Sanat Dünyamız Film Günleri bu yıl ikinci kez 25 - 27 Ocak 2025 tarihleri arasında Engin Ertan’ın küratörlüğünde Bir de Buradan Bak teması altında Yapı Kredi Kültür Sanat Loca’da gerçekleşecek. Etkinliğe dair merak ettiklerimizi Sanat Dünyamız dergisinin editörü Fisun Yalçınkaya ile konuştuk
Bir Darbenin Soundtrack'i filminden kare
Sanat Dünyamız dergisinin 2024’te 50. yılını kutlamak amacıyla başlattığı Sanat Dünyamız Film Günleri bu yıl ikinci kez 25 - 27 Ocak 2025 tarihleri arasında Yapı Kredi Kültür Sanat Loca’da düzenlenecek. Küratörlüğünü sinema yazarı Engin Ertan’ın üstlendiği seçki, arşiv materyallerini kullanarak bir anlatı oluşturan kısa ve uzun metraj filmlerden, videolardan oluşan Sanat Dünyamız Film Günleri bu yıl arşiv materyalleri aracılığıyla resmi anlatıları ve muktedirlerin hikâyelerini sorunsallaştırıyor ve tarihe farklı yerlerden bakmayı öneriyor. Bir de Buradan Bak isimli seçki güncel sanatla sinemanın kesişiminde yer alan filmleri izleyiciyle buluşturacak.
2. Sanat Dünyamız Film Günleri hakkında Sanat Dünyamız dergisi editörü Fisun Yalçınkaya ile konuştuk:
Konumuz arşiv
Sanat Dünyamız dergisinin 50. yayın yılında bir dolu başka etkinlikle birlikte başlayan ve bu sene de 2. Sanat Dünyamız Film Günleri adıyla devam eden etkinliği başlatan temel ihtiyaç/düşünce neydi?
Sanat dünyası, bağlantıların, birbirimizle kurduğumuz diyalogların ve ilişkilerin dünyası. Dergide bu ilişkilerin dostlukla ve eşitlikle kurulanlarına odaklı ya da ilişkilerin nasıl kurulduğunu zaman zaman eleştirmeye çalışan yazılar yer alıyor. Öyle veya böyle sanat dergileri de bu bağların sahnesi, çevrelerin ve toplulukların sesi. Dergimiz yaratıcılığı güçlendirme arzusu taşıyor ve hep güncel olanı, sanatı ve sanat tarihine getirilen yeni yaklaşımları takip ediyor. Geçen yıl bu zamanlarda ilk kez Sanat Dünyamız Film Günleri programına başladık ve sürekliliği olması için de "birinci" Sanat Dünyamız Film Günleri dedik ismine. Bu en başta Yapı Kredi Kültür Sanat etkinlikler yöneticisi sevgili Ahsen Erdoğan’ın fikriydi. Niyetimiz 50. yılını kutlayan derginin bu 50 yılda biriktirdiği zengin sanat tarihi ve güncel sanat tartışmaları arşivine yanıt vermek ve derginin sahip olduğu çoksesliliği kutlamaktı. Temel düşüncemiz ve ihtiyacımız derginin kurduğu sahneyi çoğaltmak, kutlamak, zenginleştirmekti. Geçen yıl Yersiz Yurtsuz’du başlığımız bu yıl ise Bir de Buradan Bak. Konumuz arşiv. Güncel sanat sergilerinde son yıllarda çok gördüğümüz bir materyal bu. Geçmişe yeniden bakmak ve anlatılmayanı duymak istiyoruz hepimiz. Bu eğilim sinemada da var. Biz üç gün sürecek film programımız 2. Sanat Dünyamız Film Günleri’nde arşivi sinemadaki yansımalarıyla anıyoruz ve yeni anlamlara açmaya çalışıyoruz. Böylece Bir de Buradan Bak isimli programımız arşive odaklı, arşiv malzemesiyle anlatı kuran filmleri sunuyor.
Bu etkinliğe başlarken sinema ve güncel sanatı buluşturan bir alan açmak istedik. Bu alan aslında elbette, halihazırda var: Sinemacılar güncel sanata ilgili ya da güncel sanatçılar sinemadan besleniyor ama özel bir programla onları buluşturmak yeni yollar açar belki diye düşündük. Bir de dergi basılı yayının dışına taşsın istedik. Geçen yıl sadece film günleri değil bir dizi etkinlik düzenledik, Ingo Arend, Kaya Genç ve Hazal Sipahi ile zor zamanlarda sanat eleştirisi tartışmaları üzerine bir konuşma yaptık, Nil Kural’ın hazırladığı gösterimler yaptık, Sena Başöz bize dergi arşivinden yola çıkan bir atölye hazırladı, sanat yayıncılığını Sanat Kritik’ten Abdullah Ezik, Argonotlar’dan Kültigin Kağan Akbulut, ArtDog’dan Şebnem Kırmacı ve Unlimited’tan Merve Akar Akgün’le konuştuk. Son olarak da Elif Kamışlı’nın hazırladığı iki atölye gerçekleştirdik ki bunlardan birinde Dilek Winchester Kayısı Fanzin’i katılımcılarla birlikte yeniden üretti. Bunlar okurları dinlememizi, onlarla bir araya gelmemizi sağladı.
