Türkiye’de plastik sanatlar, hem çok sayıda hem de oldukça uzun ömürlü yarışmaları barındırıyor. Yarışma kavramı sanatla uyumlu bir çağrışım yapmasa da; yarışmalar aslında müze, galeri ve bağımsız sanat kuruluşlarının yanında önemli bir yere sahip. Nihan Karahan’ın hazırladığı yazı dizisi, plastik sanatlar alanında hem devlet hem de özel sektör yarışmalarını güncel konumlarıyla ele almayı amaçlıyor. Seçici kurul, düzenleyenler ve katılımcıların fikirlerini alarak, yarışmaların bu alanda oynadıkları role ışık tutmaya çalışıyor. Dizinin üçüncü yazısı, Genç Sanat Güncel Sanat Proje Yarışması’na odaklanıyor
Turizm ve Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Müdürlüğü, 2015’ten bu yana, Genç Sanat başlığı altında Güncel Sanat Proje Yarışması isimli yeni bir etkinlik düzenliyor. İsminden de anlaşıldığı üzere, etkinlik genç sanatçılar arasında ve güncel sanat alanında düzenleniyor. Yarışma 2018’de dördüncü kez gerçekleşti. Bu senenin ödül tutarları şu şekilde dağıtıldı: 9.000 TL değerinde Başarı Ödülü (on adet), 3.500 TL değerinde Mansiyon Ödülü (on adet) ve sergileme alan eserler için de 750 TL (otuz adet). Güncel Sanat Proje Yarışması’nın 2018’deki sergileme hariç toplam başarı ve mansiyon ödülü bütçesi 147.500 TL. Güncel Sanat Proje Yarışması’na ayrılmış bu bütçe, benzerleriyle kıyaslandığında devletin güncel sanat alanına kayda değer bir teşvik ve yatırım gerçekleştirdiğini gösteriyor; örneğin son Devlet Resim ve Heykel Yarışması’nda (2016) bu tutar 150.000 TL ve Şefik Bursalı Resim Yarışması’nda (2017) ise 40.000 TL civarında. Ancak yarışmanın kuruluşunda yer almış Prof. Dr. Tansel Türkdoğan’a göre “Devletin konvansiyonel alana ve sanatın diğer disiplinlerine sağladığı fonlar ve devletin güncel pratiklere yaptığı tek destek olması göz önüne alınırsa” bu miktar az bile sayılabilir. Yine de, Türkdoğan, “Çağdaş sanatın ekonomik açıdan sadece özel oluşumların yönetimine bırakılmasının doğru olmadığını” düşünüyor ve nitekim devletin yeni bir sanat alanına maddi yatırım yapmasını da kültürel alanda önemli bir gelişme olarak değerlendiriyor. Devletin güncel sanat alanına bu yönelişini de kaçınılmaz olarak değerlendiriyor: “Özel sektör son otuz-otuz beş sene boyunca bu sanat pratiğini benimsemişken, devlet kurumları sanatın getirdiği yeni sorunlara artık daha fazla mesafeli kalamaz.”
Henüz ismi gibi genç bu yarışmanın katılımcı sayılarına bakıldığında düzenli bir artış gözlemleniyor: 2015 senesinde 193, 2016’da 216, 2017’de 369, 2018’de 343 sanatçı başvurmuş. Sergilemeye seçilen eser sayısında görülen azalma ise yarışmanın daha seçici olmaya başladığını gösteriyor, bu sayı senelere göre sırasıyla 88, 52,48 ve 30. Bu sayıları yorumlamak için henüz erken, ancak zaman içinde Güncel Sanat’ın diğer yarışmaların katılımcı sayıları ile karşılaştırılması Türkiye’deki sanatçıların çağdaş sanata eğilimleri hakkında fikir verebilir (Modernizme daha yakın duran devlet yarışmaları, Şefik Bursalı Yarışması 2017’de 755 katılım, Devlet Resim ve Heykel 2016’da 528 katılım almıştı).
