top of page
Yazarın fotoğrafıSelin Çiftci

Kalıcılık ve geçicilik arasında

1999 yılında olduğu gibi bu yıl da yaşadığımız büyük deprem felaketinden sonra ülkemize gelen ve Mozaik Design’ın girişimi ve iş birliğiyle ODTÜ Mimarlık Fakültesi'nde verdiği konferansın ardından Hatay’da Paper Log House (Kağıt Masura Ev) projesini hayata geçiren Japon mimar Shigeru Ban’e merak ettiklerimizi sorduk


Röportaj: Selin Çiftci


Shigeru Ban, Fotoğraf: Gökhan Göktaş


Star mimarlık yaklaşımının getirdiği konforu vurgulamak yerine mimarlığı afet sonrası çözümler için bir araç olarak kullanıyorsunuz. Mimarlık pratiğinizde sosyal sorumluluğu merkeze alma hikâyeniz nasıl başladı? Mimarlık pratiğinizi nasıl konumlandırıyorsunuz?


Mimar olduğumdan beri, mimarların sosyal olarak savunmasız olanlara daha fazla destek olması gerektiğini düşündüm. 1994 Ruanda İç Savaşı ve 1995 Büyük Hanshin-Awaji Depremi, mültecilere yardım veya afet yardımı faaliyetlerine dahil olmam için ilk fırsatlardı.


Yaklaşımınızı, mimarların kalıcı yapılar yaratma arzusuna direnme konusunda çok güçlü ve yenilikçi buluyorum. Bu yaklaşım mimarlara sosyal bir misyon yüklerken, modernist mimarinin aksine mimariye farklı öncelikler getiriyor. Geçicilik ve kalıcılık kavramlarını nasıl ilişkilendiriyorsunuz?


Herkesin kalıcı yapılar inşa etme ve eski binaları yıkıp yenilerini inşa etme döngüsünü tekrarlama arzusu var. Yapısal olarak sağlam olan binalar bile çoğu zaman kolayca yıkılabiliyor. Öte yandan, bir bina geçici bir yapı olarak inşa edilse bile, binayı kullanma/sürdürme isteği ve sevgisi olduğu sürece o yapı “kalıcı” hale gelebilir. Bu anlamda mimaride kalıcılık sadece yapısal olarak güçlü olma meselesi değildir.


Shigeru Ban, ODTÜ Mimarlık Fakültesi öğrencileriyle Paper Log House’un açılışında


Çok büyük bir felaket yaşadık. Depremden sonra ODTÜ Mimarlık Fakültesi'nde bir konferans düzenlediniz ve Paper Log House’un (Kağıt Masura Ev) açılışını yaptınız. Bu iş birliği nasıl ortaya çıktı? Çıktıları neler oldu?


Bizimle iş birliği yapmak için çok sayıda e-posta talebi aldık. ODTÜ'den Kentsel Tasarım Stüdyosu bunlardan biriydi ve ilk olarak bize etkilenen bölgelere nasıl binlerce çadır sağlayabileceğimizi sordular. Binlerce çadırın tedarikinin büyük bir organizasyon tarafından karşılanması gerektiğini tartıştık ve dikkatimizi evlerini kaybeden insanlar için az miktarda da olsa ne yapabileceğimizi bulmaya yönelttik. Bu birlikte çalışmamızın başlangıcı oldu.


 

“Bir bina geçici bir yapı olarak inşa edilse bile, binayı kullanma/sürdürme isteği ve sevgisi olduğu sürece o yapı ‘kalıcı’ hale gelebilir. Bu anlamda mimaride kalıcılık sadece yapısal olarak güçlü olma meselesi değildir.”

