Ata Doğruel Işık Kaynağı başlıklı performasını 40 gün/960 saat boyunca Odunpazarı Modern Müze’de (OMM) performansa özel olarak inşa edilmiş bir mekânda Simge Burhanoğlu küratörlüğünde 7 Kasım-17 Aralık 2022 tarihleri arasında gerçekleştirdi. Sanatçıyla performans süreci ve sürecin çıktıları üzerine konuştuk
Röportaj: Ayşe Draz
Ata Doğruel, Işık Kaynağı performansı, OMM 2022, Fotoğraf: Gülbin Eriş
Performİstanbul sanatçısı Ata Doğruel’in 7 Kasım-17 Aralık 2022 tarihleri arasında Simge Burhanoğlu küratörlüğünde OMM’da yer alan ve sanatçının 40 gün/960 saat boyunca müzede performansına özel olarak inşa edilmiş bir mekânda, yani karanlık bir odada kaldığı, ancak ziyaretçiler mum getirdiklerinde ışığa erişebildiği performansı Işık Kaynağı adlı işini ben de deneyimledikten – ve de performansa katılan ziyaretçileri gözlemleme imkânına sahip olduktan - sonra Ata ile bu performansı üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Bir yandan toplumsal yaşam ve sosyal ilişkiler, öte yandan bedensel, ruhsal ve zihinsel sınırlarla değişimler üzerine bir gözlem alanı açan bu performansa dair söyleşimizi, toplumsal bir travmaya maruz kaldığımız 6 Şubat öncesi gerçekleştirmiştik ve kafamda hem gözlemlediklerim, hem de kendi deneyimlerime dair yazacak birçok şeyi kurgulamaya başlamıştım. Ancak içinden geçmekte olduğumuz şu günlerde, benim söyleyecek ve yazacaklarımın pek bir önemi yok gibi geliyor; çünkü hayatın içinde gözlemlediğimiz dayanışma ve toplumsal ilişkilerin önemi, adeta bir “performansın” söyleyebileceklerinden çok çok daha fazlasını söylüyor… Dolayısı ile söyleşimizi, deprem ertesi Ata’ya yönlendirdiğim yeni bir soru ile açmak ve daha sonra sözü 6 Şubat öncesi gerçekleştirdiğimiz sohbete bırakmak istiyorum…
Ata Doğruel, Işık Kaynağı performansı, OMM 2022, Fotoğraf: Gülbin Eriş
Deprem öncesi ve sonrası kendi performans deneyimine baktığında değişen ne görüyorsun?
Karanlık bir odaya kendi isteğinizle girmek ile kendi isteğiniz dışında girmek arasında büyük fark var. Depremin ilk günlerinde hep bu geldi aklıma. Enkaz altında karanlıkta kalanların yaşadığı dehşeti düşündüm. Ben kendi isteğimle girdiğim karanlık odada bile sıkıntılar yaşadıysam diğer tarafı düşünemiyorum. Ama sonrasında ülke çapındaki dayanışmayı görünce de yine o söz geldi aklıma.. "İnsan insanın ışığıdır". Ben bunu bir müzede anlatmaya çalışırken, toplum bir anda bunu hayatın içerisinde gösterdi bize.
Müzede içinde 40 gün kalacağın bir alan oluştururken (performans öncesi) hangi faktörler ön plandaydı?
