top of page
Aylin Tok

Genç kuşak galericiler III


Karaköy’de bulunan SANATORIUM sanat galerisi 31 Mart’a dek Zeyno Pekünlü’nün İş adlı sergisine ev sahipliği yapıyor. Nisan ayında Yağız Özgen’in Yönergeler başlıklı sergisini ağırlayacak olan galeri, bugüne dek çok sayıda ismin önemli sergilerini gerçekleştirdi. Galeriyi ve sanata bakışlarını galeri direktörü Adnan Yerebakan’la konuştuk

Adnan Yerebakan, Fotoğraf: Elif Kahveci

Galeriniz nasıl kuruldu, başlangıç hikâyeniz nedir, sizi böyle bir yer açmaya iten sebepler nelerdi?

SANATORIUM bir sanatçı inisiyatifi olarak, 2009 yılında kuruldu, 2011 yılından itibaren ticari galeri olarak faaliyet gösteriyor.

Sanatla ilgilenmeye nasıl başladınız ve galericilik alanına yönelmeniz nasıl oldu?

Sanatla ilgim üniversite sonrasında sergileri ve müzeleri gezerek başladı. Daha sonra SANATORIUM galerisinin kurucusu Feza Velicangil’in, aynı zamanda akrabam olur, etkisi ile galeriye ortak oldum ve bir süre sonra galeride aktif görev almaya başladım.

Neden galericilik yapıyorsunuz?

Sanat galerileri, sanat toplumunun çok önemli bir parçası ve işlevi çok önemli, Türkiye’de ideal galerilerin sayısının oldukça az olduğunu düşünüyorum, bu noktada eğer kendimi ve galerimi geliştirmeye devam edebilirsem, etkilerinin de önemli olacağına inanıyorum.

Beraber çalışacağınız / çalıştığınız isimleri nasıl seçiyorsunuz?

Çalıştığım insanların, derdimin ve amacımın ne olduğunu iyi okumasını beklerim, beraber işbirliği içinde çalışmak ve SANATORIUM ideolojisini benimsemiş olması benim için çok önemli.

Size göre günümüz Türkiye’sinin sanat ortamında galerilerin nasıl bir yeri var?

Benim görüşüme göre, etkileri olması gereken noktanın çok gerisinde, Türkiye’de sanat toplumu içinde birçok insan bulunuyor ancak galerilerin yön gösterici olması ve sanat piyasasını sağlıklı bir şekilde regüle etmesi gerekiyor.

Galericiliği nasıl tanımlıyorsunuz, sanat dünyasında nasıl bir yere oturuyor sizin için?

Ben ideal galerinin ilk hedefinin, birlikte çalıştığı sanatçıları desteklemek olduğunu düşünüyorum. Bunun yanında birçok galerinin, birlikte çalışmasa dahi, güvendiği ve desteklemek istediği sanatçılar olduğunu biliyorum, galerilerin bu yapının sürdürülebilir olması için bir fon yaratması gerekiyor ve bunu sanat eserlerini satarak sağlamaya çalışıyor, ama burada hedefi ve çözüm yolunu karıştırmamak çok önemli. Bizim hedefimiz sanatçılarımızın üretimini desteklemek, onları piyasa baskısından korumak ve kariyerlerini onlarla beraber yönetmek. Para kazanmak için sanat eseri satmayı tercih eden kişilerin ya da oluşumların sanatçıları desteklemek gibi bir amaçları olmak zorunda değildir, dolayısıyla birçoğunun böyle bir etkisi de yoktur.

Size göre bu formun evirileceği bir yer veya ilerleyeceği bir alan var mı?

Türkiye’de kamu desteği yeterince olmadığı için özel kurumlar ve galeriler yapması gereken işten fazlasını yapmak zorunda kalıyor. Galeri, toplumu günümüz sanatı konusunda bilinçlendirmekten tutun da, sanat piyasası nedir, galeri nedir gibi birtakım soruların muhatabı konumunda aynı zamanda. İlerleyen dönemde galerilerin sanat dünyasındaki etkisinin olumlu şekilde artacağını düşünüyorum, sanatın yönelimlerinde etkisinin en az sanat kurumları kadar önemli olacağına inanıyorum. SANATORIUM bu yolda kendini geliştirmeye çalışıyor.

Türkiye’de geçmiş dönemde mesleğinizi yapanlarla aranızda nasıl bir bağ var, kimleri örnek alıyorsunuz, kimlerle ilişki kuruyorsunuz?

Birçok değerli galeriyi yöneten arkadaşlarım var, herkesi dinleyerek tecrübelerinden faydalanmaya çalışırım, tabii yurt dışında işbirliği yaptığımız kişiler de var, ki bu kişiler de benim için çok değerlidir.

Kurulduğunuz zamandan bugüne Türkiye’de sanat ortamının geçtiği süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? SANATORIUM’un böyle bir döneme denk gelmesi onu nasıl etkiledi size göre?

Ben galeriye 2012 yılında katıldım, o gün bugündür sanat topluluğu ve piyasası bir kriz içinde, özellikle Gezi Parkı sonrası ekonominin, siyasetin ve ortak yaşamın kalitesinin düşmesi ile beraber bütün sektörlerde olduğu gibi sanat toplumunda da bir depresyon yaşanıyor, sanki zemin bulamamak gibi birçok galeri yöneticisi ve sanatçı ne yapacağını tam bilemiyor, sanırım artık bu duruma alıştık ve tekrar galeriler ve sanatçılar arasında sağlam durabilenler işlerini geliştirmeye çaba gösteriyorlar.

 

Son zamanlarda neler yapıyorlar

Adnan Yerebakan son dönem projelerini şöyle anlatıyor: “Sanatçılarımızı yurtdışında bulunan non-profit mekanlarda sergi açmaları için teşvik etmeye çalışıyoruz ve onlara sunduğumuz bir destek programımız var. Türkiye’de faaliyet gösteren non-profit inisiyatifleri desteklemek için bir bütçe ayırdık ve bu mekanları desteklemek hedefindeyiz. Bunun amacı sanatçı inisiyatiflerinin gelişmesine destek olmak ve bu yol ile sanatçıların bizim gibi ticari galerilerle işbirliğine başlamadan önce maddi baskı altında olmayan mekanlarda sergi açmalarını ve böylelikle daha özgür bir alan bulmalarını istiyoruz. Uzunca bir süredir üzerinde çalıştığım bir galeri mekânı projemiz var, Beyoğlu Karaköy bölgesinde yapılacak olan yeni galeri mekanımızı iple çekiyoruz, tahminen 2 sene içinde yeni yerimize geçmiş olacağız.”

Comentarios


bottom of page