Ingūna Skuja and Melissa Braden iş birliğiyle ortaya çıkan Skuja Braden sanatçı ikilisi, Root Karaköy'de Pınar Goodstone küratörlüğünde düzenlenen Açık Kabine sergisiyle ilk kez İstanbullu izleyicilerle buluştu. Sergi 17 Eylül Pazar günü sona eriyor. Henüz görmediyseniz kaçırmayın!
Yazı: İbrahim Cansızoğlu
Skuja Braden, Açık Kabine, 2023, porselen, karışık teknik, sergiden genel görünüm
2022'de 59’uncusu düzenlenen Venedik Bienali'ne Letonya Pavyonu'nda sergilenen Selling Water by the River başlıklı zengin ve çok katmanlı bir yerleştirmeyle katıldınız. Bu yerleştirmeden bazı parçalar Root Karaköy'deki serginizde yer alıyor ve görünüşe göre bazı yeni işler de var. İstanbul'daki bu ilk serginizin düzenlemesini nasıl tasarladınız?
Pınar Goodstone Venedik Bienali'ndeki çalışmalarımızı gördü ve çok etkilendi. Letonya Pavyonu’ndaki yerleştirmemizle karşılaştıktan sonra heyecanını durduramadığını söyledi. Bizimle temasa geçerek İstanbul'da, Root Karaköy'de bir sergi düzenlemeyi ve küratörlüğünü üstlenmeyi teklif etti. Türkiye ve onun tarihi kökleri beni her zaman büyülemiştir. Pınar bizi bulup politik düzlemde ülkede neler olduğunu ve özellikle LGBT topluluğunun başına neler geldiğini bize anlatınca hemen EVET dedik! Şimdiye dek inanılmaz bir deneyim oldu ve böyle olmaya da devam ediyor.
Sergilerimizde her zaman hem eski hem de yeni bir şeyler varmış gibi görünüyor, tıpkı bir sonraki ekmek pişirimi için mayanın birazını bir kenarda tutmak gibi. Sergiyi, duvar rafı sisteminin önceden belirlenmiş düzenine uymak fikrine teslim olmadan önce zihnimizde birçok farklı biçimde prova ettik. Sadece tek bir perspektiften bakılacağını bilerek cepheden en güçlü görünen işleri seçtik. Serginin İstanbul'daki Onur Yürüyüşü ile dayanışma içinde olmasını amaçladık. "Diktatör"ünüzün artık iktidarda olmayacağını ve böylece Türkiye'deki azınlıklar için yeni bir özgürlük dönemini kutlayabileceğimizi umuyorduk. Tuhaf güzellik hakkında düşünüyorduk ve bu fikir, serginin kompozisyonunu oluşturan ve doğal olarak Açık Kabine’ye dönüşen işlere nüfuz etti.
Skuja Braden, Selling Water by the River, 2022, porselen, karışık teknik, sergiden genel görünüm
Açık Kabine’de kökeni Antik Çağ’a dayanan ve iyi bilinen bir tür olan erotik çömlekleri yeniden yorumluyorsunuz. Tarihsel bir öneme sahip bu türü incelerken ve güncellerken üstesinden gelmeniz gereken zorluklar neler oldu?
İşlerimiz dünyanın her yerinden farklı türlerde ve zaman dilimlerinde üretilmiş erotik eserlere odaklanıyor. Cinselliğin insanlık tarihi boyunca bizler için ve bize karşı nasıl kullanıldığıyla ilgileniyoruz. İnsan cinselliğinin denetlenmesi, kitleleri kontrol etmenin nihai yoludur ve bu hep böyle olagelmiştir. Bu denetimi kimlerin, neden yaptığı gibi sorular etrafında şekillenen öğrenme süreçleriyle derinden ilgileniyoruz. İnsan uygarlığını cinselliğe yönelik tarihsel referanslar aracılığıyla keşfetmek, mevcut konumumuzu ve gelecek tahminlerimizi görmek için bize ilginç bir mercek sunuyor. İşlerimiz kendi aramızdaki sohbetler sırasında ortaya çıkıyor, sonra fikirler gelişiyor ve oluşturmaya çalıştığımız ifade ya da enerji porselende somut halini buluyor. Tüm bunlar herkesin kendi kültürel anlayışına dayanan, belirli bir hissi ve işlevi olan kendine özgü şeylerle var olabiliyor.