Haftalarca dışarı çıkmadan vakit geçireceğiniz bir oda tasarlarken doğal olarak önceliğiniz temel ihtiyaçları gözetmek oluyor. OMM ekibi, performans öncesinde odaya içinde tuvalet ve lavabo olan bir kabin kurdu. Tasarımda bunun dışında yatağın yer aldığı bir uyuma alanı, odanın ortasında bir masa ve sandalyeler, bir köşede de oturma alanı oluşturmak için minderler yer aldı. Performans karanlıkta gerçekleşeceği için minimum eşya ve basit kurulum olmasına dikkat ettim. Uyumak için yatak, yemek yemek ve yazı yazmak için masa, ayrıca seyirci ve benim için vakit geçirmek üzere minderlerin yer aldığı oturma alanı. Yatağımın yanına bir de komidin koydum ve bir çekmecesinin anahtarı bendeydi. Bu çekmeceyi çeşitli özel eşyalarımı koymak için kullandım. 40 gün, gece gündüz aralıksız olarak seyirciye açık süren bu performansta sanırım özel hayatımı bir komidin çekmecesine indirgedim diyebilirim. Bunların dışında bir de bir duvarda uzun bir ayna vardı. Mum ile odayı aydınlatan seyirci olduğunda bu ayna mekana derinlik katabilir diye düşündüm.
Nasıl bir ön hazırlık süreci deneyimledin? (performans öncesi)
Bu tür kesintisiz uzun süreli işler için fiziksel hazırlık zaten öncelikli olarak ilk kademe hazırlık. Son 6 ay sigara ve alkolü bıraktım, aralıklı oruç ve düzenli egzersiz yapıp düzenli takviye kullandım. Özellikle D vitamini; çünkü 40 gün güneş görmeyecekti bedenim. Bunun dışında 2. kademe hazırlık da zihinsel hazırlık. Ve bunların ağırlığını kıyaslarsam mesela fiziksel hazırlık bu işin %20’si, zihinsel hazırlık ise %80’i diyebilirim. Eğer performansa girerken berrak bir zihne sahip olmazsanız performansı bitirmeniz çok zor. Çünkü bu tür işler için önemli olan; zihnini, öz güvenini ve inancını taze tutmak. Çünkü berrak bir zihin her koşulda her şeyi yapabilir. Şartlar ne olursa olsun dayanmanın yolunu bir şekilde bulur. Bu zihinsel yapıyı sağlamak için genel olarak yalnız kaldım ve kendi içime döndüm. Yavaş bir hayatı sağlamaya çalıştım yaşamımda. Uzun yürüyüşler yapıp daha çok offline olmaya çalıştım. Kendimle konuşabilmek için günlük hayatımda alan yarattım. Kısır ve toksik düşünceleri eleye eleye performansa yaklaştım. Fikre karşı içimdeki inancı güçlendirdim ve bu performansı yapmayı ne kadar çok istediğimi çeşitli şekillerde tekrar tekrar hatırladım.
Ata Doğruel, Işık Kaynağı performansı, OMM 2022, Fotoğraf: Gülbin Eriş
Işık Kaynağı performansını gerçekleştirmek üzere yola koyulurken hedefin aslen kendindeki değişiklikleri mi gözlemlemekti yoksa seyirci/katılımcıları mı? Performansı bir inzivadan ayıran unsurlar neydi? Bu, süreç içinde değiştiyse nasıl değişti? Hangisi daha ön plana çıktı?
Öncelikle bu bir inziva veya dervişlik pratiği değil, çağdaş sanatın altında bir başlık olan performans sanatı kapsamında bir performanstı. Zaten eğer inziva yapmak isteseydim bunu şehrin ortasında bir modern müzede yapmazdım sanırım. Performansın asıl amacı basitçe, benim hayatımdan çıkan bir fikrin; “insana duyulan ihtiyaç”ın sanatsal bir ifadesini, yorumunu gerçekleştirmekti. Ancak bu fikri 40 gün uygulamamın ise başka bir amacı vardı. 40’ın dönüşümün sayısı olduğunu düşünüyorum. Uzun süreli performansın en önemli özelliği olan dönüştürücü yapısını en ideal yansıtabilecek sürenin 40 gün olduğunu iddia ediyorum. Bir şeyi 40 gün yapmayı, bir dönüşümün gerçekleşmesine imkân tanımak olarak görüyorum. Evet gerçekten de OMM’da o karanlık odada geçirdiğim 40 günlük süre irili ufaklı bir çok dönüşümü doğurdu. Hem bende hem seyircide. Hem fiziksel hem ruhsal. Hem davranışsal hem zihinsel birçok dönüşüme şahit olduk.