 

Dünyanın dört bir yanında farklı kültürlerde, iklimlerde ve sosyal yapılarda çözümler ürettiniz. Bu çeşitlilik, projelerin yerelleştirilmesini ve sahaya özgü olmasını gerektiriyor. Prefabrikasyon gibi standartlaştırılmış üretim bu özgünlüğe cevap veremiyor. Bu yerelleştirmeyi nasıl başarıyorsunuz? Bu malzeme size onu yaratmak için yeterli zaman sağlıyor mu? Kullandığınız kağıttan tüpleri diğerlerinden farklı kılan nedir?


Bu sefer Antakya çevresinde çok sayıda konteyner tipi geçici konut birimi gördüm. Japonya'daki geçici konutlarda olduğu gibi, ne kadar çok sayıda geçici konut sağlamaya çalışırlarsa, yaşam koşulları o kadar düşük oluyor. Bu afetten dolayı büyük miktarda geçici konuta ihtiyaç duyulduğu için bu tür konutların kaçınılmaz olduğu yadsınamaz. Öte yandan, yerel olarak mevcut malzemeler kullanılarak, yerel özelliklere uygun konutlar tedarik etmek mümkündür. Kağıt tüpler de Türkiye'de üretilebilmektedir ve bu nedenle kolaylıkla temin edilebilmektedir.


Paper Log House projesinin uygulama sürecinden


Diğer ülkelerde yürüttüğünüz sosyal projelerde sistem nasıl işliyor? Önerilerde mi bulunuyorsunuz yoksa hükümet mekanizmaları ya da yerel yönetimler tarafından mı davet ediliyorsunuz?


Büyük bir doğal afet olduğunda birçok talep alıyoruz, ancak önce etkilenen bölgeye gidip kendi gözlerimle görmeye çalışıyoruz. Afet bölgesine gittiğinizde, destek olabilecek veya birlikte çalışabileceğiniz yerel üniversiteler ve mimarlarla tanışabilirsiniz.


Türkiye'de 1999 depreminden sonra da geçici mekân çözümlerine katılmıştınız. Şimdi yine buradasınız. Televizyon programlarında her depremden sonra Japonya'daki çözümleri ve yenilikleri tartışmaya ve konuşmaya alıştık, ancak bu konuda çok fazla değişiklik veya gelişme göstermediğimiz açık. Ancak ben size değişimle ilgili bir soru sormak istiyorum. 24 yıl sonra yeniden bu ülkede afet sonrası çözümler üzerinde çalışırken işleyişte, sistemde ve sosyal mekanizmalarda ne gibi değişiklikler gözlemlediniz? Herhangi bir zorlukla karşılaştınız mı?


Bana öyle geliyor ki son seferinde biraz daha kısıtlamasız bir ortamda geçici konutlar inşa ettik. 24 yıl sonra bu ülkenin önemli bir ekonomik gelişme kaydettiğini ve aynı zamanda sosyal sistemin daha sağlam hale geldiğini hissedebiliyorum.


Shigeru Ban, ODTÜ Mimarlık Fakültesi'nde verdiği konferansta


Bir deprem yaşadık ve şimdi yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz. Analitik bir bakış açısıyla, bundan sonra o bölgedeki binaların yapımında dikkat edilmesi gereken en önemli hususlar nelerdir? Gözlemleriniz nelerdir?


Deprem bu kadar büyük ölçekli olduğu için, yeniden yapılanmanın nasıl planlanacağı üzerine düşünmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Depreme dayanıklılık standartlarını karşılayan binalar yakın gelecekte yeniden inşa edilecek, ancak bu yeni binaların veya kasabaların depremden önceki halinden tamamen farklı olmaması veya farklı hissettirmemesi gerektiğini düşünüyorum. İnsanlara memleketlerini yeniden inşa ettiklerini hissettirmeli.


Sizce bu felaketin nedeni doğa mı, "insan" mı yoksa sistem mi? Bunu doğal afet olarak adlandırmak doğru mu?


Depremler doğadan kaynaklansa da, hasarın büyük bir kısmı insanlar tarafından inşa edilen yapıların çökmesinden kaynaklandığı için bu hasarı kapsamlı olarak değerlendiriyoruz.




Comments


bottom of page