Dünyaca ünlü Japon mimarlık ofisi Kengo Kuma and Associates imzasını taşıyan Odunpazarı Modern Müze’nin yapım aşamalarında çalışan insan portrelerinden oluşan OMM’u Yapan İnsanlar kitabındaki karelerin sahibi İngiliz fotoğrafçı Emilio Hope ile konuştuk
Röportaj: Ceylan Önalp
Fotoğraf: Wendy Ham
İlk olarak Eskişehir ile yolunuzun nasıl kesiştiğinden başlayalım isterseniz ve bize belki projenin ilham kaynağının nereden geldiğini de anlatırsınız…
Aslına bakarsanız, Eskişehir’de doğmuş biriyle birlikteydim. Müzenin kreatif bölümündekiler projede sahne arkasında çalışanların portrelerini çekecek bir fotoğrafçıyla çalışmak istiyorlardı. Ben de portre çalışmayı çok sevdiğim için bir araya geldik. Bu proje bana tam anlamıyla geleneksel tarzda fotoğraf çekebilme imkânı verdiği için hem eğlenceli hem de değişik bir tecrübe oldu.
Bu soru biraz teorik olabilir. Bir fotoğrafçı olarak özellikle tercih ettiğiniz bir teknik ya da tarz var mı?
Dediğim gibi -ya da size söylerken fark ettiğim üzere - çoğunlukla geleneksel tarzda portreler çekmeyi tercih ediyorum. En azından bu kitaptakiler öyle oldu… Eski usul her şeyin filmle çekildiği siyah beyaz karelerin ustaları Peter Lindbergh ve Paolo Reversi’yi her zaman çok beğenmişimdir. Benim için bir fotoğrafın banyo edilmesi ve basılması en az o kareyi çekmek kadar önemli.
Size sormak istediğim bir diğer konu da mimari ve fotoğrafçılık arasındaki ilişki. Fotoğraf, sosyokültürel açıdan tıpkı mimarinin yaptığı gibi kültürel bir değeri izole edebildiği, tanımlayabildiği, yorumlayabildiği, abartabildiği ve hatta icat edebildiği için her ikisi de ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlı kabul edilir. Bu bağlamda, OMM’nin mimarisi sizi herhangi bir şekilde etkiledi mi veya ilham verdi mi?
Kengo Kuma and Associates (KKAA) tarafından tasarlanan OMM binası kesinlikle üzerine çok düşünülmüş, incelikli ve nitelikli bir bina. Oldukça sakinleştirici bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Doğrudan ilham verme açısından, Eskişehir’i bir şehir olarak çok etkileyici buluyorum; özellikle şehrin eski kısmı olan Odunpazarı’nı. Oraya her gidişimde, kameramla bu sonsuz fotojenik ve ilginç detaylarla dolu şehirde dolaşıyorum. Her yer iyice kentsel dönüşüme girmeden ya da yıkılmadan önce, son bir kez daha Eskişehir'in tüm eski binalarını ve sakinlerini belgeleyen bir kitap yapmayı çok isterim.
Mimarlık ve fotoğraf arasındaki ilişkiden bahsetmişken son soruya geçebiliriz. OMM'nin yapımında çalışan insanlar hakkındaki düşüncelerinizi duymak çok ilginç olurdu. Zira kitaptaki portreler, insanda adeta yaşayan heykelsi parçalar hissi uyandırıyor. Çekimden favorim diyebileceğiniz bir fotoğraf ve/veya kişi var mı?
Portresini çekmeyi en sevdiğim kişi Aydemir'di. Nazik enerjisini ve röportajımıza verdiği düşünceli cevaplarını çok beğendim. O, Eskişehirli bir alçı ve kaynak ustası ama kendisi de başlı başına bir sanatçıymış; boş vakitlerinde karakalem çalıştığından kitap için söyleşi yapılana kadar haberimiz bile yoktu. Bir de ince işler formeni Eşref'i fotoğraflamaktan gerçekten keyif aldım. Estetik açıdan, resimlerinin kesinlikle kitaptaki favorilerim olduğunu söyleyebilirim. Fotoğrafları baskıdan çıktıktan sonra görmek gerçekten etkileyiciydi - işte o an yaptığımız kitap ve proje için inanılmaz heyecanlandım. Portreler, şimdiye kadar çektiğim en sevdiğim resimler arasında yerlerini aldı.
Comments