top of page
Özlem Yalım

Beklenmedik sanatçı - Tardu Kuman’ın Pagan Sesler sergisi üzerine notlar


Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz tasarımcı ve sanatçı Tardu Kuman’ın hayattayken üzerine çalıştığı işlerinden oluşan, Faika Ergüder Kuman ve Nevzat Sayın tarafından hayata geçirilen Pagan Sesler, 22 Kasım’a dek Sütlüce’deki Eski Anadolu Diş Deposu’ndadevam ediyor

Fotoğraf: Mehmet İnce

Eylül ayı başlar başlamaz sanat dünyasının içine düştüğü heyecan, başta 15. İstanbul Bienali olmak üzere ilgili pek çok serginin Kasım ayında kapanmasıyla duruluyor. Eğer hala geçtiğimiz iki ayı sanatla iç içe bir deneyime dönüştüren bu sergileri izlemediyseniz acele edin; son günleriniz.

Bienal, fuar, seçkin davetler ve pek çok önemli sergi ile birlikte yoğunlaşan bu dönem, herkesin birbiriyle karşılaşmalarında sıkça andığı gibi “ ihtiyaç” olan bir buluşma ortamı sağladı. Sanatseverler uzun süredir “güzel” ve “iyi” olanın etrafında toplanmak için böylesi bir ortama sahip değillerdi. Sanat dünyasının kendi içindeki dinamikleri bir yana beni bir tasarımcı olarak ilgilendiren başka bir boyutu vardı bu dönemin: Sürpriz bir sergi. Bu yazıyı kaleme almama sebep olan da bende iz bırakan o “tek” sergi oldu.

Fotoğraf: Mehmet İnce

Biz tasarımcıların dünyasında hem bir meslektaş hem de bir dost olan sevgili Tardu Kuman aslında bir felsefeciydi. Bizler veya sizler onu Galata yokuşundaki Stoa isimli markasıyla sunduğu eşsiz el yapımı mobilya tasarımlarından biliyorduk.

Geçtiğimiz yıl Tardu’yu kaybettik. Stoa kapandı. Sonra değerli eşi Faika Kuman’ın önderliğinde sürpriz gibi bir sergiye uyandık: Pagan Sesler.

Aslen felsefe eğitimi almış olan; yıllarca tasarımcı ve zanaatkar kimliği ile aramızdaki bu insanın içindeki dev sanatçı meğer son yıllarda uyanmış ve çeşitli eserler üretmeye koyulmuş. Sevgili eşi, Tardu ile birlikte bu süreçte tüm hurdacıları tek tek gezdiklerini ve hurda yığınlarını bu eserler için malzeme biriktirdiklerini anlatıyor. Tardu’nun felsefeci yanı nesnelerin yaşamları hakkında ip uçları fısıldıyordu onun sanatçı kalbine. Hiçbirinin ömrü tek bir görevlle sınırlı değildi, yeniden yaşamları vardı bu eşyaların. Bu nedenle bir mermer kesim bıçağı masaya, bir motor kayışı çam ağacına dönüşebilir ve yeni yaşamına orada bu yeni görevi ile devam edebilirdi.

Fotoğraf: Mehmet İnce

Sütlüce’de bir depoda çabasız bir zarafetle Nevzat Sayın tarafından tasarlanan bu sergiye, çiftin dostları, tanıdıkları imece usulü destek verdiler. Açılışı şaşırtıcı derecede kalabalıktı ve belki de İstanbul’un en güzel kalabalıklarından biriydi bu topluluk. Orada toplanma sebebimiz, her biri kendi hikayesine sahip bu dev heykellerin etrafında dolanmak, onlara dokunmak, metal parçaların salınırken birbirlerine dokundukları anda yaydıkları o büyülü pagan seslerini dinlemek ve tüm bu atmosfer ile Tardu’ya bir selam göndermekti. Bu ayrıcalığa sevgili bir eşin özverili çabası ile sahip olduk.

Faika Hanım’ın söylediğine göre Tardu yaşamının geri kalanında artık sadece sanatçı olmak istiyor; içindeki bu birikimi bazen çabucak saatler içinde dışa vuruyordu. Kendisini iyi tanıyan insanlardan biri olarak onun o tutkulu çalışmasını gözümün önünde görebiliyor gibiyim. Pagan Sesler sergisi de gösteriyor ki, evet o zaten hep büyük bir sanatçı idi.

Önceleri kendine has yorumu ile ahşaba ve metale şekil veren tasarımcı yanı, zaten bu eşyaları da bir sanat eseri gibi sunuyordu bizlere. Asla başka mobilyalara benzemeyen, her biri kendine has özgünlüğü içerisinde mekanda adeta birer heykel gibi kendine yer bulan bu mobilyalardı zaten onun tasarımcı imzası da.

Fotoğraf: Mehmet İnce

Pagan Sesler sergisinde yer alan işlerle görebiliyoruz ki aynı özgün yaklaşım, hurda parçalarını alıp öyle bir yorumlayabiliyor ki sonuçta bu kıymetsiz atıkların her biri kendi şahsiyetini ortaya koyan birer dev mobil heykellere dönüşüyor.

Zaman içinde, kim bilir dünyanın hangi köşesinde, hangi binanın avlusunda tatlı bir rüzgârla tınlarken bu sesler, eşsiz bir sanatçının sonsuzluğa uzanan varlığını bizlere anımsatacak artık.

Fotoğraf: Mehmet İnce

Aynı eşyalar gibi sanatçıların da farklı boyutlarda yaşamlarının olduğunun, artık aramızda olmasalar da eserleri ile başka formlarda aramızda yaşamaya devam ettiklerinin bundan daha somut bir göstergesi olabilir mi?

Şimdi sıra sanatseverlerin bu gizli kalmış yeteneği keşfetmesinde ve onun eserlerini, fikirlerini geleceğe taşımasında.

Hala görmediyseniz lütfen 22 Kasım’a kadar acele edin: Pagan Sesler sizin de kalbinize dokunsun. Sergi, Sütlüce’deki Eski Anadolu Diş Deposu’nda görülebilir.

Comments


bottom of page