Design Unlimited’in ikinci sayısı için hazırladığımız "Tasarım ne zaman koleksiyon değeri taşır?” dosyasında Paris, Londra ve New York'ta bulunan Carpenters Workshop Gallery'nin kurucu ortaklarından Julien Lombrail’ın değerlendirmelerine de yer verdik.
Julien Lombrail
Eğer Jeff Koons’un eserlerini günlük hayatımızda kullanabiliyor olsaydık, Koons bugün olduğu noktaya gelemezdi. Bu durum, dünyada neden sınırlı sayıda tasarım galerisi olduğunu açıklar nitelikte.
Bir objenin altında yatan fikir, işlevini aştığında heykel gibi olur. Tıpkı Marcel Duchamp’ın hazır nesneleri gibi. Bu nesneler gündelik hayat nesneleri gibi görünen fakat altlarında farklı anlam barındıran sanat eserleri. Seri üretim ile koleksiyon değeri taşıyan tasarım arasındaki ayrımı yapmak da çok önemli. Çok değerli bir malzemeden bir nesne üretebilirsiniz fakat bu, asla koleksiyonerliği yapılacak bir nesne olacağı anlamına gelmez. Koleksiyonerlerin bunu anlamalarını ve tasarımla tutarlı bir bağlantı kurmalarını sağlamak gerekiyor. Tasarım alanına yoğunlaşmış galeriler bu yüzden varlar.
Galeride sattığımız eserlerin değerleri yüksek olduğu için koleksiyonerler bizden bazı tavsiyeler ve yönlendirmeler bekliyorlar. Onlara ne kadar iyi tavsiyelerde bulunursanız geri gelme olasılıkları o kadar yüksek olur. Aramızda çok sıkı bir ilişki var. Çok güçlü, bir grup tasarım koleksiyonerimiz var. Ne zaman galeride sergilenmek üzere özel bir parça gelse, onları arayıp ön gösterimde bulunuyoruz. Bu grubun her ay genişlediğini görmekten mutluluk duyuyoruz. Koleksiyonerler daha fazla tasarıma daha gelişmiş bir zevk ile erişiyorlar. On yıl önce başladığımızda; tasarım, mobilyadan başka bir şey değildi. Bir kahve masasına ihtiyacın varsa gider bir kahve masası alırdın. Günümüzde insanlar hala kahve masasına ihtiyaç duyuyor ama bir yandan istikrarlı bir koleksiyon oluşturmaya çalışıyorlar çünkü yapması çok da zor değil. Çağdaş sanat dünyasına kıyasla, tasarım camiası daha küçük kalıyor. Neredeyse yüz bin sanatçıya karşılık dünyada koleksiyonerliği yapılabilir ürünler üreten tasarımcı sayısı belki de iki yüz. Beş bin çağdaş sanat galerisi varken, yalnızca on beş çağdaş tasarım galerisi bulunmakta. Uluslararası fuarlara, müzayedelere ve müzelere katılan galerilerin sayısı ise 10’u geçmiyor.
Suspended Disbelief, Wendell Castle, Carpenters Workshop Gallery izniyle
Çağdaş tasarımda Philips gibi iyi müzayede evleri var. Sotheby’s ise Art Deco eserlerinde oldukça iyi. On yıl öncesinde böyle şeyler yoktu. Tüm pazar büyüyor ve bu yüzden büyük oyuncular da var. Müzayede evleri çağdaş tasarımda zayıflar. İkinci el pazarıyla uğraşıyorlar fakat eserler ikinci ele çabuk düşmüyor. Bir müzayededen iki ayda bir çok değerli mobilyalar alıyorsam burada bir problem var demektir. Müzayedelerde sunulan ürününlerimizin sayısının çok az olmasından gurur duyuyoruz. Bu, koleksiyonerin onları kendine sakladığı anlamına geliyor. Bir açık arttırmada çok fazla çağdaş eser olmasını bir zayıflık olarak görüyorum. Bu, satıcıların eserleri kendileri satamayacakları için açık arttırma ile satmaya çalıştığı anlamına geliyor.
Koleksiyonerliği yapılabilir tasarım karmaşık bir konu. Sanatın erdemine, tarihsel ve entelektüel ilgisine sahipken, aynı zamanda işlevsel olması durumunu içinde barındırıyor. Bu büyük bir problem. Ron Arad'u örnek alalım. 20. yüzyılın sonlarında en önemli tasarımcılardan biriydi. Fiyatları çok yüksekti ama şu an fiyatları çok düşük. Spekülasyonlar yüzünden çok fazla tasarımı açık arttırmalara düştü. Bir şeyi speküle etmeye başlarsan, onu öldürürsün. Eğer Jeff Koons’un eserlerini günlük hayatımızda kullanabiliyor olsaydık, Koons bugün olduğu noktaya gelemezdi. Bu durum, dünyada neden sınırlı sayıda tasarım galerisi olduğunu açıklar nitelikte.
Galerimiz için tasarımcı seçtiğimizde, tarzını değil yaratıcılığını önemsiyoruz. Şu an Kore’den Wonmin Park, Lübnan’dan David & Nicolas ve Brezilya’dan Hugo França gibi çağdaş tasarım sahnesini temsil ettiğini düşündüğümüz tasarımcıları öne çıkarıyoruz. Örneğin, Hugo'nun eserlerinde tutarlılığı görebiliriz. Yaklaşık 60 yaşında ve hayatı boyunca daima çok tutarlı, heybetli ve güçlü yaşamış. Bu isimlerin yanı sıra, Nacho Carbonell, Vincent Dubourg, Ingrid Donat, Mathieu Lehanneur ve Giacomo Ravagli gibi yeni yeteneklere odaklanıyoruz.
Çeviri: Gökberk Tektek
Comments