24 Şubat-7 Mayıs 2017 tarihleri arasında Almanya'nın Stuttgart şehrinde yer alan Württembergischer Kunstverein (WKV), Rus asıllı Amsterdam'da yaşayan küratör Katia Krupennikova'nın imzasını taşıyan Post-Peace isimli sergiye ev sahipliği yaptı. Sergi farklı kültürel temelleri olan ve savaş ve barış üzerine farklı yaklaşımlarıyla dikkat çeken yaklaşık 20 sanatçının işlerini bir araya getirdi. Barış alanımızın içinde ne kadar savaş var? Bu sorunun ekseninde Övül Durmuşoğlu sergiyi değerlendirdi.
Radek Szlaga, What We Think that They Think that We Think... (Freedom Club), 2012 – fortlaufend installation
Sanatçının ve Leto Gallery'nin izniyle
Barışımızın içinde nefes alan ne kadar çok savaş var. Bugünün yüzeyde ikiye, derinlerde daha çok parçaya bölünen, Suriye'deki savaş üzerinden toplumsal travmaları daha da derinleşen Türkiye’sinde retorikleşen bir sorudan bahsediyoruz. Türkçeye 'sonra' olarak çevrilebilecek post ekinin önüne geldiği kavramı daha da çetrefilleştirdiğini biliyoruz artık. Hiç bitmeyen bir 'sonrası'nın içerisinde aslında sonranın olmadığını fark ettiğimiz bir dönemden geçiyoruz. Küratör Katia Krupennikova, sergide aslında İkinci Dünya Savaşı'ndan beri devam ediyormuş gibi davranılan barış kavramını sorgulamaktan yola çıkmış. Bu sergide görünürdeki barış kavramını ayakta tutan idari, ekonomik, legal, illegal bütün yapılanmalara, 89'da duvarın yıkılmasıyla ortaya çıkan kapitalizmle demokrasinin sıkı ortaklık kurduğu dünyaya, sürekli ön plana çıkarılan uluslararasılığa, 9/11'inden beri girdiğimiz ve içinden bir türlü çıkamadığımız sürece daha farklı gözlerle bakmayı öneriyor. Belki üzerine kurulduğu tartışmanın da bir cilvesi olarak 'uluslararası' bir yarışmada yüzlerce başvuru arasından seçildiğinde çok lokal gibi görünen ama aslında tüm anlatmak istedikleriyle bağlantılı bir tartışmayla sergisinin nasıl dönüştüğünü de genç bir küratör olarak tecrübe etmiş oluyor.
Anika Schwarzlose, Agendas And Containers, 2016, plexiglass, carpet, mesh fabric, dimensions variable
Sanatçının izniyle
Türkiye, İkinci Dünya Savaşı'nda tarafsızlığı seçmiş olmasına rağmen, jeopolitik konumu sebebiyle içişlerinde savaş sonrası dönüşümün etkilerini en doğrudan yaşayan ülkelerden biri. Bu dönemin hikayeleriyse tarih derslerinde hep hızla geçiştirilen konularından. Her an hızla değişen gündem içerisinde İkinci Dünya Savaşı sonrasında bölgede daha etkili olan Amerikan yanlısı soğuk savaş politikalarıyla üst üste yaşanmış askeri darbelerin arasında nasıl ilişkiler olabileceğini artık çok da fazla düşünmüyoruz. İstanbul'da Suriye Savaşı üzerinden Rusya ile politik ilişkilerin de gerildiği bir ortamda, Uluslararası Genç Küratör Yarışması'na ev sahipliği yapan Aksanat'ın belit sağ'ın Ayhan ve Ben projesine dair içerik kontrol tavrı ve bu iş üzerinden sanatçı ve küratörle yaşadığı anlaşmazlık sebebiyle bütün sergiyi iptal etmesi değişik çevrelerde yankı bulan bir sansür tartışması açtı. Bu çetrefilli süreç hakkında Aksanat'ın sessiz kalmayı tercih etmesi yüzünden hala cevaplanmamış sorular var. Mekanın 1980lerden beri devlet söylemini takip eden tavrı bu tarihi bilenlerin söylenmeyenler hakkında az çok fikir yürütebilmesine olanak tanıyor. Öte yandan uluslararası genç küratör yarışmasında daha önce seçilen küratörlerin ve sergiledikleri sanatçıların yaşadıkları problemler de İstanbul'da çok tartışılmış değil. Bizler bu sahneyi tanıyanlar, bu sahnede çalışanlar olarak bile bazı kodları tanıyamazken İstanbul'da daha önce çalışmamış olan küratörlerin bu alt metinleri anlaması daha da zorlaşıyor.
