top of page
Evrim Altuğ

'İyi bir komşu'luk tecrübesi: NRW Kültür Programı


Almanya'nın Kuzey Ren Vestfalya Kültür Programı, bu yıl 5-7 Eylül tarihleri arasında Essen'de uluslararası bir forum ve inceleme gezisi düzenledi. Bölgesel kalkınmada kültürün altını çizen ve 15. İstanbul Bienali arifesinde yapılan bu İyi Bir Komşu'luk etkinliği, Avrupa'dan çeşitli kültür, tasarım, politika, ekonomi ve sanat profesyonellerini de Forum Europe Ruhr 360 bünyesinde buluşturdu.

Fotoğraf: Evrim Altuğ

Hatırlarsınız; bizler İyi Bir Komşu'nun ne olduğunu, tarafımıza gösterilen 'Lütfen Cevap Veriniz'li elektronik cömertlikler ve 'Kişiye Özel' davetiyeler refakatinde, İstanbul'daki sergi ve fuar açılışı sağanağı ile Bienal mekânları arasında sorgulayaduralım, ben de o günlerde (5-7 Eylül) Almanya'nın Kuzey Ren Vestfalya eyaleti kültür programının (NRW) davetlisi olarak, iki günlüğüne 'Uluslararası Ziyaretçi Programı'na davet edilmiştim. (Hatta, bu konuya derinlemesine ilgi duyanlar için peşinen bildireyim; bilgi için nrw-kultur.de adresini de kullanabilirsiniz.)

İşte şimdi yeri geldi, bu ziyaretten notlarımı, özellikle de 'mutenalaştırma' ve 'kentsel dönüşüm'ü çokça tartışıp, güya yeni komşuluk ilişkileri adına geçmişini cismen, ismen, ekonomik ve sosyolojik düzlemde açgözlülükle sömüren bir coğrafyada bulunduğumuzdan, bu deneyimimi sizlerle görsel ve yazılı olarak paylaşma olanağını bulduğumu düşünüyorum.

Fotoğraf: Evrim Altuğ

Benim Goethe Enstitüsü tarafından çağrıldığım ve tam adı Forum Europe Ruhr: Kültür 360 olan bu programın gözlemci/ziyaretçileri arasında, benim dışımda Belçikalı kültür sanat yazarı ve gazeteci, Yunan asıllı Michalis Goudis ile, kıdemli, sevimli bayan gazeteci Vasiliki Grammatikogianni yer aldılar.

Fotoğraf: Evrim Altuğ

Tarafımıza, Direktör Dr. Christian Esch üzerinden, NRW aracılığı ile yapılan bu gözlem ve inceleme ziyareti teklifinden NRW Kültür'ün beklentileri arasında, bizlerin NRW'yi bir organizasyon olarak tanıması ve Avrupa'da Kültür ve Yaratıcılık Yenilikleri Ağı'nın (N.I.C.E.) temsilcileriyle temas kurmamız ile, yukarıda andığım Forum'u izlememize olanak sağlanması, başı çekiyordu. Bu vesileyle, Almanya'nın Ruhr bölgesindeki kültür sanat ve yaratıcılık ürünleri ile yapılarına da kısa bir göz atma olanağı bulduk.

NRW'den sevgili Anna-Lisa Langhoff ile Fabian May'ın doyurucu, profesyonel ve dostane rehberlikleriyle tecrübe ettiğimiz Essen'deki bu ziyaret, Gelsenkirchen'deki Kültür Birimi'ni ve bu birimin başındaki Dr.Volker Bandelow'u tanımamız ile başladı.

Dr.Volker Bandelow, Fotoğraf: Evrim Altuğ

Öğrendik ki, ilgili bölge, yaşadığı ekonomik ve sınıfsal göç sebebiyle, sahip olduğu tarihsel doku ile mimari yapıların geleceği konusunda yeniden yapılanmak adına kabuk değiştiriyordu ve bir kader anı yaşamaktaydı.

Özellikle, eski bir madencilik kaynağı olan bölgenin güneyinde, yaşları en az 50'yi aşan karakteristik yapıların kültür, sanat ve yaratıcılık adına tekrar işlevlendirilmeye çalşılması, bölge yönetiminin başlıca hedeflerinden bir tanesi şeklinde önümüze çıktı. Gelsenkirchen, enerjide bir dönüşüm arayışındaydı. Bölge yönetimi bu vesile ile, kültürel ve stratejik anlam ile değer gördüğü yapıları kendi olanaklarıyla satın alma yoluna da gitmekteydi ve şimdilik bu sayı, yerleşimin 20 binasıyla söz konusu olmuştu.

