top of page
Evrim Altuğ

Güncel sanatta risk almak üzerine


Owning Art: The Contemporary Art Collector's Handbook (Sanat Hamiliği: Güncel Sanat Koleksiyonerinin El Kitabı), bugüne dek Hintçe, İtalyanca, Korece, Çince, Rusça ve Arapça'ya çevrilmesiyle, kendi vizyonerliğini kanıtlayan ve Türkiye'de de güncel sanata merak salan koleksiyonerlerin elinden bırakmadığı bir kitaba dönüştü.

İngiltere temelli Art Council'ın katkılarıyla, piyasaya çıktığı ilk dördüncü ayında ikinci baskıya ulaşan kitabı, The Art Newspaper yazarı Louisa Buck, bugün Tokyo'daki Hara Güncel Sanat Müzesi Uluslararası Programlar Direktörü olan, vaktiyle Damien Hirst'ün ilk film çalışması Hanging Around için evinin kapılarını açan, Tracey Emin'in kariyerindeki ilk performansına da kol kanat germiş bir diğer hami, Judith Greer ile altı yıl önce yazmış. 2005 Turner Ödülü jürisinde yer almış bulunan Buck, bugün üçüncü baskısına ulaşan bu popüler rehber - kitabın bir nevi 'harmanı' ile, güncel sanat projeleriyle adını duyuran SPOT'un davetlisi olarak 'Güncel Sanatta Risk'i masaya yatırdı. Okuyacağınız genel izlenim yazısı ve özel röportajı, SPOT'un Garanti / Amex işbirliğiyle Four Seasons Hotel' de ağırladığı seminerin ilgi odağı haline gelen ve kitaplarını imzalatan Buck'ın farklı konulardaki sorulara verdiği ilginç yanıtları kayıt altına almak ve geleceğe dönük mesajlarını sanat meraklılarının kanaatine bırakmak amacıyla hazırladık.

Elgiz ailesi, son 10 yılda kendi kendilerini eğitirken, kamuyu da bilgilendirerek, yıllarca çeşitli sanatçılar, eleştirmenler ve küratörleri müzelerinde ağırlayarak, öğrenme ve paylaşma yolunu seçti.

Fuarlar ve bienaller arasındaki farkı anlamak giderek zorlaştı. Ancak bunun bir avantajı da var. Örneğin, Mike Nielson, bir fuar için ürettiği eseriyle prestijli bir ödül almıştı. Ayrıca fuarlar arasında içerik ve sunum açısından bir rekabet de yaşanıyor. Ancak kimi yerde sanatçıların fuarlarda boy göstermesi hakkında, Amsterdam'daki seks dükkanları benzetmesi de yapıldığı olabiliyor. Yine de insanlar, ekonomik krize rağmen Frieze'de buluşabiliyor. Bu anlamda fuarların genellikle daha sakin olan ikinci, üçüncü günlerinde giderek, tercihlerinizi konsantre halde yapabilirsiniz.

Galeriler, bir güncel sanat koleksiyonerinin en önemli besin kaynağıdır. Mümkün mertebe, yerli yabancı tüm sanat galerilerini ve internet adreslerini ziyaret edin; öğrenin. Galeriler ayrıca, sanatçıların kariyerini de yönetmekteler.

Hata yapmaktan kaçınmayın. İçgüdülerinizi geliştirin. Etrafınızı dinleyin, tavsiyeler alın ancak dikkat edin; kulağınız, gözünüzün önüne geçmesin. Açık atölyeleri izleyin. Araştırma yapın, kendinize belli kriterler seçip bunlara uyun.

Hayır amaçlı güncel sanat müzayedelerinden iyi parçalar çıkar. Hirst, Gagosian galerisiyle sözleşmeye oturduğunda, radikal bir risk alarak yüzde 5 O yerine tamı tamına yüzde 1 O komisyon teklif etti. Bu sanatçılar ve galericiler açısından her şeyi değiştiren tarihsel bir karardı. Sanatçı ayrıca, 2008'de Sotheby's'de 100 milyon sterlinlik (200 milyon USD) bir rakama erişti.

İstanbul Modern, yarattığı benchmark üzerinden, önemli bir kurumdur.

Koleksiyon bir oto portre gibidir. Koleksiyonerler de, gençken tanıyıp destekledikleri, keşfettikleri sanatçılarla birlikte büyürler. Koleksiyonerin elindeki mal varlığını kürke mi, sanat yapıtına mı aktaracağı tamamen kendi inisiyatifine kalmıştır. Kimi koleksiyonerlerin son kuruşlarına kadar sanata katkıda bulundukları bilinmektedir.

Kutluğ Ataman Küba projesiyle farklı sektörlerin nasıl tek bir eser için bir araya gelebileceklerini ve uluslararası sergileme pratiğini gösteren önemli bir örnekti.

