Beykoz Kundura, yıllar boyunca film, dizi ve müzik kliplerine ev sahipliği yaptıktan sonra bu yıl ilk kez 5-13 Ağustos tarihleri arasında Restore Film Günleri’ne ev sahipliği yaptı. Beykoz Kundura’nın bir kültür sanat mekânına dönüşmesinde bu aslında ilk adımdı.
Fotoğraf: Beykoz Kundura
Tabakhane olarak 1810 yılında Beykoz’da kurulan fabrika 1933-1999 yılları arasında 60 yıl boyunca Sümerbank Deri ve Kundura Fabrikası olarak hizmet verdi. 2005 yılından bu yana, sinema ve müzik sektörü tarafından plato olarak kullanılan Beykoz Kundura’nın restorasyonu devam ederken bir taraftan da kültür-sanat etkinlikleri için yeni bir mekâna dönüşmüş durumda. Bu etkinliklerden ilki geçtiğimiz günlerde gerçekleşti: Beykoz Kundura Restore Film Günleri. 5-13 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşen etkinlik programı dünya sinemasının birçok kült yapım, restore edilmiş ve birçoğu Türkiye’de ilk kez izleyiciyle buluşan yenilenmiş ya da kayıp parçaları eklenmiş filmlerden oluşuyordu. Etkinliğin yapımcılığını S. Buse Yıldırım yaparken kuratörlüğünü ise Nagehan Uskan üstlendi.
Programda yer alan filmler arasında İşçiler Fabrika’dan Çıkarken, Kibritçi Kız, İşçi Sınıfı Cennete Gider ve Metropolis gibi sınıf eleştirisi yapan işçi filmleri yer alıyordu. Restore Film Günleri fikrinin yaratıcılarından Beykoz Kundura Kültür Sanat Yöneticisi, S. Buse Yıldırım film seçkisinin işçi filmlerinden oluşmasının sebebini, fabrikanın bu ilk etkinliğinde köklere dönme ihtiyacından kaynaklandığını belirtiyor. Fabrikanın, Sümerbank Deri ve Kundura Fabrikası olarak hizmet verdiği günlerde, fabrikada çalışan işçilere film gösterimleri düzenlenirmiş. Yıldırım, fabrikanın restorasyonu sırasında, paslanmış bir kulenin içinde sarmaşıklarla sarılmış bir şekilde buldukları 35 mm’lik kömürle çalışan projeksiyonun bu amaçla kullanıldığını sonradan öğrendiklerini belirtiyor. Restore Film Günleri ekibi de buradan yola çıkarak seçkiyi sinema tarihinin en önemli işçi filmlerinden oluşturmuş. Sessiz filmlere Uninvited Jazz Band, Burak Ayrancı ve Replikas grubundan tanıdığımız Barkın Engin, Burak Tamer, Selçuk Artut ve Gökçe Akçelik gibi müzisyenlerin canlı performansları hayat verdi. Bu isimleri bu yıl üçüncüsü düzenlenecek Sessiz Sinema Günleri’nde yer alan filmlerdeki canlı performanslarıyla da tanıyoruz.
Fotoğraf: Beykoz Kundura
Beykoz Kundura’nın göz alıcı manzarasında, müzisyenlerin canlı performansları eşliğinde restore edilmiş filmleri izlemek etkinliğe katılan herkes için şüphesiz unutulmaz bir deneyimdi. İzleyicilerin etkinliklere Beşiktaş’tan kalkan vapurla deniz yoluyla ulaşımının sağlanması, film gösterimlerinden önce 1940’larda fabrikadaki deri ayakkabı yapımının tüm aşamalarının anlatıldığı siyah beyaz tanıtım filminin gösterilmesiyse etkinlikten akılda kalan diğer keyifli detaylar. Kültür Bakanlığı arşivlerinden henüz bulunan tanıtım filminin çekildiği sırada bugün etkinliklerin yapıldığı bina henüz yapılmış değil. Terasında film gösteriminin yapıldığı bina 1950’li yıllarda Çekoslovakya’nın desteğiyle yapılıyor. Bununla birlikte her film öncesi, Lumiére Kardeşler’in, 1895 yapımı Lumiére Fabrikasından Çıkan İşçiler adlı 50 saniyelik filmi de gösterildi. 5 Ağustos seçkisinde yer alan Harun Farocki’nin 1995 yapımı Fabrikadan Çıkan İşçiler belgeseline göre Lumiére Kardeşler’in paydos saatinin ardından dağılan işçileri gösteren bu videosu sinema tarihinde fabrikayı kayda alan ilk görüntülerdi.
