top of page
Ekin Su Koç

Berlin Gallery Weekend 2019, süren sergiler ve İstanbul’dan taşınan kökler


2004 yılında galerilerin girişimiyle başlayan ve resmi olarak yaklaşık 50 gallerinin yer aldığı, 20000 civarı ziyaretçinin katılım gösterdiği Berlin Gallery Weekend sona erdi. Sanatçı Ekin Su Koç 26 - 28 Nisan tarihleri arasında gerçekleşen etkinliği değerlendirdi

Elena Monzo, Luisa Catucci Gallery

Mis gibi bir bahar yavaş yavaş başlarken, irili ufaklı her telden etkinliklerle şehir ritmini yeniden bulurken, Gallery Weekend ile rengarenk bir hal aldı Berlin.

2004 yılında galerilerin girişimiyle başlayan ve yaklaşık 50 galerinin yer aldığı, 20000 civarı ziyaretçinin katılım gösterdiği etkinlik, her yıl düzenli olarak Nisan sonu Mayıs başı civarında gerçekleşiyor. (1) Katılımcı galeriler şehrin merkez semtlerine yayılırken, ara sokaklarda yeni açılan ya da uzun yıllardır sessizce varlık gösteren galeriler de, fuardan sonra devam edecek sergilerin açılışlarıyla izleyiciye süprizler yapıyor.

Genel olarak bu semtlerden bahsetmek gerekirse, Charlottenburg, Schöneberg, Kreuzberg+Mitte’nin Güney kısmı ve Mitte’nin Kuzey bölümü haritanın ana başlıklarını oluşturuyor diyebiliriz. Özellikle bu son bölümde yer alan Linienstraße Contemporary sergilemelere ağırlık veren genç galerilerin çoğunlukta olduğu yoğun bir sokak.

Bu ana bölgelerde dağınık şekilde yer alan Hamburger Bahnhof, Gropius Bau, Kw Institute For Contemporary Art, Künstlerhaus Bethanien, Berlinische Galerie gibi önemli müze ve proje alanlarında gerçekleşen performans ve sanatçı söyleşileriyle etkinlik zenginleşiyor.

Parça parça ele alacak olursak, Charlottenburg’da dikkat çeken en önemli galeri sanıyorum, Almanya’da da iyi tanınan, aslen Danimarkalı sanatçı Tal R’ın sergisine ev sahipliği yapan Contemporary Fine Arts Gallery idi (CFA). Koleksiyonerlerin yoğun bir ilgi gösterdiği sanatçı, 1967 doğumlu, Danimarka’nın yaşayan en önemli sanatçılarından ve leftovers (2) olarak adlandırılan bir stilde figüratif ve soyut resimler üretiyor. Açılışı Gallery Weekend kapsamında gerçekleşen sergi, 1 Hazirana kadar sürecek. Benzer şekilde, yine Charlottenburg’da yer alan Zilbermann Gallery de, Burçak Bingöl’ün Interrupted Halfway Through sergisinin açılışını etkinliğe paralel olarak bu günlerde gerçekleştirdi.

Mitte’de dikkat çeken en önemli etkinliklerden biri ise, Almanya’nın çeşitli şehirlerinden ve yurtdışından 48 uluslararası galerinin yer aldığı, sadece kağıtla üretimlere odaklanan mini bir fuar olan Paper Position’dı. Klasik anlamda fotoğraf, baskı resim, desen ve kağıt heykeller dışında, izleyene daha taze bir his veren kağıt üzeri dikişler, pleksi kutularda sergilenen soyut, figüratif, üç boyutlu kolajlar ve materyalin çıplak olarak sergilendiği ham çalışmalar ağırlıktaydı fuarda.