Ata Doğruel, Işık Kaynağı performansı, OMM 2022, Fotoğraf: Gülbin Eriş
Seyircinin senin bulunduğun alana girmeden nasıl hazırlanmasını istiyordun? Aslında nelere dikkat etmeleri gerekiyordu ve de ettiler mi?
Seyirci karanlık odaya girmeden önce odanın dışındaki duvarda bir metinle karşılaşıyordu. Seyirciye Not başlıklı bir metin. Bu metin; performans başlamadan önce hazırladığım, seyirciye bu performansın ne olduğunu, içeride ne gerçekleştirdiğimi, seyircinin performansa nasıl katılabileceğini ve çeşitli sınırları/kuralları kısaca açıkladığım bir metin. Buna göre odayı aydınlatmak isteyen seyircinin bunu nasıl yapabileceği, veya içeride seyirci-performansçı iletişiminin nasıl olacağı gibi birçok sorunun cevabı bu metinde mevcuttu. Ancak ilginç birşey oldu ve seyircilerin azımsanmayacak bir kısmı Seyirciye Not’u okumadan veya birazını okuyup metne pek dikkat etmeden performansa girdi. Bunu dışarıdaki performans görevlileri de teyit ediyor. Seyirciye Not’u göz ucuyla geçenler bu sefer içeride beni soru yağmuruna tutmaya başladılar ki bu beklemediğim bir durumdu işte. İnsanların çoğu sanırım okuma kısmını atlayıp, doğrudan deneyimin içine dalmayı tercih ediyor. Performans görevlilerinden Ali İhsan ilginç birşey söyledi: “Çokça insan Seyirciye Not’a biraz göz gezdirip veya okumayıp odaya pek birşey beklemeden giriyordu, ama odadan çıkarken artık performanstan etkilendikleri için duvarın karşısına geçip Seyirciye Not’u artık şimdi okumaya başlıyorlardı.” Halbuki tam tersi olmalıydı. Yine de muhteşem bir deneyimdi bunu gözlemlemek.
Ata Doğruel, Işık Kaynağı performansı, OMM 2022, Fotoğraf: Gülbin Eriş
Karanlıkta kalmanın yanı sıra sessiz kalmak da bir seçimdi; neden bunu tercih ettin? Dışarı çıkıp kendi sesini yeniden duymak nasıl bir deneyimdi?
Süreç boyunca konuşmamamın çeşitli sebepleri var. Öncelikle bunu seyirciye alan açmak için yapıyorum. Eğer konuşursam orası günlük hayatın laubali ortamına dönüşebilir diye korkuyorum ve seyircinin deneyimini bölerim diye düşünüyorum. Ayrıca performans sanatında; nasıl ki tiyatroda seyirci sahneye atlayıp sorular sorup oyunu bölemiyorsa siz de bir görünmez sahne oluşturarak gerçekleştirmelisiniz bunu. Ki böylece seyirci her istediği anda performansa müdahale edemeyeceğini bilmeli. İşte performans sırasında performansçının görünmez sahnesini oluşturmasında en etkili, işlevsel araçlardan biri de bu “susmak” mevzusu. Seyirci karşısında konuşmayan birini bulunca sanatçı-seyirci konumlandırmasını daha kolay kurabiliyor. Eğer konuşursam performans bir soru-cevap/seminer/konferans atmosferine evrilebilir ve performans olmaktan uzaklaşabilir diye düşünüyorum. Ama bunların da ötesinde susmayı kişisel bir zevk olarak da görüyorum. Bu çağda cevap vermeme özgürlüğünü günlük hayatta yaşamak güç olduğu için performanslardaki haftalar boyu susma eylemini, hayatımda arada bir nefes almamı sağlayan pencereler olarak görüyorum.
