Çağdaş dünyanın özgür düşünce ortamına katkıda bulunmayı amaçlayan ve yeni medya sanatını odağına alan Borusan Contemporary’nin direktörü Kumru Eren’le kurumun dinamiklerini ve gelecek projeleri konuştuk
Röportaj: Merve Akar Akgün
Kumru Eren
Kumru Hanım merhaba, bize son dört yıldır direktörlüğünü üstlendiğiniz Borusan Contemporary’nin misyonu ve sizin bu alandaki sizin görev süresince olan müdahiliniz hakkında bizi bilgilendirmenizi rica ediyorum.
Borusan Kocabıyık Vakfı’nın eğitim ve müzik alanlarından sonra görsel sanatlar alanındaki girişimi olan Borusan Contemporary’nin temel misyonu toplumsal gelişime katkı yapmak amacıyla, her yaştan sanatseverin sanat deneyimi alanlarını genişleterek, güncel sanat alanındaki okur-yazarlığı geliştirebilmek. Nihayetinde çağdaş dünyanın kriz ve hallerine, yeni önermeler üretebilecek özgür düşünce ortamına katkıda bulunabilmek.
Benim görevim ise, müzemizi ziyaret eden veya müze dışındaki iş birliklerimiz ve yayınlarımız aracılığıyla Borusan Contemporary ile tanışan izleyicilerimize, eşsiz, ilham verici ve dünyanın bir meselesine dokunan ve bu konuda düşündüren bir sanat deneyimi sunabilmek. Aynı zamanda koleksiyonumuzun kavramsal birikimi ve entelektüel çizgisine katkıda bulunmak.
Frank Thiel, Perito Moreno #01, 2012-2013
Kurumda yer alan sanatçıları ve sergileri seçerken nasıl bir yol izliyorsunuz?
Koleksiyon sanatçılarımız, alanlarında usta, uluslararası sanatçılardan oluşuyor. Koleksiyon sanatçılarımızın eserlerini sergilemek kadar, birlikte üretmeyi sevdiğimiz için, koleksiyonun artistik çizgisiyle uyuşan eserler kadar, birlikte proje üretmeye açık sanatçılara ağırlık veriyoruz. Sipariş projeler gerçekleştirdiğimiz Boomoon, Edward Burtynsky, Axel Hütte, Ola Kolehmainen, Olivo Barbieri gibi koleksiyon sanatçılarımızla teması ağırlıklı olarak ülkemizin kültür mirası veya doğa varlıkları içerisinden seçilen özel projelerin üretimini destekliyoruz.
Bir diğer üretim alanımız da Perili Köşk espasına özgü, mekâna özgü yerleştirmeler. Geçici sergi programlarımız ise, daha çok küratörlerle ortak bir araştırma ve çalışma ikliminden besleniyoruz. Birebir ilişki kurabilmek ve düşünce düzeyinde bir ortak payda oluşturabilmek emek ve zaman isteyen bir etap. Yılda bir düzenlenen geçici sergilerde de yine üretilen işlerin Perili Köşk espasına özgü olmasına gayret ediyoruz. Dolayısıyla müze ekibimizden her roldeki arkadaşımız, sanatçı stüdyosu ile birebir çalışıp, kendi alanındaki bilgi birikimiyle üretilen işe katkı yapıyor, diyebiliriz.
Borusan Contemporary’nin çağdaş sanat ortamına nasıl katkılarda bulunduğuna inanıyorsunuz?
Borusan Contemporary’nin kültür alanına katkısının sanat üretimini desteklemek olduğu kadar sanat yazımını ve alanın entelektüel birikimini desteklemek olduğunu; güncel sanata dair farkındalık yaratarak bu alandaki okur yazarlığın gelişmesine katkıda bulunmayı amaçlayarak, sanat ekosistemine kapsayıcı yaklaştığını söyleyebilirim. Yalnız çağdaş sanat alanı değil; bilim, edebiyat, tarih, toplumsal bellek, mimari ve kent kültürü, kültürel miras, sürdürülebilirlik ve iklim; cinsiyet eşitliği gibi alanlarla geçişlilik içerisinde çalışması, beraberinde kapsayıcılığı da getiriyor.
Borusan Contemporary yayıncılık alanında çok özel ve arşivlik yayınlar hazırlamakta. Biraz yayıncılık politikalarınız hakkında konuşacak olursak siz bu çağda sanat okumalarına eşlik eden yayınları nasıl değerlendiriyorsunuz? Size göre de doğru okumalar yapabilmek adına bu yayınlar bir zorunluluk mu? Yayınlarınızı hazırlama süreçleriniz ve bu alandaki metodolojiniz hakkında neler söylemek istersiniz? Ayrıca ben kişisel bir yerden sizin yazılarınızı okumaktan büyük keyif alan biriyim. Göreviniz çerçevesinde yazıya yaklaşımınızı ve bağımsız yazarlığı değerlendirme şeklinizi merak ediyorum.
