Design Unlimited’in ikinci sayısı için hazırladığımız "Tasarım ne zaman koleksiyon değeri taşır?” dosyasında Carwan Gallery ve Nomad Monaco'nun kurucu ortağı Nicolas Bellavance-Lecompte'un değerlendirmelerine yer verdik.
Nicolas Bellavance-Lecompte
2000'li yılların ortalarında koleksiyon değeri taşıyan tasarımı keşfettiğimde çok heyecanlanmıştım. Tasarım, mimari ve çağdaş sanatı birbirine bağlayan bir köprü olduğu düşüncesindeydim.
Ortağım Pascale Wakim'le birlikte Beyrut'ta Carwan Gallery'i kurduk. Orta Doğu'daki ilk çağdaş tasarım galerisi bizdik. İlk başlarda, yeni ve gelişen tasarımcılar seçerek bu kişileri tasarım sergileri ve fuarlarda tanıtmaya, böylece pop-up bir konsept yaratmaya karar verdik. İlk olarak 2011'de, Milano Tasarım Haftası'nda ve Beyrut'ta gerçekleşen "Milan does Beirut" isimli gezici serginin küratörlüğünü yaptık. Bizim için çok büyük bir başarıydı; küresel boyutta basında yer bulduk ve ilgi gördük.
Tasarım koleksiyonu, kendi içinde uyumlu bir koleksiyon yaratmakla alakalı aslında. Çağdaş tasarım çoğunlukla, günümüzün yeni tasarımcıları tarafından icra ediliyor ve koleksiyon oluşturma açısından hâlâ yeni bir alan. Ancak yeni de olsa, çağdaş sanat dünyasındaki diğer sanatçılarla kıyaslanabilecek belirli bir fiyat aralığında satış yapan tasarımcılar var.
Koleksiyon değeri taşıyan tasarım, bir kimliğin ve kişiliğin koleksiyoner olarak sergilendiği yaşam ortamı yaratma fikriyle alakalı aynı zamanda. Koleksiyondaki obje seçimleri, doğrudan estetik fikrin ve kültürel arkaplanın tercümesidir. Tasarım koleksiyonerliği çok yeni bir olgu; bence koleksiyonerlerin araştırması ve düşünmesi gereken şey, kendi evrenlerinin bir parçası olan objelerde neyin ilgi çekici olabileceği. Tasarım koleksiyonu dünyasında, eşsiz parçalara veya yaşam biçiminizi değiştirecek eşsiz obje edisyonlarına yönelirsiniz. Tasarım, elle tutulur. Duvarlarında muhteşem sanat eserlerinin asılı olduğu bir yerde yaşayabilirsiniz ancak masa, lamba, sandalye ve hatta kilim gibi her gün kullanıp dokunamazsınız. Sanırım, duyu ve deneyimlerden oluşan benzersiz bir bağlamda gelişmek önemli.
Ortağım Giorgio Pace ile oluşturduğum en yeni projem, gezici tasarım koleksiyonu sergimiz NOMAD MONACO. Karl Lagerfeld'in Monaco'daki eski villasında 27-30 Nisan 2017 tarihleri arasında gerçekleşecek. NOMAD fikri, galeri ve koleksiyonerler için yeni bir format ve deneyim yaratma odaklı. Tasarım koleksiyonuyla ilgilenen, tanıdığım insanların çoğu, birbirinin aynısı fuarlardan sıkılmış durumda. Otel bulmanın imkansız olduğu aynı şehirlere git, yüzlerce galerili uçsuz bucaksız fuaye alanlarındaki salonlarda kaybol... NOMAD ile, daha kişiselleştirilmiş bir şeyler yapmak için bu formattan çıkmak istedik; yeni mimarilerdeki eserleri keşfettiğiniz bir kulüpteymişsiniz gibi. Tüm konsept samimi bir deneyim yaratmaya dayanıyor. İnsanlarla tanışmak, tasarımcılarla, galericilerle, koleksiyonerlerle tartışmak, ilginç toplantılar düzenlemek burada mümkün. Bize göre yeni bir topluluk yaratmanın anahtarı bu. NOMAD belirli bir zaman aralığında, bir şehir veya bir yere bağlı değil. Seyahat edebilen bir formata sahip. Herhangi bir şehre veya formata bağlı değiliz. Bir sonraki edisyonlarımızı ilginç olabileceğini düşündüğümüz başka yerlerde yapabiliriz. Bir şehir ve mimariyi -yeniden- keşfetmek asıl mesele. Bu nedenle bu özel formatın küratörlüğünü yapmaya, seyahat etme ve yeni bir mimari keşfetme fikrini birleştirmeye, sıradışı insanlarla tanışmak ve tasarım koleksiyonu yapmak için farklı bir yol izlemeye odaklandık.