Sessizliğin esnasında sana en çok sorulan sorular neler oldu?
Sanırım insanlar en çok materyal detaylara takıldılar. En çok sorulan soruların başında tuvalet, duş ve yemeği nasıl hallettiğim geliyordu. Geçmiş yaşamım, nasıl biri olduğum gibi sorular da yoğundu. Performans ilerledikçe ruh halime yönelik sorular da yoğunlaşmaya başladı. Zihinsel durumuma ve bilişsel yetilerimin hâlâ yerinde olup olmadığına yönelik sorular da geliyordu. Ayrıca bir müzenin gece gündüz 40 gün aralıksız açık olması daha önce karşılaşılmamış sıradışı bir olay olduğu için bununla da ilgili çok soru geldi.
Ata Doğruel, Işık Kaynağı performansı, OMM 2022, Fotoğraf: Gülbin Eriş
Bu süreç zaman algını nasıl etkiledi; dışarıya çıktığında eski ritmine dönmekte zorlandın mı?
Süreç ilerledikçe, özellikle 3. ve 4. hafta dolaylarında artık performansın tam olarak içindeydim diyebilirim. Karanlığa o kadar alışmıştım ki dışarıyı unutmuştum sanki. Önceki hayatımı ve günün evrelerini unutmuş gibiydim. Sanki hep o odadaydım hayatım boyunca. Bu noktada zihinsel olarak bir çeşit akış haline geçtim diyebilirim. Günler çok hızlı ilerliyordu. Dış dünyanın referansları kaybolduğu için zamanı düşünmüyordum artık. Hissettiğim şey; günler 4-5 saat gibi geçiyordu sanki. O yüzden geriye dönüp baktığımda o karanlık odada 40 gün geçirmedim sanki; daha çok 15-20 gün gibi geldi bana.
Özel hayatının kalmamış olması seni nasıl etkiledi?
Yorucuydu. Sıradışı bir deneyimdi. Stresli tarafları da vardı. Kapıdan giren seyircinin bilinmezliği bilinemezliği ve kim olursa olsun ona yaşamınızı sunma şeffaflığı zihinsel olarak bir ağırlık yaşatıyor insana. Haftalarca yaşamınızı başkalarının gözü önünde yaşadığınızda bir süre sonra ortama yabancılaşıp seyirciyi görmemeye başladığınız vakitler de oluyor. Sinir uçlarınız yandığında artık acıyı hissetmemek gibi. Veya suyun içinde olduğunu farketmeyen balık gibi. Artık normaliniz sizi izleyen gözlerin bulunduğu bir yaşam olunca, o gözleri farketmemeye başlayabiliyorsunuz. Ama genel olarak değerlendirdiğimde büyük bir etkiden de bahsedemem sanırım. Çünkü performansa girerken özel hayatınızın kalmayacak olduğunu bilerek giriyorsunuz. Bu yüzden artık bu sizin “yeni norm”unuz oluyor ve buna uyum sağlamaya başlıyorsunuz.
Ata Doğruel, Işık Kaynağı performansı, OMM 2022, Fotoğraf: Gülbin Eriş
Baştaki deneyim ve baştaki Ata ile sondaki deneyim ve sondaki Ata arasında nasıl farklar vardı?
İlk haftalardaki deneyim daha çok seyirciyle diyaloğun kıvamını ayarlamakla ve karanlığa uyum sağlamakla geçti. Ayrıca performansın içindeyken günden güne karşılaştığınız engelleri aşmak üzerine ilerliyorsunuz ilk vakitlerde. İlerleme gücü bulabilmek için en bitik halinizde bile ruhunuzun çekirdeğine inip size güç veren o şeyi oradan çıkarmakla geçiyor. Baştaki Ata; daha ürkek, daha şaşkın ama daha heyecanlı birisiydi. Son haftalardaki deneyim ise artık alışkanlık düzeyinde geçiyor. Günlerce bir sürü engeli aşarak buraya kadar ulaşmışsınız ve artık bilinmeyenin sürprizi pek yok önünüzde. Daha çok neyi nasıl yapacağınızı biliyorsunuz ve son güne kadar sadece tek bir günü yaşamaya odaklanıyorsunuz. Sondaki Ata ise daha sakin, daha özgüvenli ama daha az coşkuya sahip birisi.
