top of page
Yazarın fotoğrafıMerve Akar Akgün

Melankolinin tonları

Károly Aliotti küratörlüğünde hazırlanan Distilled From Scattered Blue isimli sergi 2 Kasım'a dek Galerist'te devam ediyor. Mavi renginin bildiğimiz anlamlarının ötesindeki anlamlarını arayan sergi, yaraya, hafızaya, özleme, yalnızlığa ve mesafeye dokunuyor


Hazırlayan: Merve Akar Akgün

Sergi yerleşim görselleri: Zeynep Fırat


Distilled From Scattered Blue sergisinden görünüm, Galerist'in izniyle


İsmini Lavinia Greenlaw’ın From Scattered Blue şiirindeki bir mısradan ödünç alan Distilled From the Scattered Blue sergisi, Abdülmecid Efendi, Murat Akagündüz, Erol Akyavaş, Semiha Berksoy, Albert Bitran, Katrien de Blauwer, Hera Büyüktaşcıyan, Nejad Devrim, Marlene Dumas, Nermin Er, Max Ernst, Candeğer Furtun, Ahmet Doğu İpek, Fatoş İrwen, Şahin Kaygun, William Kentridge, Onur Kılıç, Gustav Klimt, Çağla Köseoğulları, Nermin Kura, Dora Maar, Basim Magdy, Kate MccGwire, Joan Miró, Mübin Orhon, Lara Ögel, Erman Özbaşaran, Eduard Pechuël-Loesche, Anıl Saldıran, Sarkis, Léon Spilliaert, Yaşam Şaşmazer, Defne Tesal, Clare Twomey, Elif Uras ve Masao Yamamoto’nun eserleri Károly Aliotti'nin kurguladığı çağrışım ve duygu dünyası içerisinde birbirlerine bağlanıyor ve izleyiciden "bir türlü varamadığı o yer, mideye çöreklenen taş, göğsünde bir nişan gibi" taşıdığını tahayyül ettiği acısını "mavi" renk aracılığıyla içselleştirirken "gardını düşürmesini" talep ediyor.




Sergiye eşlik eden ve tasarımını Okay Karadayılar’ın yaptığı İngilizce ve Türkçe olarak iki ayrı dilde basılan yayının metni de Károly Aliotti tarafından kaleme alındı. Yayının her bir kopyasının cyanotype tekniği pozlanmış şömizi bulunuyor.





Distilled From Scattered Blue, 2017 yılında Galerist’te düzenlenen, Károly Aliotti ile Nilüfer Şaşmazer’in eş küratörlüğünü yaptığı ve siyah rengin doğurgan yaratıcılığına odaklanan Dark Deep Darkness and Splendor sergisinin hafızasını da geri çağırıyor.




David Lynch, Mountain with eye, 2009


 

Galeriye giren izleyiciyle direkt olarak çok derinden bir ilişkilenmeye girmek isteyen bu serginin yapıtlarının yaratıcılarına, seyirciyi küratörün tanımladığı mavilerin içine davet eden sanatçılarına sorduk ve yanıtlarını derledik.


"Mavi renk hem doğada hem de sanatta melankoliyle ilişkilendirilir.

Yves Klein, maviyi boyutsuzluk ve derinlikle (blue has no dimensions; it is beyond dimensions) tanımlamıştır, mavi tonlarının insanda sonsuzluğa duyulan bir özlemi uyandırdığını söylemiştir. Georgia O’Keeffe mavinin, insanlığın ardından bile kalıcı olacağını ima ederek, maviye zamansız bir derinlik yüklemiştir. Franz Marc maviyi ruhani bir prensip olarak değerlendirmiştir, Raoul Dufy mavi rengin tüm tonlarında kendi karakterini koruduğunu vurgulamıştır. Sylvia Earle de doğanın dengesiyle bağlantı kurarak "mavi yoksa yeşil de yok" (no blue, no green) ifadesini kullanarak mavinin ekosistemdeki hayati rolüne işaret etmiştir.

Şimdi Károly Aliotti’nin göstergeleriyle baktığımız mavi ve sizin yapıtınızın Distilled From the Scattered Blue sergisine eklemlenmesiyle ilgili düşüncelerinizi merak ediyorum. Siz küratörün kurduğu bu anlam matrisine dahilinizi nasıl ifade edersiniz?"




Anıl Saldıran

Hepimizin gözü önünde, hepimizden saklı.