Yarışma konularına bakıldığında ise, Güncel Sanat Proje Yarışması her sene belli bir konu başlığı altında düzenlenmiş. Bu konular; 2015 ve 2016’da aynı, ‘Birlikte yaşama kültürü’, 2017’de Hacı Bektaşi Veli’nin ‘Her ne arar isen, kendinde ara’ sözü ve 2018’de ise ‘Kapıları aralamak’.
Hamza Kırbaş, Her ne arar isen, kendinde ara, Video, Stop-motion. 00.55'', 2017, 3. Güncel Sanat Proje Yarışması Mansiyon Ödülü
Devlet ve güncel sanat
Güncel Sanat Proje Yarışması’nın benzer alandaki diğer devlet yarışmalarından farkı ve getirdiği yenilik; resim, heykel, seramik, baskı gibi geleneksel pratiklerin yanı sıra fotoğraf, video, yerleştirme, yeni medya, grafik, karışık teknik, çizim ve obje üretimi alanlarında da eser kabul etmesi. Yarışma bu teknikleri “günümüz sanatının başlıca dinamikleri” olarak nitelendiriyor. Yarışma şartnamesinde de bu açılım “görsel sanatın tüm ifade biçimleri”, “her türlü teknik ve malzeme” ve “yeni yaklaşımlar” ifadeleriyle netleştirilmiş. Örneğin; 2017’de on tablo, yedi obje, otuz bir yerleştirme ve dört video sergilenmiş. 2015’teki ilk organizasyonda yarışmaya katılım sadece bireyselken, 2016’daki ikinci edisyondan itibaren katılım en fazla üç kişiden oluşmak üzere gruplara da açılmış. Bu yönleriyle, bu yeni devlet yarışması zamanının sanatını yakalamaya çalışıyor.
Prof. Dr. Tansel Türkdoğan, yarışmanın kuruluşunda yer almış ve ilk üç edisyonunda jüride bulunmuş. “Modernist paradigma” üzerine kurulu olarak gördüğü yetmiş üç yaşındaki Devlet Resim ve Heykel Yarışması’nın son dönemde yarışmaya başvuran “yeni sanat paradigmasındaki eserleri” değerlendirmede ve alan oluşturmada yetersiz kaldığı için Güncel Sanat Proje Yarışması’nın ortaya çıktığını anlatıyor: “İki defa jüride yer aldığım Devlet Resim ve Heykel Yarışmaları’nda, güncel sanat pratiklerinin değerlendirme sorunları yaşadığı gerçeğinden hareket ederek, yarışma sonrası hem raporlarımda hem de yetkililere sözlü olarak bu duruma ilişkin problemleri ilettim. Daha sonraki süreçte, bakanlığın bir sergi veya benzeri bir etkinlik ile bu ihtiyaca yanıt verme isteği ve önerilerim karşılık buldu, takiben adının konulmasında da katkım olan bu organizasyon bakanlıkça hayata geçirildi.”
2016’da kataloğu açan yazısında, Türkdoğan bu yarışmanın, Türkiye’de devlet ve güncel sanat arasında ilk defa bağ kurması ve “güncel sanat pratiklerinin devlet organizasyonunda karşılık bulması” açısından önemli olduğunu belirtiyor. Devletin bu yeni açılımı, kurumlarının sanatta gelenek ve akademi ile derinleşmiş bağları düşünülünce ilk başta yadırganabilir. Türkdoğan bu durumu şöyle yorumluyor: “Algı doğru. Ancak doğru projelerin totalci bir şekilde yok sayılması yanlıştır. Akademi de bu algı grubundadır ve maalesef konvansiyonel alana sıkı sıkıya bağlılığını bırakmaya niyetli görünmemektedir. Bir akademisyen olarak genel algı grubunda olmamam belki böyle bir organizasyon için fırsat olmuştur.”