Fotoğraf: Evrim Altuğ

Hayata geçirilmeye çalışılan projelerden biri de, ihtiyaca dönük olarak kendini konuşlandıran, Mobil Kreş tasarımı olarak öne çıkıyordu. Bölgenin sosyo-kültürel kalkınmasında adı geçen başlıca yatırım kurumları ise, sosyal ve ekonomik bağlamda GGW ile Sparkasse olarak kendini gösteriyordu. Gelsenkirchen, bugün geldiği noktada aldığı kültürler arası göç ile dile kolay, 35 ayrı ulustan insanları da bünyesinde taşıyordu ve bölgeye, yönetim tarafından bir spor merkezinin kazandırılması ile bu merkeze özellikle 14/25 yaş arası gençlerin çekilmesi, yine dikkate alınan hedeflerden biri olmuştu.

Yetkililer, Yaratıcı Mahalle: Gelsenkirchen-Ückendorf turumuz sırasında bize yaptıkları açıklamada, bu eski bölgedeki kültürel rehabilitasyon ve kalkınma sürecinde Almanların da buraya geri dönüşlerini gözettiklerini gizlemedi. Keza, vaktiyle üç-dört bin nüfuslu bölge son zamanlarda neredeyse bini zor bulan nüfusuyla da, ilginç bir toplumsal durum vakası olarak bize aktarıldı.

Fotoğraf: Evrim Altuğ

Kültüre kazandırılması hedeflenen Eski Kutsal Haç Kilisesi'nin de yer aldığı bölgede çalışma amacıyla, vaktiyle İrlanda, Fransa gibi ülkelerden dahi gelenler bulunurken, tren istasyonuna yakınlığı ile bilinen yerleşimde yüzde altmışa yakın nüfusun ise halen özgün Alman halkını teşkil ettiğinin saptandığı, bize aktarıldı.

Vaktiyle biri büyük ve kuzeyde, diğeri küçük ve güneyde olmak üzere iki ayrı madenden beslenen Gelsenkirchen, küresel bir mesele olarak tıpkı benzerleri gibi ucuz kiranın da getirdiği potansiyel suç ve işsizlik ile, emlak yolsuzlukları ve güvenlik unsuru ile de baş etmeye çalışmaktaydı.

Bu faktörler de, çoksesli ve eşitlikçi AB idealini temel alan bölge yönetiminin söz konusu yerleşimi niçin kültür, sanat ve yaratıcılık endüstrisi üzerinden 'yeni ve ulusaşırı bir maden'e dönüştürmeyi bu kadar amaçladığını, Demokratik bir gayretle özetler gibiydi. Hayata geçirilmeye çalışılan projeler arasında, ilgili yapılar ve mahallelerde sanatçı atölyeleri ve stüdyoları ile, rezidans programlarının da öne çıkarıldığı anlatıldı bize.

Keza, bu kapsamda ziyaret ettiğimiz sanatçı köyü Halfmannshof Gelsenkirchen de, bölgeye dönük kültür sanat ve yaratıcılık yatırımları arasında özel bir örnek olarak dikkat çekti. Erasmus ve ICCI bünyesindeki sanatçı ve akademisyenleri de, müzisyen ve sahne-gösteri ustaları ile heykeltıraş, tasarımcı ve ressam ya da yeni medya sanatçılarını kucaklayan ulusaşırı yapı, sakinliği ve yaratıcılık ile diyaloğa açtığı kapıyla, gerçek bir fırsat kaynağı olarak kayıtlara geçti. (Bilgi: Halfmannshof.gelsenkirchen.de)

Halfmannshof Gelsenkirchen, Fotoğraf: Evrim Altuğ

Tabii bize bu aktarılanlar, Türkiye'de göç alan 'obez' kentler ve göç veren mutsuz, zayıflatılmış ve muhafazakârlaşıp ürkekleştirilen veya radikalleştirilen taşra yerleşimlerinin de benzer sıkıntıları nasıl yaşadıklarını sürekli hatırlatmıyor da değildi. Bu manzara salt Gelsenkirchen'in değil, sektörel ve sosyal bağlamda -özellikle de yaşadığımız zorunlu göç çağında- kabuk değiştiren hemen her Dünya ve Avrupa yerleşiminin de, aktüel sancısıydı.

Ruhr kültür turumuzda bir sonraki ilginç durağımız, Unperfekthaus oldu. (Bilgi: unperfekthaus.de) En kaba tabiriyle burası, Essen'in göbeğinde tüm sahiciliği ve sempatikliğiyle bir yaratıcılık 'vahası' oluşturan, bir nevi Anti-AVM olarak akıllarımıza kazındı. Her odası, katı yaratıcılık, sosyal ve kültür üretime teşvik edilen, mimarisiyle ara ara Centre Georges Pompidou'yu anıştıran binada çok ilginç yaşam ve tüketim alışkanlıkları da dikkat çekti. Sözgelimi en az 30 ulusu buluşturan ve yanı başında bir de otel olan binada bira 1 Avro iken, 7 Avro karşılığında herşeyi sınırsız olarak alabiliyordunuz. Konser, seminer, tarım, heykel atölyesi, resim atölyeleri ve bir medya merkezinin de içinde barındığı dört bin metrekarelik yapı, kendi kendine bir sanat müzesi ve atölyeler atölyesine de dönüşmüş gibiydi.

