top of page
Evrim Altuğ

Bu Garip Meyve'nin çekirdeğinde insanlık var


Akbank Sanat'ta 10 Mart 2018'de sona eren Garip Meyve sergisinde, İngiliz sanatçı Susie MacMurray'ın, son yedi-sekiz yıllık emeğini buluşturan desen ve heykelleri yer aldı. Yerleştirmeleri ve mimarî müdahaleleri ile de tanınan ve eserlerinde insanlığın çelişkili iç dünyasını sorunsallaştıran MacMurray, kişisel duygu ve evrensel bellek ile harmanlanmış, incitici bir duyarlık taşıyan, soyut, akışkan, lirik ama çileli formları üzerine Evrim Altuğ ile konuştu

Susie MacMurray, Garip Meyve, Decoy

Akbank Sanat, yaşamı ve çalışmalarını Manchester'da sürdüren çağdaş İngiliz sanatçı Susie MacMurray'ın yakın dönem heykel ve desen serisini, Garip Meyve başlığında ve Kadir Has Üniversitesi Rektör Yardımcısı, eleştirmen ve yazar Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman'ın küratörlüğünde bir araya getirdi. 10 Mart'a değin izlenebilen ücretsiz sergide, sanatçıya ait, son yedi-sekiz yıllık emeğini buluşturan desen ve heykelleri, Danese / Corey NY - ABD sanat galerisinin izniyle yer alıyor. Yerleştirmeleri / mimarî müdahaleleri ile de tanınan MacMurray, eserlerinde kişisel duygu ve evrensel bellek ile harmanlanmış, incitici bir duyarlık taşıyan, soyut ve akışkan, lirik ve çileli formlar ortaya çıkarıyor.

Susie MacMurray, Garip Meyve, Boat People

Üç yıl önce Bulut isimli mekâna özgü bir çalışmasını ülkesi İngiltere'de, Winchester Great Hall'da bir buçuk ton ağırlığında askerî dikenli tel kullanarak konumlandıran MacMurray'ın besin kaynaklarından biri de klasik müzik. Eski bir müzisyen olan MacMurray, yapıtlarında çeşitli enstrümanların unsurlarını da birer doku kaynağı olarak kullanıyor. Malzemeyle özdeşleşirken, sabırlı ve mucizevî, dönüşümcü bir tutum gözeten ve bunun 'garip meyve'lerini de, izleyiciyle hayranlık verici bir şekilde paylaşan MacMurray, şiirsellik ve nezaketle ürettiği dev soyut desenleriyle koleksiyonerlerin ve sergi salonlarının aranan ismi.

Susie MacMurray, Garip Meyve, Swarm

Sergisi için buluştuğumuz Susie MacMurray, yapıtlarında maddî ve gayrımaddî (metafizik) olan arasında kurduğu ilişkiyi bir de kendisinin tarif etmesini rica ettiğimizde, bizi özetle şöyle yanıtlıyor:

"Bana sorarsanız, materyalin de tıpkı dil gibi, kendine özgü bir göstergebilimi bulunuyor. Dil, kendi anlambilimsel unsurlarını, manâlarını beraberinde getiriyor. Dolayısıyla ben de burada, farklı anlamlar arasında ürettiğim tansiyonlar üzerinden, bir nevî oyuna girişiyorum. Bu meyanda kadife veya kızıl kadifeyi ele alacak olursanız, kızıl rengin ve kadifenin birer anlam kaynağı olduğundan da hareketle, bunu da dikenli askerî tel ile bezediğinizde ortaya bir gerilim çıkarmış bulunursunuz; zira bunun ortaya çıkardığı şey de bir tür karışıklıktır ve bu durum, size orada keşfedilmeyi bekleyen bir şey verir. Tam da aradığım şeydir bu. Malzemenin geçmişidir de aynı zamanda. Nereden gelmişlerdir?

Veya yine, keman telleri oradadır; Ağıt (2015) isimli çalışmamda keman ve viyolonsel telleri bulunmaktadır. Çünkü bu parçalar aynı zamanda benim merhum eşimle çaldığımız orkestradan da edindiğim, bana yeniden bağışlanmış parçalardır. Müziğin kalıntılarıdır adeta onlar. Hani neredeyse müziğin hayaletleridir. Dolayısıyla burada ben, 'ağıt/requiem' fikriyle de hayli ilgilendim. Bu parçayı yapmayı uzun süredir düşünmekteydim. Güncel nesnelerin, ölümlülükleri üzerinden ne kadar şairane olabildikleri fikriyle hayli ilgiliyim..."

