top of page
Berfin Küçükaçar

Doğadaki sağaltım

Tufan Baltalar'ın Akış isimli kişisel sergisi 5 Kasım- 14 Aralık tarihleri arasında Pilot Galeri'de gerçekleşiyor. Sanatçıyla pratiğindeki kavramsal çerçeve üzerine konuştuk


Röportaj: Berfin Küçükaçar


Tufan Baltalar


Akış, yaşamın hengamesi içinde kaybolabilen bireysel deneyimleri keşfetmeye odaklanıyor. Sizin için bu bireysel keşfin yolu doğa ile hangi noktalarda kesişiyor?

Kaçınılmaz olarak gündelik hayatlarımızı eski ve yeni, insan eliyle ve doğal birçok dinamiğin etkisi altında yaşıyoruz. Bizim başlatmadığımız hareketlerin sonuçlarına beraberce katlanmak durumundayız, bunları değiştiremiyor olmanın oluşturduğu kaygıyla baş etmek çok zor hatta üzerimizdeki etkilerini bile hafifletmekte başarılı olamıyoruz. Tüm bunların arasındaki kendi seyrimize, tarih yazımının ilgisi dışındaki bireysel yaşamlarımıza odaklanmayı değerli görüyor ve sanat aracılığı ile bunun etrafında dolanmayı deniyorum. İçinde bulunduğumuz durumlara dair anlatılar kurmaya girişince dünya ve doğasını kullanışlı bir araç gibi hemen karşımda buluyorum. İnsan doğanın parçası, elemanlarından biri olduğu için bu bana olağan  görünüyor. Genellikle evi çağrıştıran düzenlemeler ve objeler ile işlerimi kuruyorum. Heykelcikler süs eşyası olan biblolarla yer değiştiriyor, tabak ve kaseler de buna ekleniyor. Evi insanın doğadaki üssü gibi konumlandırıyorum sanırım.  Doğa ve ev kavramsal olarak ya işlerime ya da işlerimin sunuş biçimine ekleniyor, böylelikle daha bütüncül anlatılar kuracağımı düşünüyorum.


Kent-doğa ilişkisine değindiğiniz pratiğinizde bu ilişkiyi bir çatışma olarak mı yorumluyorsunuz? Bu ikilinin dinamiği sizin açınızdan ne ifade ediyor?

Kent ve doğa arasındaki ilişkiyi çatışma olarak yorumlamam için o kentin çarpık ve sürdürülemeyen bir yapıda olması, hayatı zorlaştırması, olumsuz etkilemesi gerekir. Toplu yaşam alanları olarak kentler çevresine ve içinde yaşayanlara tehdit oluşturmamalı ve yaşamlarını çekilmez hale getirmemeli, hatta zenginleştirmeli ama kendi pratiğimden ve deneyimlerimden hareketle bu pek mümkün değil. Bu durum çatışmadan çok olumsuz bir etki. Etkisini üzerimizde olumsuz olarak hissettiğimiz dinamikler işlerime konu olduğundan çarpık endüstri toplumları ve etkileri dolaylı olarak işlerimde yerini alıyor.


Akış, Sergiden görünüm. Fotoğraf: Sahir Uğur Eren


Sergi için parça parça ürettiğiniz işler PİLOT’un mekânında tekil bir yerleştirme halini alıyor. Yapıtlarınızın mekânda bir araya geldiğinde oluşturduğu bağ üzerine ne söylemek istersiniz?

İşleri üretirken harekete kendi üzerimden başlıyorum. İşlerin kişisel akışımın notları gibi zamanla parça parça birikiyor. Bakış açısının sağladığı filtre yüzünden işler arasında ortaklıklar varken galeri mekânında bir araya geldiklerinde anlamları genişleyip pekişiyor kaçınılmaz olarak ve yeni paralel söylemler ekleniyor. Galeri mekânındaki sunum şekli işlerin söylemini destekleyince izleyiciyle kurulacak iletişim daha dolaysız olabiliyor.

 

Serginizde bitkilere sarılmış figürler görüyoruz. Ayrıca, “Doğanın parçası olmaktan, doğanın ta kendisi olmaya doğru bir yol çizeriz” diyorsunuz. Bu dönüşümü evrensel bir noktadan mı ele alıyorsunuz yoksa bu süreç sizin için kişisel bir deneyimin yansıması mı?

Sergide gördüğümüz işlerde figürler ve onların bitkilerle ilişkisi bir anlatım meselesi aslında. İnsanın doğa ile kurduğu ilişkiye odaklanmaktan çok sağaltımı doğada arıyorlar. Bir durumu tarifliyor ve iyileşme olanaklarıyla ilgileniyorlar. İnsanın doğa ile kurduğu ilişkiye odaklanmıyor, insanı doğanın bir elemanı, bir parçası olarak ele alıp en tanıdık anavatanı diyebileceğimiz bir başlangıç noktası hayal ediyor sanki. Bitkilerle sarmalanmış gördüğümüz figür, doğaya salıverilse ya da orada bir kulübede yaşamaya başlasa düzelecek bir özlem halini anlatmıyor; gündelikte ters giden şeylerden bahsederken çözümleri ilk elden doğada aramayı imgesel olarak görselleştiriyor. Kendi üzerimden hareket ederek başkaları adına konuşmuş oluyorum ama sonuçta bu durum herkesi ilgilendirebilir sanıyorum.

 

Bitkilerin sarmaladığı figürlere bu kez de farklı bir noktadan yaklaşmak istiyorum. Bu durumu doğa tarafından ele geçirilme hali mi kişinin teslim olma hali mi yoksa başka bir şekilde mi yorumluyorsunuz?

İşlerimde görünen doğa insan ilişkisi dolaylı bir ifade, onlar etkisi altında olduğum güncel dinamikler yüzünden hissettiğim duygu durumlarını içeriyor.

Neyden uzaklaşmak istediğimi göstermek yerine ilk elden doğru ve bize göre olana duyulan özlemi imlemeyi tercih ediyorum. İşlerim görünen doğa unsuru insanın doğaya duyduğu özlemi ifade etmeyi hedeflemiyor ama çözümler ararken bakmamız gereken tanıdık anavatanı gözden kaçırmamayı salık veriyor.

Bu noktada seçtiğim malzemenin de doğal ve ilk elden olması önem kazanıyor. Seramiğin sürdürülebilir olması ve taşıdığı arkaik bellek çok elverişli.


Akış, Sergiden görünüm. Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Comentários


Os comentários foram desativados.
bottom of page