Kasa Galeri'de Batu Bozoğlu, Volkan Dinç, Delal Eken ve Clarissa Thieme'nin çalışmalarını bir araya getiren Kabulün kırılganlığında; veriler ve hayaletler başlıklı sergi 17 Şubat tarihine kadar devam ediyor. Serginin küratörü Dicle Beştaş'tan dijital formlardan video art çalışmalara uzanan bu serüveni dinliyoruz
Röportaj: İlker Cihan Biner
KASA, Volkan Dinçer ve Delal Eken, 2023, banka kasasına uygulanmış sesli yerleştirme, elektronik komplementler,
Fotoğraf: Ömer Tevfik Erten
Kasa Galeri'de 6 Ocak-17 Şubat tarihleri arasında gerçekleşen Kabulün kırılganlığında; veriler ve hayaletler adlı sergi çok boyutlu meseleleri işaret eder nitelikte. Öznenin tutarlı veri kaynağı olarak araçsallaştırılmasına karşı olarak da konum sergileyen eserler düz, sabit zaman/mekân anlayışlarından kopuyor. Geçmişi cesaretle yeniden işleyen ve seyirciyi de dahil eden farklı biçimlerdeki çalışmalar tartışılmaya değer bir ağ sunuyor. Serginin küratörlüğünü Dicle Beştaş üstlenirken yer alan sanatçılar ise Batu Bozoğlu, Volkan Dinç, Delal Eken, Clarissa Thieme.
Kabulün kırılganlığında; veriler ve hayaletler’in oluşturduğu çoklu boyutlara döndüğümde ise serginin küratörü Dicle Beştaş'ın anlatacak şeyleri var. Üstelik eserlerin oluşum süreçleri, mekânın önemi gibi güncel sanata has meselelerin de altını çiziyor. Dijital formlardan video art çalışmalara uzanan bu serüveni ondan dinliyoruz.
ONLARI GÖREMİYOR MUSUN? - TEKRARLA. (c) Clarissa Thieme, 2019, Saraybosna Hamdija Kresevljakovic Video Arhiv Kütüphanesi işbirliğiyle, Video 8 görüntüleri, Nedim Alikadic, Saraybosna, Grbavica,
Fotoğraf: Ömer Tevfik Erten
Kabulün kırılganlığında; veriler ve hayaletler adlı serginizin oluşum sürecini sizden dinleyebilir miyiz? Sanatçıların bir araya gelmesi nasıl oldu?
Arşiv konusu uzun süredir hayatımda. Ayrıca programlamasını yaptığım Loading’in güncel sanat arşivi var. Bir süredir ona odaklanan projeler üzerinde çalışıyoruz. Meyvelerini yakında verecekler. Durum böyle olunca arşivin kurumsallığı hakkında da düşünme fırsatım oluyordu. Tabi algım bir şekilde arşiv odaklı materyaller ile çalışan mimarlık ve güncel sanat pratiklerine kayıyordu. Mesela Forensic Architecture bunun örneklerinden biri. Bu formda çalışmalar verileri görselleştirme süreçlerinde arşivin tanıklığını tek gerçek olarak ele alırken durumdan etkilenen öznenin tanıklığını, -hakikati belki de- ise kaçırdıklarını farkettim. Eray Çaylı ile yaptığım okumalarda da bu fikir zihnime iyice yerleşti. Tabi bunu bir sergi önerisi haline getirme fikri Tarabya Kültür Akademisi'nde aynı dönem bursiyeri olarak tanışma fırsatı bulduğum Clarissa Thieme’in çalışma pratiğini yakından incelemek ile başladı. Onunla uzun diyaloglar kurduk. Bu konuya dair tüm örtük noktalarda buluşabildiğimizi fark ettik. Arşivin hakikatin yegane temsilcisi olduğunu, kimliğin tanığı bağlamında değerlendirildiği anlayışta da “kabullenilmek’’ devreye giriyor. Gerçekliğimizi böyle bir kurumsal süreçten kanıtladığımız takdirde kabul edilmek çok kırılgan bir yerde. Böylelikle Kabulün kırılganlığında; veriler ve hayaletler sergisi belgeci bir yaklaşımla okunan tanıklığa karşın anlatısal olanı tercih eden, özneyi tutarlı birer veri kaynağı olarak araçsallaştırmaktansa geçmişin hayaletlerini çağıran bir araştırma sürecine dönüştü.
