top of page
Yazarın fotoğrafıBuğra Poyraz

Araştırmak, dinlemek ve izlemek

Türkiye operasına hayat vermiş sanatçılara ve etkinliklere değineceğimiz serimizde bu hafta İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde yıldızı parlayan genç solist Bariton Burak Kul ile yaptığımız röportajı sizlerle buluşturuyoruz


Röportaj: Buğra Poyraz


Burak Kul


Sizi tanıyabilir miyiz? Profesyonel geçmişiniz, eğitiminiz ve üstlendiğiniz başlıca roller nelerdir?


1989 İstanbul doğumluyum. Müziğe çocukluğumdan beri ilgiliyim. Ailemin de desteği ile konservatuvar sınavlarına hazırlandım. Operaya olan sevgim de bu yıllarda başladı ve 2010 yılında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Opera Şan Bölümünü kazandım. Okul yıllarımda rahmetli bariton Sedat Öztoprak ile şan çalışmaları yaptım. Sahne çalışmalarımı Aytaç Manizade ile, solfej ve armoni çalışmalarını ise Feride Özbaykal ile yaptım. Tüm hocalarıma sonsuz teşekkür ederim. Son üç yıldır ise şan konusunda daha da gelişmemi sağlayan sevgili Prof. Güzin Gürel ile çalışmaktayım. Bana kattıklarından dolayı kendisine ayrıca teşekkür etmek isterim.


2021 yılında İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin açtığı solistlik sınavını kazanarak kuruma girdim. Girdiğim yıldan itibaren La Bohème operasında Schaunard rolü, Öylesine Bir Dinleti adlı müzikli oyun, sonra Faust operasında Wagner rolü ve son olarak 30 Kasım’da prömiyerini yaptığımız Don Giovanni operasında Masetto rolünü seslendirdim.



Bir solist repertuvarında hiç olmayan bir esere nasıl hazırlanır?


Her solist kendisine verilen rolü önce kendisi müzikal olarak çalışır. Sonrasında korrepetisyon ve Şef ile yapılan ensemble çalışmaları ile müzikal olarak rolünü öğrenir ve sahne çalışmaları başlar, burada ne söylediğinizi bilmek sahnede daha rahat ve keyifli oynamanızı sağlar. Ayrıca sahne çalışmalarına geçmeden önce, eğer opera bir roman baz alınarak yazıldıysa, bu romanı okumak oyunculuğunuza katkı sağlayacaktır. Daha sonra sitz, akabinde orkestralı sahne provaları ve son genel prova yapılır. Ardından prömiyerde izleyici ile buluşma gerçekleşir…


Özel konservatuvarların da çoğalması ile opera şan bölümlerinden günden güne yeni mezunlar veriliyor. Bu gençlere önerileriniz nelerdir?


Açıkçası ilk tavsiyem eğitimlerini çok iyi tamamlamaları, konservatuvar hocalarına güvenmeleri ve onları dinlemeleridir. Opera zor bir sanat, ancak çok severek yapılabilecek bir sanat. Çokça araştırmak, dinlemek ve izlemek gerek. Opera sanatının en önemli kuralı disiplindir. Bunu asla unutmasınlar.  



AKM’nin yeniden İstanbul sanat yaşamına kazandırılmasını nasıl yorumluyorsunuz?


Ben konservatuvarda okurken AKM maalesef kapalıydı. Süreyya Operası’nda birçok eser izledim. 2021 yılında AKM’nin açılması ile beraber İstanbul Devlet Opera ve Balesi kadrosuna alınmak üzere solist sanatçı sınavı yapıldı ve bu sınavı kazanarak kuruma girdim. Açıkçası AKM’nin yeniden açılması benim opera kariyerim için büyük bir anlam taşımaktadır. Tabii ki İstanbul’da bu kadar büyük ve son derece teknolojik imkanlara sahip bir sahnenin bulunması, Türk ve dünya sanatı ve sanatseverleri için büyük bir avantajdır. İlk olarak Don Giovanni eserinde dönen sahne ve asansör kullanıldı. Bu bizim için de çok heyecan vericiydi. Yakın tarihte sanata dair yapılan bu katkılar beklentimizi daha da yükseltmiştir.


Türkiye de operanın tanınıp yaygınlaşmasını nasıl değerlendirirsiniz? Geleceğe yönelik tahmin ve dilekleriniz nelerdir?


Birçok kurumumuzda operaya yoğun bir ilgi var ve bu bizleri çok mutlu ediyor. Dolu bir salona oynamak ve sonunda aldığınız alkış gerçekten ruhunuzu okşuyor. Kendi kurumum hakkında konuşacak olursam, iki yakada da sahnemizin olması çok önemli. Biletlerin anında tükenmesi izleyici sayımızın arttığını gösteriyor. İlerisi için çok umutluyum. Daha da iyi yerlere geleceğimizi düşünüyorum ve bunun için çalışmaya devam edeceğiz.



Kommentare


bottom of page