Kundura Sahne'nin bu yıl ilki düzenlenen, performans alanında disiplinlerarası ve uluslararası konsept ve pratik geliştirme programı olan PerformLab, Türkiye’den ve Hollanda’dan sanatçıları bir araya getirerek 29 Mayıs-6 Haziran 2021 tarihleri arasında Beykoz Kundura’da gerçekleşti. On soruluk sohbetler'in PerformLab serisine yerel katılımcılarla devam ediyoruz. Üçüncü misafirimiz Dilan Onay
Röportaj: Ayşe Draz & Mehmet Kerem Özel
Dilan Onay, Fotoğraf: Elif Tekneci
Kundura Sahne’nin bu yıl ilki düzenlenen, performans alanında disiplinlerarası ve uluslararası konsept ve pratik geliştirme programı olan PerformLab, Türkiye’den ve Hollanda’dan sanatçıları bir araya getirerek 29 Mayıs- 6 Haziran 2021 tarihleri arasında Beykoz Kundura’da gerçekleşti. Kundura Sahne ile Productiehuis Theater Rotterdam ortaklığında ve Dutch Performing Arts’ın desteğiyle hayata geçirilen PerformLab programı boyunca, yapılan açık çağrı sonucu seçilen, kariyerlerinin farklı aşamalarındaki Türkiye’den sanatçılar Barış Arman, Dilan Onay, Doğan Can Serinkaya, Filiz İzem Yaşın, Halil İbrahim Aygün, Nadir Sönmez, Nursev Irmak Demirbaş ve Selen Gürmen bir hafta boyunca Hollanda’dan gelen sanatçıların katılımıyla, çalışmalarını paylaşma ve geliştirme imkânı buldular. PerformLab’e ayrıca, sanatçı İlyas Odman da, sanatsal süreçlere fermantasyon kavramı üzerinden yeni bir bakış açısı kazandırarak Sanat Fermantoru olarak eşlik etti. Fermantasyonu, sanatsal süreçlere yeni bir perspektifle bakmayı sağlayan bir araç olarak kullanmayı öneren bu yaklaşım, PerformLab'in omurgasını oluşturdu. Hollanda’dan katılan sanatçılar ise dansçı ve koreograf Benjamin Kahn, Amsterdam Fringe Ödüllü dansçı ve performansçı Cherish Menzo, oyuncu ve performansçı Khadija El Kharraz Alami ve Green Room ödüllü eğitimci, sanatçı, tiyatrocu ve yönetmen Samara Hersch’den oluşuyordu. On soruluk sohbetler'de PerformLab serimize yerel katılımcılarla devam ediyoruz. Sıradaki misafirimiz, önümüzdeki Temmuz-Ağustos aylarında Viyana’da gerçekleşecek ImPulsTanz’a katılacak olan dansçı/koreograf Dilan Onay.
Soldaki fotoğraf: Murat Dürüm & Sağdaki fotoğraf: Carlos Fernandes
Performansın özü sizce nedir? Performansı günümüzde nasıl tanımlarsınız?
Performansa dair tekil bir öz aramak yerine doğasını ve yapısını gözlemlemek ve çoklu bir analizde bulunmak daha çok ilgimi çekiyor. Performansın, içinden çıktığı topluluğun o dönemdeki dışavurum niyetleriyle şekillendiğini düşünüyorum. Dolayısıyla dinamik ve anbean değişen bir yapısı var. Fakat bu değişken yapıda süregelen bir ortaklıktan bahsedeceksek; rasyonel iletişim pratiklerinin dışına çıkarak derdini anlatma arzusu ve bununla birlikte daha tekinsiz anlatım biçimleri arayışı denebilir diye düşünüyorum.
Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor musunuz? Nasıl?
Sanat da insanın tarihsel yolculuğunda başına gelenlerle birlikte dönüşen ve bambaşka formlara bürünen alanlardan birisi. Toplumsal fenomenlerin sanatçının yoluna ve eserlerinin inşasına kaçınılmaz bir şekilde nüfuz ettiğini düşünüyorum. Dolayısıyla sanat ve insan birbirini çift yönlü bir biçimde etkiliyor ve dönüştürüyor denebilir.
İnsanlığın küresel ölçekte içinden geçmekte olduğu bu yeni pandemi süreci sizce gösteri sanatlarını gelecekte nasıl dönüştürecek?