belit sağ, Ayhan ve ben, 2016, HD video, 13’ 48’’
Sanatçının izniyle
Post-Peace sergisi içine girdiği tartışmalarla şekillenip yeni bir sergiye dönüşmüş olarak Würtembergerische Kunstverein Stuttgart'ta Türkiye'den belit sağ, Pınar Öğrenci ve Köken Ergun'un da katılımıyla geçtiğimiz şubat sonunda açıldı, birkaç gün önce de kapandı. Krupennikova, bugüne uzan koloniyalizm ve militarizm bazlı politikaları düşünürken Johan Grimonperez ve Sven Augustijnen gibi politik tavırda çalışan tecrübeli sanatçıların yanı sıra Ella de Búrca, Aleksei Taruts, Lyubov Matyunina, Anna Dasović gibi genç jenerasyondan gelen ve daha az bilinen taze üretimleri ve kuşağının önemli sanatçıları Lawrence Abu Hamdan ve Yazan Khalili'nin islerini bir araya getirmiş. İkinci Dünya Savaşı'nın getirdiği barışın nelere rağmen çalıştığının en birebir örneklerinden olan Filistin'le uluslararası silah kaçakçılarının, savaş sırasında kurulan ölüm kamplarıyla 9/11 sonrası girilen acımasız döngünün, bugünün madde ve mineraller üzerine dönen ağır savaşlarıyla derin devlet kurgularının arasındaki ilişkileri düşünen serginin nefes alıp veren bir tavrı var.
Johan Grimonprez, Blue Orchids (Blaue Orchideen), 2016, Holland House Library Londra, HD-Film, 48’
Sanatçının ve Historic England Archive 1940 Fox Photos izniyle
Özellikle bu bağlamda Almanya'nın tarihsel pozisyonu ile yapmış olduğu vurgular serginin şehirle olan bağını daha güçlendiriyor. Anna Dasović And He Knew That Someone Who Had Witnessed These Things Might Be Too Stunned to Speak adlı Holokost belleğini ele alan 16 mm, video ve ses yerleştirmesinde ABD Hava Kuvvetleri'nin yarım bıraktığı Special Film Project 186'den seçtiği doküman ve fragmanları incelikli bir imge analiziyle bir araya getirmiş.
Anna Dasović, And He Knew That Someone Who Had Witnessed These Things Might Be Too Stunned to Speak, 2016-2017
16 mm Projektion, 3’’ Loop; Video, 17’ 56’’, Loop, framed letter, 26 x 31 cm, image on forex, 277 x 250 cm
Sanatçının izniyle
Öte yandan Pınar Öğrenci'nin yeni film çalışması Erika ve Gece'de bu resmin diğer yarısını alıyor. Savaşın kolektif ve bireysel belleklerdeki yerinin zamanla azalmadığını, nasıl hayatin bir parçası halinde yaşamaya devam ettiği Erika yüksek sesle kendi kendine hatırlarken savaşın kolektif ve bireysel belleklerdeki yerinin zamanla azalmadığı, nasıl hayatin bir parçası halinde yaşamaya devam ettiği gercegiyle bir kez daha yüzleşiyoruz. Ramallah'ta yaşayan Yazan Khalili, The Day We Saw Nothing In Front of Us fotoğraf serisinde İsrail Güvenlik Kuvvetleri'nin desteğiyle Filistin'de bulunan farklı illegal yerleşkeleri fotoğraftan kazıyarak şiirsel ama bir o kadar da şiddetli bir ikona kırıcı tavrı gündeme getiriyor.
