San Francisco’daki SOMArts Ana Galeri, 16 Temmuz-22 Ağustos 2021 tarihleri arasında, Duygu ve Bengü Gün küratörlüğündeki Sounds Like Home: Longing and Comfort through Lullabies sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergi, 16 Temmuz’dan itibaren SOMArts’ın İnternet sitesi üzerinden de çevrimiçi olarak ziyaret edilebiliyor
İris Ergül, Old Shehayana, Fotoğraf: İris Ergül
SOMArts Cultural Center’ın 2020–2021 Konuk Küratör Programı’nın üçüncü ve son sergisini oluşturan Sounds Like Home: Longing and Comfort through Lullabies, ikiz kardeşler Duygu ve Bengü Gün’ün aile geçmişlerindeki göç deneyiminden ve kendi göç hikâyelerinden ilham alırken, küçük yaşlardan beri ilgi duydukları müziğin bu tarihsel anlatı ve aktarımlarda ne kadar önemli rolü olduğunu gözlemliyorlar.
San Francisco’da yaşayan Duygu ve İstanbul’da yaşayan Bengü, kültürel belleğin nasıl korunduğunu ve çocukluğumuzdan gelen basit melodiler yoluyla nasıl aktarıldığını sorgularken, kültürün dinamik yapısından yola çıkarak ninnilerin, aile hikâyelerinin ve peri masallarının toplumsal cinsiyet rollerini ve kültürel normları aktarma biçimine meydan okuyor.
Solda: Bengü Gün, Fotoğraf: Nazlı Erdemirel, Sağda: Duygu Gün, Fotoğraf: Andrii Zamovsky
Sergide, uluslararası ölçekte farklı çalışma ve yaratıcı uygulama alanlarında üretim yapan sanatçılar izleyiciyle buluşuyor: Buluntu malzemelerle yarattığı Second Childhood projesi ile Anastasia Georgievskaya, çocuğunun doğumu sonrasında ruhunda, fizyolojisinde ve yaşam amacındaki değişimler arasında tarihsel ve maddesel bağlar kuruyor. Güneş Terkol ve İris Ergül ise kumaş ve dokuma malzemelerle oluşturdukları büyük ölçekli yerleştirmeler için kişisel hikâyelerden, mitolojiden, felsefeden ve ritüellerden yola çıkıyor.
Solda: Rashin Fahandej, A Fathers Lullaby, Fotoğraf: Aram
Sağda: Anastasia Georgievskaya, Second Childhood, Fotoğraf: Inna Rabotyagina
Fotoğrafçı ve National Geographic kâşifi Hannah Reyes Morales'in eseri Living Lullabies, küresel sorunların tüm dünyada çocuk şarkılarına ve masallara nasıl yansıdığına ışık tutuyor. Zsudayka Nzinga Terrell ise, Afrika diasporasında sürdürülen geleneksel sanat formlarını birleştirerek tarihin gücünü gösteren ve görsel sanatların kültür ve kimliği tanımlamaya nasıl yardımcı olduğunu anlatan eserler sunuyor. Farklı disiplinlerde çalışan sanatçı Rashin Fahandej'in devam eden serisi A Father's Lullaby ise, kişisel hafıza üzerinden kitlesel hapsetmenin yapısal şiddetini sorguluyor.
Güneş Terkol, hu hu hu, 104x80cm, Fotoğraf: Ozan Eras
Sergide, sanatçılar Anastasia Georgievskaya, Ceyda Oskay, Daniel Konhauser, Duygu Gün, Elena Mencarelli, Güneş Terkol, Hannah Reyes Morales, Husniya Khujamyorova, İris Ergül, Nooshin Hakim, Rashin Fahandej, Taro Hattori ve Zsudayka Nzinga Terrell eserleriyle yer alıyor.
Sounds Like Home, 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece, ücretsiz ve yaş sınırlaması olmayan sanal bir açılış resepsiyonuyla başlayacak. Küratörlerin ve sanatçıların katılacağı panel ile açılacak etkinlikte, ödüllü şarkıcılar Mahsa & Marjan Vahdat ve Khatchadour Khatchadourian’ın canlı performansları yer alacak.
Solda: Zsudayka Terell, Bedtime Prayers, Fotoğraf: Satra Nudara
Sağda: Iris Ergul, Enchanted Terra, Fotoğraf: Iris Ergul
Carnegie Hall Weill Müzik Enstitüsü’nün geliştirdiği bir program olan The Lullaby Project, Noe Music ve Homeless Prenatal Program’dan (HPP) katılımcıları bir araya getiren 30 Temmuz Cuma günü gerçekleşecek sanal söyleşide, “evsizlik” ve “konut güvencesizliği” gibi başlıklar ile, yeni ebeveynleri zorlu yaşam koşullarında destekleme girişimleri paylaşılacak.
Dünyanın farklı yerlerinden sanatçı ve araştırmacıları bir araya getiren Sounds Like Home: Longing and Comfort through Lullabies şu sorulara yanıt arıyor: “Farklı dil ve kültürlerden ninniler arasında bir bağ var mı? Ninnilerin içerdikleri mesajları aktarma biçimimiz zamanla nasıl değişiyor?”
Комментарии