17-24 Eylül 2022 tarihlerinde gerçekleşen İstanbul Fringe Festival'in uluslararası sanatçılarıyla yaptığımız söyleşi dizisinin üçüncüsünde Show Me A Wondrous Moment, Only In A Flash adlı gösterinin dansçısı ve koreografı Dana Naim Hafouta'yı konuk ediyoruz
Röportaj: Ayşe Draz ve Mehmet Kerem Özel
Dana Naim Hafouta
Türkiye’den ve dünyadan tiyatro, dans ve performans disiplinlerinde üretilen alternatif işlerin yanı sıra atölyelerin, konuşmaların, partilerin yer aldığı ve bu yıl tekrar tamamen fiziksel olarak gerçekleşen Istanbul Fringe Festival programının İsrail'li konuğu Dana Naim Hafouta idi.
Dansçı, koreograf ve dans öğretmeni olan Hafouta profesyonel eğitimini Kudüs Müzik ve Dans Akademisi'nde aldı. Eserlerinde iç dünya, kişisel ruh hali ve dış dünya arasındaki gerilimi ele alan Hafouta, kişisel, kültürel ve sosyal referansların oluşturulma biçiminden ilham alıyor ve bunların beden dilini ve fiziksel ifadeyi nasıl şekillendirdiğini araştırıyor. Bu açıdan, çok kültürlü Kudüs'te büyümenin bu bakış açısını şekillendirmede güçlü bir etkisi olduğuna inanan Hafouta Show Me A Wondrous Moment, Only In A Flash adlı solo dans gösterisini İstanbul Fringe Festival kapsamında 20 Eylül'de Hann Sahne'de sahneledi.
Dana Naim Hafouta, Throne performansından
Performansın özü sizce nedir?
Bunu eğer bir başlığa indirgemem gerekseydi, "aşkınlık" derdim. Benim için bu, bir performansçının belirli bir anda başına gelenlere tamamen kendini teslim etmiş olduğu ve bu olayların gerçekten zihinsel ve fiziksel olarak onu değiştirmesine izin verdiği anlamına geliyor. Bence bu teslimiyet, performans sırasında sahip olmanız gereken kontrolün yanı sıra, bir "yükseliş", bir aşkınlık getirebilir. Ama bunun öğretebileceğiniz bir şey olmadığına inanıyorum, insanlar farklıdır (aynı ama farklıdır) ve her sanatçı kendi aşkın içsel merdivenini aramak zorundadır.
Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor musunuz? Nasıl?
Gerçekten inanıyorum. Bir sanat uygulayıcısı ve bir sanat tüketicisi olarak her iki açıdan da büyük bir güce sahip olduğuna inanıyorum. Bir uygulayıcı olarak, zihnimde ve stüdyoda araştırma yaparken yarattığım alan, benim için bilinçli ve çoğu zaman bilinçsizce, bedensel eylemler yoluyla derin psikolojik ve nörolojik süreçleri geliştirmeye teşvik eden sihirli bir küre gibi. Beni bir insan olarak gerçekten dönüştürdü, çözülmemiş gibi görünen iç karmaşıklıkları anlamamda ve onlarla, sanat ve yaşamın içinde farklı şekillerde ilgilenmemde yardımcı oldu. Bir sanat tüketicisi olarak sanatı, bir el hareketiyle sizi değiştirebilecek sihirli bir varlık olarak görüyorum. Gösterilerden, kitaplardan ve müzikten aldığım çok fazla "eureka!" anı ömür boyu bedenimde ve zihnimde yer ediyor. Bazılarını o anda hissettim, bazıları ise günler, aylar ve yıllar sonra bana yıldırım gibi çarptı. Alman Filozof Walter Benjamin tam olarak bundan bahsediyor; sanat, bilinçaltınızın derinliklerine girme ve zihinsel yapılarınızı değiştirirken onlara tutunma gücüne sahip.
Bir iş üretirken hangi kaynaklardan beslenir, nelerden ilham alırsınız? Rüyalarınızın işlerinizde etkisi olur mu?
Kendimi bilgiler etkileşimlerinden ilham alırken buluyorum. Daha doğrusu, düşünceler, anılar ve psikolojik yapılar gibi içsel bilgiler ile popüler medya, sanat, bilim ve sosyal-antropolojik araştırmalar gibi dışsal bilgiler arasındaki etkileşimin kavşaklarından yoğun ilham alıyorum. Tabii ki, bu ikisi birbiriyle derinden bağlantılı, çünkü biz insanlar kültürü yaratırız ve kültür bizi şekillendirir, bu yüzden bu etkileşimler büyüleyici. Biz karmaşık yaratıklarız, bu yüzden bu etkileşimler çok doğrusal veya doğrudan değiller. Daha basit bir düzeyde, dizilerden ve filmlerden, müzikten (David Bowie, Kate Bush, Sussane Sundfor), okuduğum kitaplardan ve makalelerden ve bunların bende uyandırdığı şeylerden ilham alıyorum.Ve hayır, rüyalar bana ilham vermiyor, keşke onlardan bir şeyler alabilsem ama çoğu zaman içeriklerini unutuyorum. Belki de bilinçaltı bir düzeyde beni etkiliyorlar.
Eğer zaten halihazırda bir adı yoksa, üzerinde çalışmakta olduğunuz yapıta adını vermeye ne zaman karar verirsiniz?
Tutarlı değil; bazen başlık sürecin daha başında ortaya çıkıyor ve hatta parça hakkında bir şeyleri anlamamda yardımcı olabiliyor ve bazen ise son adım olarak beliriyor. Erken ortaya çıktığında, yapıtta keşfetmek ve ortaya çıkarmak istediklerimi tekrar tekrar gözden geçirmeme yardımcı olan bir çapa işlevi görüyor.
