Sanatçıların kişisel tarihlerinde, sanat pratiklerini şekillendirirlerken öne çıktığını, diğerlerinden bir yerde ayrıştığını düşündükleri bir yapıtı kendi kelimeleriyle ifade ettikleri; kendi serüvenleriyle yapıtlarının kesiştiği seri 500K Nazlı Yayla’ya anlatılan, 500 kelimeden oluşan ve her ayın ilk Çarşamba günü unlimitedrag.com üzerinde mekân bulacak metinler aracılığıyla geleceğe dönük bir arşiv oluşturmayı hedefliyor. 500K bu hafta Yasemin Özcan'ın Dünya’dan Çıkarken başlıklı heykeli ile devam ediyor
Yazı: Nazlı Yayla
Dünyadan Çıkarken, Kolektif Heykel, Değişebilir ölçülerde, Mekana özgü yerleştirme, 2017
Avanos Park, Kapadokya, Fotoğraf: Serkan Taycan
Yasemin Özcan’ın Dünya’dan Çıkarken başlıklı heykeli, sanatçının malzeme olarak seramik ile ilişkisini büyük ölçeğe taşıyıp dönüştüren bir milat oluşturuyor. Toprak hediyesi olarak nitelendirdiği, 2017’de Cappadox’ta sergilenen, bölgedeki atölyelerden pişmiş toprakların yükseldiği heykel, kırılgan yapısının mukavemeti ile Avanos Parkı’nda yaşamaya devam ediyor. Emek, toprak ve sürdürülebilirlik meselelerinin her zamankinden daha fazla önem ve aciliyet kazandığı bugünde sanatçıyla Dünya’dan Çıkarken’i konuşmak bir nefes alma alanı oluşturuyor.
“Cappadox-2017’de sergilenen Dünyadan Çıkarken’den bahsetmek isterim.
Seramik eğitimi almış bir sanatçı olarak mezuniyetim ardından ürettiğim ilk işin neon, metin ve ses kaydından oluşan Pembe Dizi Özetleri olması üzerine düşünebiliriz. 2000’lerin başından bugüne seramik dersleri vermeye devam etsem de, seramik eğitimindeki malzeme odaklı yaklaşımın da katkısı ile sanatsal pratiğimde uzun yıllar kullanmadığım bir malzeme oldu seramik. Bugünden bakınca seramiğin domestik hafızası-kadınlıkla ilişkimin değişmesi, son on yılda giderek sıkışan-sıkıştıran politik iklimin yarattığı hislere karşılık elleri kullanmanın şifasına duyduğumuz ihtiyaç ve derslerle aslında hiç kesintiye uğratmadığım bu pratiği dönüştürebilmemde, seramiğin diğer malzemeler gibi bir malzemeye dönüşmesinde etkili oldu. Bu süreç, Her Şeyi Hatırlamak Bir Tür Deliliktir 1-2-3/40, Adalet Çay Bahçesi, Tam Yarım, İdrak gibi seramik işleri üretip gösterdiğim kişisel sergim “Saadet Çıkmazı” (2016) ve o dönem gerçekleşen grup sergileri çevresinde şekillendi. Bu dönem ardından gelen Cappadox sergi daveti ile bana topraktan bir hediye veren küratör Fulya Erdemci, Kevser Güler ve Deniz Akseloğlu’nu anmak isterim.