Müzayede kurumu, sanattaki fiyat ve satış kontrolü açısından çok önemli. Müzayedelerde, kataloglardaki işlerin sahiplerinin hangi müzelerde eserlerinin yer alıyor olduğu, aldığı ödüller, yapıtın geleceğini ve değerini tayin edici durumda. Son kertede ben bir Gerhard Richter sahibi olsam, bunu müzayedede satışa sunardım. Para kazanmak için sanat eseri satın almayın. Neyin koleksiyoneri olduğunuz değil, nasıl koleksiyoner olduğunuz önemlidir. (Jean Baudrillard'a referansla) Neyi sergiliyorsanız, o sizsiniz. Ben fiyatlarla ilgilenmiyorum.

Piyasa hakkında, İngiliz güncel sanat ortamında 500 milyon sterlinlik bir rakamdan söz ediliyor. Piyasa o denli değişti ki, insanlar sabırsızlaştı, böylece yapıtlar üzerindeki spekülasyon da arttı. Her şey hızlanınca, fanatiklik başladı. Ancak unutulmamalı ki, bugün için birden fazla çağdaş sanat piyasası mevcut ve uydu fuarları da takip etmek gerekli. Güncel sanat, insanların farkındalık alanına girdi ve Türkiye, Çin, Rusya ve Hindistan gibi pazarlar oluştu.

Sanat Dünyası ilişkilerden ibarettir. Bu dünyada sizin de 'aktif operatörler' olmanız yararınıza olur. Sanat dünyasının içine girerken, niçin girdiğinizi bilmelisiniz. Gözünüzü eğitmeniz, okuyup öğrenmeniz sizin lehinizedir. Koleksiyon oluştururken kavramsal bir çerçeve de oluşturabilirsiniz. Ancak evinizde yer yoksa, yapıt toplamanız uygun olmayabilir.

Sanatçı, piyasa büyüdükçe dışarı da itilebiliyor. Fuarlar, sanatçıyı bir meta haline getirdikçe, sanatçı da bunun stresi altında, yaptığının bir kariyer planı gerektirip gerektirmediğini sorguluyor. Ancak sanat, kariyer planlamayla olmuyor. Sanatçının bugün için önüne çıkan en büyük engel, dikkatinin dağılmaması olabilir. Bunun gibi, sanatçı başarı kazandıkça, galerisiyle yaptığı sözleşmenin koşullarını yeniden belirleme avantajını kazanıyor. Bu nedenle çok talep görenlerin yanında, geleceğin sanatçılarına daha çok destek olun.

Sanat danışmanı koleksiyoner için terapist gibi vazife görebiliyor. Yapıtlardan komisyon alan bu kişiler, bir bakıma küratörlük yapıyor gibi de görünebiliyorlar. Onlarla fuar, bienal gezmek oldukça faydalı olabiliyor. Sanat eleştirmenleri kendini kanıtlamış sanatçılar yerine, geleceğin sanatçılarına işaret etmeye devam etmeliler. Bugünkü rollerini küratörlere kaptırmışa benziyorlar. Küratörler ise büyük restoranların şef aşçılarını andırıyorlar.

Sanat eseri alırken, eğer sergileyecekseniz, dijital yapıtlar için bir arşiv, bir de gösterim kaydı edinin. Peki ne almalıyım? Diye sorarsanız, bu kişiseldir. Kendi arzularınızı bilmek ve risk almakla ilgilidir.

Radikal yapıtlar, 'anlaşılmaz' da olabilirler.

Türkiye ikinci gelişim ve İstanbul'a dair çok az şey biliyorum. Buna rağmen Salt, Rampa ve İstanbul Bienali'ni çok sevdim. Borusan ve Elgiz gibi farklı koleksiyon örnekleri var. Ancak burada da sıkıntılar var. Tüm yük özel koleksiyonerlerin sırtında gibi. Bu anlamda devletin çağdaş sanata yönelik finansmanı yetersiz.

VIP etkinlikleri ne kadar izlerseniz, herkesten daha önce bilgilenme ve yapıt edinme şansınız o kadar artacaktır. İşleri önceden görmek önemlidir.

Vogel ailesi, Manhattan'daki dairelerini tıka basa, cepleri yettiğince sanat eseriyle doldurarak, 2 bin 500 yapıtlık bir koleksiyonu elde etmeyi başardı. Öyle ki, Chuck Close, onlar için 'sanat dünyasının maskotları' diyordu. Vogel'lar bir bakıma

sanat dünyasının koruyucuları, gardiyanlarıydı.

Evrim Altuğ: 'Güncel sanat' tabiri sizce ne zaman peydahlandı?