Sergi programlarımızı hazırlarken çoğunlukla ona eşlik edecek/bütünleyecek yayını da baştan tasarlıyoruz, diyebilirim. Bana göre yayın, görsel sanatların sunumlarına bir “ekten” öte, onu bütünleyen bir enstrüman. Bana göre yayın, kurum, küratör, sanatçı stüdyosu ve yayın evini de kapsayan ve serginin diğer işlerinden bağımsız biricik yeni bir “kollektif iş” haline geliyor.
Yazı, düşüncenin en temel biçimi. Sanat yazarlığı, çok farklı disiplinlerden ve birikimlerden insanları bir araya getirebilen, her şeyden önce keskin bir görüş ve birikim isteyen bir iş. Kendi adıma, daha çok başındayım. Diğer taraftan, işin bir de etik yönü var; her sergi izlenimi yazan, sanat eleştirmeni değil, çok fazla ehliyetsiz sürücü de var.
Ola Kolehmainen, Selimiye X 1575, 2014/2022
Çağdaş sanat kurumlarının rolünün önümüzdeki yıllarda nasıl gelişeceğini düşünüyorsunuz?
Yalnızca çağdaş sanat kurumlarının değil; tüm kültür kurumlarının rolleri değişiyor, yeniden tanımlanıyor. Yeni teknolojiler paralelinde izleyici giderek daha talepkâr bir şekilde karşımıza çıkıyor. Sanat kurumları, sergi sunumları yapan edilgen, statik rollerinden; giderek toplumların ve coğrafyaların kültür yaşamlarında lokomotif rol üstlenen, mimarisinden, logosuna kadar görsel kültürü besleyen önemli bir fonksiyonu üstleniyor.
Kurumun planladığı gelecek sergilerden veya projelerden bahsedebilir misiniz?
Eylül 2023’te başlayacak yeni sanat sezonu geçici sergi programı kapsamında, bilim ile sanatı buluşturan oldukça çarpıcı bir sergi hazırlıyoruz. Sanat tarihine referansları, iklim krizine kurduğu tarihsel bağlam ve hatta müzik ile kurduğu ilişkiyle sanatseverleri ilham verecek bir Mat Collishaw sergisi bekliyor. Koleksiyon sergimiz ise, sanatçı sunumlarına odaklanarak, günümüz medya sanatının önemli isimlerini bir araya getirecek.
Borusan Contemporary’nin ticari çıkarlar ile sanatsal bütünlük arasında kurduğu bir denge var mı?
Tam olarak sorunuzu karşılar mı bilemiyorum ancak Borusan Contemporary bir Vakıf iştiraki ve ticari olmayan bir organizasyon. Ancak sponsorlarımız, Borusan Grup şirketleri ve bildiğiniz üzere Borusan Grubu 75 yılı aşkın süredir çalışmalarına devam eden sanayi grubu. Kökenlerimizin endüstri ve üretim olması, bizi de bilim ve mühendislik alanlarının, çalışma pratiğine yakın sanat pratiklerine çekiyor. Aynı şekilde, koleksiyonumuzda endüstriyel materyaller kullanımlarının öne çıktığı ve endüstriyi bir konu olarak ele alan, Liam Gillick, Ernest Trova, Marcus Linnenbrink, Chris Doyle, Ali Kazma, Edward Burtynsky gibi sanatçıların çalışmaları yer alıyor.
Erwin Redl, Dolambaçlı, 2013
Sergileriniz ve programlarınızda çeşitliliği ve kapsayıcılığı sağlamak için ne gibi adımlar atıyorsunuz?
Farklı yaş, rol ve uzmanlık gruplarına hitap edecek eğitim programları ve etkinlikler gerçekleştirmeye gayret ediyoruz. Diğer taraftan, özellikle genel iletişimimizde anlaşılır olmaya gayret ediyor; daha sofistike metinler için yayınlar tasarlıyoruz. Farklı dijital platformlar aracılığıyla da sunum olanaklarımızı genişletmeye gayret ediyor, projelerimizi gerek teknoloji gerekse de iş birliklerimiz aracılığıyla Perili Köşk duvarlarının ötesine taşımaya çalışıyoruz.
Kurum olarak sergilerinin ve programlarının başarısını ve etkisini nasıl ölçmektesiniz?
Özellikle pandemi sonrasında ziyaretçi oranlarımızda yüzde 200’e varan ortalama bir artış saptadık. Ancak metriklerin yanı sıra, izleyicilerimiz, sanatçılarımız, sektör profesyonelleri, medya mensupları ve tüm diğer paydaşlarımızdan geri bildirim almaya çalışıyoruz. Ne mutlu ki, geri dönüşlerin de aynı oranda olumlu olduğunu görebiliyoruz.
Comments