Hollanda’nın Eindhoven şehrindeki halk kütüphanesinde eğitmen olarak çalışan tasarımcı ve maker Jasper Eikmeier, pandemi sürecinde tamamen online platformlara aktardığı pratiğini ve yaptığı atölyelerin detaylarını anlattı
Yazı: Jasper Eikmeier
Sketchup'ta mdoellenen MakersClub
Korona virüsü nedeniyle yaşadığımız karantina süreci hepimiz için zorluydu. Ancak bu dönem beklentilerimin aksine bende pozitif bir etki bıraktı; daha iyi bir maker olmamda yardımcı oldu. Karantina sürecini canlı yayın yapmayı öğrenerek, atölye düzenlemenin yeni amaçlarını bularak, profesyonel anlamda bilinirlik kazanarak ve iletişim ağımı hiç beklemediğim kadar çok genişleterek geçirdim.
Ben bir tasarımcı, maker ve Eindhoven şehrinin halk kütüphanesinde eğitimciyim. Kütüphanenin içerisinde ufak bir üretim atölyemiz var. Burada her Cumartesi benim tarafımdan koordine edilen bir MakersClub etkinliğimiz oluyor. 7-13 yaş arası çocukların hem deney, hem araştırma yaptığı hem de oyun oynadığı bir sabah geçiriyoruz. Ben ve gönüllülerimizden Enzo, çocuklara nasıl kaynak veya dikiş yapılacağını, nasıl testere tutulacağını veya malzemelerin nasıl zımpara yapılabileceğini gösteriyoruz. Ayrıca 3D yazıcı veya mikroişlemci gibi dijital aletlerin de nasıl kullanıldıklarını öğretiyoruz.
Bu işin en enteresan yanı çocuklara doğru alet ve tekniklerle nasıl ilginç şeyler üretebileceklerini göstermek. Bana göre üretmek, bir merak ve cesaret zihniyetinde olmak, hayatta elde etmek istediğin şeyleri nasıl üretebileceğine dair beceriler elde etmek demek. Tabii ki birçok şey ilk defa yapıldığında korkutucu gelebiliyor, örneğin bir çocuğun eline LED ışıkları birleştirmesi için sıcak metal lehimleme aleti vermek gibi… Ama onlara bu korkutucu şeyleri nasıl yapabileceklerini öğretmek, onlara aynı zamanda yeni şeyleri keşfetmeleri için güven vermek ve ileride daha becerikli vatandaşlar olmalarını sağlamak demek. Biz MakersClub’da geleceğin maker’larını eğitiyoruz.
Mart ayında, MakersClub da olmak üzere Güney Hollanda’daki bütün etkinlikler iptal edildi. İlk başta bu durumun ne kadar süreceği belirsizdi, bu nedenle MakersClub’ı kütüphanedeki yerimizde buluşmadan nasıl devam ettirebileceğimi düşünmeye başladım. Aslında karantinadan önce de çocuklara online platformlarda bedava olarak erişilebilecek yapım tekniklerini gösterme isteğim vardı. Burada en çok üç boyutlu modelleme programlarını tanıtmak istiyordum. Karantinayı bir fırsat olarak görerek MakersClub’ın ilk online atölyesini YouTube üzerinden canlı yayına uygun şekilde hazırlayarak 1 hafta içerisinde hazırladım.
Bu yeni online atölyeyi yaratmak benim için ışıkları kaynaklamak veya bir oyuncağı hack’lemekten farksız olarak, başlı başına bir maker projesiydi. Ben de daha önce hiç canlı yayın yapmadığım için, deneyim ve özgüven kazanmak adına denemeler yaptım. Bu proje üretim sürecinde ikiye ayrılıyor; hikâye ve teknik. Teknik kısım aslında hikâyenin anlatıldığı çerçevenin tasarlanmasına denk düşüyor. Bu çerçeve de belli başlı aletlerle kuruluyor, ancak bilgisayar üzerinden yapıldığında tabii ki daha kolay. Açık kaynaklı programlarla doğru aletlere ulaşmak sadece parmaklarımızın ucunda. Benim projemde kullandığım bedava yayın programı OBS idi, programı kullanmayı da yine YouTube üzerindeki yayınlardan öğrendim.
