top of page
Barış Acar & Alp Doğu Eser

Kavramsal sanat için kavramsal ayrımlar

İki sanat tarihçisi, Barış Acar ve Alp Doğu Eser, Karşı-konuşmalar isimli video serilerinin yeni bölümünde kavramsal sanatı ele alıyor



“Kavram”, “kavramsallık”, “bağlam”, “bağlamsallık”, “kavram sanatı”, “kavramsal sanat”... Bütün bunların bir ortak paydası var mı yoksa bütün bu kavramlar söylemler evreninde dolaştıkları kadar dağınıklar mı gerçekten?


Karşı-Konuşmalar’ın yeni formatına bu soruyla başladık. Kısa ve sorun odaklı konuşmalara odaklanacağız bundan böyle.


Çağdaş sanat alanındaki en etkili ama bir o kadar da müphem akımlardan biri kavramsal sanat ve onu anlamak için bir takım kavramsal ayrımlar yapmaya ihtiyaç duyuyoruz. Çoğu zaman da sapla saman birbirine karışıyor. Bu videoda kavram probleminin Kant’a açtığı problemlerden başlayarak, Duchamp’ın “kavramın resmini yapma” girişimine, orada Letrizm’e ve Art After Philosophy’ye dek uzanarak Kavramsal Sanat’ın çevresini dolandık.


 

Biraz da videoların mutfağından konuşalım


Kavramsal Sanat, aslında avangardın tasarısını çerçeveliyor diyebilirim. 1960’larda ortaya çıkıyor ama aslında belki de Romantik gelenekten beri huzursuz huzursuz ortalıkta dolanan bir hayaletin kağıda dökülmüş hali gibi.


Schelling ne diyordu transandantal felsefe üzerine:

“...aynı anda hem tasarımların nesnelere göre belirlendiği hem de nesnelerin tasarımlara göre belirlendiği nasıl düşünülebilir?”[1]


Avangardın ütopyasının tam bu cümlede gizli olduğunu düşünebiliriz. Sanat-yaşam birlikteliği diye kısaca söylenip geçilen ve çokça da bıyıkaltından gülünen tasarının altında, biçim ve içeriğin, formun ve zihnin, nesne ve öznenin uzun mücadelesine dair çözüme duyulan bir özlem yatmaktadır.


Kosuth’un Duchamp’ın pratiğinden devralarak kavramsallaştırdığı/ teorik bir düzleme taşıdığı hamle budur.[2] Öte yandan videoda değinme şansımız çok olmadı. Kosuth 70’lerden sonra daha antropolojik bir alana doğru kayar ve odağını Batılı, beyaz anlatının dışındaki kültürlere yöneltir. Bunun bir nevi Wittgensteincı bir kayma olduğunu da düşünebiliriz. Dil sorunlarından dili düzenleyen ilişkilerin/ etkileşimlerin sorunlarına doğru geçiş yapmıştır.


Son bir notu da Duchamp üzerine düşelim buraya. Videoyu düzenlerken kurtarmak mümkün olmadı fakat Duchamp, Rönesans ressamları üzerine konuşurken, onların asıl derdinin boya değil, boyanın ötesindeki bir şey olduğu (bu elbette tanrı kılığına bürünmüş “kutsal” idi), kendisinin de aslında bu aynı sorunla uğraştığını söylüyordu. Elbette Duchamp’ın derdi boyanın ötesine geçerek tanrıyı bulmak değildi Büyük Cam’ı yaparken ama “kutsal”ın yeriyle ilgili bir girişimdi bu. Onu resmin içinden çıkartıp yanıbaşımızdaki sıraya oturtuyor ve “Hadi bakalım, şimdi bir oyun oyanayalım” diyordu.  Avangardın büyüsü ve büyübozumu aynı zamanda buydu.


Karşı-Konuşmalar’a Art Unlimited'da yer alan bu ana sayfamız dışında, erişim kolaylığını sağlamak adına, YouTube ve Spotify üzerinden de ulaşabilirsiniz.


 

1. F.W. Schelling, Transandantal İdealizm Sistemi, (Çev. Merve Ertene), Ankara: Doğu Batı Yayınları, 2022, s. 38

2. Bakın burada yine kavramsallaştırmayı bir bağlam olarak kullandık. Avangard tarafından gerçekleştirildiğini öne sürdüğümüz belirli bir yapıt üretme mantığının kümesi olarak. Bunun Kavramsal Sanat’la ilgisi yok yine. Kavramsal sanat bu kavramsallaştırmayla dile getirdiğimiz şeyden farklı bir şey. Videoda üstünde durduğumuz nokta bu idi.

Comments


Commenting has been turned off.
bottom of page