top of page
Yazarın fotoğrafıHuo Rf

Huo soruyor: Gizem Karakaş


Gizem Karakaş’ın kişisel sergisi Masum Değiliz, 3 Mart 2019'a dek Depo’da devam ediyor. Tasarımını Fuat Eşrefoğlu’nun üstlendiği sergi, sanatçının son dönem fotoğraf, video, ses ve yazı işlerini bir araya getiriyor. Karakaş, Huo RF'in pratiği ve Masum Değiliz ile ilgili sorularını yanıtladı

Gizem Karakaş, Masum Değiliz

İşlerini uzun süredir biliyorum... Ortak bir yanımız olduğunu düşünüyorum. Bu ortak paydayı bana sergide kullanacağın ses kayıtları hatırlattı. Birçok sanatçı üretebilmek için, sanatının yanı sıra ek işte çalışmak durumunda kalıyor. Her deneyim muhakkak birbirinden çok farklı gerçekleşiyor. Çalıştığın işin ürettiğin işte nasıl bir katkısı var ya da senden götürdükleri olduğunu düşünüyor musun?

Yaptığım diğer işleri de pratiğimi besleyen deneyimler olarak görüyorum. Paris’ten yeni bir mezun olarak İstanbul’a taşındığımda burada kimseyi tanımıyordum. Bir sanat galerisinde çalışmak sanat hakkında idealist fikirleri olan bir mezun olarak beni hem hayal kırıklığına uğratmış, hem de çok şey öğretmişti. İlk kişisel sergimi Galerist'in alternatif mekânında açtım. Bu süreçteki deneyimim içerik olarak da işlerime yansıdı: Sanat dünyasındaki dinamikleri ve bu ortamda kendi yerini ironik bir şekilde sorgulayan genç bir sanatçı personası yarattım ve ürettiğim işlerin sesi bu personanın sesiydi. 2014 yılından beri devam eden bir küratörlük deneyimim var. Asistanlık yaparak başlayan bu deneyim, Galeri 5’e sanat danışmanlığı vermeye başlamamla gelişti. Benim için küratörlük insanları bir araya getirerek üretmenin başka bir yolu. Aynı anda birden fazla iş yapmak, zaman yönetimi konusunda zorlayıcı olabiliyor. Yıllar ilerledikçe galerideki sorumluluklarım da arttı bu yüzden ayrılmaya karar verdim. Şimdi Galeri 5’e danışmanlık veriyorum ve İstanbul Özel Saint-Joseph Lisesi’nde Kültürel Etkinlikler Koordinatörü olarak çalışıyorum. Okuldaki sinema kulübünün de sorumlusuyum. İnsan ilişkileri, üretimimde üzerine düşündüğüm konulardan biri ve şu an farklı bir yaş grubuyla beraber projeler geliştirmeye çalışmak düşünme şekillerimi zenginleştiriyor. Okuldaki yöneticilerin açık fikirli olmaları sayesinde bana yeni bir alan sağlanmış gibi hissediyorum. (Gülüyor.)

Sergide anladığım kadarıyla farklı zamanlarda ürettiğin ve farklı hikayeler üzerine çalıştığın işlerin var. Bu sergi nasıl bir bağlam üzerinde şekillendi? Mekânı dönüştürmeyi planladığını biliyorum. Mekân mı işlerine yön veriyor yoksa işlerin mi mekâna?

Üretimim genel anlamda gündelik yaşamdan gelen sözler üzerine kurulu: Kafamın içindeki sesler, şarkı sözleri, başkalarının söylediklerinden aklımda kalanlar, deyimler gibi... Bu sözcükler daha sonra farklı formlarda beliren hikayelere dönüşüyorlar. Bu serginin çıkış noktası Sezen Aksu’nun 90’lardaki popüler şarkısının ismi Masum Değiliz. Kendini iyi niyetli, temiz kalpli, masum görmek ve karşılaştığı herhangi bir zor durumda kendine acımak, başkalarını suçlamak insanın doğasında var. Halbuki hiçbirimiz aslında o kadar mağdur ya da masum değiliz. Bu sergi içimizdeki şeytanla yüzleşme ve onu kabullenme sürecini ortaya koyuyor. İnsanın mağrurluk ve mağdurluk arasında gidip gelen halleri üzerine kurgulanıyor. Sığınma arzusunu, yalnızlığı, takıntıları, itirafı, telkini, aldatmayı, aldatılmayı, anlayışı, affedilme isteğini ve affetmeyi içeriyor.

Serginin tasarımını Fuat Eşrefoğlu üstlendi. Mekânda sıcak bir ev ortamına verilen referanslar olmasını istiyordum. Acıya, travmalara, güvensizliklerimize tutunmanın içten içe güven veren bir tarafı var. Acı bazen bir alışkanlık haline gelebiliyor. Çaba göstermek yerine altında korunduğumuz sıcak bir battaniye, rahat bir koltuğa dönüşebiliyor.

Fuat Eşrefoğlu ve Gizem Karakaş, Anlamaya Kıyamadığım

Yakın çevren bir şekilde işlerinin parçası oluyor. Sana ilham mı oluyorlar, yoksa sen senin dilini iyi bilen ve temasta olduğun kişiler üzerinden bir dil mi inşa etmeye çalışıyorsun? En başta konuştuğumuz gibi zamanı kullanmak açısından düşünürsek bu bir pratiğe dönüşüyor diyebilir miyiz? İşbirliği, ortak düşünmek/üretmek pratiğinle birlikte nasıl ilerliyor?

