On soruluk sohbetler serimize 14 Kasım’da başlayan ve 1 Aralık’a kadar pandemi koşulları el verdikçe sahnelerde, öte yandan da çevrimiçi platformda devam edecek 24. İstanbul Tiyatro Festivali’ne katılan yabancı topluluklarla devam ediyoruz. İlk misafirimiz, Yapı Kredi bomontiada’da festivalin açılış gösterisi Diagonale Ascendante’i dansçılar Nathalie Tedesco ve Fanny Gombert ile gerçekleştiren Fransız topluluk Retouramont’un koreografı Fabrice Guillot. Diagonale Ascendante’in çevrimiçi kaydı ise 21-28 Kasım tarihleri arasında İKSV YouTube kanalında ücretsiz olarak izlenebiliyor
Röportaj: Ayşe Draz & Mehmet Kerem Özel
Fabrice Guillot
Tiyatronun/dansın özü sizce nedir? Çağdaş tiyatroyu/dansı günümüzde nasıl tanımlarsınız?
Dans sözsüz bir sanattır, her koreografi seyirci için bir sorudur: Bu ne anlama gelir?
Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor musunuz? Nasıl?
Evet, dansın dili toplumumuzdaki bir durumun sembolü olabilir. Bu sözsüz dil yeni perspektifler yaratabilir. Benim disiplinim kamusal alanda performans sergilemek, biz şehirde yeni bir kullanım yaratıyoruz. Duvarın sınırları yeni bir açık alana dönüşüyor.
İnsanlığın küresel ölçekte içinden geçmekte olduğu bu yeni pandemi süreci sizce gösteri sanatlarını gelecekte nasıl dönüştürecek?
Sanatımızı iyi şartlarda paylaşmak için bir an yeni kurallar düşlemeliyiz. Dansçılar arasında kontak daima mümkün, günlük hayatımız içinde kamusal alanda bu ilişkiyi çok çabuk unutuyoruz.
"Ustam" olarak tanımlayabileceğiniz bir sanatçı ya da size ilham verdiğini düşündüğünüz biri var mı?
Şiir de dans gibi tamamen yoruma açık. Roberto Juarroz, tüm hayatı boyunca 1. volümünden 14. volümüne kadar Dikey Şiir'i yazan Arjantinli bir şair. Örneğin bu benim için büyük bir ilham kaynağı.
Diagonale Ascendante, Fotoğraf: Cie Retouramont
Bir iş üretirken hangi kaynaklardan beslenir, nelerden ilham alırsınız? Rüyalarınızın işlerinize etkisi oluyor mu?
Her yapıt, yeni bir dil yaratmak için keşfedilecek yeni bir nesne, yeni bir aygıt haline gelir. Her bir nesne ve yapıt, kamusal alandaki boşluk ve mimaride yer edinmek için faklı bir yol önerir. Ben hamağımda, neredeyse rüya görerek, boşlukta yeni bir dansın hissine sahip olabilirim.
Eğer zaten halihazırda bir adı yoksa, üzerinde çalışmış olduğunuz yapıta adını vermeye ne zaman karar veriyorsunuz?
Araştırmamızdaki her bir yeni nesne, yeni bir anlatıma pencere açıyor, bu dramaturji ise haftalarca süren bir çalışmadan sonra gelişiyor. İşte bu an tam da esere bir başlık verilecek an oluyor.
İşleriniz çoğunlukla mekânın kullanımı ve okunması ile ilgili, mekânı nasıl tanımlıyor ve yorumluyorsunuz? Kamusal alanlardan doğadaki mekanlara, çağdaş mimariden kültürel miras mekanlarına kadar geniş bir spektrumdaki mekanları işlerinize dahil ediyorsunuz; lütfen bize farklı mekanlarda karşılaştığınız bazı zorluklardan örnekler verebilir misiniz? .
Birçok farklı mekânda aynı yapıtları sergileyebiliriz. Yapıt aynı kalır fakat mekân farklıdır, dolayısıyla izleyicilerin algılayışı da değişir çünkü mimariyle etkileşim yenidir. Yeni duvarlar, perspektifler, geometri, karenin hissi, hava…
Bu yapıt için neden iki kadın dansçı ile çalışmaya karar verdiniz?
Sebebini tam net bilemiyorum fakat neredeyse tüm yapıtlarımda bu bir seçim. Benim için dişiliğin mimariyle ilişkisini görmek çok güzel.
Pandeminin yarattığı zorlayıcı koşullarla kişisel olarak nasıl başa çıkıyorsunuz?
Bizi kuşatan bu durumda özgürlük alanları yaratabilmek için yeni formlar ve uyarlamalar tahayyül etmeye çalışıyorum.
İnsanlara bu gösteriyi izlemeden önce söylemek istediğiniz herhangi bir şey var mı? Özellikle de İstanbul izleyicisine?
Algınız ve sizin hayal edeceğiniz hikâye iyi olandır.
Comments