Susie MacMurray, Garip Meyve, Requiem

Eserlerini ortaya koyarken, gerçeğin ve gerçeküstücülüğün ifade ve teşhir hakkını eşit bir duyarlıkla gözeten MacMurray, çalışmaları hakkında izleyenlerin “Bu eserler ne anlatıyor, konusu nedir?” sorusunu kendisine defaten yönelttiğini ve verdiği yanıtın da şu olduğunu tekrarlıyor:

"Bu anlatmakla ilgili bir şey değil. Bu, türlü uzamlar, meseleleri açmakla ilgili daha çok."

Yapıtlarını anlamaya giden yolda merakın faydasına kayıtsız kalamayan İngiliz sanatçı, bu hissin adeta bir bilim insanı gibi kendisini de beslediğini söylerken, şu ifadelere başvuruyor:

"Tıpkı bilim insanları gibi dünyayı sorguluyor oluyorsunuz. İnsanlık durumunun bugün ne ve nasıl olduğunu, ürettiğiniz sanat eserinin nasıl olup da her şeye açıklık getirebileceğini ortaya koymaya uğraşıyorsunuz. Burada bir içgüdü söz konusu. Tam da ardından gitmeniz gerektiğini size söyleyen bir his bu... Bu serginin de bir çok kısmının, çelişki ve sorgulama hakkında olduğunu söyleyebiliriz. Neden kendi hatalarımızdan ders alamıyoruz? Yüzyıllar boyunca, tıpkı sergideki Pandora (2016) isimli işimde olduğu üzere, bizler hep aynı şeyleri yapageldik... (Pandora) Çok vahşi ve şeffaf. Bu yapıt ölüm üzerine ve tıpkı ışığa yürür gibi, ölüme yürüyoruz; tıpkı açık bir kapı gibi. Baştan çıkarıcı ve ölümcül. Ama aynı zamanda siz buna kalkıştığınız esnada da kırılmaya müsait. Camdan yapılmadıkları için, mükemmel de değiller. Böyle yapılmadılar. Bu yönüyle gayet insanîler çünkü her biri diğerinden farklı bir dökümde..."

Susie MacMurray, Garip Meyve, Pandora

Susie Mac Murray'la yaptığımız sergi turu sırasında, eserlerinin mikro ve makro uzay ile ilişkisinin gözle görülür olduğundan bahsedince, bu da onu keyiflendiriyor: "Evet, mikroskopta gördüğünüz ve gökyüzüne baktığınız uzaydaki şeyler birbirini oldukça andırır durumda, değil mi? Sanırım, bunda da gayet insanca bir durum var..."

Akbank Sanat'taki sergide, MacMurray'ın işleri üzerine bir metin kaleme alan küratör Prof. Kahraman ise, sanatçının eserlerindeki mitolojik potansiyelden söz ederken şu ifadelere başvuruyor:

"Susie MacMurray, Garip Meyve’de içerdeyken dışarıda, tanıdıkken yabancı olana yöneliyor. Lirik, şiirsel, mitolojik olandan hareketle gerçek, kurmaca ve imgesel olanı biçimlendiriyor. Yeniden kuruyor mitolojik olanı. Bunu yaparken mitolojik olana ideolojik eleştirisini yöneltiyor. Sanatın gerçeğiyle kadının ve onun da içinde yer aldığı metafiziğin sınırlarını sorguluyor. Sanat-kadın ikilisinde ve ikileminde tamamlayıcı olanla eksik olanı irdeliyor. Şiirselin bir üst dil olarak kurulduğu bu yapıtlarda estetik olanın dışında hiçbir şey yer almıyor. Estetiğin kendi gerçekliği en yüksek bir düzenleyici ve etik plan olarak yapıtı en uygun biçim ve içeriğe taşıyor. Estetik ve şiirsel yanlış söylenlerin doğrulanmasındaki en etkili araç olurken, MacMurray o olanağı kullanarak kadın, beden, performans ve kadınlık bağlamlarında zamanları ve kavramları çapraz kesen, evrensel düzeyde bir yaratı meydana getiriyor. Tarihe bir eleştiri ve katkı MacMurray’nin yapıtları. Ve bu yaklaşım insanı kendisi olarak sorgulamanın en etkili aracı."

