top of page
Selva Gürdoğan

Belki siz benim gibi değilsiniz


Bir süredir bir şehirli olarak kendimi yetersiz hissediyorum; özellikle de annemle karşılaştırıldığında.

Fotoğraf: Ali İhsan Pinçe

Annemin yaşadığı sokaktaki hemen herkesi tanıma başarısını yakalamaya çalışmaktan vazgeçtim ve 10 yıldan uzun süredir oturduğumuz binadaki komşularımı basit bir merhabanın ötesinde tanımıyor olmamın sebeplerini yazmaya utanıyorum.

Ama bu durum ve bu yetersizlik duygusu, mahalleler, etkin katılım veya yer yapma/edinme konularında profesyonel fikir üretmem istendiğinde ortaya çıkıyor. Eğer bu beceriyi kaybeden tek kişi ben değilsem, temas kurmaktan kaçınmayı tercih eden bizim gibilerden daha fazla varsa ve olacaksa, nasıl mahalleler yaratacağız?

İstanbul’un geleceğini tasavvur etmemizin istendiği iki vesileyle, ilki Audi Urban Future Ödülleri 2022 için verdiğimiz PARK başlıklı tasarı ve ikincisi de New York’taki Museum of Modern Art’ta düzenlenen Uneven Growth: Tactical Urbanisms for Expanding Megacities (Düzensiz Gelişme: Genişleyen Mega Kentler için Taktik Şehircilikler) sergisi ve kitabına katılımımızla, bu sorunu yazılım aracılığıyla çözüp çözemeyeceğimizi araştırdık.

PARK’ı anlatan 2012 tarihli metnimiz coşkuyla dolu:

Vizyon

2030'da İstanbul’da ulaşım için online bir uygulama kullanılıyor. Uygulama her mile daha çok mil kazandıran bir sistem değil. Bunun yerine ulaşımı ve İstanbul'u daha fazla paylaşmayı öneriyor.

Çizim: Memed Erdener

Konsept

PARK uygulaması, insanların şoförsüz dolmuşlar kullanarak İstanbul'un sokaklarını geri almalarını sağlayan bir online bağlılık uygulaması. PARK uygulaması sayesinde, her şoförsüz dolmuş İstanbul trafiğinden 20 araç eksiltiyor ve kamusal alanda yeni fikirler için değerli bir boşluk açıyor.

PARK mahalle ölçeğinde şöyle işliyor: Akıllı dolmuşları tercih edenler puan kazanıyorlar. Kazanılan puanlarla, evlerinin önünde, daha önce park eden otomobillerden boşalmış alanları kiralayabiliyorlar. Böylece özel otomobil yerine, akıllı dolmuşları kullananlar, sokakta belli bir alana sahip oluyorlar.

Demokrasinin geleceği otomobillerin boşalttığı sokaklarda!

Aynı uygulama şehir ölçeğinde çalıştığında büyük toplanma alanlarını birer demokrasi platformu yapıyor. Örneğin, Pazar günü Taksim Meydanı'nda ne yapılacağı, öneriler arasından seçiliyor. PARK'ın önemli yanı, sadece en çok oy alan değil, en az oy toplayan da Taksim Meydanı'nı kiralayabiliyor. Çünkü ancak sayıca en az olan da ne istediğini kamusal alanda açıklarsa demokratik bir ortam oluşabilir.

PARK, farklı sosyal sınıf ve grupların kendilerine ve hayallerine olan güvenlerini artıracak. Yaklaşık 150 senedir, iktidarın abideler ve devlet büyüğü heykelleri ile kendini gösterme ve hatırlatma mekanı olan meydanlar sivil halkın olacak.

Tüm iktidar hayal gücüne!

Ve doğası gereği ve ısrarla naif. Çünkü şimdi olduğu gibi o gün de, dijital ağ teknolojisinin aynı zamanda naif, ticari olmayan bir bakış açısıyla, açık-kaynaklı, vatandaşlar tarafından yönlendirilen platformların ortaya çıkması için ele alınması ve mümkünse yeni bir kâr odaklı teknoloji devi haline gelmeden ekonomik anlamda sürdürülebilir olması gerektiğine inanıyorduk, ama tabii gidip bir komşunun kapısını çalmak daha kolay olabilir.

Comments


bottom of page