Film Günleri için isteğimiz 50. yılın ardından bir kalıcı etkinliğine dönüşmesiydi. 51. yılda yani bu yıl da tasarımımızı da değiştirdik. Dergimizin grafik tasarımını uzun yıllardır üstlenen İlknur Efe hazırladı yeni tasarımımızı. Okuyucunun dikkatini yazıya toplayacak şekilde sade ama her an kanatlanacakmış gibi hareketli bir sahne yarattı bize. Bu da aslında 50 yılın ardından derginin geldiği yerin neresi olduğunu hep beraber bulmaya çalışmayı ve yeni sorular üretmeyi isteyen bir çabaydı.
Güncel sanat ve sinema ilişkisini gündeme taşıma ve bunu her yıl yapma konusundaki motivasyonunuzun “güncel sanatın özellikle 1960’lardan günümüze performans, video ve yerleştirmelerde karşımıza çıkan “akan görüntü’ kavramı” olduğunu belirtmiştiniz. Film çeken sanatçılara yahut sanat yapan sinemacılar odağında geliştirdiğiniz programınızın küratörü Engin Ertan üstleniyor. Güncel sanat-sinema ilişkisinde sizde asıl merak uyandıran ne idi ve Engin Ertan ile çalışmaya nasıl karar verdiniz?
Engin Ertan öncelikle sinema yazılarını uzun yıllardır takip ettiğim ve benim için birçok filmi yeni anlamlara açan biri. Onun sayesinde öncelikle okur olarak çok film de izledim ve birçok filmi ondan öğrendim. Ayrıca güncel sanata olan ilgisini ve yıl boyu dünya festivallerini takip ettiğini bildiğim bir isimdi. Ahsen Erdoğan’la beraber yaklaşımının dergide sorguladığımız konulara yakın olduğunu düşündük. Disiplinler arasındaki bağa işaret etme niyetimizi mümkün kıldı. Ki, bir fikri sürdürmek, bir konuyu derinlemesine anlamak için buna çok ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
Sanat bir arabulucu bazen ve kendisinin de arabuluculara ihtiyacı var; onları talep etmek, üretmek, yaratmak konusunda yetenekli bir dil aynı zamanda. Onu takip ettik aslında bizler de. Ve Engin güncel sanat dünyasında çokça tartışılan aidiyet, aidiyetsizlik kavramlarını, mülkiyet ve iktidar ilişkilerini açığa çıkaran bir programı güncel bir sinema programında gündeme getirdi geçen yıl. Yersiz Yurtsuz programımızın finalinde Begüm Özden Fırat, Başak Deniz Özdoğan ve Gülce Özkara ile yaptığımız konuşma da bunu desteklemişti. Bu yıl arşive odaklı Bir de Buradan Bak programımızın sonunda ise akademisyen Nora Tataryan, küratör Amira Akbıyıkoğlu ve yönetmen Serdar Kökçeoğlu farklı açılardan temamızı ele alacak ve açacaklar. Yaklaşımlarıyla hem kavramsal olarak arşivi ele almaya getirilen eleştirilere bakacaklar hem de kendi alanlarında arşivle kurdukları ilişkiyi açacaklar.
2. Sanat Dünyamız Film Günleri filmleri
Bir Darbenin Soundtrack'i
Grimonprez’in sadece arşiv görüntülerini kurgulayarak yarattığı film, Patrice Lumumba’nın (1925-1961) Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin ilk başkanı seçilmesinden öldürülmesine giden süreci konu alıyor. Kurgusuyla seyirciyi büyüleyen filmin ritmini ise ses bandına eşlik eden, dönemin meşhur caz parçaları belirliyor. İlk gösteriminin gerçekleştiği Sundance Film Festivali’nde anlatımındaki sinemasal yaratıcılık için özel bir ödül kazanan Bir Darbenin Soundtrack’i, şu ana kadar on iki ayrı ödüle layık görüldü ve Screen Daily dergisi tarafından 2024’ün en iyi filmi seçildi.