Antik estetiğin yeniden yorumlanması bağlamında Monkey de Milo isimli işiniz özellikle dikkatimi çekti. Bu çalışma, insan güzelliğine dair sürekli dönüşen anlayışımızla nasıl bir ilişki kuruyor?
Güzel soru! Penis de Milo serisi, erkeklerin kadın güzelliği için belirledikleri standartlar göz önüne alınarak oluşturuldu. Milo Venüsü, erkekler tarafından uydurulan bu güzellik standartlarının nihai ikonik sembolü… Picasso ve Miró gibi erkek sanatçılar tarafından çizilen kadın resimlerine de baktık ve onların eskizlerini Penis de Milo serisinde yer alan işlerimizdeki büstlere dönüştürdük. Monkey de Milo da bu varyasyonlardan biri. Sanırım eserin arka tarafında dilini dışarı çıkaran bir Geyşa var ve bu muhtemelen kendi duygularınızı veya benlik algınızı temsil etmeyen standartlara kuyruk sallayan bir maymun gibi hissetmekle ilgili. Kadınlar, insanlığın sömürgeleştirilmiş ve metalaştırılmış diğer yarısının klasik hamilleridir. Hepimize çocukluktan itibaren bir tür çeki düzen veriliyor ve çoğumuz neler olup bittiğini sorgulamıyoruz. Neden her şey bu şekilde ve biz nasıl daha iyi olabiliriz
Skuja Braden, Açık Kabine, 2023, porselen, karışık teknik, sergiden genel görünüm
Lotus, yaprak ve elma heykelcikleri gibi doğaya gönderme yapan bazı imgeler de eserlerinizde baskın biçimde yer alıyor. Doğanın temsili ile kültürel çeşitlilik arasındaki ilişki hakkında neler söylemek istersiniz?
Bir şeyi güzelleştirmeye çalıştığımızda her zaman doğayı referans alırız. Doğanın mükemmelliği ideal olandır ve ideal olanla birlikte hakiki olan da gelir. Letonya'nın Riga şehrinde bulunan Tasarım ve Dekoratif Sanat Müzesi'ndeki Samsara başlıklı sergimizde insanların hangi olmadık işlerle uğraştığına ve bunun çaresinin ne olduğuna dair Aristoteles'in kadim felsefi öğretilerinden yola çıkarak bir erdemler ve günahlar duvarı oluşturmaya çalıştık. “Daha iyi olmak için kendimizi nasıl geliştirebiliriz?” sorusunun peşindeydik. Bu erdemlere ve kusurlara şekil vermek hem Ingūna hem de benim için son derece faydalı bir uğraş oldu çünkü sergi bittiğinde fark ettik ki erdemleri temsil eden eserlerimizin neredeyse tamamı doğa gözlemlerimize dayanıyordu. Öte yandan günahlar çok daha renkli ve vahşiydi, her biri zihnimizden çıkan abartılı tasarılardı.
Skuja Braden, Açık Kabine, 2023, porselen, karışık teknik, sergiden genel görünüm
Sergide hepsi de sunumunuza yeni katmanlar ekleyen çok sayıda heykelcik var. Göz heykelcikleri bana Georges Bataille'ın fetişizm ve pervasız cinselliğin dramatik bir anlatıyla iç içe geçirdiği Gözün Öyküsü adlı eserini hatırlattı. Bu sergi için yararlandığınız kuramsal ve edebi kaynaklar nelerdi?
George Bataille'ın Gözün Öyküsü kitabını okumadım ama bu sorunun ardından bakacağım! Teşekkür ederim!
