Geçtiğimiz aylarda temeli atılan Baksı Kültür Sanat Vakfı Hüsame Köklü Kadın Eğitim Merkezi hakkında merak ettiklerimizi projenin fikir mimarlarına soruyoruz. İkinci konuğumuz Melkan Gürsel
Tabanlıoğlu Mimarlık Kurucu Ortağı Melkan Gürsel Tabanlıoğlu
Hüsame Köklü Kadın Eğitim Merkezi hakkında merak ettiklerimizi projenin fikir mimarları ve gönüllüleriyle konuştuğumuz serimizin ilk konuğu Baksı Vakfı'nın kurucusu Hüsamettin Koçan'dı. Serimizin ikinci konuğu yapının tasarımını üstlenen Tabanlıoğlu Mimarlık Kurucu Ortağı Melkan Gürsel.
Hüsame Köklü Kadın Eğitim Merkezi 2025 yılında açılacak. Mekânın işleyiş biçimine dair öngörüleriniz neler? Burada nasıl bir hayat yaşanacak?
Kadın ve çocuklar için özellikle zor bir coğrafyada, kültürün aktarımını, yerel üretimi ve bölgeye has zanaatı sürdüren bireylere yer açma fikri ile başladığımız bu proje, kadınlarımıza sosyo-kültürel bağlamda bir destek mekanizmasının altyapısını kuracak. Bayburtlu kadın dostlarımıza ekonomik imkân, dolayısıyla bireysel özgürlük kazandıracak bu alanda bir araya gelmek, el ele vererek üretim yapmak, ürünlerin tanıtımını ve satışını çağdaş yollarla yapmak mümkün olacak.
Hüsame Köklü Kadın Eğitim Merkezi’nin en önemli hedefi ise yerel üretim kültürünün nesilden nesile aktarılmasını sağlayacak doğal bir eğitim alanı olmak. Gerektiğinde dertleşmenin ve bir profesyonelden destek almanın, ihtiyacına karşılık bulmak için buraya gelecek kadınların gündelik hayatında yer almasını umuyorum. Anadolu kadınları arasında sosyal dayanışmaya, eğitime ve üretime dayalı bir ağ oluşturmak, kırsalda yaşayan kadınların ve genç kızların ekonomik ve sosyal geleceğini bireysel yolla ve iş birliği yoluyla değiştirmek, iyileştirmek için olumlu bir örnek oluşturmasını ve devamının da gelmesini diliyoruz.
Hüsame Köklü Kadın Eğitim Merkezi binasının tasarımında öncelikleriniz neydi? Binanın mekânsal anlamda hangi ihtiyaçlara yanıt vermesini umuyorsunuz?
Hüsame Köklü Kadın Eğitim Merkezi’nde bulunan “avlu”nun fonksiyonu insanları ortak bir mekânda toplamanın ötesinde. Bez boyama, halı-kilim-kumaş dokuma, yöresel oyuncak bebek yapımı, örgü, dikiş, yerel mutfak ve yöresel ürünler için atölye alanları; ortada yer alan bu avludan itibaren, onun çevresinde, yapının uygun katlarında ve mekânlarında yer alıyor. Bu anlamda yapı avlunun çevresinde işliyor. Örneğin mutfak, yemekhane ve satış yapılabilecek nokta, ziyaretçiye de kolaylıkla hizmet verebilmesi amacıyla yapının yola bakan cephesinde konumlandı.
Hüsame Köklü Kadın Eğitim Merkezi proje çizimi
Hüsame Köklü Kadın Eğitim Merkezi binası içinde hangi fonksiyonlar için ne tür alanlar bulunuyor?
Avlu, bir araya gelmek için kültürümüzdeki en tanımlı ve en benimsediğimiz mekânların başında geliyor; becerilerin bir sonraki nesle aktarılması ve birlikte üretim süreci, bu avluda ve çevresinde gerçekleşiyor.
Ortak üretimin ana mesele olarak ele alındığı bu kurguda alanlar, sürecin mekânsallaşmasına hizmet edecek biçimde sokak seviyesinde yer alan birimler (kafeterya, mutfak, kütüphane ve çok amaçlı salon) ve dışarıyla ilişki kurması planlanan sergileme ile satış mekânlarına ayrıldı.
Üretim bağlamında ehram, dikiş-nakış ve elişi için üç atölye aynı katta, her birim avluyu çevreleyecek ve erişecek biçimde konumlandı.
