top of page
Yazarın fotoğrafıUnlimited

Genç sanatçılar dosyası: Yağmur Uyanık

Genç sanatçılar dosyası kapsamında Yağmur Uyanık ile sanata bakışı ve kendi pratiği üzerine konuştuk


Yağmur Uyanık


Yağmur Uyanık 1992'de Antalya'da doğdu. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde mimarlık eğitimini tamamladıktan sonra 2015’de Fulbright bursuyla San Francisco Art Institute’de Sanat ve Teknoloji alanında master yapmak için Amerika’ya gitti, sonrasında da orada yaşadı. Şu anda pratiğini Amerika ve Türkiye arasında gidip gelerek sürdürüyor. İşlerinde kültürel sistemlerin oluşumunu, anlamlarını, mekansal bağlamlarını ve insanlarla dünya arasındaki ilişkiyi araştırıyor. Objelerin ve araçların değişen konumunu, kültürlerdeki melezliği ve bilgi üretme sistemlerindeki dönüşümleri inceliyor. Zamanı anlamanın farklı yolları üzerine çalışıyor ve teknolojiyle bilgi üretiminin tarihi arasındaki ilişkiyi araştıran işler yapıyor.


Sanatı nasıl tanımlıyorsunuz?


İnsanın yaratıcı becerisinin bir fikri, düşünceyi ya da duyguyu ifade etme süreci veya bunun uygulaması şeklinde tanımlayabilirim. İçinde kendine özgü bir ruhsallık tipi barındıran, araçsal olmayan, amacı da kendi olan bir eylem, bir pratik. Yaratıcı beceri ne demek, tabii o da ayrı ve uzun bir konu.


Sanatla ne zaman karşılaştınız ve hayatınıza nasıl dahil oldu?


Dedem bir halk ozanı ve şairdi. Herhalde sanatla ilk karşılaşmam onun eserleriyle olmuştur.

Sanat eğitimi maceram da müzikle başladı, konservatuvarda viyola öğrencisiydim. Bir süre

sonra bu eğitim yapısının bana uymadığını anlayıp konservatuvarı bıraktım ve mimarlık

okudum. Eğitimim boyunca müzik ve diğer sanat alanlarında dersler aldım. Okuldaki esnek ve açık eğitim kültürü sayesinde şeyler arasında ilişki kurmayı, daha önceleri belki sezgisel

olarak bildiğim bir takım kavramları belli düzlemlere oturtmayı ve en önemlisi çok yönlü

düşünmeyi öğrendim. Bu hibrit ve açık eğitimden sonra sanat işleri üretmeye başladım.


Yağmur Uyanık, Saydım, enstalasyon

Yağmur Uyanık, Saydım, detay


 

Çağdaş teknolojiler, üretim olanaklarını ve dolayısıyla söylemleri genişlettiği için bunları kullanmayı ve dahası bunlara eleştirel bir lensten bakmayı, bulunduğumuz dönem bağlamında önemli buluyorum. Bu araçların, geleneksel üretim yöntemleriyle kıyaslanacak ayrı bir yöntemler bütünü olduğunu değil, onların bir uzantısı olduğunu düşünüyorum.

 

Sanatınızda ne tür medyumlar kullanıyorsunuz ve bunları tercih etme sebepleri

nedir?


Belirli bir medyum ile çalışmıyorum. İşin sormak istediği soruların veya söylemek istediği sözlerin gerektirdiği metod her neyse onu kullanıyorum. 3D baskı da yapıyorum, kodlama da,

galvanizli sacla da çalışıyorum, tahta oymacılığıyla da. İşlerim genelde fiziksel formlar

olarak kendini gösteriyor ve üretimlerimde teknolojik araçları kullanıyorum. Bu metodlar işin

sonunda bazen görünür oluyor, bazen arka planda kalıyor. Çağdaş teknolojiler, üretim olanaklarını ve dolayısıyla söylemleri genişlettiği için bunları kullanmayı ve dahası bunlara

eleştirel bir lensten bakmayı, bulunduğumuz dönem bağlamında önemli buluyorum. Bu

araçların, geleneksel üretim yöntemleriyle kıyaslanacak ayrı bir yöntemler bütünü olduğunu

değil, onların bir uzantısı olduğunu düşünüyorum.