Pınar Öğrenci, Erika And The Night, 2016, full HD film, 13’ 28’’
Sanatçının izniyle
Post-Peace gündelik newsfeed’imizde önümüze düşen olay, travma, kriz ve tartışma bulutunun daha makro bir perspektiften ele alınması gerektiğini vurguluyor. Özellikle yetmişlerde yaşanan uçak kaçırma olaylarının ana akim medyada nasıl ele alındığını anlatan Dial H-I-S-T-O-R-Y çalışmasıyla pek çok uluslararası sergide yer almış politik fars ustalarından Johan Grimonperez'in son filmi Blue Orchids'ın başrolündeki silah kaçakçısı Riccardo Privitera neredeyse göğsünü gererek bütün dünyadaki ordu endüstrisi bazlı operasyonun sınırsızlığını anlatırken, Amsterdam'da yaşayan film sanatçısı belit sağ'ın Aksanat tartışmalarını yeniden alevlendiren Ayhan ve Ben işinde eski JİTEMci Ayhan Çarkın'ın imgesinin sessizliği daha da dikkat çekici bir hale geliyor. Bir savaşın görüntüleri kolaylıkla dünyanın bir köşesindeki başka bir savaşın içinde kendine yeni bir yer bulabiliyor.
belit sağ, If You Say It Forty Times ... / Kirk Kere Söylersen …, 2017, HD video, 5’ 05’’, Sound: Sergio González Cuervo
Translation: Aslı Özgen Tuncer, Sevil Tunaboylu, Fatoş Irven / Titles: Selj & Sinan, Sanatçının izniyle
Serginin bir küratör olarak bana sorduğu önemli bir soru da formla ilgili. Özellikle de politik tavırlı ya da altyapılı sergiler söz konusu olduğunda içerik formun önüne geçiyor. Bu Post-Peace sergisinde de dikkati çeken bir olgu. İkili karşıtlıkların bizi kutuplaşmaya götürdüğü bir sosyal ve politik ortamda form/içerik gibi ikiliklerin arasında daha fazla risk alarak ilişki kuran, kalıplara takılmayan taze küratöryel yaklaşımlara ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Serginin genç ve heyecanlı enerjisi WKV Stuttgart gibi büyük ve kolay olmayan bir mekanda yaşadığı yerleştirme sorunları nedeniyle bazen sekteye uğruyor. Yine de ele aldığı konularda cesur ve açık fikirli davranan bir tutumu var Post-Peace'in. Aksanat'la yaşadığı sürecin en başından itibaren birlikte çalıştığı sanatçı ekibine sorumlu bir tutum izlemiş olan küratör Katia Krupennikova'nın bu deneyimini bir gün İstanbul'la paylaşabileceğini ümit ediyorum.
Köken Ergun, The Flag, 2006, two channel HD video installation, 8’ 54’’, Sanatçının izniyle
Lyubov Matyunina, Post Fairy Tale, 2016, HD-Video and installation, 15’ 55’’, Sanatçının izniyle
Ella de Búrca, Roof Without Walls (Defiance), 2017, Concrete floor tiles cast from concrete roof tiles, dimensions variable
Sanatçının izniyle
#WürttembergischerKunstverein #WKV #KatiaKrupennikova #Amsterdam #PostPeace #ÖvülDurmuşoğlu #artunlimited #RadekSzlaga #WhatWeThinkthatTheyThinkthatWeThink #LetoGallery #Türkiye #AnikaSchwarzlose #AgendasAndContainers #belitsağ #AyhanveBen #PınarÖğrenci #KökenErgun #JohanGrimonperez #SvenAugustijnen #ElladeBúrca #AlekseiTaruts #LyubovMatyunina #AnnaDasović #LawrenceAbuHamdan #YazanKhalili #BlueOrchids #AndHeKnewThatSomeoneWhoHadWitnessedTheseT #ErikaveGece #TheDayWeSawNothingInFrontofUs #RiccardoPrivitera #Stuttgart #kökenergun #RoofWithoutWalls #PostFairyTale
Comments