IMPACT beden dili şeması, Batu Bozoğlu, 2022, Performistanbul işbirliğiyle
Travma ve tanıklık ilişkisi serginin ana unsurlarından biri. Clarissa Thieme’nin Can’t you see them?-Repeat isimli eseri bilhassa öznel tanıklıkla ilgili. Bu çalışmanın mekandaki öneminden bahseder misiniz?
Sergi kolektif ya da toplumsal hareketlenmeler bağlamında öznel tanıklığın ne anlama gelebileceğini sorguluyor. Belgeci yaklaşımları teknik, hukuki prosedürlerle nesnelleştiren farklı veri analizleri ve görüntüleme materyalleriyle yan yana getiriyor. Böylelikle sanatsal pratikler başka alanlarda birbirine değen biçimlerle beraber demokratik bir bakış sahası sunuyor. Thieme de çalışmasında veri görselleştirme ve nesnelleştirme süreçlerinin hangi işlevi oluşturduğuna dair soruları gündeme getiriyor. Bu dinamikler altlarında yatan bireysel deneyimleri değiştiriyorlar mı? Ve bu bizim ilişkilendirme yetimizi nasıl etkiler? Eserin çıkış noktasını oluşturan Nedim Alikadic’in kayıt aldığı savaş görüntüleri amatör çekimle elde edilmiş. Çekim koşulları ve etkilerini tartışan yerleştirme, kaydedenin kamera hareketini taklit ederek arşiv materyalini “öznenin tanıklığı” boyutuyla çalışıyor. Filmde, 1992'deki kuşatma sırasında Saraybosna’da bir grup silahlı adamı Miljacka nehri kıyısında yürürken izliyoruz. Görüntüdeki grup nehri geçerken komşu Grbavica bölgesi Sırplar tarafından ele geçirilmek üzeredir. O sırada yakınlardaki binada yaşayan biri silahlıların kim olduğunu bilmeden bu amatör video kaydını alır. Sınırı geçmeye çalışan kişilerin Sırp mı, Boşnak mı olduğu belli değildir. Kayıt alan kişinin kamerası sallanır, etrafı yoklar, takip eder ve geri çekilir. Thieme filmi çeken kişiyi bulur. Ona olayın nasıl olduğunu tekrar aktarmasını ister. Bir hareket izleme programı kullanarak orijinal kaydın nesnel veri analizini gerçekleştirir.
Kameranın konumunu, hareketini hesaplar. CYST serisi, Thieme'nin Can’t you see them? - Repeat çalışmasında kullandığı arşivin, materyalin çeviri süreçlerine odaklanır. Öznel tanıklığın dili ile bunların tarihsel nesnelleştirme prosedürlerine çevrilmesi arasında açılan çatlakların izini sürmeye çalışır. Bu verileri, ışığı ekrana yansıtan bir hareket izleme sistemine aktarır. Hareket eden, yön değiştiren, titreyen ışıktan bir heykel tasarlar. Anlatım arşiv malzemesi ve ekrana yansıtılan ışık arasındaki etkileşimden bir duyusal bütün oluşturur. İzleyiciyi korku ve endişe dolu bir bedeni, savaşta yara almak üzere olan bir bedeni anlamaya yönlendirir. Tekrar eden sesler, kameranın baktığı yönü takip eden ışık ve görsel malzeme artık deneyimlenebilen bir bedeni izleyiciyle yan yana getirir. Kaydedenin hayaleti somut ve görünür hale gelir. Travma binadan ekrana yükselerek izleyiciye ulaşır. Görüntüleyen kişi travmasını izleyiciye yönlendirir. Işık karşısında nerede duruyorsak travmaya mesafemiz orada olacaktır. Can’t you see them? - Repeat ve CYST serisi’ni Thieme’in daha önce denemediği bir yerleştirme planında Kasa Galerinin üçüncü odasına yansıttık.