Anıl Saldıran, İsimsiz, 2023-2024, Ahşap panel üzerine yumurta tempera, 42 × 29,7 cm Sanatçı ve Galeri Nev'in izniyle


"Mavi benim için gökyüzünden ziyade okyanusun yansımasıdır; hadalbölgenin derin karanlığında ışıkla birlikte tamamıyla yutulmadan evvel, siyaha karışmaya başlayan soğuk tonlardır. Bu mavide hüzünle tanımlanmamış bir yalnızlık bulurum; her şeyle çevrili ama hiçbir şeye temas etmeyen. Sessiz ve ihtiyaçsız. Burdaki mavi bir varlık olmuştur artık: istediğini karanlığında gizleyen, istediğini soğuk ışığındagösteren ama her zaman uzak ve ulaşılmaz. Daturalar bu mavi-siyah birlikteliğinde ortaya çıktı. Datura çiçekleri sadece gece açar, bir gece açık kalır ve sabahın ilk ışıklarıyla birlikte solmaya başlar. Solana dek muhteşem parfümlerini yayarlarken üzerlerinde ay ışığının soğuk mavisi parlar. Açık kaldıkları bu kısa zaman diliminde onlara şahit olacak birilerinin olup olmaması ise önemsizdir. Bu yüzden resmin izleyiciye açtığı pencerede bize sırtları dönüktür. Maviden derin siyaha doğru giderken solacakları gerçeğiyle değil, ay ışığındaki kısa sohbetleriyle var olurlar. Hepimizin gözü önünde, hepimizden saklı."
















Distilled From Scattered Blue sergisinden görünüm, Galerist'in izniyle


 

Ahmet Doğu İpek

 Onarmak, tedavi etmek, dikmek, düzeltmek.



Ahmet Doğu İpek, Repair / Lapis Lazuli, 2024, Kâğıt üzerine suluboya, lapis lazuli pigmenti, 200 × 135 cm

Ahmet Doğu İpek, Repair / Lapis Lazuli, 2024, Kâğıt üzerine suluboya, lapis lazuli pigmenti, 200 × 135 cm

Ahmet Doğu İpek, Repair / Lapis Lazuli, 2024, Kâğıt üzerine suluboya, lapis lazuli pigmenti, 200 × 135 cm

Sanatçının ve Galeri Nev İstanbul'un izniyle


"Benim mavi renge olan ilgim ve onunla ilişkim oldum olası, belki çocukluğumdan beri, çok sınırlı kaldı. Sezgisel bir yerden onu fazla sentetik, plastik bulurdum. Hâlâ da öyle düşünüyorum.

Yaklaşık on yıl kadar önce Siyah Su Kayıtları adını koyduğum seriye yeni başlamıştım. Suyla epey inceltilmiş suluboyayı kâğıdın ya da tuvalin yüzeyinde defalarca gezdirerek oluşan katmanlardan, yarı soyut-yarı manzara resmine benzer işler üretiyordum. Daha büyük ebatlarda ve daha kontrollü bir şekilde çalıştığım işlerden birinde, ortaya neredeyse ters ışıkta geriye doğru sıralanan ve ufukta kaybolan bir dağ manzarası çıktı. Bir de onun mavi/gri ile yapılmış küçük bir denemesi. Károly ta o zaman bu işleri görmüş ve çok sevdiğini belirtmişti. Benim bu sergiye dahil olma hikâyem serginin mavinin mesafeyle ilişkilendirildiği bölümüne benzer bir peyzaj üretmem için davet edildiğimde başladı.

Bu çalışmaların ortaya çıkmasında tesadüfün ve kullanılan malzemenin büyük bir rolü olduğundan, Károly’ye her zaman iyi sonuç almanın mümkün olmadığını ama deneyeceğimi belirterek çalışmaya başladım. Bu süreçte zihnim bir yandan lapis lazuli taşının ve bu taşın öğütülmesiyle elde edilen mavi pigmentin zengin hikâyeleriyle doldu. Çok fazla değişkene bağlı olan peyzaj resminin düzgün çıkmama ihtimaline karşı, bir alternatif olarak lapis lazuli hikâyesinden ilerlemeye karar verdim. Bir taşın öğütülüp toz haline getirilmiş pigmentini sulandırıp ondan tekrar taş yapma fikrini düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum, heyecanlanmıştım.