Solda: Pandemi sonrası MakersClub, Eindhoven Halk Kütüphanesi'nde
Sağda: Jasper Eikmeier'ın fotoğrafçılık atölyesi sırasında odası
Bu noktada sadece doğru aletlere erişebilmek, 1 saatlik bir atölyeyi çekici kılmaya yetmiyordu, bir bağlama ihtiyacım vardı. Bu noktada her şeyi bir araya getirecek bir hikâyeye ihtiyacım vardı. MakersClub’ın hikâyesi, halk kütüphanesindeki mevcudiyetiyle kuvvetli bir şekilde bağlantılı. Bu nedenle fiziksel üretim mekânımızdan online olan mevcudiyete geçişte SketchUp programını kullanarak, atölye mekânını 3 boyutlu ortamda ürettim. Bu sayede online MakersClub doğmuş oldu ve ilk atölyemi gerçekleştirmek için gerekli bölümleri hazırdı. Cumartesi günü gerçekleşen ilk yayınımda 3 boyutlu programlama yazılımlarında ürün modellemeyi anlattım. Bu sırada katılımcılarla birlikte hem mobilyalar, hem de robotlar ürettik ve katılımcıların üretimlerini sanal MakersClub’da sergiledik. Bu şekilde tam olarak katılımcı bir aktivite yaratmış olduk.
İlk canlı yayın deneyimim fazlasıyla teşvik ediciydi. Karantina sürecini üretken bir şekilde kullanabilmemin yolunu açmış oldu. Ayrıca, bu canlı yayın platformunu kullanarak başka neler yapabileceğimi, nasıl hikâyeler üretebileceğimi düşünmemi sağladı. Tıpkı bir maker’ın yeni bir aletle tanıştığı an gibi, yeni olasılıkların olduğu bir dünya açıldı. Bunu mümkün olduğu kadar fazla şey öğrenebileceğim bir fırsat olarak gördüm ve sonraki haftalarda, her Cumartesi bir canlı yayın yaparak yeni maker projeleri sunmaya devam ettim, bu sırada izleyicilerim de üretimleriyle benim sunumlarıma katkı yapmaya devam etti. Kısa süre içerisinde bu yayın sadece benim ekranımı paylaştığım bir etkinlik olmaktan çıktı. En zevk aldığım şey bu atölyeler sırasında gerçek malzemeler kullanarak fiziki projeler gerçekleştirmek oldu. Bu sırada gösterdiğim şeyler, ürettiğimiz 3 boyutlu modellerin nasıl 3 boyutlu yazıcıdan çıkarak plastik bir objeye dönüştüğü ve sonrasında çocukların karton veya elektronik aksamlarla onlara neler ekleyebilecekleriydi. Her hafta yaptığım atölyelerde daha çılgın şeyler üretmeye başladım; roket fırlatma oyunu, robot el, su tabancası, ahşap alet çantası ve kağıttan gezegenler… Benim favori atölyem analog fotoğrafçılıkla ilgili olandı. Bu atölyeyi verirken pencerelerimi alüminyum folyo ile kapladım ve odamı bir karanlık odaya dönüştürdüm. Fotoğrafçılık tarihi ve teknikleri hakkında konuşurken, aynı zamanda ev yapımı kimyasallarla ışığa duyarlı kağıtlara fotoğraf basıyordum.