Oda böylece sergideki tüm sesleri, titreşimleri, hareketleri de içeri alarak bir sığınağa dönüştü. Bu sığınak izleyici için bir dinlenme alanı, düşünme alanı, biriktirme ya da uzaklaşma alanı olarak da tariflenebilir.
BULANIK, Volkan Dinçer ve Delal Eken, 2023, sesli yerleştirme, led ışıklar/değişken ölçülerde atık malzemeler, elektronik komplementler, Fotoğraf: Ömer Tevfik Erten
Volkan Dinçer & Delal Eken’in ortak üretimi olan eser mekanı nasıl dönüştürüyor?
Volkan ve Delal farklı çalışma pratikleri geliştiren iki ayrı sanatçı aslında. Volkan ağırlıklı olarak doğa ve algı bağlamında gürültü ve neo-ritüelizm üzerine araştırmalar yapıyor. Delal ise atık kavramını alışılagelmişin dışında form ve kullanım biçimlerinde muğlak tanımlar yüklüyor ve onların sözlük anlamlarına dile yerleşmemiş kullanım ifadeleri ile aralamaya odaklanıyor. İkisinde hissettiğim ortalık ise eserlerinde organsız bedenlere ulaştıklarını düşünmemdi. Onlara veri ve hayaletler arasında harekete geçmeye çalışan bir arşiv bedenin de Kasa Galeri’de olmasını hayal ettiğimi söyledim. İkisinden çalışma pratiklerini ortak bir zeminde birleştirerek böyle bir bedeni nasıl deneyimleriz soruna cevap bulabilceklerinihisetim. Böylece bu sergi için bir ikili olarak çalışmaya başladılar. Volkan’ın “gürültüleri” ve Delal’in “yığınları” arasındaki diyalog geçmiş bir bedeni bugüne çağırmaya, bir bakımdan ruh çağırma ritüeline dönüşüyor.
Galerinin ikonik mimari unsurlarından biri olan tarihi banka kasasına eklemlenen bir ses bizi sergi girişinde karşılıyor. Volkan Dinçer ve Delal Eken’in ortak üretimi olan sesli yerleştirme Kasa sanat eserlerinin tanıklığı meçhul durum ve olayları işlerken kullandığı yöntemleri hangi perspektiflerde, kim için ve ne için geliştirdiğini sorguluyor. James Baldwin’in ölüleri gün yüzüne çağırma referansıyla değerlendirilebilecek bu gaipten sesler mekanın tarihsel sürecini de sergiye dahil ediyor. Yine yazarın perspektifine paralel olarak sergi mekanının ortasındaki ikilinin mekana özgü olarak geliştirdiği işlevsiz dijital arşiv yığını bugünün kolektif hafızasının da devinim içinde olduğunu hatırlatır. Kısılmış sesler, yok edilmiş canlı türleri, buluntu kasetler, bozuk makineler ile bir kader ortaklığı içinde yeni bir kıpırdama geliştirir. Bulanık izleyicinin ilk deneyiminde buluntu nesnelerin bir yığın oluşturacak şekilde yan yana gelmeleriyle hareketlenen bir sesli yerleştirme. Belge olarak arşivin tanıklığına karşın öznenin tanıklığı arasındaki bulanıklığı belirginleştirme güdüsüyle hareketlendirir. Bugüne musallat olmuş izleri, görece yaşam çemberi dışında okunan yersiz kayıtlar üzerinden okumaya çalışırken bugünün akışında yeni ilişkisellikler, müştereklikler arıyor. Nesneler üzerlerinde taşıdıkları izlerle geçmişin kaydını tutarken öte yandan şimdiye musallat olan hayaletlerle bir mikro habitat meydana getiriyor. Çalışmada kendisini çırpınma veya titreme olarak gösteren hareketler canlılığı çağrıştırır halde. Ayrıca bu hareketlere eşlik eden mekanik sesler izleyiciyi yığının arka planı hakkında düşünmeye davet eder.