Unperfekthaus, Fotoğraf: Evrim Altuğ

Bölgede bunu takiben yaptığımız diğer ziyaret ise, Truck Tracks Ruhr isimli çağdaş sanat yerleştirme sergisi ile öne çıkan, 1851'den 1986'ya değin madenciliğe hizmet eden kömür kaynağı Zollverein'e yönelik oldu, 2010 Avrupa Kültür Başkenti projeleri kapsamında Essen sınırları dahilinde kaldığı için Hollandalı çağdaş mimar Rem Koolhaas tarafından iç mimarisinde kültür ve sanata dönük bir müdahale de gören maden yapısı, 2001'den beri UNESCO bünyesinde 'Dünya Kültür Mirası' listesinde de bulunuyor olmasıyla da kayıtlara geçti.

Fotoğraf: Evrim Altuğ

Zollverein'in büyüklüğü için ise şu örnek sanırız yeterli: Bölgenin tadını çıkarabilmeniz ve etkinlikleri keşfedebilmeniz için, bisiklet kiralayabilirsiniz. Yine bölgede sizi bekleyen bir diğer sürpriz, Ilya ve Emilia Kabakov'un imzasını taşıyan devasa mimari Gece Lambası yerleştirmesi/heykeli, Projeler Sarayı. Bu kalıcı anıt/yapı, çağdaş sanata ayrılmış 16 odasıyla ortalama 60 civarında yapıtı bünyesinde toplayabiliyor. Yine bugün, seramik atölyeleri, Ruhr bölge müzesi, restoranı, havuzu, çocuk parkları,tasarım müzesi gibi unsurlarıyla, bu devasa madeni kültür, sanat ve yaratıcılığa ilgi duyan, tarihine de meraklı ve saygılı ortalama 1,5 milyon kişinin ziyaret ettiğini de buradan, eklemeli. (Bilgi: zollverein.de)

Bu yönüyle Nisan 2016'da yapımına başlanan Truck Tracks Ruhr projesi ise, Ruhr bölgesinin farklı 49 noktasına konuşlandırılan 49 ayrı sanatçının bölgeye ilişkin gözlem ve izlenimlerini, camdan bir TIR kasası ardından yansıtmasıyla Zollverein'in misafiri olmuş. Bu 49 ayrı tecrübe, yedi ana büyük projeksiyon ile eski kömür ocağının Coking Plant isimli bölümünde sanatseverlerle buluşturulmuş oldu. (Bilgi: trucktracksruhr.de)

Fotoğraf: Evrim Altuğ

Essen'deki kültür ziyaretimizin temel taşlarından Forum Europe Ruhr'a ise, politika, sanat, tasarım ve teknoloji alanından pek çok uzman katıldı. Etkinlikte N.I.C.E. ödülü için öne çıkan 25 kültür sanat inisiyatif ve projesi de, meraklılarla forumun da yapıldığı Essen Filarmoni Konser ve etkinlik yapısında bir araya getirildi. Foruma İngiltere, İtalya ve pek çok ülkeden uzman katılırken, dijital teknoloji, ekonomi, sanat tarihi, tasarım ve yaratıcılığın kesiştiği kıymetli sunumlar yapıldı. (Bilgi: e-c-c-e.de/en/forum-europe-ruhr.html)

Fotoğraf: Evrim Altuğ

Netice yerine, NRW Kültür programının uluslararası programı, Dünyanın kültür profesyonellerini ortak sıkıntı ve çözümleri ekseninde yapıcı ve misafirperver bir yaklaşımla buluştururken, kurulan ilişkilerin pasif değil, son derece ileriye dönük ve üretken olmasından yana tavrıyla hatırda kaldı. Benim için, davetli bulunduğum bu forum programının en kıymetli yönü ise, Google'ın sanat deneyimlerini İnternet üzerinden kamuoyu ile paylaştığı ve Google Kamusal Politika Direktörü Giorgina Abeltino'nun yaptığı sunumu oldu. Abeltino, bugün Türkiye'den kimi kültür kurumlarının da içinde yer aldığı Google Kültür Enstitüsü'nü de tanıttığı sunumunda, küresel sanatçı ve inisiyatiflere verdikleri katkıyı da vurguladı. (Bilgi:artsexperiments.withgoogle.com)

Giorgina Abeltino, Fotoğraf: Evrim Altuğ

Uzun lafın kısası, doğru kullanılıp tıkladığınızda, size birbirinden ilginç kapılar açan 'link'ler gerçekten önemliler. Yoksa, hayatta bir 'tık' yok zaten. Yeter ki, paylaşmayı bilmeli.

Kommentare


bottom of page