Dana Naim Hafouta, Show Me A Wondrous Moment, Only In A Flash gösterisinden
Sanatınızı etkilediğini düşündüğünüz biri veya bir sanatçı var mı, varsa kim?
Birçok farklı fikirden etkileniyorum; belirli bir ilham kaynağım yok. Ben büyük bir Glam-Rock hayranıyım, bu yüzden Queen ve David Bowie ile Kate Bush'tan etkileniyorum ama doğrudan değil, onların hayal gücü yüksek vokal ve performatif dünyalar yaratma yeteneklerinden. Dansta öğretmenlerimden etkilendim, sadece üslup olarak değil, yaklaşım ve niyet olarak harika hocalarım oldu. Kültür alanında olduğu gibi kültür açısından da, hepimiz bilinçaltında büyük sanatçılardan etkileniyoruz elbette. Bunun yanı sıra Benjamin, Galen Strawson (günümüzde bir filozof) ve yazar David Grossman gibi yazarlardan etkileniyorum.
Dünyanın mevcut durumunu değerlendirdiğinizde, bir sanatçı olarak sizin için en önemli ve acil konu nedir?
Arzular ve ruh halleriyle hareket ediyorum, aktivist değilim, ancak aktivizm, özellikle ekolojik krizle ilgili olarak kesinlikle düşündüğüm bir şey. Dünyada var olan bir birey olarak beni neyin motive ettiğinden bahsedebilirim ve benim için bu, dünyada tam olarak özgürleşebilmem için, güçlü ve zayıf yönlerime sahip olmak ve bazen onları yeniden sahiplenmek. O yerde verebilir, paylaşabilir, keşfedebilir ve tamamen bana ait olan bir şekilde var olabilirim, ve bu, bir yaratıcı, perfomansçı ve tabii ki bir insan olarak çok derin bir değere sahip. Bence bu keşif, yalnızca benim minyatür evrenim için değil, dünya genelinde de değer taşıyor. Bu yerin eylemleri belirlediğine ve iletişimi, enerjinin ve gücün gelişmesine izin verecek ve dünya üzerinde olumlu etki yaratabilecek şekilde açıklığa kavuşturduğuna inanıyorum.
Dana Naim Hafouta, Minute Liberties performansından, Fotoğraf: Natasha Shakhnes
“Fringe” sizin için ne ifade ediyor?
Bence "özgürleşme" buraya da uyuyor. Fringe, olmasını istediğiniz her şey olabilir, bu nedenle, ifade yüklü ve sanatsal dünyaları gerçekten bulmak ve tanımlamak ve onların anlamlı, derin ve gerçek olmasına izin vermek için bir fırsat.
İstanbul Fringe Festivali’ne özellikle bu yapıtınızla katılmaya neden karar verdiniz?
Yapıtımı dünyayla gerçekten paylaşmak istiyorum ve İstanbul'u her zaman ilgi çekici ve davetkar bulmuşumdur. İsrail'e çok yakın ama hiç ziyaret etme şansım olmadı, o yüzden Fringe her açıdan harika bir fırsat sundu bana. Şehirden ilham almak için sabırsızlanıyorum.
Bu yapıtın fikri nasıl ortaya çıktı, yapım süreci nasıl gelişti?
Uzun bir süre, dünya üzerinde sahip olduğum varoluşsal durumun sanatsal bir ifadesini bulmaya çalıştım – ki bu bir süreksizlik duygusu. İçimden gelen sürekli bir kesinti hissediyorum, somut ve soyut zihinsel görüntüler hızla belirip kayboluyor - içimde aniden beliriyorlar (flash) ve doğrusal olmayan bir düşünce, duygu ve ifade izi yaratıyorlar. Uzun bir süre bu "aniden görünür" (flashy) olma halini, sanki dış dünya ile aramda bir bariyer gibi, ifadeyi ve iletişimi bozuyormuş gibi, kesintiye uğratıcı bir şey olarak deneyimledim. Ama aynı zamanda, bu içsel komplikasyonların içinde yatan güzelliği ve gücü hissedebiliyordum ve bu özellikleri kutlamayabilmek için sanatsal bir çerçeve aramaya devam ettim. Yaratım süreci, sonunda birbirine geçen iki ayrı kulvarda gelişti: sanal ve fiziksel. İlk Covid karantinası sayesinde, dizüstü bilgisayarımla yeniden karşılaştım ve onu dönüştürücü, daha önce tanımladığım engeli aşmaya yardımcı olabilecek, sanal görüntüler bir anda belirip bir anda kayboldukları ve doğaları gereği anlaşılması güç oldukları için flash'ları çok iyi konuşan bir dile sahip bir araç olarak görebildim. Fiziksel katman, bir bakıma her zaman oradaydı, ancak bu dünyayla tam olarak neyin alakalı olduğunu tam olarak tanımlamak için kendi bedenim üzerinde yakından ve yoğun bir gözlem yaptım. Bir kez flashing beden ortaya çıktıktan sonra, asıl iş, bu iki kutbu stüdyoda yan yana koymak ve anlattıkları hikâyelerin ortaya çıkmasına izin vermekti.
İstanbul seyircisine Show Me A Wondrous Moment, Only In A Flash adlı eserinizle ilgili söylemek istediğiniz özel bir şey var mı?
Eserde anlatılan hikâyelerin çok kişisel olduğunu ve öznel bir varlık durumuyla ilgili olduğunu, aynı zamanda çok evrensel olduklarını hissediyorum. Herkesin eserde kendi yansımasını yakalayabileceğine, özdeşleşebileceğine ya da ilgisini çekebileceğine inanıyorum.
Comments