Ramazan Can, Yüklük, 15 x 20 x 23 cm, 70 parça, Yerleştirme (Beton, Dokuma), 2017, Genç Sanat Proje Yarışması Başarı Ödülü
Kavramsal çerçeve
Jürinin değerlendirmesinde yer alan ilk kıstas, şartnamede de belirtildiği gibi katılan eserlerin özgün olması. Diğer kıstaslar ise şu şekilde sıralanmış: Temaya uygunluk, anlam, yaratıcılık, farklılık, sanatsal kaygı ve estetik bütünlük.
Değerlendirme kıstaslarında yer alan bir diğer nokta da, ilk üç yarışma şartnamesinde yer alan kavramsal yaklaşım. Çağdaş sanatla beraber sıkca anılan ‘kavramsal yaklaşım’ın jürinin değerlendirmesinde nasıl bir yere sahip olduğunu 2017 jürisinden felsefe profesörü Dr. Levent Bayraktar’a sorduk. Sanat eserinde kavramsal çerçeveyi sanatın insanî alanını genişleten, varoluş tecrübesiyle ilgili bir unsur olarak değerlendiriyor: “Sanat yoluyla anlatım ve düşünce, didaktik olmaktan öteye geçmek olsa gerek! Sanat, tekniğe ve tekrara yenik düşmemelidir. Bunu söylemek tekniğin değeri yoktur veya azalmıştır demek değildir. Sanatın kavramsallaşması veya felsefileşmesi, insanî alanın genişlemesi ve hatta genişletilmesi demektir. Bu, verili olanla yetinmemek, oluşa katılmak, iletişim ve etkileşim içinde kalarak kendi yolunu bulmaya yönelik bir süreçtir. Sanat insan ruhunu, kültürünü, dünyayı okuma ve yorumlama becerisini zenginleştirdiği ölçüde aşkınlık ve değer kazanır. Dolayısıyla sanat eseri hem onu ortaya koyan sanatçı için hem de onunla karşılaşan ve onu alımlayan için bir varoluş tecrübesidir.”
Çağdaş sanatın kavramsallaşması onu felsefeye mi yakınlaştırır diye sorduğumuz Prof. Dr. Levent Bayraktar, güncel sanattaki kavramsal açılım ve felsefe arasında direkt bir bağlantı olmasa da, birkaç benzer nokta bulunabileceğini belirtiyor. Bu kesişim noktalarından biri varlığa ve bilgiye bakış açısı: “Felsefi bakış sahibi olmak deyim yerindeyse felsefe laboratuvarına (atölyeye) girmekle kazanılır. Varlığa, bilgiye ve değere felsefe ile bakmayı öğrenmek, onu yeni alanlara uygulamayı da beraberinde getirir. Kanımca güncel veya kavramsal sanat için de bu birikimi edindikten sonra, onu günün sorunlarına yönelik esere dönüştürmek gerekir.” Ancak, ikisini birbirine indirgemek yerine, karşılıklı tanış ve bilişte bulunmalarının dinamik bir kültür için daha önemli olduğunu düşünüyor: “Çağdaş sanat veya kavramsallaşmış sanat felsefedir demek yerine bunların iletişim ve etkileşimlerinden yararlanarak canlı bir kültür ve düşünce hayatı oluşturmanın yollarını bulabilmeliyiz.”