Karantina sırasında yatak odam, kütüphanede bulunan MakersClub’ın karantinadan önceki hali gibi atölyenin bir parçası haline geldi. Burayı, farklı hikâyeler anlatırken farklı mekânlara dönüştürdüm. Bazen üç boyutlu yazıcı stüdyosuna, bazen robotik atölyesine, bazen de karanlık odaya dönüştü. Canlı yayın kaydettiğim araçlar bir süre sonra baya sofistike hale geldi. Geldiğim son nokta, laptopuma bağlı üç kamera, ışıklar ve profesyonel bir mikrofon ile aynı odada yatmaktı. Ayrıca ekstra bir ekran ve kumaştan üreterek yaptığım yeşil perde de odamın ortasında duruyordu. Bütün bu malzeme ve ekipmanlar, sunumumu kolaylaştırmak için her yere yayılmıştı. Hatta dijital ekranın sınırlarını zorlamak ve izleyicimle daha gelişmiş bir etkileşim kurabilmek için bir canlı yayında 360 dereceli kamera bile kullandım. Karantina devam ettikçe, benim için yeni sunum teknikleri keşfetmek daha da heyecanlı hale gelmişti. Sonunda, hepsi 1 saatten fazla süren 12 tane canlı atölye gerçekleştirdim.
Tabii ki bu süreçte atölyelerini online’a taşıyan bir tek ben değildim. Kendimi Hollanda’da bir canlı yayın dalgasının bir parçası olarak buldum. Ülkenin her bir tarafında yeni inisiyatifler çıktı. Hatta Makersbase Breda isimli şehre yakın başka bir kütüphane-atölye ile birlikte farklı atölyelerin canlı yayınlarını bir araya toplayacak bir web sitesi kurduk. Herkesin içeriğini inceleyerek uygun bir haftalık program çıkardık. Böyle bir işbirliği daha önce hiç kurulmamıştı. Hollanda’da MakersClub gibi oluşumların benzerlerinin olduğunu biliyordum ancak herkes genelde kendi yerel topluluğunda çalışıyordu. Bu oluşum sayesinde hepimiz bir anda ulusal bir maker grubunun parçası haline geldik.
Haziran ayında küçük gruplar halinde de olsa toplanmalar başladığında canlı yayınlarıma son verdim. MakersClub’ı kütüphanede, güvenli bir şekilde yeniden yapabilmeye başladık. Canlı yayınlar ne kadar farklı hikâyeler anlatabilmek için iyi bir platform olsa da, bir atölyenin fiziki şartlarında verilecek eğitimin yerini tutmuyor. Burada çocuklara gerçekte aletleri nasıl tutacaklarını veya bir projeye nasıl başlayabileceklerini öğretebiliyoruz. Bu sayede hayatlarına gerçekten dokunabildiğimizi düşünüyorum. Ama bu canlı yayınların beni çok daha iyi bir eğitmen yaptığını söylemeliyim. “Üretmek” hakkında bu kadar çok hikâye üretebilmek ve bunları online bir ortamda sunabilmek benim de kendi projelerimi daha özgüvenli bir şekilde ele almamı sağladı.
Karantina ilk başladığında bu durumun benim için profesyonel anlamda bir geri çekilme olacağından çok korkmuştum, bu zamanda gelişemeyeceğimi düşünüyordum. Aksine çok fazla öğrendiğim ve geliştiğim bir süreç oldu. Pandemi hala sürerken, kütüphanede de online etkinliklerin sayısını arttırmaya devam ediyoruz. Canlı yayın yapmayı öğrendiğimde, daha fazla insana ulaşabilecek aktiviteler yaratabildiğimi farkettim. Ayrıca bu süreçte hem Breda hem de Eindhoven’da birçok maker ile tanıştım. Birçok insanın beni canlı yayınlarımdan tanıdığını gördüm. Yaptığım işlerin online platformlarda görünür olması, insanların benim ne yaptığımı anlamalarına da yardımcı oldu. İşbirlikleri yapmanın da kolaylaştığı bu süreçte hem İnternet ortamındaki, hem de yereldeki maker komünitelerinin bir parçası olabildiğim için çok mutluyum.
Comments