Schöneberg’de ise, Türkiye’de çalışmalarını C24 Galeri ile izlediğimiz Nilbar Güreş’in de temsil edildiği feminist yaklaşımlara ağırlık veren Galerie Tanja Wagner yer alıyordu. Burada, çalışmaları İstanbul Modern ve Arter’de de sergilenmiş olan Bosnalı sanatçı Šejla Kamerić’in kişisel sergisi açıldı. Yine bu bölgeye yakın kabul edilebilecek Potsdamer Straße’de de boylu boyunca sağlı sollu bir çok köklü galeri yer alıyordu ve Alman sanatçıların sergilemeleri yoğunluktaydı.

Carl Andre, Konrad Fischer Gallery

Kreuzberg’de, commercial galerilerin yanı sıra Daad ve Ngbk gibi enstitüler etkinliğe dahil oldular. Ngbk’da (3) Türkiye’nin farklı şehirlerinden gelen isimlerle oluşan Sis Kolektifin (4), In the Blink of A Bird projesi Almanya ve Türkiye arasındaki çok güncel bir konuya eğiliyor. Grup bir ay boyunca neredeyse her gün performans, workshop, panel ve film gösterimleri gibi etkinliklerle Türkiye’den Berlin’e göçen “Yeni Dalga”nın yaşadığı “bürokratik başvuru anksiyetesi” ve yerleşim, aitleşme sıkıntılarına odaklanıyor.

Mitte’nin güneyinde dikkat çeken bir diğer etkinlik ise, Berlin’de Gallery Weekend ile açılışını yapan, aslen Düsseldorf’tan bir galeri olan Konrad Fischer Gallery idi. Burada, minimalizmin önemli isimlerinden Carl Andre’ye, Richard Long’un çalışmalarının eşlik ettiği, toplamda 4 kata yayılan sergi Temmuz sonuna kadar sürecek.

Konrad Fischer Galeri gibi, Berlin’de yer alan çoğu galerinin asıl, ana mekanının Düsseldorf, Hamburg, Köln gibi şehirlerde olduğunu farketmek mümkün. Hatta Almanya sınırları içinde de kalmayıp Los Angeles, New York ve Londra gibi dünya şehirlerinde, şube ya da sister gallery gibi tanımlanan bir partner galeri ile bağlantılı çalışma şekli yürüttüldüğünü izleyebiliyoruz.

Son dönemde Türkiye’den Berlin’e yoğun bir sanatçı göçü olduğunu düşünürsek, bu nokta düşünülmeye değer bir hal alıyor. Aslında Berlin’de yaşayan sanatçıların çoğu, alternatif sayılabilecek bölgelerde iyiden iyiye hissedilen gentrification’ın sonuçları olan, artan konut fiyatları ve yaşam harcamaları ile mücadele ediyor. Berlin’in gelişim hızına bakıldığında, Avrupa’nın kalanından ve Amerika’dan buraya doğru tekrar yoğun bir ilgi geliştiğini düşünmek mümkün. Öte yandan, galericilerin ifadelerinden çıkarılabilecek bir diğer izlenim ise bunun başka türlü bir karşılıklı yatırım politikası olduğu yönünde. Galericiler, çalışmalarını sürdürmek için gerekli kaynakları şehir dışındaki/yurt dışındaki şube veya partner galerilerden elde ettiklerinin altını çiziyorlar, Berlin de muhteşem bir vitrin!

Bu şekilde çalışan galerilerden biri de Kristin Hjellegjerde Galeri. Gallery Weekend kapsamında Endonezyalı bir sanatçı olan Sinta Tantra ve partneri André Hemer’e yer veriyor. Avrupalı olmayan ve özellikle Afrikadan sanatçıların seslerini duyurmalarına yardımcı olmaya çalıştıklarının altını çiziyor galeri direktörü. Batı sanat dünyası diyebileceğimiz arenada, aslında uzun yıllardır süren tartışmalarla varlığını temellendiren ve güncel sanat marketinde son yıllarda popülerlik kazanan Afrikalı sanatçılara “özellikle” yer vermeye (bu bana ülkemizde de garip bir hal alan “kadın” sanatçılar ve queer bireylerin görünürlük biçimlerini düşündürüyor) aslında çok önce başladıklarını söylüyorlar. Bir yandan Norveç, bir yandan Londra’da partner sergileme alanları kullanan galeri, Berlin Gallery Weekend’le eş zamanlı sürmekte olan Art Brussels’de de yer alıyor ve farklı kültürlerden sanatçılarla kendilerini küçük bir aile olarak tanımlıyor.

