Küratörlüğünü Aslı Seven'in üstlendiği İki Güneş Altında, 21 Temmuz 2024'e kadar Odunpazarı Modern Müze'de devam ediyor. Sergideki yapıtların ışığında ikilikleri ele alıyoruz
Yazı: Murat Alat
İki Güneş Altında, Odunpazarı Modern Müze, Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz, 2023
Nice vakittir Güneş’in altında yeni bir şey yok. Zira Güneş uzun zamandır bilinmiş olan, bilinen, bilinecek olan, bilinmeye değer olan her şeyi aydınlatıyor. Güneş uzun zamandır tek hakikat, tek tanrı. Peki ya iki güneşimiz olsaydı? Birinin gölgede bıraktığını öbürü aydınlatsaydı? Elbette bilim insanları bunun ekolojik zorluklarını uzun uzun açıklayabilirler ama şuna cevap veremezler: Bizim neden iki hakikatimiz yok? Neden hakikat tek? Aristoteles'ten beri çelişmezlik mantığın değişmeyen ilkesi. Halbuki birbiriyle çelişen iki farklı hakikat bulunamaz mı? Elbette bulunur, Schrödinger’in aklımıza hâlâ kısa devre yaptıran kedisini saymazsak sanat, birbiriyle çelişen yüzlerce, binlerce, hatta milyarlarca hakikatin yegâne yuvası.
Aslı Seven küratörlüğünde Odunpazarı Modern Müze’de açılan İki Güneş Altında sergisi medeniyetimizin ve elbette görsel sanatlarımızın olmazsa olmazı yıldızların en müstesnasını, adıyla sanıyla Güneş’i dert ediniyor. Seven, Güneş’i ne yüceltiyor ne yeriyor sadece bir egzersiz olarak gökyüzünde iki Güneş, iki ışık kaynağı olsaydı diyor, her şey biraz daha farklı olmaz mıydı? İklim krizinin zirvesine çabuk adımlarla çıkadurduğumuz bu zamanlarda, medeniyetçe türlü saiklerle doğayla kültürün, insanla makinenin arasında mekik dokurken Güneş üzerine tefekküre dalmak, içinde debelendiğimiz bataklıktan kurtulmak için zarif bir o kadar da faydalı bir uğraş gibi. Seven, bu uğraşı Erol ve İdil Tabanca koleksiyonlarından seçtiği ağırlıklı olarak pentür işlerden mürekkep bir kurgu derleyerek icra etmiş. Bu tesir gücü yüksek kurgu serginin üç katına yayılan üç farklı bölüm üzerine bina edilmiş. Öykünme Dürtüsü, Kıyı Sahnesi ve Işık Hafızası adlarıyla taçlandırılmış bu üç bölüm, Seven’in doğa bilimleri ve beşerî bilimler arasında sanat üzerinden kurduğu söylemini işler kılacak eserlerle donatılmış. Ben de bu yazıda bütün bu kategorizasyonu göz önünde bulundurarak sergiden örnekler seçip Seven’in açtığı yolda adımlarını takip etmeye ve de becerebilirsem onun götürdüğünden birkaç adım da öteye gitmeye gayret edeceğim.
İki Güneş Altında, Odunpazarı Modern Müze, Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz, 2023
Öykünme Dürtüsü namlı, OMM’un giriş katına yayılmış, ismiyle müsemma seçki, sanatın membaındaki mimesis refleksine, insanın kaynağı ister duyulur olsun ister düşünülür gerçeği taklit etme dürtüsüne gönderme yapıyor. Bir alt okuma ise aynı insanın tanrıya has dünyalar yaratma yetisine imrenmesinin altını çizerek bu uğurda geliştirilmiş en nadide teknolojilerden biri olan sanatın varoluş koşullarını düşünmek için elverişli bir zemin hazırlıyor. Serginin açılışını yapan Alpin Arda Bağcık’ın Pipitizon adlı tuval üzerine yağlı boya çalışması bir diseksiyonu bilgi edinme, bilme amaçlı seyreden doktor grubunu odağına alıyor. Yaratıcısı ister tanrı olsun ister doğa her halükârda büyüleyici olan canlı bedenini yeniden yaratmak, cansız olana can vermek ve böylece de her canlının fıtratında olan ölümlülüğü aşmak medeniyetimizin yegâne ereği. Gözlem yoluyla bilgi edinmek ise Aydınlanma çağından beri bu fazlasıyla modern ve epey patetik yaşamı ilelebet süregider tutma ereğimize uygun olarak bedenlerimizi ölümsüz kılmak için işe koşuluyor. Bedeni yararak ışığın etin karanlığına nüfuz etmesini sağlayıp bilinmez olan yaşamın özünün bilinir kılınmasını niyet eden bu cerrahi operasyon sanatçı tarafından bir arkeolog refleksiyle bilimsel bilginin koşullarının kazısının yapıldığı bir ime dönüştürülüyor.
Serginin girişine yerleştirilmiş bir diğer eser olan Fatma Bucak’ın hakikatin kaynağını arayan bakışı sanat-hayat diyalektiği ekseninde ele alan videosunda ise seyirci olarak bakışımız, sanatçının gerçekleştirdiği bir performansı seyreden bir grup kadına yöneliyor. Anlamın mevzubahis performanstan mı, performansı kendilerine has tepkilerle seyreden seyircilerden mi yoksa sergi salonunda videonun karşısında duran bizden mi neşet ettiği sorusu sanatın hakikatle, bilgi ile olan ilişkisini handiyse absürtleştirerek parçalarına ayırıyor.