Repair adını koyduğum seri, adından anlaşılacağı üzere onarmak, tedavi etmek, dikmek, düzeltmek gibi eylemlerle ilgiliydi. Dolayısıyla serginin yara, çatlak ve bedenle ilgili kısmıyla da ilişkileniyordu. Toz haline gelmiş bir taşın parçalarını yeniden bir araya getirip vücut bütünlüğünü sağlamak ya da çatlamaya yüz tutmuş, açılmış bir yarayı onarmak mümkün olabilir miydi, gibi sorular vardı aklımda. Károly’nin de heyecanlanması üzerine sergideki üç işi ürettim. Böylelikle nadir bir taş olan lapis lazulinin hikâyesi ve ondan elde edilen pigment, bu seriye hem kılavuz oldu hem de işin ta kendisi."
















Distilled From Scattered Blue sergisinden görünüm, Galerist'in izniyle


 

Defne Tesal

Geride kalan, uzaklaşan, artık netliğini kaybetmiş ama hâlâ izleriyle ve anılarıyla güçlü.


Defne Tesal, Kusurlar Manzara 10, 2020 Çizgili kâğıt üzerine mürekkep, 22 x 17,5 cm, Sanatçının ve Galerist'in izniyle


"Mavi, içine çeken, lezzeti olan, sadece gözümle değil, diğer duyularımla da algıladığım bir renk. Kuvveti, kırılganlığı, karanlığı, ferahlığı, uzaklığı ve aynı zamanda yakınlığı barındıran bir renk. Károly Aliotti’nin Distilled From the Scattered Blue sergisiyle açtığı yoldan ilerleyip sergideki işlerime yeniden bakarken, geride kalan, uzaklaşan, artık netliğini kaybetmiş ama hâlâ izleriyle ve anılarıyla güçlü olan Mavi’yi hissediyorum."















Distilled From Scattered Blue sergisinden görünüm, Galerist'in izniyle


 

Elif Uras

Berrak, dingin, sonsuz ışık akışı.


Elif Uras, Kuğunun gözyaşları, 2024, Stonepaste, Terra sigillata, sır altı, sır 41 x 16 x 16 cm, Sanatçının ve Galerist'in izniyle


"

Günbatımı

Mavi kendi başına ne kadar muazzam olsa da benim için en önemli yanı başka renklerle yan yana geldiğinde ortaya çıkan görsellik. Mesela Lavinia Greenlaw’ın sergiye adını veren dizelerindeki geçen “saçılmış maviden damıtılan sodyum turuncusu ve granit pembesi,” penceremden gökyüzünün deli bir şekilde tutuştuğu günbatımlarında bakıp durduğum, sonra da paletimle yaratmaya çalıştığım renkler değil mi? Günbatımının hüznü o muhteşem turuncu ve pembenin mavi üzerinden kayıp gitmesi ve sonsuzluğun karanlığında kaybolmasında gizli.


Mavi-beyaz

Seramikte mavi başlı başına bir efsane. Kobalt mavi boyalar neredeyse 1000 senedir Uzak ve Yakın Doğu’da porselen ve seramikte kullanılıyor, geçmişten gelip dünyaya yayılan zamansız bir gelenek. Mavi yine tek başına değil; burada porselenin ya da astarlanmış seramik yüzeyin beyazıyla el ele verip ahenkli bir estetik yaratıyor. Porselenin sonsuz beyazının üzerinde oynaşan mavi bulutlar ve lotus çiçekleri Çin’den uzanıp bizim coğrafyaya varıyor. İznik çinisinde kobalt mavisinin en az üç tonu var: koyu, orta ve duru. Duru maviye en oturanı. Berrak, dingin, sonsuz ışık akışı.


Arabesque

Akıp giden kıvrak formlar sürekli tekrarla yüzeyde dans ediyor. Sanat tarihinin iç içe geçmiş yuvarlanan tekrar eden kıvrak formlara verdiği isim arabesque. Batının bütün Yakın Doğu görselliğini hiçbir nüansa fırsat vermeden aynı isimle aynı kazana atması aslında. Diğer yandan arabesque balede temel pozisyonlardan birine verilen isim. Bir kol öne ve yukarı uzatılır, bir bacak geriye doğru kaldırılır. Geçmişten geleceğe doğru beden üzerinden zamanın akışını simgeleyen bir pozisyon. Bu pozisyonunun en güçlü ve en uzun versiyonu George Balanchine’e atfedilir. Balanchine sahneyi yapaylıktan ve dekordan arındırır, en minimal şekilde arkadaki beyaz perdeye mavi ışık yansıtır. Hareketli formlar bu mavi fonda akıp gider. Mavinin tonları balenin hissiyat tonuna göre değişir. Balanchine mavi ışığın balelerine derinlik sonsuzluk ve ruhani bir enerji kattığını düşünür.


