Ramazan Can ve Cem Sonel ile 15 Kasım 2024 – 12 Ocak 2025 tarihlerinde Anna Laudel İstanbul'da gerçekleşen Tüm Güzel Anılar Saklanır isimli sergileri üzerine konuştuk
Ramazan Can & Cem Sonel
Tüm Güzel Anılar Saklanır isimli serginiz Anna Laudel İstanbul’da devam ediyor. Nasıl bir araya geldiğinizden ve serginin kavramsal çerçevesinden bize bahsedebilir misiniz?
Ortada herhangi bir sergi planı yokken sokakta birlikte ürettiğimiz işler oldu. Daha sonraları üstüne uzun uzadıya konuştuğumuz sergi planlarımız oldu. Ortak sergi açmanın ötesinde ortak iş üretmekten zaten söz ederdik. Tüm bunların üstüne Art Cologne planlandı ve bizim için hareketli ve heyecanlı bir sürecin başlangıcı oldu. Çok kısa bir süremiz vardı fakat zaten günün birinde yaparız diye planladığımız taslakların üstünden geçince tüm plan daha ilk haftadan netleşti. Bu sergi de benzer bir şekilde netleşti, bugüne kadar üstünde konuşup henüz yapamadığımız işleri yapmaya karar verdik.
Ramazan Can & Cem Sonel, We bring you greetings from the nomads, 2023
Halıda kullanılan atkı ve çözgüler ile kod yazılımında kullanılan binary ikili sayı sistemin kesiştiği bir zemin var. Kendi dilini oluşturan bu iki medyumun yan yana gelmesinin sizin için anlamı nedir?
Bireysel olarak ele aldığımız kavramlar plastik bir zeminde birleşebiliyor bu da bizim için ortak bir alan yaratıyor aslında. Benim ana malzemem olan halı da piksel tabanlı, Cem’in kullandığı led paneller de piksel tabanlı. Halıda kullanılan atkı ve çözgülerin oluşturduğu kesişme noktaları Cem’in üstünde durduğu binary ikili sayı sistemin oluşturduğu zeminle örtüşüyor. Ayrıca farklı bölgelerde olsa da aşağı yukarı aynı dönemlerde büyümüş olmamız ortak bir imge dünyasına maruz kalmamıza neden olmuş diyebiliriz. Bu da aslında aynı kaynaktan beslendiğimizin bir işareti. Bu kaynak İslamiyet’in yanlış yorumlarından kaynaklı fazlasıyla gelişmiş, soyut biçimlerden oluşan bir hazine. Bu hazine hemen her evde yer alan dokuma nesneleriyle kendini gösteriyor (halılar, kilimler, dokumalar, işlemeler). Farkında olmadan kullandığımız bu nesneler üretme arzusu olan bir insanın bir yasağa nasıl baş kaldırdığının göstergeleri diyebiliriz. Bahsettiğimiz şeyler çok büyük şeylermiş gibi görünse de çok büyük şeylere işaret etmiyor aslında. Aksine bu coğrafyada yaşamış herkesi bir şekilde yakalamayı amaçlıyor.
Serginin basın bülteninde üretimlerinizin Andreas Huyssen’ın belleğin zamansal statüsü üzerine düşüncelerine de atıfta bulunduğu belirtiliyor. Huyssen’ın Alacakaranlık Anıları: Bellek Yitimi Kültüründe Zamanı Belirlemek isimli kitabına referansla bunun söylendiğini zannediyorum. Sizin ve Huyssen’ın bellek kavramını ele alış biçimleriniz hangi noktada kesişiyor veya ayrışıyor?
Geçmişle ilgileniyor gibi görünsek de aslında yaptığımız işler içinde bulunduğumuz şu anla ilgili. Ayrıca geçmişten beslendiğimiz imge ve argümanlara sahip olsak da bunu nostalji haline getirmemeye çalışıyoruz ve bundan korkuyoruz açıkçası. Zira Nostalji Andreas Huyssen’in bakışıyla kayıp bir geçmişe özlem duymaktır ve modern zamanlar içinde gelişmiştir. Hastalıktır ve ilerlemenin doğrusal çizgisinin diyalektiğine aykırıdır. Kavram ütopik bir gelecekten geri vitese geçmektir ve ütopyayı ters yüz etmektir.
Ramazan Can & Cem Sonel, All the old memories are stored, 2023
Sergide hem ayrı ayrı hem de birlikte ürettiğiniz yapıtlar yer alıyor. Birbirinizden bağımsız sürdürdüğünüz pratikleriniz diğerinden nasıl besleniyor?
Ortak yaptığımız işler bireysel yürüttüğümüz sanat yapıtlarından etkileniyor illaki fakat bireysel de bu çok mümkün değil. Zira ikimiz de iki ayrı sivri karakteriz yollarımızda çok ayrı. Hatta birlikte bir işe giriştiğimizde biraz kendi kimliklerimizden de feragat ediyoruz yoksa çok zor anlaşabiliriz gibi geliyor.
Kolektif hafıza üzerine düşündüğünüz serginizde geçmiş ve gelecek arasındaki sınırları bulanıklaştırdığınızdan söz ediyorsunuz. Bu durum hafıza kavramının da tekrar tanımlanmasını gerektirir. Sizin bu kavrama yaklaşımınız nasıl?
Geçmişin dile getirilmesinin içinde bulunduğumuz anla ilgili olduğunu söyler Andreas Huyssen. Bizim üstünde durduğumuz mesele de geçmiş ve şimdinin bağlantısı yani hatırlama eylemi ile ilgili. Dolayısıyla tam olarak bu eylemin gerçekleştiği noktada duruyoruz ve izleyicide yakalamak istediğimiz de bu.
Comments