Benzersiz bir etkinlik yaratmak istiyoruz. Bunun için serginin katılımcıları, galeri programlarına ve son yıllardaki araştırmalarına dayanarak seçildi. Önceliğimiz, tasarım dünyasında hatırı sayılır bir geçmişi ve içerik çeşitliliği olan galerileri dahil etmek. Ancak genç ve gelişmekte olan galerilerin de bu benzersiz etkinlikte yer almasını istedik. Çağdaş tasarımı temsil eden yeni ve yerleşik galerilerin yanı sıra, tasarım objeleri ile birlikte sanat ve mimariyi sergileyecek özel konukları bir araya getirdik.
Yeni yeteneklerle çalışmak entelektüel bir zorluk. Yerleşik tasarımcılarla çalışmak daha kolaydır çünkü zaten gittiğiniz yolu biliyorsunuzdur ve ekonomik getiri genellikle daha hızlıdır. Ancak genç bir tasarımcıya yol göstermenin ve onu bulunduğu noktadan ileriye taşımanın zorluğunu seviyorum. Örneğin, geçen sonbaharda keşfettiğim Norveçli genç tasarımcı Sigve Knutson'ı tanıtacağız. Bence harika bir potansiyele sahip. Daha önce hiç galeri sergisi yapmamış. Bu yıl Milano Tasarım Haftası'ndaki eserleri ile kişisel sergisini açacağız, sergileyeceğimiz parçaları da Monaco'ya taşıyacağız. Ardından yaptığı çalışmalarla Beyrut'ta da kişisel bir sergi düzenleyeceğiz. Galerinin yeni yetenekler için bir tanıtım platformu olması çok güzel, tıpkı geçmişte Carlo Massoud ve Taher Asad-Bakhtiari'yi tanıttığımız gibi.
Nicolas Bellavance-Lecompte
Bir galerici olunca söz sahibi oluyor, geleceği şekillendirme gücüne kavuşuyorsunuz. Geniş bir vizyon sahibi olmak, tasarımcılara gelişimleri ve kendi kimliklerini bulmaları konusunda büyük yarar sağlar. Yeni yeteneklerle çalışırken, güvenle sıkı sıkıya bağlantılı, çok uzun vadeli bir ilişki de yaratmış olursunuz. Yeni bir yeteneğe ilk inanan ve eserinin kıymetli olduğuna ilk karar veren kişi olmak çok özel. Bazen tasarımcıların tam olarak ne yapmaları gerektiğini ve ne yöne gittiklerini bilmeleri zordur. İşte bu yüzden bir galerinin en temel rolü, tasarımcılara neleri keşfetmeleri gerektiği konusunda tavsiyede bulunmak ve onları desteklemektir.
Tasarımın kesinlikle bir yatırım aracı olduğunu düşünüyorum. Eğer keşfetme yetiniz varsa ve biraz da yürekliyseniz, gelişmekte olan tasarımcılar ile çalışmak şüphesiz en iyi yatırım olacaktır. Carwan Gallery'de tanıttığım hemen her tasarımcı daha da değerlendi. Çoğu, yaptıkları işin değerini iki veya üç katına çıkardı. Bence tasarım sadece bunun için bile güzel bir yatırım. Ne tür bir koleksiyoner olduğunuza da bağlı elbette. Örneğin Carwan Gallery, 2014 yılında özel projelerini sunarak değerinin yükselmesine katkıda bulunduğumuz Vincenzo De Cotiis'i sergiliyor. Cotiis daha sonra diğer galeriler tarafından sergilendi, eserleri dünya çapında yüksek talep gördü ve ürettiği objelerin fiyatları inanılmaz şekilde yükseldi. Bu, kendisinin nasıl iyi bir yatırım haline geldiğinin muhteşem bir örneği.
Şu anda tasarım piyasasında eksik olan şey ikincil bir pazar değeri oluşturmak. Koleksiyonlarındaki eserleri yeniden satabilen tasarımcı sayısı çok az. Yeni bir pazar olduğu için bunu anlamak güç değil. Bence çok yeni olduğu için tasarım piyasasına yatırım yapmanın tam vakti. Özellikle yirminci yüzyıl ve ortalarını konu edinen tasarım koleksiyonerlerinin işi iyice zorlaştı çünkü döneme ait başka obje kalmadı. Yirminci yüzyılın ortalarındaki mobilya tasarımlarıyla ilgilenen birçok galeri şu an çağdaş tasarıma yöneliyor çünkü satacak stok bulmakta zorlanıyorlar. Satır aralarını okuyarak çağdaş sanatın nasıl yükseldiğini düşünürseniz, çağdaş tasarım piyasasının önümüzdeki yıllarda değerleneceğini anlamak hiç zor olmayacaktır.
Çeviri: Büşra Gündoğdu
Comentarios