Sadık Paşa Konağı'nda 21 Ekim'e kadar ziyarete açık olan Halil Altındere’nin Welcome to Homeland sergisini Sılay Sıldır değerlendirdi.
Welcome to Homeland, Fotoğraf: Rıdvan Bayrakoğlu, Sanatçı ve Pilot Galeri izniyle
Ve yurttaş düştü. Hukuk devleti sermayenin ortağı ve kollayıcısı vasfını kazanıp küresel sermayenin ağlarına dolandığında, devlete haklar ve sorumluluklar çerçevesinde tabi olan yurttaş da ayakta kalamadı. Hakları eridi önce. Sermaye ulus aşırı hareket ederken yurttaş, yoğunluğu tanzim edilen kitle oldu. Zayii edilebilir nüfus oldu ve yurtsuz bırakılanlar oldu.
Göçen, hakkın ve haksızlığın ötesinde gerçek üstü denecek bir yerde hukukun dışında kaldı. Göçenin statüsü bugün hukuk lügatinin çok dışında; misafirlik, kalıcılık ve geçicilikle ifade buluyor. Halil Altındere’nin yeni sergisi Welcome to Homeland yurttaşlığın tanınmaz göçmenin tanımsız olduğu yeni vatana alacakaranlık bir hoş geldiniz diyor.
Welcome to Homeland, Fotoğraf: Rıdvan Bayrakoğlu, Sanatçı ve Pilot Galeri izniyle
Kamusal bir kimlik olan yurttaşlık yeniden inşa bulurken, alanın kamusallığı sermayenin mekanda genişleme arzusu karşısında çökerken Halil Altındere durup Mars’a bakmış, bu ortamda, durumu iyice kırılgan olan göçmeni Mars’a göndermeyi öneriyor! Sergi anlatısının ilk kısmını oluşturan Space Refugee bu kurgusal Mars yolculuğuna beden olan 20’ye yakın yerleştirmeyle serginin giriş katına yerleşmiş. Mars koşullarına uygun tarım, barınma, seyahat modelleri sunuyor yerleştirmeler. İzleyicinin kurguyla gerçek arasındaki çizginin, neresine bastığını kestiremez hale geldiği anlardan biri bir astronot portresinin önünde yaşanıyor.
Halil Altındere, Suriye’den Fatih’e göçen Muhammed Faris’i astronot kıyafeti içinde -bu üniformanın batılı bedeniyle çelişen Ortadoğu’ya özgü saç modeli ve bıyığıyla- resmetmiş. Eserle karşılaşma anındaki algının aksine Muhammed Faris gerçekten uzaya çıkan ilk Suriyeli astronot. Kurgu olan kısım bu değil. Yalnız, Suriye’de de yaşandığı üzere, sermayenin birikim stratejisi içinde siyasi sınırlar tekrar çizilirken toplumsallık da bilgi üretimiyle tekrar kurgulanır. Kimi imgeler ve cümleler dolaşıma sokulur, kimileri saklanır.
Welcome to Homeland, Fotoğraf: Rıdvan Bayrakoğlu, Sanatçı ve Pilot Galeri izniyle
Faris, devrim başladığında savaş pilotu olarak halkını vurmayı reddedince iktidar ona ilişkin bilgiyi kayıtlardan siliyor. İsmini taşıyan sokakların tabelası sökülüyor uzay yolculuğunun belgeleri ortadan kaldırılıyor. Altındere resmen kapitalizmin sosyal inşası denen örgüden bir ilmik çekmiş, gösteriyor. Sanatçı bir coğrafya baştan tasarlanırken üzerindeki kimliklerin nasıl inşa bulduğuna dair bir an yakalamış, ama ifşa etmekle bırakmıyor. Rejimin sakladığı bilgiyi Rus arşivlerinden eriştiği fotoğraflarla ayağa kaldırıyor. Bu fotoğraflar taklit edilerek tasarlanan ilişkili diğer pentür işlerinde Faris’i halk kahramanı olduğu günlerde ve ailesiyle mahrem alanında izliyoruz. Altındere’nin pentüründeki anlatısal kompozisyonu ve boya sürüşü Rus propaganda sanatının dilinden konuşuyor burada. Estetiğin politikası resmin plastiği üstünden de gündelik politikayla bağ kurmuş. Sermaye küresel hacmine ererken sınırları evvelce değişen ve bugün Ortadoğu’ya müdahil olan Rusya’nın propaganda estetiğine, yeni dünyanın mor ledleri çerçeve olmuş sergide.
