top of page
Nihan Bora Sapmaz

Çizgiden sonra kelimelerin ötesine

Kitapları, çukurları, bulutları, yıldızları ama en çok da kedilerin şekilden şekle girdiği o minimal ama akla kazınan çizimleri… Politik çalışmalarıyla da New York Times, The New Yorker gibi dünyanın prestijli dergilerinin kapaklarında da illüstrasyonlarını gördüğümüz sanatçı Gürbüz Doğan Ekşioğlu’nun son sergisi Karma’dan geriye kalanlara bakıyoruz


Yazı: Nihan Bora Sapmaz



Sürükleyici bir roman okumuş hissi yaratan eserlerin sahibi Gürbüz Doğan Ekşioğlu Karma isimli sergisiyle Brieflyart’ta izleyiciyle buluştu. Sergide sanatçının tanıdık kedileri, kitaplıkları, fincanları, çukurlarının yanı sıra The New York Times, The New Yorker gibi uluslararası yayınlar için çizdiği eserler de yer alıyordu.


Eserlerindeki dingin ve umutlu atmosferin arka planını merak ettiğimde, 9 yaşından 19 yaşına kadar yaşadığı Ordu’nun hayatındaki etkisini şöyle anlatıyor Ekşioğlu: “Büyümemiz iki şekilde oluyor; birincisi bedensel büyüme, genler, anne sütü ve gıdalar vs. İkincisi ise ruhsal ve bilinç olarak büyüme; aile sevgisi, coğrafya, gelenekler, kültür gibi yapılanmalar… Benim bütün işlerimde ailemin ve doğduğum yer Mesudiye ilçesinin Aşağı Gökçe köyündeki çocukluğumun etkisi vardır. 9’dan 19 yaşına kadar Ordu’daki ilk gençlik yıllarımı; merdivenli, çukurlu, denizli, yıldızlı, fincanlı, şemsiyeli resimlerde görebilirsiniz.”


Eserleriyle dünya çapında tanınan Ekşioğlu’nun 27 uluslararası, 44 ulusal olmak üzere 71 ödülü bulunuyor. 1985-201 yılları arasında ürettiği işlerden bir seçki olan Karma’da ise yağlıboya tuval eserleri ve fine art edisyonlu baskı çalışmalarının yanı sıra sanatçının müdahale ederek biricik hale getirdiği eserlerinin de yer aldığı 30’dan fazla işi sanatseverlerle buluşuyor.



Minimum çizgi, imge ve figür yardımıyla hikâyelerini anlatan Ekşioğlu’nun eserlerinde en çok kedileri, kuşları, kitapları görüyor; en sakin dediğimiz eserinde dahi ciddi bir meseleye dair eleştirel dokunuş hissediyoruz. Özellikle kitabı odağına koyan eserlerinde okumanın insan hayatında nasıl bir fark yaratacağını belki yüzlerce kelimeden daha etkili şekilde anlatıyor.


Bunca yoğun duyguyu hissettiren eserlerin ortaya çıkış yolculuğunu da merak ediyorum. Ekşioğlu, bilinçaltı ve yaşadıklarımızın hissettiklerimizle depolandığını söylüyor. “Hislerin depolanması” ile hep yaptığı gibi öz ama vurucu bir tanım yapıyor. Sanatçıya göre işte bu depolanan hisler, herhangi bir zaman diliminde akla birden bir görsel olarak düşüyor. “Tıpkı biriken suyun takip damlaları gibi, geriye kalan orijinale çevirme sürecidir” diye detaylandırıyor Ekşioğlu. Kimi zaman da ısmarlama konuların geldiğini ve konuya ilişkin eskizler üzerinden ilerlediğini söylüyor.


Ekşioğlu, güncel olaylara dair dünyanın en prestijli yayınlarından The New York Times, Forbes, Atlantic Monthly, The New Yorker’a çizdiği illüstrasyonlarıyla da biliniyor. Nerede görseniz hatırlayacağınız kedili kapakların yanı sıra, Usame Bin Ladin’i silerek resmettiği kapağı Amerika basınının en iyi kapaklarından biri olarak gösteriliyor. Küresel pandemi krizinin ardından ürettiği, dev bir kapının ardından giren güneş ve yeryüzüne sanki ilk kez ayak basan bir ailenin o kapıdan dışarı çıkmak üzere olduğu kapak çalışması ise son yılların en etkili işlerinden…



Bir röportajında, “Ben çocukken evimize pek kitap girmezdi ama bir iki tane gazete gelirdi. Babam şiir yazar, hanemizde şiir sohbetleri yapılırdı” diye bahseden Ekşioğlu’nun yıllar sonra özellikle kitap nesnesini kullanarak çok başarılı işler yaptığını görüyoruz. Bir döneminde kitapların hayatında olmamasının ondaki etkisini merak ediyorum, şöyle yanıtlıyor: “Doğal yaşamda, zorlu tabiat koşullarında hiç kitap okumayan, bilgeliğe erişmiş çok hayat vardır. 11 yaşında gözleri kör olan Âşık Veysel belki örnek olabilir. İnsan her şeyi becerebilecek, her zorluğu yenebilecek donanımla yaratılmıştır. Bulunduğumuz koşullar insanın beceri ve düşünme yeteneklerinin gelişmesini sağlıyor. Eğer bulunduğumuz çevre ve coğrafya bizim düşünme ve hareket etme çizgimiz bizi mecbur tutuyorsa, insan gelişimi çok noksan olur.”


Comentários


bottom of page