Dışarı çıktığında sendeki değişiklik başkaları ile ilişkilerine nasıl yansıdı?
İnsanlardan biraz daha uzaklaştım sanırım. Kalabalıklara girmekten kaçınır oldum. Susmaya devam etmek geliyordu içimden, daha az konuşmak. Arkadaşlarımı daha az aradım, sosyal medyadan gelen mesajların çoğunu yanıtsız bıraktım. “İnsan insanın ışığıdır” düşüncesi üzerine gerçekleştirdiğim performansta 40 günde binlerce kişiyle etkileşim içerisine girmek biraz fazla geldi sanırım. Fazla ışık gözlerimi yakmıştı sanki. Çıkınca biraz uzaklaşma ihtiyacı hissettim.
Performans sürecinde toplumsal yaşam ve sosyal ilişkilere dair gözlemlediklerin nelerdi? Kendinde nasıl yanı sıra bedensel, ruhsal ve zihinsel değişimler gözlemledin?
Birçok gözlemim oldu ama bunlardan sanırım en heyecanlı ve garip olanlarından birisi; vermeye geldiğini sananların aradıklarını bulamayınca dönüştükleri dehşetli hallerdi. Performansın ilk dönemlerinde seyirciyle diyalogda yazı yazarak ya da beden diliyle onlara istediklerini veriyordum, sorularını yazarak cevaplıyordum. Ama bunun baş edilemeyecek birşey olduğunu anladığımda seyirciyle diyaloğu durdurdum. Son 10 gün mumla gelen seyircinin fotoğrafını çekmek dışında seyircilerle iletişimden kaçınıp kendi görünmez sahnemi yaratmaya çalıştım. Böylece seyirci her istediği anda burayı bir soru/cevap etkinliğine çeviremeyeceğini anlıyordu. Ama ilginç karşılaşmalar da oldu tabi. Sorularına cevap alamayanların kendi kendilerine yaşadıkları hayal kırıklığı kimi zaman öfkeyle hesap sormalarına, kimi zaman panikle görevlileri sorguya çekmelerine neden oldu. Son 10 gün uyguladığım performatif stil, artık kimin beklentisi olmadan koşulsuz şartsız gerçekten ışık olmaya geldiğini, diğer yandan kimin belki sadece egosunu tatmin etmek için geldiğini ve gişede aldığı bilet karşılığı talep ettiği şeyi bulamayınca yaşadığı hüsranı gösterdi bize. Evet, süreç boyunca birçok gözlem vardı ama en çarpıcı gözlemlerden biri kesinlikle buydu diyebilirim.
Kendimdeki değişimlerden bahsedecek olursam; öncelikle saçlarımda farkedilir oranda beyazlar arttı ve dökülmeler çoğaldı. Performansa girerken 7 Kasım’da saçımın üstlerinde hiç beyaz yoktu, 17 Aralık’ta çıktığımda ise durum biraz farklıydı. Sürecin bilinmezliklerle dolu olması bunun sebebi olabilir diye düşünüyorum. Ruhsal olarak biraz yavaşlamış hissediyordum çıkarken. Ama en güçlü değişimi zihinsel olarak hissettim diyebilirim yine de. Zihnim 40 günlük bu maratondan çıkarken aşırı yorgundu. Ama bir o kadar da güçlenmiş hissediyordum. Demirin ateşte dövülmesi gibi. Süreç boyunca insan zihninin çok garip ve günlük hayatta karşılaşması zor olan uç noktalarını ziyaret ettim. Gördüğüm şeylerden sonra performanstan çıkarken, insan zihninin doğru mindset’i ayarladığında yapamayacağı şey yok diye hissediyordum.
