top of page

Olmayan Yer


Emre Ezelli'nin Olmayan Yer isimli sergisi 4 - 21 Nisan 2017 tarihleri arasında Adahan İstanbul'da yer aldı. Serginin çıkış noktası, Bafa Gölü'nün güneyindeki Beşparmak Dağları'nda yer alan kaya resimleri. Emre Ezelli'nin kaya resimlerini yeniden yorumlayarak üç boyuta taşıdığı sergisi, bugünün insanı için sembolik bir dünya oluşturmayı amaçlıyor.

Emre Ezelli

Antik çağlarda çizilmiş duvar resimlerinden etkilenişinizin hikayesi nedir? Duvar resimlerindeki sembollerle günümüz insanını bir araya getirme fikri nasıl bir süreçte ortaya çıktı?

Motosiklete ve tabiata olan merakım, yeni coğrafyalar keşfetmek için bana çok yardımcı oluyor. Heraklia’yı da bir off–road kampında keşfettim. Karakterlerin çizimlerini yaptıktan sonra elime geçirdiğim malzemeleri eğip bükerek formları oluşturdum, zaten sonrası kendiliğinden geldi. Her şey kısmen hazırdı, ben sadece boyutları ile oynadım.

Olmayan Yer serginiz Adahan’dan sonra Almanya’ya sergilenmek üzere gidecek. Siz mi karar verdiniz? Bu bağlantı nasıl kuruldu?

Çıkan işlere baktığımda "Keşke şöyle yapsaydım" veya "İyi ki böyle yapmışım" dediğim o kadar çok ikilemim var ki… Almanya serüveni bir e-postayla başladı, nasıl ortak bir yolda buluşabiliriz diye defalarca fikir alışverişinde bulunduk. Hala daha yazışmalarımız sürüyor, muhtemelen yakın zamanda tarihi netleştirmek için Almanya'ya gideceğim.

La Femme Resplendissante, Fotoğraf: Emre Ezelli

Kullandığınız hurda malzemelerin ve sergi mekanının verdiği his, serginizin temasıyla çok uyumlu. Serginin teması mı önce ortaya çıktı yoksa yaptığınız işlerin malzemesi ve arasındaki hikaye mi sizi bu yola soktu?

Tema aslında ilk günden beri aklımdaydı. Doğup büyüdüğümüz topraklar kültürel olarak o kadar zengin ki toprağı her kazdığınızda bir avuç altın çıkıyormuş gibi. Olmayan Yer konseptini belirlerken konunun derinliklerine indikçe kayboluyordum, işte böyle günlerden birinde başka bir proje için Adahan’ın sahibi sevgili Lale Hanım ile yollarımız kesişti. Bu konuda kesinlikle çok şanslıyım. Sonrasında projeye olan yaklaşımı ve kıymetli yorumlarıyla sergiyi geliştirdik ve tarihini kararlaştırdık.

Süreçte direkt malzeme üzerinde mi çalıştınız yoksa üretimden önce kafanızda veya karalama olarak belli formlarınız var mıydı?

Heraklia’ya gittiğim günden beri mistik havasının etkisini üzerimde hissettim, uzun süre çizimlerini yaptım ve malzemeye aktarmaya çalıştım. Muhtemelen işlerden bir çoğunun prototipini, maket üzerinde oynayarak değiştirmişimdir. En sancılı süreç ise karşıma ne çıkacağını bilmeden malzeme arama süreciydi. Mağara resimlerindeki renk tonları ve form olarak benzer etkilere sahip malzemeleri bulabilmek için bir çok hurdalık ve demir atölyesi gezdim. Tüm konsepti hazırlamak yaklaşık 1,5 senemi aldı.

All We Had, Fotoğraf: Emre Ezelli

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Bodrum Güzel Sanatlar Fakültesi heykel bölümünde okurken bir çok malzemeyle çalışmışsınızdır, ağırlıklı olarak metal üzerine çalışmaya nasıl karar verdiniz?

Öğrenci iken kısa süre Azade Köker atölyesinde çalışmıştım, malzeme seçimi konusunda çok iyi bir öngörüsü vardı. Malzeme bilgimi onun yanında geliştirdim diyebilirim.

Çizdiklerimin maketlerini ilk başta terra cotta, kağıt hamuru, silikon, ahşap ve metal yontu kullanarak oluşturmuştum. Bu malzemelerle istediğim boyutlarda çalışamayacağım için daha dayanıklı ve en küçük detayı dahi yansıtabileceğim bir malzeme seçmem gerekiyordu. Kaynak teli, seçeneklerim arasında en dayanıklısıydı.

The Girl Whose Been Walking on Air, Fotoğraf: Emre Ezelli

Resim ve tasarıma olan ilginiz çocukluğunuzda başlamış. Ailenizde takip ettiğiniz bir sanatçı veya sizi bu konuda destekleyen birileri var mıydı?

Küçükken yanımda taşıdığım defterime her gün düzenli olarak resim yapardım. Ailem bu merakımı keşfedince Hürriyet Çocuk Kulübü'ne kaydımı yaptırdı. Güzel sanatlar okuma isteğimi ise kuzenim Evrim Alasya desteklemişti. Çizdiklerimi okuldaki arkadaşlarına gösterip yorumlarını aktararak beni her geçen gün daha da umutlandırıyordu.

İlham aldığınız bir sanatçı veya heykeltıraş var mı? Soyut formlarınızın inceliği ve büyük kaide kullanımlarınız Alberto Giacometti'yi hatırlatıyor.

İlham aldığım bir çok sanatçı var, örneğin sergideki Topluluk (The Community) isimli heykelimi Jacques-Louis David’in Serment du Jeu de Perme tablosunun etkisinde kalarak ürettiğimi söyleyebilirim.

The Community, Fotoğraf: Emre Ezelli

Resim ve heykel dışında, grafik tasarım işleri de yapıyorsunuz. Önümüzdeki dönemlerde tasarım alanında işler yapmayı düşünüyor musunuz?

Şu dönemde geçimimi 2D ve 3D tasarımlarımdan ve start-up projelerimden sağlıyorum. Mesela çok yakın bir zamanda duyurusunu yapacağım yatırım almış iki yeni projem var.

Yorumlar


bottom of page