top of page
Hazal Ünsal

Bir sonu hazırlamak


Mümtaz Demirkalp’in Arte Sanat Galerisi’nde devam eden kişisel sergisi Bir Son Çalışma, Ankaralılar için alışılmadık bir sergi deneyimi sunuyor. 28 Nisan’a kadar görülebilecek olan sergi Demirkalp’in otobiyografisi olma niteliği taşımakta. Bir Son Çalışma'yı Hazal Ünsal değerlendirdi

Mümtaz Demirkalp, 2018

“Mahfazanın içinde unutulmaz şeyler vardır, bizim için unutulmaz şeyler, ama bunlar, hazinelerimizi sunacağımız kişiler içinde unutulmaz şeylerdir. Geçmiş, şimdiki zaman ve bir gelecek yoğunlaşır orada. İşte bu nedenle, mahfaza da hatırlanamaz olanın hafızasıdır.”

Bachelard

Mümtaz Demirkalp, 2018

Gaston Bachelard, mahfaza için Mekânın Poetikası kitabında yukarıdaki ifadelere yer veriyor. Bir Son Çalışma başlıklı sergisi de Demirkalp mahfazasını izleyiciye açıyor. Sergideki çalışmaların her biri 2017-2018 tarihli olmasına rağmen Mümtaz Demirkalp’in tüm hayatını yansıttığını gözlemliyoruz. İşlerin birbirleri ile olan bağlantısı ise hem mekânsal hem uzamsal ilişkiler bağlamında tek bir çalışma ve bu çalışmanın künyesi: Bir Son Çalışma, 2018

Serginin izleyiciyi sanatçının geçmişine götüren yönü galeri mekânına girildiği andan itibaren hissediliyor. 21 Kasım tarihi sergiye dair aklıma kazınan bir tarih oldu. Sanatçının doğum günü olan bugün sergide iki çalışma üzerinde oldukça çarpıcı bir şekilde ele alınıyor. Yuvarlak bir masa üzerinde buruşturulup bırakılan bakır levhaların yanlarındaki 1961’den 2018’e kadar olan 21 Kasımlar ve bu tarihleri destekleyen, mekânı saran sanatçının sesinden 1961’den 2018’e kadar olan 21 Kasım tarihli gazetelerin manşetleri ile adeta Demirkalp’in yaşam hikayesi yer alıyor. Beyaza boyanan yuvarlak masanın bir kısmının ise en ham hali ile kalması geleceğe dair bir bilinmezlik vurgusu. Üzerinde halen düz kalmış bakır plakalar ve sergideki diğer mermer çalışmalarına nispeten daha amorf duran bir taş çalışması masanın boyasız kısmında geleceği bekliyor.

Mümtaz Demirkalp, 2018

Henüz bitmemişlik duygusunun hakim olduğu sergide, malzeme günlük hayatta nasıl karşımıza çıkıyorsa, mekân içerisinde de o şekilde bir karşılaşma yaratılmış.1960’lar,1980’ler,1990’lar gibi çeşitli tarihlere dayanan eski gazetelerle galeri mekânının cam bölümünün yarıya kadar kapatılmış hali izleyiciyi günlük hayatta karşılaşılan ve içerisinde hayat olmayan mekân algısı yaratan yerlere götürüyor. Sergi içerisinde eski gazetelerle olan bir diğer karşılaşma ise mekân içerisine yerleştirilmiş iki adet piramidi boyarken düşen damlalarla yerde duran halleri oluyor. Bu noktada geçmiş yıllardan rastlantısal olarak seçilen gazeteler bir belleğin inşası olarak izleyiciyi karşılıyor.

Serginin bir diğer elemanı olan mermer yontular hem gelenekçi tavrını koruyan hem de post-modernist bir tavır ile sergide yerlerini alıyor. Gelenekçi tavrı halen birer yontu ve formsal olarak çözümlemeleriyken post-modernist tavrı mekân içerisine yerleştirilmeleri şeklinde okunabilir. Kendi içlerine hapsolan taşların uzam ve oranları, yeni yüzyılın bir unsuru olan sanatçı benliğini içerisinde taşıyor. Bu sayede izleyiciyi, sergideki çalışmaları teker teker ele almaktan ziyade bir bütün olarak görmeye yöneltiyor.

Mümtaz Demirkalp, 2018

Serginin bitmemişlik hali ile karşılaştığımız bir diğer nokta ise mekânın bir duvarında yer alan dağınık kabloları ve elektrik sistemi ile floresan yerleştirmeleri. Floresanlar ile ilgili Demirkalp’in “Mekânın can çekişmesini istiyorum” sözünü anımsıyorum ve bu noktada Demirkalp’in mekân olarak adlandırdığı uzamın, yazının başında değindiğim mahfaza olarak görülen içsel bir açılımın bir direnişini hissediyorum. Floresanların birbirinden farklı zamanlarda yanıp sönmesi ancak asla yanmayan ve ya sönmeyen hali Demirkalp’in Son Çalışma olarak adlandırdığı sürecinin bir devinimi olarak hissediliyor.

Son olarak sergide yer alan ve mekânın tavan noktasına değen iki adet piramit formlarına değinecek olursam tüm işlerin birleştiği, son nokta olarak adlandırmak yanlış olmayacaktır. Yazının başında bahsettiğim, sergiyi tek bir iş olarak görme hikayesi bu formlardan besleniyor. Piramit formlarının oranları, açıları, bitiş ve başlangıç noktaları, birbirleri ile olan mesafeleri ve mekân içerisinde ki uzamı sayesinde sergideki her bir unsura temas eden yönü izleyiciyi serginin içerisine çekiyor. Bu sayede Bir Son Çalışma Demirkalp’in açtığı mahfazasını anlamamız için bir olanak sağlıyor.

Mümtaz Demirkalp, 2018

1960’lar da kırılmaya başlayan beyaz küp tanımı estetize ve sterilize edilmiş sanat mekânlarının yanı sıra alternatif mekân yerleştirmeleri sunuyor. Mümtaz Demirkalp’in de galeri mekânı içerisine yerleştirdiği iki adet piramit ve yıkılmışlık hissiyatı veren gazeteler ile beyaz küp olarak adlandırılan ve sterilize edilmiş galeri mekânı anlayışının dışına çıktığı hissediliyor. Mümtaz Demirkalp’in de bu noktada sergideki bitmemişlik durumunu tekrar ele almak mümkündür. Bir sonu hazırlayan Demirkalp için öz niteliğinde olan bu sergi bitmemiş olması ile yeniye referans veriyor ve Bir Son Çalışma olarak adlandırdığı sergiyi ‘yeni’nin inşası olarak görmek mümkün görünüyor.

Comments


bottom of page