Lübnan doğumlu sinemacı Rania Stephan'ın, Mısır'ın en ünlü oyuncularından Soad Hosni üzerine yaptığı işlerden oluşan Beni Asla Bırakma sergisi Bomontiada'daki Alt Sanat Mekanı'nda açıldı. 2011 yapımı Soad Hosni'nin Üç Kayboluşu belgeselinin merkezde yer aldığı sergi Stephan'ın benzer imgeleri farklı medyumlarla çevrelediği işlerden oluşuyor.
Rania Stephan, Başka Kim Olabilirdi Ki, 2016 Sanatçının ve Marfa’ Projects’in (Beyrut) izniyle
Önce Soad Hosni'ye bakalım... Hosni'nin Wikipedia'daki sayfası onun sadece sıradan, ana akımdaki rolünü özetliyor. "Kahire doğumlu Mısırlı aktris. Mısır sinemasının Sindirella'sı olarak bilinir ve Orta Doğu'daki en etkileyici kişilerden biridir. 1959-1991 yılları arasında 80'den fazla filmde oynayarak yıldızlık mertebesine yükseldi." Dahası tabii ki sansasyonel; çocuk radyosu için şarkıcılıkla başlayan kariyer, evlenip boşanmalar, düşükler, kazalar, hastalıklar, depresyonlar ve şaibeli intihar.
Ancak bunlar Rania Stephan için yüzeysel tanımlar. Stephan için Hosni'nin kariyeri akademide ve kültürel dünyada Mısır sinemasına bakışa, cinsiyet meselelerine, Orta Doğu'nun dönüşümüne dair bambaşka şeyler söylüyordu. "Lübnan'da doğup büyüdüm ve Avustralya'da sinema okudum. Dünya sineması çalışıyorduk ancak Mısır sineması buna dahil değildi. Arap ve Mısır sineması olduğunu biliyordum ama hem akademide, hem de kültürlü insanlar arasında bu filmler düşük sanat sayılıyordu. Üzerinde eleştirel çalışma yapılacak kültürel ürünler değillerdi. Auteur olarak adlandırılan yönetmenleri tanınıyordu ama Mısır popüler kültürüne bakılmıyordu, ana akım filmler çalışılmıyordu." Akademideki ve entelektüel dünyadaki bu bakışa karşı gelerek Stephan tezini Soad Hosni üzerine yazar. Hosni'nin Londra'daki şaibeli ölümü sonrasında da yeni bir şey yapmak ister. "Öldüğünde de ona bir şey borçlu olduğumu düşündüm, beni kendi kültürüme yönlendiren kişi olmuştu ve sonuçta bu belgesel ortaya çıktı."
Rania Stephan yaptığı çalışmaları "görüntülerin, kimliklerin ve hafızanın arkeolojisi" olarak tanımlıyor. Simone Bitton, Elia Suleiman gibi Arap sinemasında filmsel görüntünün anlamını sorgulayan yönetmenlerin asistanlığını yapan Stephan'ın, görüntüyü anlamlandırma merakının temellerini asistanlık döneminde yaptığı çalışmalarda ve kendini tanımlama biçiminde bulabiliriz. Soad Hosni'nin Üç Kayboluşu belgeseli ona çeşitli belgesel film festivallerinden ödüller getirir, bir yandan da çağdaş sanat dünyasına davet eder. MOMA PS1 gibi prestijli yerlere davet edilir. Şimdi yeniden Hosni'nin Stephan açısından önemine gelirsek:
"Bence onun personasının hem Mısır sinemasında hem de bunun çok ötesinde temsil ettiği şeyler var. Hem Mısır film endüstrisini kalkındıran popüler filmlerde oynadı, hem de 'auteur'lerle radikal filmler yaptı. Komediler de yaptı Nouvelle Vague filmlerinde de rol aldı, dram da yaptı müzikli filmler de... Mısır sineması için önemli bir karakter, hatta dünya sinemasında da onun gibi farklı personaları birleştirebilen bir oyuncu daha görmedim. Ünlü kadın oyuncular genelde tek bir rol üstlenir; Marilyn Monroe ya da Ava Gardner değil, Hosni, bunların hepsinin bir kombinasyonu gibidir. Mısır sinemasında onun gibi önemli başka kadın oyuncular var ancak personasının çeşitliliği onu özgül kılıyor."