Louisa Buck: Güzel soru, zira biz uzun süre buna 'Modern Sanat' dedik, değil mi? Bana kalırsa, kelimenin tarihçisi değilsem bile 1980'lerden bu yana bu tabire aşinayız ve bana göre bu tabir, şimdi ve burada olana karşılık geliyor. Tabii ki hep böyleydi ama, yapıtların duruşlarına, ele aldıkları konu başlıklarına ve oluşturdukları yoğunluğa bakacak olursak, hafızam da beni yanıltmıyorsa sanat piyasasında 1990'larla birlikte oluşan hareketlenmenin ve de hızlanmanın bunda etkisi oldu. Sotheby's ve Christie's müzayede evleri bu tabiri bir bakıma postmodern sanata işaret etmek üzere kullanmaya başladı. Zira modern sanat 20. yüzyıla odaklanmaktaydı ve bu iliştirilmiş tabire biraz da müzayede bazlı bir sorunun yanıtı olarak bakmak uygun görünüyor. Bir bakıma teorik değil de, pazarlamacı bir yaklaşımın neticesi bu.

E.A.: Ortadoğu' daki sanat yatırımları sizi sanatın geleceği açısından umutlandırıyor mu?

L.B.: Bu biraz problemli bir evliliğe de benzese bile, yine de herkesin sanata yatırım yapması ve petrole dayalı ekonomilerin yeni kültürel sermayeler oluşturması sevindirici. Bu yeni müzelerin peş peşe kurulmasında bir ulusun inşası gayesinin de payı olduğu açık. Saadiyat Adası projesi, Guggenheim ve Jean Nouvel'in, Zaha Hadid ve Frank Gehry'nin müze projeleri de bunun bir parçası. Guggenheim Abu Dhabi projesinin rafa kaldırılmış olmasında ise, görece daha az zengin Arap kesimlerin veya emirliklerin, Arap Baharı ekseninde rencide edilmemesinin etkili olduğunu düşünüyorum. Bana göre, Müslüman kültüründe genel manada bir temkin, hatta belli seviyede 'korumacı' bir sansür de mevzubahis. Bunun yanı sıra Arap sanatçılarına yapılan yatırım ve örneğin Doha'da açılan yeni sanat müzesinin Arap sanatçılara proje sipariş etmesi gerçekten ilginç. Her şeyde iyi ve kötü yanlar mevcut ama toplamda, sanatın desteklenmesinde kötü bir yan bulunmuyor. Sharjah Bienali çok iyi gidiyor ama, az önce ifade ettiğim gibi, sansür ekseninde yarattığı tüm meseleler de zaten sanatın doğasından gelmiyor mu? Son kertede ben gelecek adına büyük bir umuttan söz edememekle birlikte, sergileme, yatırımda bulunma ve yeni sanat bulma konusunda değerli yöntemlerin belli koşullara bağlı olduğunu düşünüyorum.

E.A.: Neden şimdi İstanbul'dasınız?

L.B.: İstanbul'un enerjisi, kalitesi ve cazibesi son derece sıra dışı. 20 yılı aşkın bir sürede kendini ispat eden İstanbul Bienali ve sanat ortamı, yılda 300'ün üzerinde bienalin düzenlendiği bir ortamda artık yetenekli küratörleriyle peş peşe sergiler ortaya koyuyor. Sergilenen eserler uluslararası ve yerel bağlamlara dayanıyor. Sergilenen yapıtlar, ortaya konan kavramsal çerçeveler ve sanatçıları, her yerde görülebilir, jenerik duruşlarıyla kendilerini ispatlamış görünüyor. Ticari galerilerden Rampa ve Rodeo'da ilginç sergiler açılıyor. Bireysel lezzet ve yönetim anlayışı ön planda. Kimi girişimciler de dikkat çekiyor. Yeterince eleştirel bir izleyici kitlesi de buna eklenmiş durumda.

E.A.: Sanat tarihi ve sosyal eşitlik açısından İstanbul'un sahip olduğu bu kafa karıştırıcı avantaj için ne dersiniz?

L.B.: Bu tür durumları hep sevmişimdir. Türkiye'nin Avrupa ekonomisine doğrudan olumlu katkısı bir yana, Ortadoğu ile Türk güncel sanatının artık eskisi gibi 'egzotik' görülmediğini söylemeliyim. Türk sanatçılar artık tıpkı Kuzey Amerika ve Avrupa gibi, uluslararası haritanın dinamik bir parçası haline geldiler. İstanbul gibi bir şehri içeren Türkiye'de elbette insan hakları, politika ve ifade özgürlüğü gibi açılardan kimi problemler de bulunuyor. Ama popüler kültürünü, mutfağını ve insan zenginliğini kesinlikle yabana atmamalıyız. Bu anlamda sanatın, kendi zamanına tepki verdiğini ve bunun da ancak iyi sanatla mümkün olduğunu söyleyebilirim. Bunun için ille de kriz halinde olmanız gerekmez. Nitekim son dönemlerde Hollanda'dan da iyi yapıtlar çıkıyor.