Kuğunun Gözyaşları

Mavi ışık ve kıvrılan yuvarlanan çizgiler bu sergi için özel ürettiğim gözyaşı şişesini de tanımlıyor. Gözyaşı şişeleri Roma döneminden beri değişik kültürlerde ve coğrafyalarda ortaya çıkıyor. En kıvrak en arabesque olanı da İran’da 19. yüzyılda yapılanlar. Kıvrak boyunlu hüzün dolu bir kuğuyu andırıyorlar, isimleri de Ashkdan yani aşktan geliyor. Efsaneye göre kadınların savaşa giden kocalarının arkasından döktükleri gözyaşlarını topladıkları şişeler bunlar. Zamanı içinde barındırmak için yapılmış objeler. 16. yüzyıl Venedik cam vazolardan esinlenmiş bu formu seramikle evirirken dış yüzeyine sürdüğüm astarın yarattığı kılcal çatlakların içine giren kobalt boya, mavinin kırılgan hüznünün bir sembolü mü? Boyun, içi "elektrik" mavisiyle boyanmış göz formunda bir ağız ve ağzın en ucuna konuşlanmış küçük bir gözyaşı damlası tıpkı arabesque pozisyondaki dansçının öne ve yukarı uzattığı eli gibi zamanın içinden çıkan zamansızlığı mı yakalamaya çalışıyor?

"
















Distilled From Scattered Blue sergisinden görünüm, Galerist'in izniyle


 

Hera Büyüktaşcıyan

Zamanın, belleğin, bedenlerin, uhrevi olanla yeryüzünün ikilemleri.



Hera Büyüktaşcıyan, Archipelago Fugue, 2019 - devam ediyor. Karo, bronz, 19 x 8 x 25 cm

Hera Büyüktaşcıyan, The Sky in My Palm, 2018, Bronz, Livissi'de bir duvardan parçalar, 7 x 18,5 x 9 cm

Sanatçının ve Green Art Gallery'nin izniyle


"Benim için mavi, bir tür eşik ve tercümesi ya da tanımlarla sınırlanması mümkün olmayanları ve arada kalmışlıkları bünyesinde barındırıyor. Korku ve cesaret, yıkım ve inşa, kırılmak ve onarılmak, taşlaşma ve devingenlik, itiraf ve sır, gökyüzü ve yeryüzü... veya bütün bu durum ve unsurların arasında kalan anın ta kendisi belki de. Sergide yer alan her iki yapıtım Archipelago Fugue (2019 - devam ediyor) ve The Sky in My Palm (2018) ayrı zaman dilimlerinden gelen, ancak sergiyle oldukları kadar geldikleri zamansal düzlemler içerisinde mavinin bir geçiş alanı olma kimliğiyle birbirlerini tamamlar haldeler. Her ikisi de  maddesel ağırlıklarının aksine, rengin doğası gereği uçuculuğa, geçiciliğe ama aynı zamanda iki farklı durum arasında aktive olmuş bir ;hareketliliğe işaret ediyor ve bir nevi parçalanmış yapıları gereği esasında serginintaşıdığı isimle birebir ilişkileniyorlar bana göre. Zamanın, belleğin, bedenlerin, uhrevi olanla yeryüzünün ikilemlerini ve aralarındaki eşiğin külliyatına ses veren iki iş olduklarını söyleyebiliriz."
















Distilled From the Scattered Blue sergisinden görünüm, Galerist'in izniyle


 

Lara Ögel

Üzerinde yaşadığımız toprağın rüyalarını yansıtma çabası.


Lara Ögel, Yara, 2022, Kırmızı kil, 18,5 x 25,5 cm Sanatçının ve Galerist'in izniyle


"Bedende açılan bir yaranın kapanmasını izlerken, parçaların kavuştuğunu ve örüldüğünü gözlemleriz. Yara isimli çalışmam sergide loş, dar bir koridorda bu süreci aynalıyor. Bedenleşmiş bir yara, hep açık kalmak üzere pişirilmiş çamurda bir iz bırakmış. Ve seni kendisine çağırıyor, derinliğine, kırılganlığına, acaba hareket ediyor mu bu yara, kapanacak mı yoksa açılacak mı? Galeri mekânında sergiyi dolaşır ve mavinin sayısız izlenimlerini, hissiyatlarını gözlemlerken bir anda kendi bedenimize de bakmaya teşvik ediliyoruz. Yara, 2022 Mardin Bienali'nde sergilediğim yeryüzü vaktinde isimli yerleştirmenin bir parçasıydı. O bağlamda üzerinde yaşadığımız toprağın rüyalarını yansıtma çabasındaydım ve bu yara tam o zaman oluştu. Şimdi ona başka bir izlekte, başka duygular eşliğinde de bakabiliyor olmamız beni çok heyecanlandırıyor."
