Sizi besleyen, ilham veren konular, isimler ve medyumlar nelerdir? Bunlar

çalışmalarınıza nasıl yansıyor?


Hikayem çağdaş müzik alanında çalışmış insanlardan aldığım ilhamla başladı. İşlerinden etkilendiğim tüm sanatçıları burada sıralamak zor olsa da bunların başında John Cage ve Luigi Russolo’yu sayabilirim. Güncel olarak işlerini takip ettiğim ve ilham verici bulduğum sanatçılar arasında da Hito Steyerl, Lawrence Abu Hamdan, Agnieszka Kurant, Kate Crawford, Trevor Paglen, Haroon Mirza gibi isimler var. Bu sanatçıların ilgilendikleri konulara olan yaklaşımlarının, kullandıkları medyumla tutarlılığı bana ilham veriyor.


 

Bitmiş tek bir fikri gerçekleştirmekten değil, süreçle birlikte değişen sonuçtan ve bu evrilmeden ilham alıyorum.

 

Sanatınızı aktarma sürecinde ve sonrasında nelerle karşılaşıyorsunuz? İşlerinizin

ortaya çıkış sürecinde ve işleriniz kişisel veya bir grup içinde sergilenirken ne tür artı ve

eksi durumlarla karşılaşıyorsunuz? Bu süreçteki deneyimlerinizi bizimle paylaşabilir

misiniz?


Sanat pratiğine yaklaşımım sürece ve araştırmaya dayalı. Bitmiş tek bir fikri gerçekleştirmekten değil, süreçle birlikte değişen sonuçtan ve bu evrilmeden ilham alıyorum. Üretim sürecim, genellikle ilgi duyduğum ve araştırmak istediğim bir soru veya fikirle başlayıp onun zamanla belli bir bağlama oturmasıyla ilerliyor. İş, ortaya çıktıktan sonra da, onu benimle birlikte duyup görenlerle birlikte, farklı karşılaşmalara ve okumalara maruz kaldıkça evrilip değişiyor. Ben de bu süreçte işimle birlikte dönüşüyorum, bu da pratiğime yansıyor. İşin üretim sürecinden sonra bitmediğinin farkında olduğum için benden çıkıp dünya ile buluşmasını da üretim süreci kadar ciddiye alıyorum. Bu birbirine bağlı devinim hali pratiğimi besleyen en temel unsurlardan biri.


Sanatı parasal anlamda değerli kılan unsurlar neler olabilir? Genç bir sanatçı olarak

çağdaş sanat piyasasına dair eleştirileriniz nelerdir?


Eserin ürettiği veya üretmeyi vadettiği değerin ötesinde, sanatçının tanınırlığı, içinde bulunduğu sanat ortamının durumu ve işin üretilip sunulduğu ülkenin piyasasının dinamikleri gibi maddi değerini etkileyen birçok unsur var. Çağdaş sanat piyasası, kendisinden büyük politik ve ekonomik sistemlerin bir parçası olduğu için onlardan soyutlanarak kendi başına değerlendirilebilecek bir alan değil. Finans çok güçlü bir sosyal araç. Sanatın da bu sosyalliğin içinde barındığını, ve hatta bundan türediğini düşünürsek, bu ilişkinin ne kadar girift olduğunu anlamaya başlayabiliriz.


Yağmur Uyanık, Echoic Chamber

Yağmur Uyanık, Echoic Chamber, detay


Yakın zamanda gerçekleştireceğiniz sanatsal etkinlikler, üretmeyi planladığınız yeni

bir seri, katılacağınız sergiler yahut başka planlarınız var mı?


Şu anda arşiv, arşiv-dışı ve karşı-arşiv kavramlarına odaklanan bir iş üzerine çalışıyorum. İki kanallı olacak gibi duruyor, bir ses ve bir video yerleştirmesi. Bu işle, şair, besteci ve folklor araştırmacısı, hiç tanışmadığım dedem Cevat Uyanık ile ilgili bir aile hikayesinin izini sürmeyi hedefliyorum. Aslında kişisel bir aile anlatısı hakkında bir saha çalışması gibi. Yere bağlı aidiyet ve arşivlenemeyen hakkında eleştirel düşünmek için hem kendime hem izleyiciye bir kapı açmayı hedefliyorum.


Comments


bottom of page