E.A.: Seminerinizde sanatın ekosistemini gözler önüne serdiniz ve sunumu bunun üzerinden yaptınız. Peki bu ekosistemde soyu tükenen canlılar veya yenileri var mı?

L.B.: Son zamanlarda farklı nitelikleri tek bir bünyede toplayan, 'mutant' diyebileceğimiz varlıklar peydahlandı ve bu da bu ekosistemde hayatta kalmanın bir biçimi olarak dikkat çekici. Bundan, hem sanat eleştirmeni hem sanatçı ve hem de küratör olan kişilere referans verebiliriz. Daniel Birnbaum ve Dan Cameron da buna iki örnek olarak verilebilir; Kişi veya kurumların özel ve ticari olsun olmasın bir arada olabilmeleri bir yana, ilginçlikleri, bünyelerindeki çeşitliliklerinden kaynaklanıyor.

E.A.: Bu kitabı nasıl yazdınız?

L.B.: Aslında Judith Greer bana bir koleksiyoner olarak geldi ve insanlarla konuşurken, çoğunun koleksiyon yapmaktan çekindiğini ve güvenebilecekleri referans bilgilerle dolu bir kaynağa ihtiyaç duyduğunu anlattı. Bugün Çince, Korece, İtalyanca ve Arapçaya çevrilen bu kitap, nasıl sanat koleksiyonu yapılabileceğini geniş bir perspektifle ve hiçbir örnek resim kullanmadan aktarmayı başardı.

E.A.: Geleceğin sanatı hakkındaki fikriniz ya da kehanetiniz nedir?

L.B.: Geleceğe bakınca, eğer bir problem zuhur edecekse, bunun sanatın metalaşması ile ilgili olacağından endişeliyim. Evet, sanat her zaman yüksek paralar eden bir mertebede oldu ama şu anda ileri seviyede bir kapitalizm mevzubahis. Sabit bir büyüme, sabit bir nicelik artışının, eğer küresel ekonomide radikal bir değişiklik yaşanmazsa, sürekli hedeflendiği takıntılı bir durum söz konusu ve bu, sanatın tarifi açısından endişe verici. Bu minvalde, başlı başına biricik ve bireysel olan sanat üretiminin ve onun müelliflerinin; her ne kadar hayatlarını kazanmak durumunda olsalar ve bunda da haklı bulunsalar bile piyasanın dayatmalarına diretmeleri gerektiğine inanıyorum. Sanat eserleri meta değildir, ürün değildir zira. Son kertede, sanatçıların bu karmaşada, bu deli piyasada unutulmamaları gerekiyor. Belki de tüm bu ekosistemde, asıl soyu tükenen canlılar sanatçılardır. Sanatçıların kendilerini aktif olarak savunduklarını da görüyoruz. Giderek daha akıllı davranıyorlar. Belki daha çok redderek, daha az üreterek, birbirleriyle daha fazla dayanışarak daha iyiye gidebilirler.

LOUISA BUCK

Güncel sanat üzerine çalışan bir yazar, eleştirmen, ve radyo yapımcısı. Buck, 1997'den beri, İngiltere'nin en önemli sanat dergilerinden The Art Newspaper'ın güncel sanat köşesini yazıyor. Ayrıca, BBC Radyo ve Televizyonu için aralarında Front Row, Nightwaves ve BBC Dünya Servisi'nin The Strand'in de bulunduğu programlarda düzenli eleştirmenlik yapıyor. Buck, Vogue, Artforum, The Guardian ve The Sunday Telegraph'ın yazarları arasında. Buck ayrıca, Londra'nın en önemli sanat mekanlarından Tate Müzesi, Whitechapel Galerisi, ICA Landon, ve Amsterdam'da Stedelijk Müzesi'nin de bulunduğu kurumlardaki sergiler için katalog yazıları yazmış. Kitaplarından bazıları Tate tarafından 2000'de yayınlanan Moving Targets 2: A User's Guide to British Art Now (Değişen Hedefler 2: Çağdaş İngiliz Sanatı İçin Kullanma Kılavuzu); 2004'te Arts Council England yayınlarından Market Matters: The Dynamics of the Contemporary Art Market (Piyasa Meseleleri: Güncel Sanat Piyasasının Dinamikleri) ve 2006'da Cultureshock Media'dan yayınlanan Judith Greer'le birlikte yazdığı Owning Art: The Contemporary Art Collector's Handbook (Sanat Hamiliği: Güncel Sanat Koleksiyonerinin El Kitabı). En son kitabı A Place for Art: the Contemporary Art Commissioner's Handbook (Sanat İçin Bir Yer: Sanat Üretimini Desteklemeye Dair El Kitabı) Ekim 2012'de Thames & Hudson tarafından yayımlanıyor.

Comments


bottom of page