişim ve Tasarım Bölümü’nden sekiz yıl önce mezun olan, ardından Hollanda’nın Utrecht kentindeki MaHKU’nun Güzel Sanatlar Bölümü’nden de (adeta beynelmilel bir imge ve manâ emniyet âmirliği ehliyeti gibi) yüksek lisans diplomasını alan Kayan'ı, İngiliz yönetmen Ridley Scott'ın 1982 tarihli ABD yapımı 'kült' bilim-kurgu filmi "Bıçak Sırtı"nda yer alan "Replikant" avcısı sivil polis timi "Bıçak Koşucuları"na benzettim.
Pek çoğumuzun da bildiği, izlediği, okuduğu gibi, başrollerinde Harrison Ford'un (Rick Deckard) Rutger Hauer (Replikant Roy Batty) ve Sean Young'ın (Replikant Rachel) yer aldığı bu yapım, temelini Amerikalı distopist /kâhin, bilim kurgu yazarı Philip K.Dick'in "Android'ler Elektrikli Koyun Düşler mi?" isimli öyküsünden alıyor ve hikâye, bu yazının yazıldığı zamana referansla iki, üç yıl ileriye (Los Angeles - 2019) dayanıyor.
Deckard filmde, "Nexus 6" gezegeninde (toplama kampında?) köle muamelesi görmekten bıkıp, isyan başlatan Replikantları (yersizyurtsuzları/küresel mültecileri)yakalamak için, özel bir tarama testinden yararlanıyor. Bu Replikant testine "Voight - Kampff" deniyor ve testin neticesi de, "Bıçak Koşucuları"nın Replikant'lara sorduğu sorular karşısında Replikantların verdiği hissî tepkilerin, gözbebeği (Tıbben kendi içinde de üç tabakadan oluşan, göze kendi rengini de veren Iris) üzerinde istemsiz olarak büyüyüp küçülmesine dayalı bulunuyor.
İzleyen / okuyanları bilemiyorum, ancak beni çarpan önemli detaylardan biri şu ve Ankara'daki bağımsız sanat girişimi Torun'un kurucularından Zeynep Kayan'ın sergisiyle yolları da burada kesişiyor: Filmde Replikantlar, ölümlü olduklarını bildikleri için, kendilerine melankolik bir eda ile anı biriktirmeye çalışıyor.
Zeynep Kayan'ın pigment baskı ve videolarındaki filigran şifreleri de, sanki Replikantlar tarafından sahiplenilmişlercesine oldukları gibi bırakmak geliyor içimden."Organik kurgu" olabilirler zira. Ölü imgeler iken, diri kimilerinin şefkatiyle özel hafızalara konaklamış olabilirler. Replikantlardaki melankoli bu karelere de sirayet etmiş gibi. Pek çok ipucunu yan yana getirdiğinizde maruz kaldığınız bir düğümküme.
Zeynep Kayan, Kurgulan(an) sergi görüntüsü
Bu imgelerden kimileri, grafik yeterliklerine sinmiş hikâyeci koreografileri ile kendi hakikatlerini de fiziksel olarak, olma, yanma raddesinde sınamışa benziyor. Bu yanıklığın çalışmalara kattığı fiziksel 'iz', onları birer canlı imge/nesne haline biraz daha yakınlaştırıyor, haklarında empati duymamıza vesile oluyor.
Gizem ve grafik doku, Zeynep Kayan fotoğraflarının önemli iki makyaj malzemesi. Fotoğrafın materyal evrimine duyduğu hürmetin eşlik ettiği kareleri, suretin aslı kendine kopyaladığı semiyolojik, kimi an kozmik ve metafizik birer 'karadelik' tadı üretiyor sanki. Algının ürettiği anlamı karşısına alarak izleyeni daha kendisine bakmadan boşluğa düşüren bu yap boz kişilikli, düzen karşıtı - sanki anarko-punk - karelerle hemhal olmak için önce, tıpkı Replikantlar gibi, onlara gönüllü gözlerle bakıp, hafızalarımızda evlât edinmemiz gerekiyor.
Kimi yerleri adeta uyarılmak ve uyandırılmak için işkenceye maruz kaldığı hissi veren canlıkanlı Zeynep Kayan fotoğraflarının karşısına geçtiğinizde, sizi öyle, 'pozitif ve negatiften başka birşey beklemiyor' sanmayın. İyiliğin ve kötülüğün, kişinin imgeye kem gözle veya iyi niyetle (esrime) ya da camgöz bir objektiflikte (Camera Eye) bakışı arasında ağır bir pazarlık anı yaşıyorsunuz.
Kendi gerçeklik kurgunuz - ki buna sizi o karelerin karşısına dikene kadar yaşadığınız hayatınızın sizde uyandırdığı Dünya görüşü ve karakteristik bakış denebilir - ve Kayan nezdindeki bir diğer gerçeklik kapısı arasında (iki öz/nes/ne arasında) yaşanan, eşgüdümlü, ikiz bir rehine krizi, yaşanan. Ayna etkili, sarhoş dürüstlüğünde bir rıza pokeri. Kendi nesnelliğinin elçisi olarak fotoğrafların karşısına dikilen özne ile, bir başka öznelliğin nesnesi olarak dünyaya pencereler açan saf nesne-imgenin naklen dikizi.
Zeynep Kayan, Kurgulan(an) Serisinden, 2016, Fine Art Kağıt Üzerine Pigment Baskı, 50 x75 cm, 1/5 + 2 A.P.
1983'de, yani Blade Runner filminden bir sene sonra 'Çaresiz Stratejiler'i Bernard Grasset Paris yayınevi etiketiyle kaleme almış felsefeci Jean Baudrillard (ki kendisi de çok çarpıcı fotoğraflara imza atmıştır), saf nesne ve rehine olgusu üzerine, Prof. Oğuz Adanır Türkçesiyle şöyle yazmıştı:
"Sahip olduğu güç sayesinde kendisine sahip olunmasını ya da değiş tokuş edilmesini engelleyen saf nesne, değiş tokuş edilemeyen tek şeydir. Saf nesne, insanın başından nasıl def edeceğini bilemediği çok değerli bir şey gibidir. Saf nesne bir pazarlık konusu yapılamaz, yalnızca yakılır. Öldürülürse intikamı alınır. Ceset böyle bir işleve her zaman sahip olmuştur. Güzellik de. Fetiş de. Kendisine bir değer veya fiyat biçilemez. Hem çok değersiz, hem değerli, hem de eşdeğerlisi olmayan kutsal denebilecek bir nesnedir. Rehinede bu iki özellik birden vardır. Rehine hem defterden düşülmüş, terkedilmiş anonim bir nesne, hem de tamamen farklı, istisnaî, tehlikeli, yüksek gerilimli ve yüceltilmiş bir nesnedir."
Birileri, birden çok hakikatin öznesi, yani bizler, Zeynep Kayan'ın galeride sayıkladığı “Yakacak ya da boğulacak ya da yuvarlanacak bir şey arıyoruz burada" cümlesiyle ayrıca provokasyona gelen bu imgelerle bakıştığı sürece, bu karşılıklı rehine krizi kendi olasılıklarını artırarak sürecek.
Serginin kendine has huzur(suzluk) anlayışı da zaten bu güvenilmez, uzlaşmaz kötülük ilkesinden besleniyor. Ne 'kötü' fotoğraflar değil mi? Gidin ve onlarla (s)ayıklayın geleceğin negatifini; gidin de samimiyet neymiş, 'günümüzü' görün.
Zeynep Kayan, Kurgulan(an) sergi görüntüsü