Sanatçı Emel Kurhan’ın, kumaş üzerine işlediği desen ve onlara eşlik eden boyamalarla masa oyunlarını merkezine aldığı on beş yeni eserinin bir arada sunulduğu kişisel sergisi Kazanan Hepsini Alır, 25 Mayıs- 19 Haziran 2021 tarihleri arasında Öktem Aykut sanat galerisinde izleyiciyle buluştu
Röportaj: Selin Çiftci
Emel Kurhan
Son serginizin itkisi nasıl gelişti; sergide yer alan çalışmalarınızdan bahseder misiniz; sergi nasıl bir çekirdek etrafında şekilleniyor?
2020’de bütün dünya eve kapandığında, ilk defa hiçbir şey yapmak istemeden durdum. Hayatımda bir ilkti, hep aklımda bir proje, bir fikir, bir seyahat, bir şey vardı. Durdum ve hiçbir şey yapmadan zaman geçirdim. İzleyemediğim filmleri, kaçırdığım dizileri izledim; sokaktaki sesleri dinledim, acele etmeden vaktimi aldım. Ve bir süre sonra “İnsanlar evlerinde şu anda acaba ne yapıyorlar?” sorusu aklıma geldi. Sıkılanlar kendini nasıl oyalıyor; dört duvar arasında zihnini nasıl teşvik ediyor? Buradan yola çıkarak yavaş yavaş çizmeye başladım ve spontane bir şekilde bir seri oluşturdum.
Sergi, iskambil, domino, tavla, bulmaca gibi oyunları konu ediyor. Kendi kendimize ya da sevdiklerimizle oynarken zamanın nasıl geçtiğini unuttuğumuz, talihin gerçek hayattaki ağırlığını omuzlarımızdan bir süreliğine dahi olsa kalktığını hissettiğimiz, tekrar tekrar oynarken belki de aklımızı kurtardığımız oyunlar.
Kariyerinizde hangi noktayı tarif ediyor bu sergi; nasıl konumlandırırsınız; önceki çalışmalarınızla nasıl bir ilişki kuruyor?
Bu sorunun cevabını zaman gösterecek.
Solda: Emel Kurhan, Kazanan Hepsini Alır, 2021, Kumaş üzerine nakış ve akrilik, 100 x 75 cm
Sağda: Emel Kurhan, Kupa Kızı, 2021, Kumaş üzerine nakış, 82 x 82 cm
Üretim sürecinize geldiğimizde nasıl bir mekanizma karşılıyor bizi, oradaki dinamiği bize tarif eder misiniz? Nelerden ilham alıp, neleri dert ediniyorsunuz; uyguladığınız ritüelleriniz var mı?
Yaşantıdan, çocukluğumdan, hislerden, seyahatlerden, hikâyelerden ilham alıyorum. Bir konu hakkında çalıştığım zaman kafamda genel bir tablo şekilleniyor. Önce çizimlerimi yapıyorum, kompozisyona karar veriyorum. Yere koyup bir bütünde bakıyorum, eliyorum, ekliyorum. İlk aşama her zaman çizim oluyor. Sonrasında kumaşa aktarıyorum çizimi ve uzun süren bir üretim süreci başlıyor. Kendi nakışlarımı kendim yapıyorum. Nakış kısmını çok seviyorum, boyut katmak için çizimin bir parçasını nakış olarak tamamlıyorum. En uzun süren taraf bu. Bu serginin hazırlıkları sokağa çıkma yasaklarına denk geldiği için, çalışma şeklimde bazı değişiklikler yaptım ve duruma uyum sağladım; mesela geceleri yerine gündüzleri çalıştım, haftasonları dinlendim. Boya ve iplikleri önceden temin ettim. Farklı bir şekilde organize oldum. Nakış kısmı bittikten sonra kumaşlar gerdirmeye gidiyor ve boyama kısmı başlıyor.
İyi ya da kötü, bir çok duyguyu yaşayıp dışarı çıkartabilmek için, kendimi en rahat ifade edebilme şekli olduğu için sanat yapıyorum.
İş yapmaya başladığınızdan itibaren sanat dünyasında işler nasıl değişti; gözlemleriniz neler?
Sanat dünyası her zaman olduğu gibi, pek bir şey değişmedi.
Kariyerinizde kırılma noktası yaratan ya da sizin için çok önemli olduğunu düşündüğünüz, ayrı bir yere koyduğunuz bir eser ya da seriniz var mı?
Son yaptığım sergi, çalışma şeklime, bakış açıma yeni bir şey ekledi. Ondan öncesinde 2018 senesinde Paris Internationale’e katılmak da bir fark yarattı; ondan önce açtığım tüm sergiler için de aynı şeyi söyleyebilirim. Hepsi, bugüne gelmeme yaradı; her yaptığım çalışma beni bir tık öteye götürdü; iyi veya kötü deneyimleri değerlendirebildim. Her serginin üzerimde bir etkisi var.
Niçin sanat yapıyorsunuz ve devam etmeye neden değerdi?
İyi ya da kötü, bir çok duyguyu yaşayıp dışarı çıkartabilmek için, kendimi en rahat ifade edebilme şekli olduğu için sanat yapıyorum.
Comments