Batu Bozoğlu, Proje: İmpact
Sergide yer alan Batu Bozoğlu’nun eseri katılımcı ya da seyirciyi de içine alan bir perspektifte. Ayrıca çalışma Resul Alıcı desteğiyle oluşuyor. Eser seyirciye hangi açılardan temas ediyor?
Titreme ve hareketlenme etkileşimli performans sanatı alanında çalışan Batu Bozoğlu’nun çalışmasında da kendini gösteriyor.
Proje: İmpact travmatik deneyimin fiziksel ve çevrimiçi alana yansımasını sağlamak üzere inşa edilirken hakikati belgeciliğe indirgeyen yaklaşımlara karşın öznel deneyimlerin zihinde yeniden hareketlenmesini ve üretilmesini sağlamaya çalışır. Eserin konumu yansız ve evrensel yapıdadır.
Başka deyişle; ister verinin veya geçmişin hayaletleri olsun kişisel ya da kolektif her türlü travma kaydı eser üzerinden ziyaret edilme ihtimaline açıktır. TSSB nedeniyle shell-shock travması yaşayan hastaların tikleriyle birlikte motor fonksiyon bozukluklarından esinlenmiş beden hareketlerinden oluşan özel dil geliştiren sanatçı bu göstergeleri, resmi veya kişisel travma arşivlerini ve kayıtlarını okumakta kullanır. Sanatçı oluşturduğu modelde, Salt ve ARIT sahipliğinde bulunan açık arşiv American Board of Commissioners for Foreign Missions (ABCFM) içinden bir seçkiyi beden hareketleriyle okur. Böylesi performatif okuma ile amaçlanan, kişinin bireysel tarihinden soyutlanmış, ifade edilemeyen olarak tanımlanan travmatik deneyimin fiziksel ve psikolojik etkilerini yeni mecralara aktarmaktır. Ortaya koyduğu dil, onunla paylaşılan deneyimin görsel bir aksını üretmekle beraber önerdiği aktiviteyle de bireysel ve topluluk olarak farklı bağlar kurmanın yolunu arar. Clarissa Thieme’in Can’t you see them? - Repeat. eserinde olduğu gibi yaşanan sarsıntı ya da travmayla bağlantılı geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek arasındaki ardışıklığı karmaşıklaştırır.
IMPACT, Batu Bozoğlu, 2022, katılımcı bir dijital yerleştirme Performistanbul iş birliğinde Resul Alıcı desteğiyle, Fotoğraf: Dicle Beştaş
Serginin kurulumu ile Kasa Galeri’nin tarihselliği arasındaki ilişkiyi bizlere açıklar mısınız?
Kasa Galeri’nin mimari, lokasyon, kurum olarak hatırı sayılır bir hafızası var. Osmanlı’da Rumlara hizmet veren banka olduğunu da biliyoruz. Kasasındaki belgeleri, tanıklık ettiği hikayeleri, önünden geçen hayatları düşündükçe bu sergi süresince Minerva Han’ın sunacağı ihtimaller dünyasına daha çok bağlandım. Bu nedenle galeri girişindeki kasaya titreyen, geçmişin tanıklarını çağıran kimi zaman mors alfabesi ya da herhangi başka bir işaretçiyi hatırlatabilecek sesi yerleştirdik. “Kasa” mekanını tanık olarak sergiye çekme noktasında çok değerliydi. Bunun yanı sıra eski banka kasasından dönüşmüş eksi kotundaki galeriye yerleşen sergi performans, video, yerleştirme gibi farklı estetik formları ve mecraları harekete geçirme arzusunu geliştirdi. Mekânının tarihsel konumu ve mimarisiyle de ilgili olarak sergi “veri ve hayaletleriyle” izleyicisini titreyen ve dolaşık bedenlerle kolektif bir arke fikrine bakmaya davet ediyor.
Comments