Susie MacMurray, Garip Meyve, Medusa

Sergide, MacMurray'ın Anakonda, Medusa, Ev Sahibi, Ziyafet, Öksüz, Tahkimat Çiti, Tekne İnsanları ve Yığın/2 gibi çalışmaları, farklı malzemelerde karşımıza çıkıyor. Üretimin, evrimsel bir süreç olduğunu gizlemeyen MacMurray, yaptıkça öğrendiğini, öğrendikçe gelişen merak duygusundan da başka bir sürece yönelik olarak beslendiğini vurguluyor. Sanata bakışında aldığı ilham kaynakları arasında, Louise Bourgeois'dan övgüyle söz eden ve beden - materyal ilişkisi üzerine yoğunlaşan bir sanat anlayışından yana tavır alan Susie MacMurray, eserlerinin üretim sürecinde, hüznün etkisini kendisine sorduğumuzda ise, "hayatın aynı anda nasıl olup da bu kadar harika ve aynı anda rahatsız edici olduğu düşüncesinin, kendisini her daim meşgul ettiğinden" dem vuruyor. "Aynı anda bu denli mutlu ve mutsuz olabilmenin, insana özgü bir hal olduğunu" teyid eden sanatçı, hepimizin ölümlü ama aynı zamanda sıra dışı olduğunu, sıra dışı şeyler yapabildiğimizi gizlemiyor.

Ancak MacMurray bununla birlikte aynı zamanda 'pat diye' kırılabildiğimizi, incinebildiğimizi de belirtmeden, geçmiyor. MacMurray bu sözlerin akabinde, yeni eserlerinden, sergiye de adını veren Garip Meyve'yi örnekliyor. Sergideki bir çok eserinde dikenli teli bir malzeme olarak kullanan MacMurray, özellikle savaş ve siyasal çatışma bölgelerinde görülen travma sonrası stres bozukluğu konusuyla da ilgilenen bir isim. Sanatçı, bu duygunun, ilk kurbandan bir çok akraba, nesil ve hatta yabancıya sıçradığını, bu haliyle de bir tür Pandora'nın kutusu olarak alınabileceğini belirtiyor. Nitekim sanatçı, İngiltere'deki Bulut isimli yerleştirmesini yapmasında da bu sağaltıcı, anımsatıcı, duyarlı içgüdünün etkili olduğunu belirtiyor.

Susie MacMurray, Garip Meyve, Host

Sergisindeki Ev Sahibi isimli çalışmasında da yine, 1'nci Dünya Savaşı mezarlıklarındaki çiçek buketleri ve cephelerde patlayan bomba parçalarının imgelerinden esinlenen MacMurray, bu konuda konuşurken, sanatçı Rachel Whiteread'ın Soykırım Anıtı ve Almanya'dan bir diğer Soykırım Anıtı'nı da anmadan, geçmiyor: "Hayır, bunun gibi anıtların 'temiz' olmaması gerek, bir yanıtı var mı bilemiyorum... Tarihimizden daha iyi öğrenmemiz gerek. Nasıl olur da aynı hataları tekrarlamayabiliriz? Nasıl olur da daha iyi olabiliriz?"

Susie MacMurray'in Garip Meyve sergisinde yer alan 'başsız' başyapıtlardan biri ise, Medusa. Sanatçının heykel, mitoloji tarihi ve feminizm meselelerini aynı anda, biçimde soyutladığı, bir o denli de ele avuca getirdiği bu çalışma, kendisinin de vurguladığı gibi, Yunan mitologyasına sâdık biçimde, kanıyla Kızıldeniz'i bu renge bürüyen Medusa gibi, malzemesinden kaynaklanan bir nevî bronz kızıllığıyla göz alıyor. Başsız, bakışsız, esnek teni ile, zincirleme bir el emeğinin ‘garip meyve'si halinde izlediğimiz ve her defasında farklı bir sunumla da teşhir edilmeye müsait bir heykel olarak, iğdiş edilen ve cezalandırılan Medusa, erkek egemen bir dünyada sanatçı için kadının ve sanat tarihindeki kadın figürünün de günümüzdeki durumu için çetin bir eleştiri olma özelliğini gösteriyor.

Comments


bottom of page