15. yılını kutlamaya hazırlanan Zilberman’ı galeri ekibinden Nazlı Yayla ve Gizem Demirçelik ile konuştuk. Üç farklı ülkede altı mekânla, uluslararası fuar gündemiyle galerinin yoğun temposuna, aldığı sorumluluklara, programına ve motivasyonuna bakmaya çalıştık
Röportaj: Merve Akar Akgün & Huo Rf
Fotoğraflar: Berk Kır
Nazlı Yayla & Gizem Demirçelik
Yakında 15. yılını kutlayacak olan Zilberman, son yıllarda pek çok yeni oluşum içerisinde girmekte. Son dönemlerde yurtdışında gösterdiğiniz varlık artmakta ve yeni stratejiler belirlediğinizi gözlemlemekteyiz. Bu sistemi içeriden nasıl kurduğunuzu ve neleri gözettiğiniz bizimle paylaşabilir misiniz? Zilberman Türkiye ve dünya sanat marketinde kendine nasıl bir vizyon çiziyor? Son dönemlerde neler yapmaktasınız?
Zilberman kurulduğu günden bu yana Türkiye güncel sanat ortamının değişen dinamik ve ihtiyaçları doğrultusunda mekânlarını ve programını gelişitirip dönüştürmeye gayret ediyor. 2011’de Art Hong Kong’la başlayarak, her yıl farklı coğrafyalarda uluslararası fuarlara katılım gösterek özellikle Asya ve Avrupa ülkelerinde sağlam bağlantılar kurma fırsatımız oldu. 2016’da Charlottenburg’da açılan Zilberman Berlin, uluslararası bir sanat izleyicisine ulaşmamıza vesile olurken programlarını yakından takip ettiğimiz, özellikle Berlin’de yer alan kurumlarla yakın bir diyalog başlatmamıza ön ayak oldu.
Yıllardır katıldığımız, Art Basel Hong Kong, Untitled Miami, Zona Maco gibi fuarların yanı sıra, bizim merak ettiğimiz, sanatçılarımızın yaşayıp çalıştığı ülkelerdeki fuarları da keşfetmeyi önemsiyoruz. Geçtiğimiz sezon, özellikle Hong Kong’un bu yıla kadar kapalı olmasıyla birlikte Asya’da yeni bir merkez arayan çoğu galeri gibi biz de Kiaf Seul ve Art Singapore’a katıldık. Önümüzdeki dönemde Şanghay’da West Bund’a, Taiwan’da Taipei Dangdai keşfedeceğimiz fuarlar arasında. Temsil ettiğimiz sanatçılarla deneyim paylaşımlarımız bizim için en güvenilir yol gösterici.
Pedro Gomez Egana, 16. Lyon Bienali A Manifesto of Fragility için mekâna özel yerleştirme, 2022, Fotoğraf: La Biennale de Lyon
Zilberman için Türkiye merkezli diyebiliriz değil mi, siz nasıl konumlandırırdınız? Dünyaya açılma politikanızda gittiğiniz yerlerde lokal mi yoksa uluslararası bir yol izliyorsunuz?
Nazlı Yayla: İstanbul bizim ana ofisimiz ve merkezimiz fakat her bir mekânımızda yürüttüğümüz programların uluslararası nitelikte olmasına gayret ediyoruz. Miami’nin de eklenmesiyle üç ayrı ülkede, farklı sanat izleyicisini, koleksiyonerleri ve yerel kurumları göz önünde bulundurarak çalışmalarımıza yön veriyoruz. Örnek vermem gerekirse, Miami galerisi için hazırlıklarımızı yaptığımız dönemde lokal sanat profesyonelleriyle yaptığımız görüşmeler sonucunda, 12 yıldır İstanbul’da düzenlediğimiz Genç Yeni Farklı (GYF) seçkisini, seneye Miami ve çevresindeki genç sanatçılara yönelik bir formatla düzenlemeyi planlıyoruz.
Toplamda kaç galeri mekânınız bulunuyor? Mekânlarınızı ne amaçlarla kullanmaktasınız? Bu konuda bir politikanız var mı? Programlarınızı neye göre seçiyorsunuz?