Seçkide yer alan bir diğer Lumiére Kardeşler yapımı ise Haliç Manzarası & Boğaz Kıyılarının Manzarası’ydı. Film dünyanın birçok şehrinde kaydettikleri bine yakın görüntüden biriydi ve İstanbul’da çekilmiş en eski görüntülerden biri olma özelliğini taşıyordu. 1896 yılında padişahtan alınan izinle yapılan kayıtlarda topçu birliği ve piyadelerin geçişiyle, Boğaziçi ve Haliç kıyılarından görüntüler yer alıyordu. Kadınlar İş Başında başlığıyla gösterilen kadın işçi kısa filmleri seçkisi, I. Dünya Savaşı’yla birlikte çalışma hayatına dâhil olmak durumunda kalan kadınların mücadelesini ve çalışma şartlarına dikkat çekmeyi hedefliyordu. Bilimkurgu türünün en önemli filmlerinden biri olarak görülen Alman dışavurumcu Fritz Lang’ın yönetmenliğini yaptığı Metropolis (1927) restore edilmiş ve daha önce gösterilmeyen bölümlerin de yer aldığı 153 dakikalık versiyonuyla izleyiciyle buluştu.
Filmlere konu olan ve film gösterimlerine ev sahipliği yapan fabrikalardan bir diğeri Beykoz Kundura, Restore Film Günleri’yle bir kez daha bu iki özelliğini bir arada kullanma fırsatı yakaladı.
Fotoğraf: Beykoz Kundura
Fabrikanın hafızası da restore ediliyor
İstanbul’da, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kesintisiz olarak faaliyet göstermiş nadir endüstriyel mekânlardan biri olma özelliği taşıyan fabrikanın kültür-sanat izleyicisiyle ilk buluşması niteliğindeki etkinlik, aslında fabrikanın dönüşümü için bir ilk adım niteliği taşıyor. Fabrikada devam eden bir sözlü tarih çalışması var. Projenin yürütücüsü şehir ve bellek üzerine çalışmalarıyla öne çıkan tarih uzmanı Saadet Özen. Türkiye’nin tarihine tanıklık etmiş fabrikanın bir kamusal alana dönüşümü kadar heyecan verici hafızasının günümüze taşınacak olması da. Projeyi şu sözlerle anlatıyor Özen: “Beykoz Kundura’da yaklaşık iki yıldır süren bir çalışma var: Bir sözlü tarih projesi. Kadın-erkek, işçi-memur, ulaşılabilen eski çalışanlar Kundura’ya davet ediliyor, hatırladıkları kayda geçiriliyor. Gelenler bazen işe başladıkları günü anlatıyorlar, kimlerle karşılaştıklarını, hangi memurun hangi odada oturduğunu.” Fabrika, binlerce işçinin hayatının en önemli bölümü olmuş. Fabrikanın bahçesinde yapılan sünnet düğünlerinde Zeki Müren’i dinleme şansı da bulmuş işçiler, mesai bitiminden sonra yaz aylarında bahçede kurulan açık hava sinemasında Vahşi Batı, Yeşilçam yapımlarını izleme olanağı da. Bugün yapılan ve hâlâ devam eden proje, o günlerin sadece bir anı olarak kalmasının önüne geçmeyi, belleksizleşmeye karşı direnmeyi hedefliyor. Beykoz Kundura’nın Hafıza Kuratörü Saadet Özen’in deyimiyle, “Kundura’nın hafızası bir restorasyondan geçiyor, tıpkı binaları gibi.”
Fotoğraf: Beykoz Kundura
Gelecek günler
Fabrikanın restorasyon çalışmasında bir sonraki ayak bir tiyatro ve sinema sahnesi. Kazan dairesi, fabrikanın buhar üretimini sağladığı yer, sinema ve tiyatro salonuna dönüşecek 2018-2019 sezonunda. Fabrikanın ilk açık hava film etkinliğinin yoğun katılımı, birçok kültür-sanat mekânının kapandığı ya da iş yapamaz hale geldiği günümüzde yeni mekânlara olan ihtiyacın bir göstergesi. Tüm bu yenilikler sürerken, mekânın sadece sanat piyasasının tanınmış isimlerine değil sıradan izleyici özellikle de öğrenciler için de daha ulaşılabilir etkinliklere ev sahipliği yapmak için fiyat politikasında düzenlemelere gitmesi gerekebilir. Bu eksikliğin de giderilmesinin ardından, Beykoz Kundura, şehrin dışında orman ve deniz manzarası içinde alternatif bir kültür-sanat mekânı olmayı keyifle vadediyor.
Commentaires