Ata Doğruel, Işık Kaynağı performansı, OMM 2022, Fotoğraf: Gülbin Eriş
Işık Kaynağı performansından önce de Tevazu’yu gerçekleştirmiştin; Işık Kaynağı esnasında maden işçilerini veya Tevazu esnasında açlık grevinde olanları düşündün mü hiç? Her iki işte de bedenin sınırlarını zorlamaya yönelik bir boyut mevcut; biraz bunu açar mısın?
Işık Kaynağı’nda 5. gün gözlerimde bir rahatsızlık ortaya çıktı ve 1 hafta kadar gözlerimi açamadığım bir süre geçirdim. Seyirci mumla içeri girdiğinde muma bakamıyordum. Tıpkı güneşe bakamamak gibiydi. O karanlıkta mum ışığı artık güneş gibi geliyordu bana. Gözlerime sürekli merhem ve damla uyguladığım ve gözlük taktığım bir haftaydı. O süreçte dediğiniz şeyi hissettim diyebilirim. Bir maden işçisi gibi veya göçük altında kalmış bir depremzede gibi hissettiğim oluyordu. Oda karanlıktı ama gözlerimi açamadığım için mumla gelen seyirci de etki edemiyordu hayatıma. Tam olarak karanlıkta kalmıştım ve sanki kimse yardım edemiyordu, gerçekten kimsenin ulaşamadığı bir göçük altında gibiydim. Tevazu fikrinin çıkış noktası ise zaten yemek yeme eylemini topluma yükleyerek toplumsal vicdanı gözlemlemekti. Açlık grevi yapanlarla bir bağlantı kurulabilir evet ve benim de aklıma sık sık geliyordu bu mevzu. Çünkü onlar da aslında beslenme eylemlerini topluma yüklüyorlar bir anlamda. “Toplum olarak siz bu haksızlık karşısında bizim için bir şeyler yapın ki bu grevi durdurup bizim beslenmemize vesile olun.” diyorlar adeta. Ama benim Tevazu’da anlatmak istediğim daha geniş bir konu tabi.
40 günlük performanslar gerçekleştirme fikriyle yola çıktığı 40 serisinin ilk performansı Işık Kaynağı idi, sırada ne var?
Evet, 2018’in sonunda Performistanbul’a ve Simge Burhanoğlu’na bu niyetimi açıkladım. Buna göre; “40 yaşıma kadar 40 günlük performanslar yapacağım.” dedim, ve sonrasında 2019 başında ilk gerçekleştireceğim 40 günlük performansın taslağını onlara sunmamla süreç gerçekten başlamış oldu. Işık Kaynağı bu serinin ilk performansı olarak gerçekleşti ve geride kaldı. Şimdi, farklı 40 günlük performanslar yapmaya devam edeceğim. Önümdeki iki performans belli ve gerçekleştirmeyi bekliyorum. Bunlardan ilki mayıs ayında başlamayı düşündüğüm bir performans. Ve bu sefer kapalı bir alanda, müzede bir odada değil de, hayatın içinde gerçekleşecek bir performans olacak bu. Günlük hayatın içinde uygulayacağım bir fikir olacak. Sonrası içinse yine OMM’daki gibi bir kapalı alanda gerçekleştireceğim 40 günlük bir performans olacak. Bunun mekânı henüz belli değil. İş birliği tekliflerine açığım, buradan da duyurmuş olayım.
Ayrıca Instagram üzerinden @atadogruel.project40 hesabından da bu performansları takip edebilirsiniz. Her performansın dökümantasyonu dışında bu hesaptan da sürecin paylaşımlarını yapıyoruz.
Comentarios