Rania Stephan, Başka Kim Olabilirdi Ki (detay), 2016 Sanatçının ve Marfa’ Projects’in (Beyrut) izniyle
Alt'taki sergi Stephan'ın, Hosni üzerine yaptığı işlerin bir araya geldiği ilk sergi. Bu nedenle ayrı bir önemi var. Bu serginin merkezinde de Soad Hosninin Üç Kayboluşu belgeseli yer alıyor. Bu filmde Hosni'nin filmlerinden bir kolajla karşı karşıyayız. Ancak bu kolaj oyuncunun en güzel sahnelerinin potpurisi değil. Tam tersine yeni anlamlar ifade eden bir kurgu izliyoruz. Stephan kurgu anlayışını şu sözlerle tanımlıyor:
"Filmlerimi hep kendim kurgularım. Ses ve video kurgusu benim için önemlidir. . Bu belgesel Hosni'nin tüm filmlerinin bir dekonstrüksiyonu –yıkımı- ve aynı zamanda rekonstrüksiyonu -yeniden inşası-. Mısır sinemasının benim kişisel görüşümden tekrar kurgulanması gibi. Bu kurgu, benim bu filmlere ve Hosni'ye bakışımı yansıtıyor. Kadınlar, devrim, kadın-erkek ilişkileri, aşk, sosyal ve politik angajmanın Mısır toplumuna nasıl yansıdığına bu kurgu vasıtasıyla baktım."
Bu filme bakarken belgesel teorileri kolayca akla gelebilir. Bir yandan essay filmi hatırlatıyor, bir yandan da poetik. Bir yandan Hosni'ye adanmış bir saygı duruşu, ancak hepsinden önemlisi bütün film Stephan'ın kendi yorumu. Stephan'ın tanımlamasına göre bu belgesel "3 perdelik bir tragedya". Film "Ne oldu?" diye soran bir erkek sesiyle açılır. "Hatırlamıyorum," diye yanıtlar Hosni'nin karakteri. "Hatırlamaya çalış," diye devam eder erkek. Ve Hosni'nin karakterlerine seslenen erkekleri duyarız: Amina, Aziza, Matmazel, Fatma, Laila, Nabila... Hosni ise kaçmaktadır. Mısır toplumuna, sinemasına, kadın-erkek ilişkilerine ve Hosni'nin kariyerine dair birçok meselenin üzerimize boca edildiği bir başlangıç. Sonrasında ise bir sahnedeki Hosni'ye 30 yıl sonraki Hosni cevap verir, bir filmdeki müzik başka bir filmin içine akar, karakterler iç içe geçer. Halka halka ilerleyen bir kurgu izleriz. Bu halkalar içinde Mısır toplumunun dönüşümü de var, Mısır sinemasının yükselişi ve çöküşü de. Temelde ise Soad Hosni'nin personası yer alır.
(solda) Rania Stephan,, Hareket Eden Kare, 2016, Sanatçının ve Marfa’ Projects’in (Beyrut) izniyle
(sağda) Rania Stephan, 64 Gün Batımı, 2016, Sanatçının izniyle
Rania Stephan'ın sergisine gitmeden önce Youtube'da yer alan Hosni'nin filmlerinden parçalar izledim. İlk sayfalarda genelde müzikal sahneler çıkıyor. Soad Hosni'yi hiç bilmiyordum ama zamanında Mısır sinemasını kendine şiar edinen Yeşilçam sinemasından dolayı bana tanıdık çok şey var bu filmlerde. Stephan'ın filmi ilk başta, bizde de Youtube'un yaygınlaşmasından sonra ortaya çıkan eski filmleri ve yıldızları parlatma nostaljisini hatırlatıyor. Ancak Stephan, filmini nostaljinin tam tersi bir yerde konumluyor: "Arşivle çalışırken kendi gözlerini yenilemek önemli. Bu filmler neyle ilgiliydi diye sormak gerek." Ve ekliyor, "Sinema deneyiminin özel bir deneyim olduğunu düşünüyorum. Youtube'da görmekle burada, insanlarla birlikte görmek farklı. Bizim kuşağımız bu görüntüleri sinemada gördü. Yeni jenerasyonun ise görme şeklinin farklı olduğunu düşünüyorum. Tabii ki bu filmleri biliyorum, izledim, diyebilirsiniz ama sinemada görmek önemli."
Beni Asla Bırakma sergisinin diğer parçalarıysa belgeseli çevreleyen işlerden oluşuyor. Hareket Eden Kare'de VHS kasetlerden bulunmuş Hosni'nin 10 saniyelik bir görüntüsü 11 dakikalık bir videoya dönüştürülüyor. Görüntünün uzatılan grenli dokusu Hosni'ye arkeolojik bir imge rolü atfediyor. 64 Gün Batımı ise Hosni'nin şaibeli intiharını direkt olarak imleyen tek çalışma. Videoda Stephan, Hosni'nin düştüğü Londra'daki apartmanı farklı açılardan çekiyor, belki de oyuncunun ölümündeki belirsizliğe vurgu yapıyor. Serginin girişinde ziyaretçiyi karşılayan Başka Kim Olabilirdi Ki Hosni'nin elinde kamerayla poz verdiği bir buluntu fotoğraf, izleyenle izlenen arasındaki sınıra dair küçük bir müdahale. Aynı isimli kitapçıksa Stephan'ın bu fotoğrafı ve fotoğraftaki kamerayı bulma sürecine dair sergiden alıp götürebileceğiniz bir hediye. x
2 Şubat tarihine kadar açık kalacak olan sergiyi arşiv materyal üzerine çalışanlar, belgeselciler ve özellikle kurgu meraklıları görmeli.