Dünyadan Çıkış Yolları başlıklı Cappadox’a davet ile seramikçiler için kutsal topraklarda ve böyle yoğun bir üretimin içindeyken, ‘birlikte üretmek dünyadan çıkmanın ihtimallerinden biri olabilir mi’ sorusunun peşine düştüm. Cappadox-2016 edisyonunu izlemek üzere gittiğimde tanıştığım İkizler Seramik Atölyesi’nden aldığım stoneware çamuru, İstanbul’a taşıyıp İdrak’ı üretmiştim. Avanos’taki araştırma gezisinde uzunca vakit geçirerek pek çok atölyeyi tanıma şansı buldum. Sanat-zanaat ayrımı yapmadan üretmelerinin ölçü olduğu 15 atölyeden pişmiş topraklarla Dünyadan Çıkarken’i oluşturdum. Yayık ayranı yapımında kullanılan bir testiyle başlayan heykel, odun fırınında pişmiş yüksek derece küp üzerinde güveç, baca, kiremit üreten atölyelerin ve bölgeden sanatçıların işleri ile yükseliyor. ‘Udu’ denilen tek delikli vurmalı seramik çalgının heykelde kuş evi olarak yaşayacağını biliyordum… Bu şekilde yükselen 3.5 metrelik bir kolektif yanyanalık heykeli. Daha önce sergilediğim küçük ölçekli işler ardından bir anda mekânla mimari bir ilişki kurarak, tabiat ananın potansiyellerini hatırlayarak, rüzgarı, yağmuru unuttuğumda hatırlatılmasına da açık olarak… Romantik şehirli sanatçının toprakla kurduğu küçük ölçekli ilişki bir anda büyük ölçeğe taşındığında neler oluyor dersen; bir heykelin dört mevsim kamusal alanda, başka bir coğrafya ve iklimde yaşamasının sonuçları üzerine düşünmeye alan açılıyor. Güveçlerde birikecek yağmur suyunu kuşlar içer diye düşünürken ben, sıfırın altında suyun donarak genleşip güveçleri çatlatabileceği ihtimali hatırlatılınca tahliye delikleri açıyoruz. Seramik ve toprak üzerine başka ölçeklerle düşünmemi sağlayan müthiş bir süreç oldu.
Bu işe başlarken kamusal alanda kalıcı olmaya evrileceğini bilmiyordum. Bir heykelin bir günde bir parka yerleşmesi ne demek sorusu ile birlikte bölgeden mimar Bekir Sak ve Avanos Belediyesi’nin desteği ile toprağın kazılarak içine yerleştiği metal strüktür üzerine sabitlemek üzere beton kapaklar yerleştirildi. Beton kapakların mezarlıklarda cenazenin üstüne toprak atarken konulan mezar kapakları olduğunu öğrenince, toprağın doğumun ve ölümün kucaklayıcısı olması fikri üzerine düşündürdü. Seramik ürettiğimiz toprak ile tohum ektiğimiz toprak aynı reçete değil, fakat özünde benzer malzemeden bahsediyoruz. Çalıştığım bu organik malzemenin yolculuğunda tohum, doğum, ölüm, dönüşüm denkleminde müthiş bir akış ve devamlılık var. Dünyadan Çıkarken ve Cappadox deneyimi, toprak fikriyle hemhâl olmakta bana yeni yollar, çalışma alanları açtı.”
Dünyadan Çıkarken, Kolektif Heykel, Değişebilir ölçülerde, Mekana özgü yerleştirme, 2017
Avanos Park, Kapadokya, Fotoğraf: Serkan Taycan
Teşekkürler
Abdullah Erhan Özer, Adnan Körükçü, Aydın Afacan - Afacan Çömlekçilik, Ayşe Torun - Ava Seramik Merkezi, Azat Demirer, Bahadır Cem Erdem/Avanos M.Y.O El Sanatları Bölümü, Betül Aytepe Serinsu/ Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi,, G.S.F. Seramik ve Cam Bölümü, Charlotte van den Akker – CA Gallery, Chez Galip, Erdem İbaş, Erdoğan Güleç- Bei Kaya Seramik Atölyesi, Güray Müze, Hakkı Çöl - Çöloğlu Seramik Atölyesi, Levent Düzgün - İkizler Seramik Atölyesi, Lilian van der Zee Körükçü, Mehmet Düzgün - İkizler Seramik Atölyesi, Mehmet Körükçü - Udu Sarayı, Muhammed Parmaksız - Anadolu Çömlekçilik, Mustafa Uluada - Ada Sanat Evi, Noyan Yayla, Seyfettin Maçan, Şaban Topuz - Avanos Çarşı Seramik
Comments