Olmak İstediğim Her Şey
İlk gösterimi Berlin Film Festivali’nin Panorama bölümünde gerçekleşen I’m Not Everything I Want to Be (Olmak İstediğim Her Şey) yönetmen Klára Tasovská, Çek fotoğrafçı Libuse Jarcovjakova’nın yetişkinlik hayatını sanatçının 60’lar, 70’ler ve 80’lerde çektiği fotoğraflar aracılığıyla anlatıyor. Yıllar sonra başka ülkelerde keşfedildiğinde “Çekoslovakya’nın Nan Goldin’i” diye anılan Jarcovjakova’nın fotoğrafları, ülkesinin yeraltı kültürünü ve toplum dışında kalan bireylerini belgelemesiyle biliniyor.
Üç Dakika: Bir Uzatma
Bianca Stigter’in yönettiği film, 1938 yılında Polonya’da çekilmiş üç dakikalık bir 16 mm film görüntüsünün dijitale aktarılıp farklı detaylarına odaklanarak analiz edilmesi, bu şekilde görüntünün çekildiği köy ve sakinlerinin Holokost’taki kaderinin araştırılması sürecini perdeye taşıyor. İlk gösterimi 2021 yılında Venedik Film Festivali’nde gerçekleşen Three Minutes: A Lengthening, pek çok uluslararası festivalde gösterildi ve ödüller kazandı.
Bina
Fotoğraf ve video işleriyle mekânların gizli kalmış tarihsel, mitolojik ve kişisel öykülerinin izini süren Alman sanatçı Andréas Lang’ın filminde Berlin’deki Almanya Dışişleri Bakanlığı binasının tarihi, binanın boş olduğu saatlerde koridorlarında serbestçe dolaşan bir kameraya eşlik eden arşiv dokümanları ve ses kayıtları eşliğinde canlanıyor.
Touching Feeling
İstanbul doğumlu, Berlin’de yaşayan sanatçı Aykan Safoğlu’nun bir filmden ziyade “hareketli görüntü” olarak tanımlamayı tercih ettiği 2019 yapımı ve sanatçının nGbK Berlin’in 50. yaş günü vesilesiyle düzenlenen sergi için yarattığı bu film, Safoğlu ve fotoğraf sanatçısı Nihad Nino Pušija arasındaki dostluğa odaklanıyor.
36
Rêzan Mîr Uğurlu’nun deneysel kısa metraj filmi 1980’lerde Fransa’daki bir nükleer santral için hazırlanan tanıtım kataloğundaki diapozitif fotoğraf karelerinden oluşuyor. Katalogdaki otuz altı karenin otuz beşiyle geçmiş, bugün ve gelecek arasında bir diyalog kuruluyor. Film, izleyiciyi enstitü içerisinde gezintiye çıkarırken merkezine sadece hisleri alıyor.
Zarafet ve Şiddet Arasında
Geçtiğimiz yılın bol ödüllü kısa filmlerinden, Şirin Bahar Demirel’in yönettiği film mutlu bir tablo çizen aile fotoğraflarının gizlediği şiddeti sorunsallaştırıyor. Demirel filmde kendi ailesinin fotoğraflarını manipüle ederek, performatif aile albümlerine giremeyen anıların izini sürüyor.
Döndüğün Zaman Ev
ABD’li Carl Elsaesser’in yönettiği film kayıp ve yasla başa çıkmak üzerine. Elsaesser 1950’lerden kalma bir melodram filmin görüntü ve ses bandını manipüle ederek, kaybettiği büyükannesinin hayatı gibi yeniden hayal ediyor.
Bir Aile Filmi
Uğur Bayazıt’ın yönettiği film 1970’li yıllarda çekilmiş 8mm ev videoları üzerinden hem yönetmenin kendi ailesinin hem de bugün aynı şekilde var olmayan bir İstanbul’un izini sürüyor. Filmde arşiv görüntülerine, yönetmenin annesiyle yaptığı röportajlar eşlik ediyor.
Çiçekler Sessizce Şahitlik Ediyordu
Theo Panagopoulos’un yönettiği film arşivi sorunlaştıran bir diğer buluntu bir yapım. Film İskoç bir botanikçinin 1930’lu yıllarda Kutsal Topraklar’da çektiği renkli 16mm görüntülerden oluşuyor. Büyük anne ve babası Filistinli yönetmen Panagopoulos’un bu görüntülere eklediği kendi yorumu, aynı coğrafyada süregelen işgal, sömürgecilik ve katliamı bize bir kez daha hatırlatıyor.
Tender Frictions
Seçkide güncel filmler ve video işlerinin yanı sıra bir klasik de yer alıyor. Deneysel sinemanın simge isimlerinden, 2019 yılında hayata veda eden Barbara Hammer’in otobiyografik filmi sadece aile arşivleri değil, 20. yüzyıl popüler kültür imgeleri aracılığıyla da yönetmenin hayat hikâyesini anlatıyor.
Bình luận