İkimiz de peri masallarını severiz. Angela Carter'ın eski hikâyeleri kadın karakterlerin gözünden yeniden anlattığı Kanlı Oda isimli kitabını birlikte okumuştuk ve çok heyecan verici bulmuştuk. Sözünü ettiğiniz işler Mezopotamya'nın eski adak heykelciklerine bir gönderme. O kaskatı kesilmiş heykelciklerin çılgınca açılmış gözleri ebedi bir yakarış halinde kalakalmıştır. Göz, geçmiş, şimdi ve gelecekteki tüm canlı varlıklardır ve "ben" hakkında bu şekilde düşünmek, nasıl daha iyi olabileceğimizi görmemize yardımcı olma potansiyeline sahip büyük bir sorumluluk duygusunu da beraberinde getirir.
Skuja Braden, Açık Kabine, 2023, porselen, karışık teknik, sergiden genel görünüm
Sergide gündelik nesneleri ürettiğiniz estetiğe dahil etmeye yönelik belirgin bir eğilim de gözlemlenebiliyor. Bu çerçevede değerlendirilebilecek en çarpıcı örnekler bence cep telefonu heykelciği ve yastık vazo. Bu tarz gündelik objeleri nasıl seçiyorsunuz?
Yastık vazolarının ilham kaynağı, genç ve evli Japon kadınlarının kocalarıyla cinsel haz dolu bir geceye hazırlanmaları ve cinsel ilgilerin uyandırılması için kullanılan, yastık altında da saklanabilen erotik kitapçıklardı. Günümüzde çoğunlukla erkekler tarafından cep telefonları aracılığıyla tüketilen muazzam miktardaki porno ile bu kitapçıklar arasındaki mesafe fazlasıyla büyüktür ve bu güncel tüketim biçimi cinsellik üzerinde birçok yönden neredeyse insanlık dışı ve tam tersi bir etkiye sahiptir. İlgimizi çeken ve bizi dehşete düşüren şeylerin hepsi işlerimizde kendilerine bir yer bulur. Çalışma alanımız birbirini anlamayı mümkün kılan bir laboratuvara benziyor. Önce kendimiz için anlamaya çalışıyoruz ve ortaya çıkan sonuçların başkalarının da anlamalarına yardımcı olmaları için derin hakikatler barındırmalarını umuyoruz.
Geçtiğimiz temmuz ayında Boysan'ın Evi'nde Pop Porn başlıklı bir atölye çalışması düzenlediniz. Bu etkinlik ve İstanbul'daki gelecek planlarınız hakkında neler söylemek istersiniz?
Atölye çalışması, İstanbul'da yaşayan ve herkes için daha iyi bir gelecek için çaba harcayan olağanüstü insanlarla tanıştığımız güzel bir andı. Etkinlikte erotik sanat ve edebiyata odaklandık; lezbiyen ve gay aşkı kutlayan birçok eski çalışmamızı gösterdik. Eşcinsel aşkı tasvir eden ve bir anlamda müstehcen ya da canavarca olmayan pek de fazla imge yok. Erdoğan'ın Türkiye'de LGBT bireylerin yaşamadığını ilan etmesinin ardından LGBT topluluğunun saklanmaya, hayatlarından endişe etmeye başladığını göz önünde bulundurduğumuz ve anlık gelişen bir organizasyonla düzenlediğimiz bir sunumdu bu. Onur Yürüyüşü yoğun polis müdahalesi altında engellendi ve eylemin yapılacağı gün sokaklarda yürümeye çalışan onlarca kişi dövülerek hapse atıldı. Hayatınızın ve sevginizin yasadışı olduğunu hissetmenin ne demek olduğunu biliyorum; ben de 1988 yılında San Francisco'daki yürüyüşe katılmış, polis tarafından dövülmüştüm. ABD'de toplumsal dalgalanmaların yönünün değişebileceğini yaşayarak idrak ettim. İnsanların sizin de tıpkı onlar gibi ve onlarla birlikte olduğunuzu görüp anlayabilmeleri için “dolaptan çıkmanın” gücünü ilk elden deneyimledim. Herkesin aynı anda hem farklı ve hem de aynı olduğunu anlayarak kitlelerin daha iyi olabileceğini gördüm.
Comentarios