Yeni sezonda açmayı planladığımız, Miami galerisi ve Platform Berlin ile birlikte toplam altı mekânımız bulunuyor. Her söylediğimizde bir durup baştan listeleme ihtiyacımız oluyor hâlâ. (Gülüyor) Her mekân bizim Zilberman bünyesinde gerçekleştirmek istediğimiz, merakımızı cezbeden, bizi heyecanlandıran projelerin ve ihtiyaçların cevabı olarak adım adım gelişip oluştu. Bunlardan ilki, evimiz olarak nitelendirebileceğimiz, Mısır Apartmanı 3. kattaki ana sergi mekânımız. Burada temsil ettiğimiz sanatçıların kişisel sergileri, davet ettiğimiz küratörlerle birlikte oluşturduğumuz grup sergileri ve her sezonun kapanışını yaptığımız GYF sergilerinin yer aldığı yıllık programımızı izliyoruz. Yine Mısır Apartmanı’nda, 2. katta bulunan proje alanımızda ise Berlin’deki kişisel sergilerle eş zamanlı olarak, iki kent arasında bir diyalog oluşturmak üzere düzenlenen Highlights sergileri yer alıyor. Berlin galerideki sergilerin İstanbul’a uzandığı bir alan burası. Yeni sezonla birlikte bu mekânın adını Zilberman Dialogues olarak duyuracağız.
Piyalepaşa’daki sergi mekânımızın programını temsil etmediğimiz sanatçılara yer verebileceğimiz bir alan da oluşturabilmek adına öncelikle grup sergileri oluşturuyor. Serginin içeriğine ve sanatçının tercihine göre kişisel sergiler de bu mekânda yer alabiliyor. Mesela Isaac Chong Wai’nin Ağlamaya devam edersek, kör olacağız başlıklı sergisi, sergi alanının dışına taşan bir yerleştirmesiyle birlikte burada yer almıştı. Berlin’de ise program dahilinde kişisel ve grup sergilerine kamusal etkinlikler eşlik ediyor. Berlin’deki varolan mekânı dönüştürdüğümüz kâr amacı gütmeyen proje alanı Platform Berlin ise kurumlarla kurduğumuz iş birliklerinin şekillendirdiği bir program izleyecek. Son olarak açılacak Miami galerisi için yılda iki kişisel, bir grup sergisi ile özel bir projeden oluşan bir takvim hazırladık. Bütün bu mekânların hepsinde olmak üzere, her sanatçımıza iki yılda bir kişisel sergi programlıyoruz.
İtamar Gov & Sim Chi Yin, Transit sergisinde mekâna özel yerleştirme, 2023, Fotoğraf: Chroma
Belki teknik bir soru olacak ama önemli olduğunu düşündüğümüz bir soru sormak istiyoruz: Zilberman, Türkiye sanat ortamı için önemli bir oluşum. Bu fikre sergi prodüksiyonlarınızı ve katıldığınız fuarları takip ederek sahip oluyoruz. Sorumluluklarınız ve ticari planlamalarınız nasıl uyumlanıyor?
Gizem Demirçelik: Ekip olarak önceliğimiz, malzeme araştırmasından üretim sürecinde doğru kişilerle bir araya getirmeye, sergilemeye kadar hayal edilen projenin hayata geçirilmesi için sanatçının ihtiyaç duyduğu her türlü üretim desteğini sağlamak. Bunu yalnızca Zilberman bünyesinde düzenlenen sergiler ve katıldığımız fuarlar için değil, yurtdışı veya yurtiçinde, kâr amacı gütmeyen projelere davet edilen sanatçılarımızın projelerine de üretim, nakliye ve yayın desteği sağlamayı önceliklendiriyoruz. Bizi en çok heyecanlandıran projelerden biri Pedro Gómez-Egaña’nın 2022’de Lyon Bienali’nde gösterilen Virgo başlıklı yerleştirmesiydi. Sanatçıyla yaptığımız görüşmelerle İstanbul’daki ustalarımıza Pedro’nun bu ev boyutlarındaki kinetik yerleştirmesini ürettirip Lyon’a gönderdik. Ve ilk denemede işledi.
Simon Wachsmuth, Seven Deadly Sins (Yedi Ölümcül Günah) sergisinde mekâna özel yerleştirme, 2022, Fotoğraf: Chroma
Her sergiye eşlik eden bir yayın çıkarma politikanız var. Bu yayınlarınız ücretsiz bir şekilde izleyici ile buluşturuyorsunuz. Bu hem ciddi bir prodüksiyon ve hem de iş gücü demek. Yayınlarınız hakkında geliştirmek istediğiniz yeni bir sistem mevcut mu?