Bir sanat yarışması jürisinde felsefe profesörü olarak yer almanın nasıl bir deneyim olduğu konusunda ise Bayraktar, eserlere “belirlenen temayı ne ölçüde çağrıştırdığı, betimlediği ya da yorumladığı bağlamında yaklaşmaya çalıştığını” belirtiyor. Sanata bir felsefeci olarak bakmayı, iki alanın da hem insan ve varlıkla ilgilenmesi, hem de insan nedir sorusunu cevaplandırması açısından yorumluyor: “Bir felsefeci olarak sanata bakmak aynı zamanda insana ve varlığa bakmak demektir. Zira sanat, insanın kendini inşa ederken içinde yer aldığı varlık katmanlarını fark etmesi ve üzerine düşünsel ve performansa dayalı eser vermesi şeklinde yorumlanabilir. Bu anlamda felsefe ve sanat, insanı merkeze alır ve onun varlıkla olan karşılaşmasını, anlamlandırmasını konu edinir diyebiliriz. Böylece kavramlarla, dille ve her türden malzemeyle kurulan ilişki, yeniden yorumlayıp dönüştürmek eylemi bir varoluş tecrübesi olarak görülebilir.” Bayraktar’a göre, sanat tecrübesi “öznenin içsel ve manevi yolculuğunu gözlemleyebildiğimiz en somut alanlardan biri”. Öznenin, “varoluşunu gerçekleştirmeye çalışırken; hayal, sezgi, duygu ve akıl ile oluşa şahitlik ettiğini” söylüyor ve böylece sanatın “varoluş dediğimiz kendimiz olmamız maceramızda” insana bir ayna tuttuğu fikrini paylaşıyor.
Sultan Burcu Demir Koyuncu, Dizin, Yeniden biçimlendirilmiş kitap sayfalarıi 2015-2017, 3. Güncel Sanat Proje Yarışması 2017 Başarı Ödülü
Sanat öğrencisi
Yarışmanın bir diğer odak noktası da “genç sanatçıları keşfetmek”. Keşif alanını ise güzel sanatlar eğitimi sunan kurumlar olarak belirlemiş. Bu doğrultuda, katılım 2015’teki ilk yarışmada güzel sanatlar lisans, yüksek lisans veya doktora seviyelerinden öğrencileriyle kısıtlanmış. Ancak yazılı ve sözlü talepleri takiben “güzel sanatlar öğrencisi”nin hangi eğitime sahip olması gerektiğine dair oluşan belirsizliği gidermek için öğrenci tanımı, 2016’da iletişim fakültesi, sanat ve sosyal bilimler fakültesi, sanat ve tasarım fakülteleri ve uygulamalı sanat eğitimi veren eğitim fakültelerini de dahil edecek şekilde genişletilmiş.Yarışma, bir yandan akademik eğitimi katılımda şart koşarak çağdaş sanat değerlendirmesinde belirli bir sınır çiziyor; öte yandan bu eğitimi güzel sanatlar eğitimi ile kısıtlamayarak, çağdaş sanat üretimine daha uygun disiplinlerarası bir yarışma formatı sunuyor. 2017’de yarışmada ödül alan sanatçılara da yarışma deneyimlerini sorduk.
2017’de mansiyon ödülü ve 2018’de sergileme almış sanatçı Hamza Kırbaş’ın yarışmaya katılma sebebi, öncelikle eserlerini sergilemek ve görünür kılmak; sonrasında ise sanatsal ve akademik anlamda yol kat etmek için özgeçmişine bu deneyimi eklemek gerektiğini düşünmesi. Kırbaş, “Her genç sanatçı adayı eğitiminin başlangıcından itibaren eserlerini sergilemek ve görünür kılmak ister” diyor ve bu yarışmaların genç sanatçılar için bir deneyim teşkil ettiğini belirtiyor. Ayrıca “İstanbul ve Ankara dışında yaşayan sanatçıların çalışmalarını sergileyebilecekleri yeteri kadar platform bulunmadığını” ve yarışmaların bu eksikliği kısmen telafi ettiğini paylaşıyor. Ödül manevi olarak kendisine ve çalışmalarına daha çok inanmasını sağlamış, motivasyonunu arttırmış. Sanat yarışmalarının nasıl daha iyileştirilebileceğini sorduğumuz Kırbaş, değerlendirme konusunda, sanatçıların yine sanatçılar tarafından eleştirilmesinin bir eksiklik olduğunu düşünüyor: “Bu yarışmalarda gözlemlerime dayanarak söylemek isterim ki ülkemizde yeteri kadar sanat eleştirmeninin olmadığını düşünüyorum. Özellikle düşünülmesi gereken bir nokta var. Bu yarışmalı sergilerin seçici kurullarında, genel olarak sanat hayatının belli bir noktasına gelmiş başka sanatçılar yer alıyor, neyin sanat eseri olup neyin olmadığını ve kendilerinden sonra gelecek olan sanatçıları yine sanatçılar seçiyor.”