Pandemi süreci, gösteri sanatlarının da çoğunlukla dijital platformda sergilenmesi yönünde bir dönüşüme sebep oldu. Fakat gösteri sanatlarında sergilenme biçimlerinin dijital alana taşınması adına kalıcı hamlelere ben pek denk gelmedim. Fiziksel mekanlara geçene kadar geçici olarak yapılan bir değişiklik gibiydi. Dolayısıyla artık dijital ağırlıklı bir gidişat olur denebilir mi bilmiyorum. Diğer bir taraftan fiziksel mekânlar da gerek finansal gerek erişilebilirlik açısından çok darbe aldı. Bu yüzden her şeyden önce sanatsal üretimin ve sergilenmesinin sürekliliği üzerine düşünmemiz gerebilir.
Bir performansçı olarak, pandeminin yarattığı zorlu koşullarla kişisel olarak nasıl başa çıkıyorsunuz? Yaratım sürecinde COVID-19'un getirdiği kısıtlamalara uymak zorunda kalmak yaratıcılığınızı nasıl etkiledi?
Başa çıkmaya çalışıyorum fakat başa çıktığım söylenemez. Ben de çoğunlukla kayıt altına alıp dijital olarak paylaşabileceğim işler yapmaya çalıştım. Fakat pandemi sürecinde performans alanında bir anda inanılmaz bir dijital paylaşım ve hızlı tüketim trafiği ile karşılaşınca kendi üretimimi paylaşmak konusunda pek hevesli olamadım. Aynı zamanda bu alanının gerekliliğini sorguladım. Bunun dışında finansal açıdan ise, gösteri sanatlarına yönelik olan az miktardaki desteğin de çoğunlukla kariyerinin belli bir noktasında olan sanatçılara yönelik olduğu ve emerging artist olarak da tabir edilen genç sanatçıların görmezden gelindiği konusunda bir eleştiri getirilebilir. Diğer bir taraftan ise bulunduğumuz coğrafyada temel ihtiyaçlara erişim uğruna dahi çok emek sarf etmek zorunda kaldığımız için, şu an sanat alanındaki sorunlardan ve sanatçı sorunlarından bahsetmek bile bana lüks hissiyatı veriyor.
Size ilham verdiğini düşündüğünüz biri/leri var mı, varsa kimler?
Denemekten ve sanat alanındaki ortak kabullerin dışına çıkmaktan çekinmeyen kişiler ve onların üretimleri, düşünme biçimleri bana ilham veriyor. Karizmatik ve kitabına uygun işler yerine daha provokatif ve deneysel işleri ve o işleri üreten kişileri takip etmeyi seviyorum.
Bir iş üretirken hangi kaynaklardan beslenir, nelerden ilham alırsınız? Rüyalarınızın işlerinize etkisi olur mu?
Rüyalar gün içerisinde tanık olmadığımız bir çarpıklık sunabiliyor, o yüzden yaratıcı faaliyetlere etkisi oluyordur herhalde. Bence bir iş üretirken herhangi bir şey ilham verebilir ve süreci besleyebilir. Bu sebeple de günümüzde disiplinlerarası hale daha fazla vurgu yapılıyor denebilir; ilham alınan kaynakların çeşitliliğine alan açabilmek adına.
Eğer zaten halihazırda bir adı yoksa, üzerinde çalışmakta olduğunuz yapıta adını vermeye ne zaman karar verirsiniz?
Bir şey üzerine çalışırken genellikle bir isim aklıma geliyor ve o ismin getirdiği imgeler de benim için yol gösterici oluyor.
Fotoğraf: Carlos Fernandes
Sanatta disiplinlerarası üretimin sanatçılara ne gibi yeni perspektifler sağladığını düşünüyorsunuz?
Herhangi bir şey sanatsal üretimi besleyecek bir kaynak olabilir. Sınır koymadan, kaynakları geniş tutarak çeşitliliğe alan açmanın iyi bir metot olabileceğini düşünüyorum. Dolayısıyla başka disiplinler dahilinde gelişmiş sanatsal pratiklere tanıklık etmek ve disiplinlerarası bir perspektife sahip olmak birçok yeni olasılığa alan açabilir.
PerformLab’in katılımcılarına nasıl bir deneyim sağladığını düşünüyorsunuz?
Her şeyden önce PerformLab’in performans alanında araştırma yapabilmek adına yargısız ve güvenli bir alan oluşturabildiğini düşünüyorum. Yaratıcı süreci baltalayan hiyerarşik bir yapıdan ziyade peer to peer bir deneyim sağlandı. Böylelikle sanatsal üretime yönelik araştırmada materyal keşfine olanak tanınmış oldu.
PerformLab'in sizin sanatsal pratiğinize nasıl bir katkısı olduğunu/olacağını düşünüyorsunuz?
Katılan sanatçıların birbirinden farklı bireysel sanat pratiklerine aşina olmanın bana bu yolda katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Comments