İkisi birden. Bana ilham oluyorlar, bunun bir uzantısı olarak da inşa ettiğim dilin

parçası olmuş oluyorlar. Pratiğimin temelinde insan olma halini anlamak ve yansıtmak var. Bunun içine haliyle insan ilişkileri de giriyor. Çıkış noktam kendi hikayelerim olduğu için insan ilişkilerinden bahsederken yakın çevremdeki insanları dahil etmiş oluyorum. Sergide yer alan Diğerleri/Portreler serisi çevremdeki insanların söylediklerinden biriktirdiğim, istekler, hayaller, nasihatlar, düşünceler üzerine kurulu sözleri gündelik yaşantımda karşıma çıkan alelade şeylerin fotoğrafları ile birleştirerek portre çizme çabası. Bu sergi sürecinde arkadaşımlarla birlikte işler ürettik. Anlamaya Kıyamadığım videosunu Emin Fırat Övür’ün yönetmenliğinde Lara Ögel ve Ekin Kano’nun yardımlarıyla gerçekleştirdik. Fuat Eşrefoğlu’nun bana oyuncu olarak eşlik ettiği video Merve Uzunosman, Dila Yumurtacı ve Ezgi Künktakan’ın koreografisi ve dansı ile renklendi. Sergi süresince işbirlikleri üzerine kurulu gösterim ve performanslar da olacak: 2011 yılından beri Medyartiz adı altında birlikte interaktif performanslar ürettiğim Etem Şahin ile birlikte bir performansımız olacak. 2017’den beri İpek Hamzaoğlu ve Serra Tansel ile beraber çalışma sürecine girmiştik. Hayırlı Evlat adı verdiğimiz kolektifin ilk üretiminin gösterimini de sergi kapsamında yapacağız.

Galeri 5 ile de bir işbirliğin var, üretimin daha çok kurgu tarafında olduğun bir ortaklık, proje üzerinde çalışıyorsun. Bir yıla yayılacak proje Devir’den bahsedebilir misin?

4 Ocak 2019’da Galeri 5’te bir sene sürecek Devir isimli projeyi başlatıyoruz. Proje süresince, her ay bir sanatçı olmak üzere, toplam 12 sanatçı sergi mekânını atölye olarak kullanarak mekâna özgü işler üretecekler. Sanatçılar atölye sürelerini doldurduktan sonra ürettikleri iş(ler)i mekâna yerleştirecekler ve bir yılın sonunda Ocak 2020’de sergi aynı isimle açılacak. Aynı zamanda bu sergi Galeri 5’in 10. yıl sergisi. Projede yer alan sanatçıların seçimi bir “devir” sistemi ile belirleniyor. Ocak ayında projeyi başlatmak üzere seçilen ilk sanatçı, Şubat ayında mekânı kendisinden devralacak sanatçıya karar verecek ve aynı sistem her ay devam edecek... Ben başlamak üzere Merve Ünsal’ı seçtim. Bu projede biraz oyun kurucu gibiyim. Süreci bir çerçeveye oturtmak için belirlediğim kurallar var ama kalan her şey sanatçıların inisiyatifinde.

Gizem Karakaş, Mutluluk Duası

Mutlu muyuz?

2017 Ocak’ta Galeri 5’te aynı isimli bir grup sergisi açmıştık. Aynı zamanda küratörlüğünü üstlendiğim sergide Mutluluk Duası isimli bir yerleştirme göstermiştim. Kişisel sergimde de yer alacak bu yerleştirme çerçeveli “çok şükür” ve “hamdolsun” el yazıları ve bir güzel yazı defterine yine el yazısıyla defalarca “mutluyum” yazdığım bir de erden oluşuyor. 80 sayfalık defteri doldurma süreci mutlu olduğuma kendimi ikna etmek konusunda kendimle iddialaştığım dua, ceza ve meditasyon arasında gidip gelen bir deneyimdi. Bu yazılar benim için anneannemin sesiydi. Ona “Nasılsın?” diye soran herkese bu sözlerle cevap verirdi. Bugün ise çoğu muhabbet acılarımızı, dertlerimizi, iyileşme süreçlerini, meditasyon, yoga, nefes terapisi deneyimlerimizi paylaştığımız, birbirimize kişisel gelişim öğütleri verdiğimiz sohbetlere dönüşüyor. Hayat her zaman zordu. Ama bizden önceki jenerasyonlar daha mı memnundu yoksa ellerindekine razı mı oluyorlardı? Bizim hayattan daha mı çok beklentimiz var ya da daha mı farkındayız? Belki de önündeki yıllar, arkanda bıraktıklarından daha az olduğunda, zaman daha kıymetli oluyor ve beklentiler yok oluyor. Bizim sürekli erişmeye çalıştığımız “anı yaşama, akışına bırakma” bilinci de böylece kendiliğinden geliyor ve bir gün daha yaşadığın için memnun oluyorsun ve şükrediyorsun.

Comments


bottom of page