Sultan Burcu Demir Koyuncu, Dizin, Yeniden biçimlendirilmiş kitap sayfalarıi 2015-2017, 3. Güncel Sanat Proje Yarışması 2017 Başarı Ödülü
2017’de başarı ödülü almış olan Sultan Burcu Demir Koyuncu ise, yarışmaları sanatçıların sosyalleşmesi için önemli görüyor: “Sanat üretmek bireysel bir etkinlik, ancak bireyselliğin dışında küresel ve organik bir ortam var. Jüride, yazılarını okuduğum eleştirmenler, yaptıkları sergileri hayranlıkla takip ettiğim küratörler var. Sanat ortamının merkezinde yer alan bu aktörlerle karşılaşmak bence önemli. Bu ortamda görünür olmak için birileriyle mutlaka iletişime geçmek gerekiyor.” Ayrıca, yarışmaların bir konu etrafında ortak bir şekilde üretmek anlamında da bir sosyalleşme sağladığı görüşünde: “Sanat yarışmalarının genellikle bir bağlam ve tema ile sunulması, benim için üretmek ve farklı düşünmek için ortam sağlayıcı bir duruma işaret ediyor. Aynı zamanda başka sanatçıların bu bağlama ya da temaya verdikleri refleks, içinde bulunduğum sanat ortamını anlamamı sağlıyor.” Ayrıca, Demir de diğer sanatçılar gibi, ödül tutarını daha fazla üretmek, teknik olarak kendini geliştirmek ve projelerini desteklemek için kullanmış. Son tahlilde ise yarışmaları “sanatçının kendi içine sıkışıp kalmaması, günceli takip edebilmesi ve sanat yapmayı devam ettirebilmesi için bir araç” olarak değerlendiriyor.
Yine aynı sene başarı ödülü almış Ramazan Can, yarışmadan gelen olumlu sonucun, arka plandaki sergi çalışmasını olumlu yönde etkilediğini paylaşıyor: “Yarışma ilanı verildiği tarihte bir sergi hazırlığı içindeydim ve elimde hali hazırda mevcut olan işlerim vardı. Özellikle eşim ve arkadaşlarımın ısrarları sonucunda yarışmaya katılmaya karar verdim. Aslına bakarsanız benim için iyi bir tecrübe oldu, çünkü Yüklük isimli çalışmam serinin ilk işiydi; hem alt metin olarak hem de plastik anlamda beni heyecanlandıran işlerin ilkiydi ve daha önce hiç izleyici karşısına çıkmamıştı. Eğer sergilenmeye değer görülürse izleyici karşısına çıkacaktı ve izleyici tepkilerini merak ediyordum.” Öte yandan Ramazan Can, genç sanatçıları yarışmaları kariyerlerinin merkezlerine yerleştirmemeleri konusunda uyarıyor: “Genç sanatçılar için iletişim kurabilme, farklı kişiler ve galerilerle bağlantı sağlayabilme gibi avantajlar olabiliyor. Üniversite öğrencileri için anlamı daha farklı, bir kısım için büyük bir fırsat niteliği taşıyor ve motivasyon kaynağı olabiliyor. Ancak yarışmaların isim duyurmak için en önemli yol olduğunu düşünen, bu yolda yarışma bazlı işler üreten sanatçılarda, özellikle yaşıtlarımda, olumsuz sonuçlar büyük hüsranlar yaratabilir.”
Sonuç olarak Güncel Sanat Proje Yarışması, devletin güncel sanatla kurduğu somut bağlardan biri olması, bu bağa önemli bir bütçe ayrılması, diğer devlet yarışmalarında bulunmayan pratiklere yer açması ve güncel sanatın bu yarışmayla devlet tarafından da bir nevi ‘tanınması’ sebepleriyle önem taşıyor.
Comments