Bağcık’ın ve Bucak’ın eserlerini serginin girişine yerleştirerek Seven, Güneş’in nurundan pay alan gözlerimiz üzerine kurulmuş hakikat mefhumunu müze ziyaretimiz boyunca bize eşlik etmesi için türlü veçheleri ile yanımıza katıyor. Bu iki eserlik epigraftan sonra yolculuğumuzda ilk karşımıza çıkan, tarihçilerin modern olarak etiketlemekten çekinmeyeceği Mübin Orhon ve Nejat Melih Devrim’e ait pentürler. Üçü Orhon’a, ikisi Devrim’e ait olan bu beş farklı soyut çalışma odağımızı hâlâ bakışta tutarak soyut resmin imkânlarından faydalanıp bakmanın ve görmenin saf formlarını tuvalin somut yüzeyinde arıyor. Her iki sanatçının bedenli olmanın kaçınılmaz tabiatına uygun olarak da birbirinden tamamen farklı formlar ortaya çıkarması, bilimin nesnellik düsturunun tersine sanatta saf bir hakikatin bulunup bulunamayacağına dair bir sorgulamaya meydan veriyor. Yine bu giriş bölümünde iki zıt uçtan rengin eleştirisini yapan Yağız Özgen ve Nejat Satı’nın pentürlerini görüyoruz. Fizik kuralları her insan için aynı kalsa da modern sanatın defalarca gösterdiği gibi görme denen mekanizma her birimiz için farklı işleyebiliyor.
İki Güneş Altında, Odunpazarı Modern Müze, Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz, 2023
OMM’un ikinci katına çıkınca serginin Kıyı Sahnesi epizodunun içine dalıyoruz. Eser yoğunluğu en fazla, söylem çeşitliliği en çiçekli bölüm burası. Birbirinden külliyen farklı iki güneşin aydınlattığı bir alemi, içinde yaşayageldiğimiz kültürdeki ikiliklerin birbirlerine temas ettikleri hatta iç içe geçtikleri kıyı şeritlerinde arıyor bu seçki. Medeniyetimiz her ne kadar ikilikler üzerine kurulmuş olsa da bütün bu ikilikler arasındaki ilişki çokluğun birliğe indirilme kaygısı taşır. Mevzubahis ister doğa/kültür olsun ister kadın/erkek, bütün ikilikler bir öğenin diğerine üstünlüğü, ast olanın üst olana tabiiyeti esasına göre ilişkilendirilir. Hakikatin tek olduğu bir sistem çoğulluğa izin veremez. Halbuki metaforik olarak iki güneş, iki hakikat, iki tanrı demekse ikiliklerin yekününde ikiliği oluşturan farklı öğeler eş derecede varoluşsal öneme sahiptir.
Bu kalabalık bölümdeki eserleri ve de ortaya serdikleri ikilikleri listeleyecek olursak: Aras Seidigh insan-makina; Tayfun Erdoğmuş; Azade Köker; Orhan Peker; Gizem Akkoyunoğlu, doğa-kültür; Sabri Berkel; Mehmet Güleryüz, soyut-figüratif; Komet; Nuri İyem; Bedri Rahmi Eyüboğlu, ebediyet-zaman; Nuri Abaç, doğu-batı; Erol Akyavaş, organik-inorganik; Fikret Mualla, renk-form; Ferruh Başağa, ışık-gölge; Hüsamettin Koçan, dünyevi-uhrevi; Sadık Arı, düzen-kaos; Burcu Yağcıoğlu, İnci Eviner, düzen-kaos; Guido Casaretto, asıl-kopya, Haluk Akakaçe, kitsch-otantik; Erdağ Aksel, özne-nesne; Burhan Uygur, düş-hakikat; Osman Dinç; Seyhun Topuz, devinim-atalet; Ebru Uygun; Ahmet Oran, yıkım-yaratım… Seven bu zengin seçkisiyle ikiliklerin birbirine bordaladığı noktalarda bir medeniyet eleştirisi gerçekleştirirken öte yandan da aynı ikiliklerin iç içe geçtiği bölgelerde çoklu hakikat rejimlerinin imkânlarını araştırıyor.
İki Güneş Altında, Odunpazarı Modern Müze, Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz, 2023
Işık Hafızası’nın yerleştiği müzenin son katı Seven’in sanat eserleri aracılığıyla yazdığı deneysel denemenin son paragrafı. Bu bölümde Seven dünyayı anlama çabasını terk edip onu değiştirmeye, onun üzerinde mikro ölçekte de olsa olumsal bir etki yaratmaya çalışıyor. Bu uğurda da ilk iki kattaki çoğunlukla analitik, eleştirel bakışın yerini burada edimsel bir tefekkür alıyor. Taner Ceylan, İlhan Koman, Etel Adnan, Zoë Paul, Serhat Kiraz ve bir kez daha Mübin Orhon’la Nejat Melih Devrim’in eserleriyle donatılmış bu seçkide müze binasının mimari yapısının bu kata has özelliği olan Güneş ışığının sergi salonunu doldurması vesilesiyle, bir fail olarak Dünya’daki yaşamı yaratan somut bir gerçeklik, yıldızımız Güneş teşrif edip Prometheus'un tanrılardan çalıp insanlara bahşettiği, dünyalar yaratmamızın mitolojik müsebbibi, sanat eserlerinden etrafa yayılan ateşle muhabbete giriyor. Seven’in tabiriyle “organik yeryüzü” şekillerine adanmış bu seçki, serginin nüvesinde bulunan iki güneş rejimini bilimkurgu edebiyatının farazi topraklarından çıkarıp şimdi ve burada mümkün kılıyor.
Comments