NY: Kurulduğundan beri Zilberman, her sergisi kapsamında bir yayın çıkarmış ve bu mutlulukla devam ettirmek istediğimiz bir gelenek. Bu yayınlar için Türkiye’den ve yurtdışından davet ettiğimiz yazarların yazıları hem sergiye eşlik ediyor hem de sergilerimiz için değerli bir arşiv oluşturuyor. Alınan tekliflerin iki gün süresinin olduğu bir zamanda artan masraflarla baskı ve sayfa sayılarında bir düzenleme yapmakla birlikte bütün yayınların hem ücretsiz hem de web sitesinden erişilebilir oluşu ve bunun devamlılığı bizim için öncelikli. Sergi yayınlarından ayrı olarak bir de monografi serisine başlıyoruz sonbaharda. Berlin merkezli bir yayınevi ile birlikte, Pedro Gómez-Egaña’nın bir kitabının hazırlığı içindeyiz şu sıralar.
Berlin’de bir misafir sanatçı programınız bulunuyor. Bu program sadece temsil ettiğiniz sanatçılar üzerinden işliyor. Bu program sizin için verimli oluyor mu, programı daha kapsayıcı ya da proje bazlı çalışabileceğiniz sanatçılara da açma potansiyeliniz var mı?
GD: Hem İstanbul hem de Berlin’de misafir sanatçı programımız var. Öncelikli olarak temsil ettiğimiz sanatçılar olmakla birlikte etkileşimde olduğumuz küratör ve sanatçıları da İstanbul’a veya Berlin’e davet ediyoruz, araştırmalarına ve projelerine destek oluyoruz. Bu programın sonunda ise bir çıktı beklemiyoruz, sanatçının ya da araştırmacının bulunduğu kenti tanıması, etkileşime girmesi önceliğimiz.
NY: Platform Berlin ile birlikte misafirlik programını yapılandırmayı ve genişletmeyi planlıyoruz. Yalnızca İstanbul ve Berlin arasında değil, Hong Kong ve Londra’daki kurumlarla da oluşturduğumuz iş birlikleri dahilinde başka programlarla birlikte yürütebileceğimiz bir model oluşturmayı hedefliyoruz.
Zeynep Kayan, One One Two One Two Three (Bir Bir İki Bir İki Üç) sergisinde mekâna özel yerleştirme, 2022, Fotoğraf: Chroma
Dünyadaki sanatın gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu tabloya Zilberman nasıl eklemleniyor? Türkiye çerçevesinde ve dünya çerçevesinden bakınca Zilberman ne tür boşlukları dolduruyor?
Öncelikle Zilberman’ın Türkiye’de üretim yapan, güncel sosyo-politik ve kavramsal konuları işleyen sanatçıların pratiklerini ve üretimlerini farklı coğrafyalara taşımakta önemli bir konumda olduğunu düşünüyoruz. Günümüzde artık galeriler ile müzelerin, bienallerin, kamusal koleksiyonların çok daha yakın çalıştığını, ticari-kâr amacı gütmeyen ayrımının biraz afaki kaldığını gözlemliyoruz. Örnek olarak Zilberman yakın zamanda Delfina Foundation’ın gallery circle destekçileri arasına girdi, küratörlerin ve kurumların, bienallerin programlarını geliştirmek amacıyla galeriden alabilecekleri destekleri olumlu değerlendiriyoruz.
Zilberman Residency, GYF, Berlin Platform gibi projeler ve üzerinde çalıştığımız yeni modellerle ulaştığımız ve imkân sağladığımız alanı geniş çevrelere yaymak amacındayız. Özellikle Türkiye’deki sanat piyasasını canlandırmak ve izleyiciye daha ulaşılabilir ve yarar sağlayabilecek bir program sunmak adına dinamik bir biçimde "daha iyi nasıl olur"u araştırıyor ve hayata geçirmek için adımlar atıyoruz.
Gelecek projelerinizden bizimle neleri paylaşmak istersiniz?
Bahsettiğimiz gibi, bizi şu anda çok heyecanlandıran ve ara ara uykularımızı kaçıran büyük projelerimiz, Berlin’de Schlüterstarsse’de açtığımız, 350 m2’lik, eski Hotel Bogota’nın binasında yer alan yeni sergi mekânımızla Goethestrasse’deki Platform Berlin, yeni sezonda faaliyetlerine başlayacak olan Zilberman Miami odağımızda yer alıyor. Türkiye’de düzenlediğimiz GYF’yi yeni bir formatla yeni sezonda duyurmayı ve Berlin ve Miami’de lokal GYF’ler başlatmayı planlıyoruz. Ve son olarak, merakımızı ve motivasyonumuzu hep taze tutmak üzere, usual suspects konforuna düşmeden, çalışmanın hayalini kurduğumuz sanatçıların, küratörlerin, kurumların araştırmasında buluyoruz kendimizi.
Comments