İroninin dozu sergi mekanının ikinci katında da düşmüyor. Homeland videosunda göçenlerin göç güzergahını takip ediyoruz. Berlin’de yaşayan Suriyeli Hip Hop sanatçısı Abu Hajar’ın yazıp söylediği rap eşliğinde Suriye üzerinden Türkiye, Akdeniz, Balkanlar ve Almanya’ya bakıyor iş. Estetiğin politikası ilginç bir stratejiyle işliyor burada. Tüm bu coğrafi yüzeydeki bu olağan dışı hareketlilik bu göç bu savaş şaşırtıcı hareketlilikte bir anlatımla karşılanmış. Vur patlasın çal oynasın bir klip estetiği öne çıkıyor. Üstelik, göçe ilişkin tanıklığımız zaten mediatize edilmiş imajlardan, medya üstünden öğrenilen bilgiden ibaretken Altındere, adına ısrarla gerçek dediğimiz şeyin canlandırmasını da koymuş önümüze eserde. Göçmenle göçmeyenin gerçek hayatta yaşanan ve basında geniş yer bulan karşılaşma anları tekrar canlandırılmış. Örneğin sınırı geçmek üzere olan bir babaya gazetecinin çelme taktığı anı seçebiliyorsunuz. Deniz kenarında yoga yapan beyaz Türklerle bottan inen Suriyelilerin karşılaşma anını da. Belki de sormak gerekiyor; gerçek yeterince filtreli iken, absürtlüğü sayesinde de sık sık gerçek üstüyle yer değiştirirken Altındere neden konusunu gerçeğin parodisine, ironiye sığınıp işliyor? Neden anlatımı, karakterleri ve kurgusu ekstremin de sınırlarını zorluyor?
Welcome to Homeland, Fotoğraf: Rıdvan Bayrakoğlu, Sanatçı ve Pilot Galeri izniyle
Belki de post gerçek çağında sanat, medya kurgusunun uğultusunun dışına çıkabilecek şiddette dili üretmeye uğraşıyor. Başka türlü söylemenin hatta başka dünyaların olasılıklarını böyle araştırıyor.
Zaten başka türlü bir dünya olasılığı estetiğin meselesidir. Estetiğin politikası mevcudun kurgusunda çatlaklar açar, egemen uzlaşının ötesine bakar. Altındere’nin sanat pratiği başından beri egemen ideolojinin sesini kıstığı seslere kulak kabartıyor. Bu göç anlatısının kahramanları ve işbirlikçileri Faris ve Hajar. İktidarın uğultu olarak bıraktığı bedenleri özne olarak yakalamanın peşinde sanatçı. Belki de post gerçeğin post vatanında, gezegenimizde, medya dilinin şiddetine ve imgesinin gücüne angaje olan göze-kulağa, ancak böyle ironik bir neşenin şiddeti ulaşabiliyor. Halil Altındere özne olarak ele aldıkları yoluyla kitlenin siyasi reflekslerini araştırırken Homeland, Almanya, Japonya, Yeni Zelanda başta olmak üzere 20’den fazla ülke geziyor.
Welcome to Homeland, Fotoğraf: Rıdvan Bayrakoğlu, Sanatçı ve Pilot Galeri izniyle
Video işinin hemen yan odasında sergilenen dev poster Köfte Airlines göçün medya temsilinden çok uzakta bir anlatımını bir imgeye sığdırmış. Yan odadaki egemen estetiği tanıyor ve kafa tutuyor bu sıra dışı imge. Balık istifi oturan göçmenleri izliyoruz; pistte, üzerinde Köfte Airlines yazan, kalkmaya hazır bir uçağın dış yüzeyinde kanatlarında sıralanmışlar. Altındere’nin dolaşıma soktuğu bozguncu imge kendini dinleten bir cümle söylüyor. Cümle göçmenin uçağın kanadındaki kırılgan durumuyla başlıyor, sermaye mekanında serbest dolaşım hakkının göçmen yerine uğrunda sınırlar kaldırılan sermayeye tanındığını iletiyor.
Köfte Airlines, Welcome to Homeland, Fotoğraf: Rıdvan Bayrakoğlu, Sanatçı ve Pilot Galeri izniyle
Göç gibi gayet insani bir meseleden bir mülteci sorunu yaratan insanlığın, sermaye mekanından Mars’a varan metruk hikayesine Cihangir’in perili köşkü ev sahibi olmuş. Bu ilginç dünya Das Art Project’in küratoryal düzenlemesi içinde Sadık Paşa Konağı'nda 21 Ekim'e kadar ziyarete açık.
Pilot Galeri organizasyonuyla hayat bulan serginin mekanı Seyhan Özdemir ve Ferit Sarper tarafından sağlanmış ve sergi Merve Ayan koordinatörlüğü , Famelog sponsorluğu, Pattu Architecture mimari düzenlemesiyle gerçekleştiriliyor.
Comments