İdari alanlar, toplantı odası, depo, sabit boya ve kilim dokuma atölyeleri üst katta, avluya bakar konumda. Kısıtlı yatak sayısıyla da olsa iki konuk odası aracılığıyla üst katta konaklama opsiyonu sağlanıyor.
Hayatlı Türk evi geleneğiyle, her bireyin ihtiyaç duyduğu mekânı kullanabileceği ve bir araya gelebilmeye uygun mekânsal anlayış, bu yapının doğasında bulunuyor.
Proje tasarımı 2017 yılında mimari ödül programı MIPIM AR Future Awards “Sivil ve Kamu Binası” kategorisinde ödül aldı. Bir sivil ve kamu binasının sahip olması gereken özelliklerin ne olduğunu düşünüyorsunuz? Bu özellikleri Hüsame Köklü Kadın Eğitim Merkezi binasına nasıl uyarladınız?
“İçe dönük” bir mekân yaratmaya uygun olarak yapılan tasarımda, ortak sosyal alan olarak da çalışacak iç avlu ile dış mekân arasında projenin ana dengesini kurduk.
Avlu, sohbet ve vakit geçirmek için olduğu kadar, kumaş ve iplik boyama, reçel kaynatma, örgü örme, sergileme gibi belirli işlevlerin gerçekleşebildiği bir üretim alanı olarak da programa dahil edildi.
Üretim mekânlarıyla birlikte, meslek edindirme, okuma yazma ve çocuk bakımı gibi eğitimler için derslikler, dönemsel olarak dışardan kursiyerlere de açık bir eğitim kurumu olarak da işleyecek yapıda önemli bir yere sahip. Bu yapıyla birlikte sosyal ve coğrafyanın kültürel tanıtımı için bir alan açılıyor.
Hüsame Köklü Kadın Eğitim Merkezi proje çizimi
Yapıyı tasarlarken içine yerleştiği araziye ve coğrafyaya özgü hangi koşuları göz önünde bulundurdunuz?
Karı ve yağmuru bol olan bölgenin ihtiyacından kaynaklanan dik çatı uygulaması, stilize edilerek avlulu binanın çevresinde farklı form ve yüksekliklerde etrafıyla bütünleşen, yapıya dışardan bakıldığında monolitik ve korunaklı, güçlü bir teklik sunuyor.
Bu form duygusal bağlamda güven oluştururken, uyumlu görselliğiyle de bulunduğu yerin bir parçası haline geliyor. Dolayısıyla burada yaşayanlar için yapıyı benimsemeyi ve ona sahip çıkmayı kolaylaştıracak ve yapı tamamlanıp kadınlarla buluştuğunda gündelik yaşamın ve öte yandan da doku, malzeme ve ölçeği ile fiziki çevresinin bir uzantısı olacak diye umuyorum.
Hüsame Köklü Kadın Eğitim Merkezi projesi içinde nasıl konumlanıyorsunuz? Projedeki rolünüzün ve sorumluluklarınızın ne olduğunu düşünüyorsunuz?
Bayburt’a ve bulunduğu yere özgün estetiği yansıtan mimari proje, gönüllü ve destekçilerin katılımıyla hayat buluyor. Hüsamenttin ve Oya Koçan’ın önderliğinde Baksı Vakfı çevresinde bir araya gelen gönüllülerden biri olarak, mesleğim gereği ilk desteğim mimarı tasarım oldu. Ancak gönüllülük karşılık buldukça meseleyi çok daha fazla benimsiyor, üstleniyorsunuz.
Ne mutlu ki inşaat başladı bile. Kadınlarla ve tabii ki Hüsamettin Hoca ile el ele temeli attık bunca zaman sonra.
Kadınların bir arada üretecekleri ve bilgiyi bir sonraki nesle aktarmanın teşvik edildiği bu organizasyon, yerel kültürün ve özgün değerlerin yaşamasına ve çağdaş imkânlarla gelişmesine vesile olma umudu taşıyor. Bayburtlu kadınlara sosyo-ekonomik bağlamda hak ettikleri “yer”i kazandırma ve yerel değerlerin canlandırılması amacını taşıyan projenin tüm Türkiye’ye ilham olmasını ve devamının gelmesi diliyorum ve biz, bu örneklerinin çoğalması için çalışmaya devam ediyoruz.
Comments