Hera Büyüktaşçıyan, Ifa Gallery

Linienstraße’nin sonlarında yer alan bu galeriden önce ise Gallery Weekend etkinliğinde resmi olarak yer alan ve hali hazırdaki sergisinin kapılarını izleyiciye açan on beş kadar galeriyi keyifle gezdiğimi söyleyebilirim. Çalışmalarını Türkiye’de de takip ettiğim Hera Büyüktaşçıyan’ın Neither on the Ground Nor the in the Sky sergisi de bu cadde üzerindeki Ifa Gallery’de yer alıyor. Aynı zamanda bir enstitü olan alan, kültürel araştırmalara odaklanan birçok ülkeden sanatçıya Berlin’de yer verirken Almanya dışında da Alman sanatçıları temsil ediyor. Hera Büyüktaşçıyan, geniş bir sergileme alanına sahip bu galeri mekânında, kökleri Türkiye’de bulunan ama buraya getirilip, her gün yüzlerce ziyaretçi alan devasa bir müzeye yerleştirilmiş parçalarıyla Bergama’dan yola çıkarak, aitlik ve göç kavramlarına zarifçe odaklanıyor. Galeriden içeri adım atar atmaz video kaydından gelen seslerle içeri doğru çekilip, rulo olmuş halıların çizdiği bir köprü ile yol arası boşlukta gezinmeye başlıyorsunuz ve duvarlarda düzensizce yerleştirilmiş küçücük resimler, bir de sonradan farkedilen, anlaşılmayan bir yazıt, bir dil gibi dizilmiş mozaik taşlarla karşılaşıyorsunuz. Serginin sakin doğası içinde, az ilerde bu kez el dokuması iki parça halıya güzelce sarılmış iki kuş heykelini yumuşacık ışıkta öylece beklerken görüp o yana doğru süzülüyorsunuz... Bütün bu kendi halinde nesnelere bakarken ve Berlin’in dört bir yanında galerileri gezerken, burada üretimini sürdüren bir sanatçı olarak aynı topraklardan geldiğim sanatçıların etkili işlerini izlemekten mutluluk duydum, bir de insanın köklerini yanında taşıdığını bir kez daha düşündüm... Özetle, Gallery Weekend kapsamında bu üç günde dolaştığım sergilerin neredeyse hepsini izlerken, en göze çarpan noktanın, galerilerin seçkilerindeki çeşitlilik ve sanatçıların zihinsel özgürlüklerinin izlerini sürebilmek olduğunu söyleyebilirim. Berlin’e bugünlerde yolu düşecek olanlar da bu sergileri izleyebilecekler. Adı geçen galeri ve alanlarla beraber etkinlik listesinde yer alan sergilerin çoğu Haziran ayına kadar sürüyor. Sergilerin ve galerilerin detaylı bilgileri için Berlin Gallery Weekend web sayfasını da ziyaret edebilirsiniz.

(2) Artık, geride kalan.

(3) The neue Gesellschaft für bildende Kunst. 1969 yılında kurulmuş, Irkçılık, Göç, Post-kolonyalizm, Politika ve Cinsiyet sorunları üzerine, interdisipliner sergiler, paneller ve araştırmalarla varlık gösteren, Kreuzeberg’de yer alan ve son dönemde Berlin-İstanbul arasında misafir değişim programına ev sahipliği yapan Berlin’in önemli enstitülerinden.

(4) Katılımcıları arasında İstanbul, İzmir ve Mardin’den gelen, Borga Kantürk, Evrim Kavcar, Gökçe Süvari, Gümüş Özdeş, Merve Ünsal, Özge Topçu, Selda Asal, Sevgi Ortaç’ın olduğu 2016 yılında kurulan kolektif.

Comments


bottom of page