top of page
Ayşe Draz

On soruluk sohbetler: Antoine Rigot & Gilles Charles-Messance

Bu sene Tiyatro Yerli Yerinde sloganıyla 25 Ekim – 26 Kasım tarihleri arasında gerçekleşen İstanbul Tiyatro Festivali’nde Türkiye’den on beş yeni oyun ve üç uluslararası yapım perdede, altı uluslararası yapım ise sahnelerde seyirciyle buluşuyor. Festivale katılan uluslararası sanatçılarla yaptığımız söyleşi dizisinde sıradaki konuklarımız festivale Fransa’dan çocuklar için tasarladıkları TOYO ! adlı yapıtları ile katılan çağdaş sirk topluluğu Les Colporteurs’ün yönetmenlerinden Antoine Rigot ile akrobat Gilles Charles-Messance

Röportaj: Ayşe Draz


Antoine Rigot ile akrobat Gilles Charles-Messance, Toyo !, Fotoğraf: Laurent Pappens


Işıl Kasapoğlu küratörlüğünde hazırlanan ve Molière’in doğumunun 400’üncü yılı ile Pasolini’nin 100’üncü doğum yılını kutlayan özel gösterimlere yer veren İstanbul Tiyatro Festivali, programında, bu sene altı uluslararası yapımı sahnelerde İstanbul seyircisiyle buluşturuyor. 5 Kasım’da Alan Kadıköy’de üç seans sahnelenecek ve yetişkinlerle çocukları hem eğlendirirken hem de onların hayal güçlerini tetikleyecek bir yapıt olan TOYO !, festivalin, çocuklara ve çocuk kalabilmişlere yönelik öne çıkan bir yapıtı. On Soruluk Sohbetler’in İstanbul Tiyatro Festivali serisinde TOYO !’yu sahneleyen çağdaş sirk topluluğu Les Colporteurs’ün yönetmenlerinden Antoine Rigot ile akrobat Gilles Charles-Messance’ı konuk ediyoruz.


Performansın özü sizce nedir?


Antoine Rigot: Bir performans yaratırken onun özü, kişinin içinde bulunduğu ruh halinde ve dünyadaki durumunda ya da bunlardan kaynaklanan belirli bir durumda yatar. Bir huzursuzluk, bir umut veya her ikisi de kendini ifade etmek isteyebilir. Buna tanıklık etme ihtiyacı kendini empoze edebilir, aşikâr hale gelebilir ve bir gösterinin yaratılması için araştırma malzemesi oluşturabilir.


Gilles Charles-Messance: Bence bir performansın özü, seyirciye izledikleri her şeyin çok basit ve akıcı göründüğünü, ama aslında arkasında çok fazla iş olduğunu hissettirme yeteneğidir. Bu yanılsama yaratma, şiirini vurgulama ve izleyiciyle paylaşma yeteneği.


Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor musunuz? Nasıl?


A.R.: Evet, performans, şiir ya da başka herhangi bir sanat biçimi gibi insanlara "dokunma" gücüne sahip, ama bu az çok bizim kontrolümüzün dışında... Eserlerimizi mümkün olduğunca kendi inançlarımıza yakın hale getirmeye çalışıyoruz ve bu, izleyiciyi üzerlerinde düşünmek için tetikleyebiliyor (veya tetiklemeyebiliyor).


Gilles CM.: Evet, sanatın kasveti bir gülümsemeye dönüştürme yeteneğine sahip olduğuna inanıyorum. Bir performans sırasında insanların hayal kurmasını sağlayabilir, zihin durumlarını değiştirebiliriz.


Bir iş üretirken hangi kaynaklardan beslenir, nelerden ilham alırsınız? Rüyalarınızın işlerinizde etkisi olur mu?


A.R.: Ele almaya karar verdiğimiz malzemeyi keşfetmek ve geliştirmek için doğaçlamalarla çalışıyoruz. Kişisel olarak, rüyalarım hakkında pek bir şey hatırlamıyorum ve genellikle yaratıcı çalışmayla bağlantılı değiller, ancak kesinlikle paylaştığımız ve yaratıcı sürece dahil olan "hayallerin" bir parçası var.


Eğer zaten halihazırda bir adı yoksa, üzerinde çalışmakta olduğunuz yapıta adını vermeye ne zaman karar verirsiniz?


A.R.: Yapıtın yaratılmasından önce, yaratımı sırasında veya tamamlandıktan sonra olsun, çoğu zaman başlık kendiliğinden beliriyor ve doğal olarak kendini dayatıyor...


Sanatınızı etkilediğini düşündüğünüz biri veya bir sanatçı var mı, varsa kim?


A.R.: Buster Keaton, Charlie Chaplin, Samuel Beckett. Beni ne kadar etkilediler bilmiyorum ama bana ilham veriyorlar.


Gilles CM.: Nereye gitmek istediğimi bilmeme yardımcı olan gerçekleştirdiğim gösteri ve deneyimlediğim karşılaşmaların bir karışımı. Eğitimim sırasında karavanlarla sanatçıların geldiğini görmek de bende yola çıkmak, yolda çalışmak isteği uyandırdı. Bana hayal kurdurdu.

Bir sanatçı ismi vermem gerekirse Buster Keaton derim. O kadar tamamlanmış bir sanatçı ki, insanda akrobat hatta dublör olma isteği uyandırıyor. Başka bir çağdan olabilir ama yine de hayal kurmamı sağlıyor.


Dünyanın mevcut durumunu değerlendirdiğinizde, bir sanatçı olarak sizin için en önemli ve acil konu nedir?

A.R.:Tüm insanlarla ama aynı zamanda hayvanlar ve bitkilerle de ilgilenmek, onlara özen göstermek. Parçası olduğumuz ve hayatta kalmamız için gerekli olan tüm "canlılar"ı gözetmek.


Gilles CM.: Bugün her şeye zaman ayırmanın, hiç zamanı olmayanları yavaşlatmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Konuşmak, paylaşmak ve fikir alışverişinde bulunmak için zaman ayıralım.


Sirk ve akrobasi ile çalışırken hangi unsurlar ön plana çıkıyor?


A.R.: İnsanlık durumunun önemi ve izleyiciyle paylaşılması.


Gilles CM.: Bedenin dili. Bazı hareketler bir akrobattan diğerine o kadar farklı şekillerde ön plana çıkabilir ki…


Çocuklar için gösteriler yaratma ilginizi ne tetikledi?


A.R.: Gösterilerimiz herkese yönelik; çocuklar genellikle bir gösteride ele alınan "derin" sorunları çok iyi hissediyor ve anlıyorlar. Yetişkinler ise, bir gösteride şiir var ve insanlık ortaya çıkıyorsa, hızla yeniden çocuk oluveriyorlar.


TOYO !’da dönüşümle ilgili çok şey var; sahne dekorlarının dönüşümü, bedenin dönüşümü; bunu detaylandırabilir misiniz?


A.R.: Dünya, materyalizme ve tüketime giden sonsuz bir yarış. Toyo !, eğlenerek, çok basit şeyleri dönüştürerek ve hayal gücünü kullanarak temel şeylerle temas edebileceğimizi bize gösteriyor...


İstanbul seyircisine söylemek istediğiniz özel bir şey var mı?


A.R.: Sanatsal evrenimizi İstanbul seyircisiyle ilk kez paylaşacağız ve bundan çok mutluyuz! Gösteriyi beğeneceklerini umuyoruz ve neden bizim çadırımızla son yapıtımız Coeurs Sauvages'e geri dönerken bize eşlik etmiyorlar.

Commentaires


bottom of page