Distilled From Scattered Blue sergisinden görünüm, Galerist'in izniyle


 

Nermin Er

Beyaz bir boşluğa dönüşüp mavisini adacıklara yüklemenin hafifliğindeki su ve gök.



Nermin Er, Manzara Fragmanları, 2024, Kâğıt üzerine mürekkep, 50 x 70 cm

Nermin Er, Sızıntı, 2024, Kâğıt üzerine tükenmez kalem, 19,5 x 19,5 cm

Sanatçının ve Galeri Nev İstanbul'un izniyle


"Mavi, blue kökünden devam eden Blues kelimesinin "Batı Afrika kültüründe cenaze ve yas törenlerinde 'acının ifadesi' olarak kullanılan çivit rengi, üzerinden mistizme dayanan" bir anlamı olduğunu öğrendiğimde etkilenmiştim.

Blues aynı zamanda melankoli içeren şarkıların olduğu bir müzik türü bildiğiniz gibi ,sergideki işlerin duygusunu pekiştirmeme yardım eden bir sözcük.

Sergide yer alan iki işim , farklı zamanlarda yaptığım işler. İlki Sızıntı yıllar önce eskiz defterime aldığım hızlı bir not gibi. Kaynağını görmediğimiz ince mavi konturlü su tasviri,

yine ulaştığı sınırı göremediğimiz bir şekilde kadrajımızdan çıkıyor. Bu desende Mavi benim için sessiz ve derin bir sızı gibi varlığını hissettiren narin duygunun temsiliyeti gibi. İkinci işim; Manzara Fragmanları. Geçtiğimiz yaz bir sergi katılımı için gittiğim Leros adasından dönerken çıkan bir mürekkepli seri. Ada'da bir yandan işlerin kurulumu bir yandan adayı dolaşma imkânı sırasına ,uzak adalar, kaya parçaları, ben de kesit alınmış birer fragman hissi uyandırdı.

Su ve Gökyüzü mavisinin içinde boşlukta yer alan, devamı olduğunu hissettiğimiz birer manzara parçası gibi. Suyun rengini almış yer yer kaybolmuş,uçuşan tepeler , buluta karışan kaya silüetleri.

Yine sessiz ve bir yandan uçuşan bir yandan insanın içine işleyen mavinin içinde denizin  rengine karışmış kısa fragmanlar. Resimde, su ve gök ise artık beyaz bir boşluğa dönüşüp mavisini adacıklara yüklemenin hafifliğinde."
















Distilled From Scattered Blue sergisinden görünüm, Galerist'in izniyle


 

Nermin Kura

Ebedi nefes.


Nermin Kura, Gök Konca, 1996, Seramik, orta seviye sır, 22 x 30,5 x 18 cm, Özel koleksiyon


"

Mavi nedir? Mavi ebedi nefestir (eternal breath).

"
















Distilled From Scattered Blue sergisinden görünüm, Galerist'in izniyle


 

Yaşam Şaşmazer

Hem teni hem kabuğu kırarak dışarı taşmak.


Yaşam Şaşmazer, İsimsiz (Mavi Manzara), 2024 Mekâna özgü yerleştirme, terracotta heykel, alçı kalıp, mantar Sanatçının ve Zilberman Galeri'nin izniyle


"Károly Aliotti’nin nazik daveti ile katıldığım Distilled From the Scattered Blue sergisi maviye bir renkten öte bir duygu olarak yaklaşıyor. Ben de melankolik çağrışımları ile birlikte akla hüznü, yası, yalnızlığı, uzaklığı ve mesafeyi getiren maviyi içsel bir manzara olarak düşledim ve İsimsiz (Mavi Manzara) adlı işimde bu duyguların bedenselliğine baktım.

Seramik bir beden ve onun alçı kalıbından oluşan yerleştirmede mavi, hem bedeni saran bir kabuk, hem de tenin altında sessizce yayılan bir mantar ağı olarak karşımıza çıkıyor.

Organik ve yaşayan bir madde; içeride büyüyor, yayılıyor, sızıyor ve sonunda maddeselliğe bürünüp hem teni hem kabuğu kırarak dışarı taşıyor."
















Distilled From Scattered Blue sergisinden görünüm, Galerist'in izniyle

Comments


bottom of page