Pırıltılı, devasa hayvanlar; kahkaha atan kadınlar, süt veren memeler, masallar, mitolojiler, ritüeller, tanrıçalar ve “kurtlarla koşan kadınlar”… CANAN, Kaf Dağı’nın Ardında’da bildiğimiz CANAN. Sergi, 24 Aralık’a kadar Arter’de.
Canan, Fotoğraf: Aslı Girgin
“Direniş kelimesi ne kadar doğru bilemiyorum. Ben yakınlaşmak ve bir arada durmak taraftarıyım. Direnmek ittirmeli bir şey. Fark etmek ve çözüm üretmek daha güzel.”
“Bu sergide cehennem yok. İsmi var ama kendi yok. ‘Cehennemi yaratan bizleriz ve cenneti de biz yaratacağız’ diyor sergi.”
Hayvanlar Âlemi, 2017, Yerleştirme, Payet, kumaş, elyaf, ip, Fotoğraf: Murat Germen
Neden Kaf Dağı sembolünü kullanmak istediniz?
İslam mitolojisinde tüm dünyayı çevreleyen tüm dağların anası Kaf Dağı. Ulaşılmaz olan şeyleri ifade ediyor. Kurtarıcı melekler, korkutan cinler, harikulade Anka kuşları… Hepsi Kaf Dağı’ndadır. Mutluluğun, özgüvenin ulaşılmaz olduğunu temsil edercesine... Oysa Kaf Dağı’nı biz içimizde taşırız. Korkularımızdan kurtulduğumuzda, gölgelerimizle karşılaştığımızda Kaf Dağı’nda aramak zorunda kalmayız mutluluğu. Anka kuşu efsanesi mesela, dışarıdan bir kurtartıcı beklemek yerine o kurtarıcının kendimiz olabileceğini söylemeye çalışıyor.
Kuş Kadın, 2017, Yerleştirme, Doğal taş, taş yontu, Fotoğraf: Murat Germen
Politik bir okumayı akla getiriyor bu.
Sergiyi politik de, bireysel de okuyabilirsiniz. Gayet masalsı bir dille politik bir söz söylemek mümkün. Benim sergi bunu yapıyor, gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Acılarınla, korkularınla yüzleşmek ve kurtuluşu içinde bulmak. Başardığında, o gücü eline aldığında o çözülecek gerçekten. Politik durumumuz da öyle.
Cennet, 2017, Heykel, Tül, payet, ip, kumaş,zil, motor, Fotoğraf: Murat Germen
Hem aktivist hem sanatçı olarak tanınıyorsunuz. Politik işler yapan birisiniz. Sanatçılık ve aktivizm birbirinden ayrı şeyler mi, yoksa bir mi sizin için?
Eskiden ayrıydı. Sanatçı kimliğimi sokaktayken atölyede bırakıyordum. Atölyedeyken de aktivist kimliğimi. Şimdi ikisini bir arada yaptığımı düşünüyorum.
Üretmek bir nevi direniş mi yani?
Direniş kelimesi ne kadar doğru bilemiyorum. Ben yakınlaşmak ve bir arada durmak olarak tarifliyorum üretimi ve paylaşmak. Fark etmek ve çözüm üretmek daha güzel.
Ay Işığında Yıkanan Kadınlar, 2017, Video
Sergide yedi yeni iş var, onun dışındakiler önceden üretildi. Nasıl yola çıktınız Nazlı Gürlek ile? Nasıl gelişti sergi fikri?
Sergi kendi sürecinde gelişti. Bir başlık bulup oradan yola çıkmadık. Her şey bir bütünü oluşturuyor. Tıpkı canlılar gibi. Her birinin ayrı bir anlamı var ama bir araya geldiklerinde bir bütünü oluşturuyorlar ve başka bir anlam kazanıyorlar. Yani Kaf Dağı’nı oluşturuyorlar.
Hayvanlar Âlemi, 2017, Yerleştirme, Payet, kumaş, elyaf, ip, Fotoğraf: Murat Germen
Sergi üç kattan oluşuyor. Cennet, Araf ve Cehennem. Cennet giriş kat. Cehennem genelde altta olur. Neden sizde tersi?
Bu sembolik bir tavır. Cenneti de, cehennemi de, arafı da biz yaratıyoruz ve dönüştürüyoruz. Buna vurgu yapıyor. Önemli olan cenneti uzaklarda aramamak, onu hayatımıza adapte etmek. Cennet kavramı, güzel bir tabiat, mutlu bir hayat vadediyor. Bu dünyada yaşanabilir bir şey bu, başka bir hayata bırakmadan...
Şehretü'n-nâr, 2011, Minyatür, Aharlı kâğıt üzerine altın ve asetat üzerine fotoğraf baskısı, 104 x 71 cm (çerçeveli),
Fotoğraf: Hadiye Cangökçe
Cehennem katındaki Garaibu’l Mevcudat da aslında bir başka tarafından tutarak aynı bunu söyler gibi. “Cehennem sadece beynimizdedir” diyor sanki.
O iş cinlerden ve ejderhalardan oluşan bir enstalasyon. Gölgeler ışıklarla üstümüze gelip korkutuyor. Ama bir an için aydınlık olunca anlıyoruz ki, o korkutan şeyler, tüllerin üzerindeki desenlermiş sadece. Yani korkuların gerçek olmadığını anlıyoruz. Yani bu sergide cehennem yok. İsmi var ama kendi yok. “Cehennemi yaratan bizleriz,” diyor sergi, “ve cenneti de biz yaratacağız.”
Garâibü'l-mevcûdât, 2017, Yerleştirme, Kumaş, fosforlu boya, Fotoğraf: Murat Germen
Işık, aydınlık ve karanlık arasında gidip gelen bir kurgusu var serginin ve pırıltılı olan ile pırıltılı olmayan arasında… Neden?
Hem düşünsel hem form olarak böyle bir özelliği var. Doğamızı barındırıyor. Aydınlık varsa karanlık da var. Gündüz varsa gece, güneş varsa ay var. Döngü sağlıyor. Dişil ve eril enerjinin dengede olması yani. Yin yang gibi. Sergi bireysel olarak dengemizi bulmamızı öneriyor. Dünyada şu an dişil enerji düşük, eril bakışın ve şiddetin artmasına sebep olan bir şey bu. Dişil enerjiyi kadınların bastırılması olarak okuyabilirsiniz ama şöyle de düşünmek gerekir: Yer dişildir, gök erildir. İkisi arasındaki dengesizlik hepimizin dengesini bozdu. Sergi bunu da söylüyor: “Gölgelerimizle, yani korkularımızla yüzleşip, kendimiz arasında bir eşitlik olması lazım” diyor.
Hezeyan, 2013, Video, 60'
Comments