2019 Kasım ayında Selen Ansen’in üstlendiği Arter Performans Programı’nın Kutlama başlıklı ilk bölümü kapsamında Medyartiz, Arter’in Dolapdere’deki yeni binası ile ilişkilenen ve ziyaretçilere alternatif bir sesli rehber turu sağlayan Modyogayd isimli bir performans sundu. Biz de Gizem Karakaş ve Etem Şahin sanatçı ikilisinden oluşan ve de 2011 yılından bu yana interaktif performanslar üreten Medyartiz ile hem Arter’de yer almış performansları hem de içinden geçmekte olduğumuz pandemi süreci hakkında sohbet ettik
Röportaj: Ayşe Draz & Mehmet Kerem Özel
Sizce performansın özü/ruhu nedir? Çağdaş performansı bugün nasıl tanımlarsınız?
Gizem: Bizim için performansın özü izleyici ile kurduğu dolaysız ilişkide. Performansın, araçsız bir şekilde izleyici ile temas etme ve ilişki kurma potansiyeli olan bir medyum olması bize çekici geliyor.
Etem: Çağdaş performans da günümüzde benzer bir yaklaşıma sahip. İzleyici bir katılımcı olarak karşımıza çıkıyor. Hatta artık performansı interaktiviteden bağımsız düşünmek olası değil. Miranda July’ın stand-up’vari performansları örneğin, izleyiciyi davet ettiği bir program sunuyor ve onlarla birebir etkileşime geçiyor. Ya da Nasan Tur’un Berlin says ve Istanbul says performanslarında kentlerin duvarlarında gördüğü tag’leri performansına dahil edişi. Üst üste gelecek biçimde, ki sonunda kırmızı bir lekeye dönüşüyor, bu yazıları duvara spreyle nakşediyor. Bu da bir tür dolaylı interaktivite.
"Ustam" olarak tanımlayabileceğiniz sanatçı(lar) ya da fikirlerinden etkilendiğiniz kişi(ler) var mı, varsa kim(ler)?
E: Ustamız olarak değil ama akrabamız olarak tanımladığımız sanatçılar olarak Valérie Mréjen ve Edouard Levé’yi sayabiliriz. Aynı zamanda arkadaş olan bu iki sanatçı/yazar büyük bir ustalıkla kişisel hikayelerini kurguya çeviriyorlar ki bu da bize yakın gelen bir üretim biçimi. Kurgunun gerçeklikle temas ettiği yer bize heyecan veriyor.
Bir yapıt üzerinde çalışırken, hangi kaynaklar size ilham veriyor? Rüyalarınız işlerinizde rol oynuyor mu?
G: En büyük ilham kaynağımız arkadaşlarımız ve arkadaşlığın kendisi. Etem’le ilk tanıştığımız yıllarda, doğum günlerinde arkadaşlarıma onlara ithafen ürettiğim işleri hediye ediyordum. Bu hediyeleri pratiğimin dışında bir üretim olarak görüyor ve iş olarak tanımlamıyordum. Etem bunları gördüğünde bana "Farkında değilsin ama sana en çok ilham veren arkadaşların, ürettiğin en değerli işler de bunlar. Senin ilk serginin küratörü ben olacağım, içinde sadece bu işler olacak, serginin adı da Art for friends / Arkadaşlık için sanat olacak" demişti. Arkadaşlık için sanat kavramı daha sonra Medyartiz olarak ürettiğimiz işlerin de temelini oluşturdu: sanatı maneviyat üzerinden, etrafında kurulan ilişkiler üzerinden düşünmek.
E: Gizem’in bir rüya günlüğü var ama hiç kullanmamış işlerinde. Bir gün bu günlüğü Medyartiz’e ifşa etmesini bekliyorum.
Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor musunuz? Nasıl?
E: Ne tesadüf, sanatın dönüştürücü gücü hakkında bir video işimiz var. Ayna ve kötü kalpli kraliçe konuşurken, kraliçe aynaya bu soruyu soruyor: Sanatın dönüştürücü gücü nerede bu dünyada?
Olivia Leing’in Funny Weather Art in An Emergency kitabı bazı sanatçı portreleri üzerinden bu sanatçıların içinden çıkılması imkansız durumlarda sanat pratiklerine nasıl devam ettiğini anlatıyor. Bunlar farklı mücadele yöntemleri, örneğin Derek Jarman bir epidemi olan Aids hastalığıyla savaşırken birçok ikonik iş üretiyor. Bu başlı başına bir dönüşüm seyri. Acil durumlar bunu tetikliyor.
Küresel ölçekte insanlığın içinden geçmekte olduğu bu yeni pandemik sürecinin sonrasında bu sürecin gösteri sanatlarını nasıl dönüştürmüş olacağını düşünüyorsunuz?
E: İçinde bulunduğumuz durum online hayatı cazibeli kıldı. Online görüşmeler ve performanslar bu süreç bitse de devam edecek. Çünkü sosyal medyanın araçlarıyla haşır neşir olundu. Sanat da bundan nasibini alacak gibi görünüyor. Birçok performans sanatçısı kendi profillerinde üretmeye devam ediyor. Umarız bu değişim canlı performanslardan uzaklaşmamıza sebep olmaz.
Evlerimizde tecrit halinde olmak ve sosyal mesafeyi korumaya odaklanmak sizce gelecekteki işlerinizi nasıl şekillendirecek?
E: Hani çok mutlusunuzdur ancak fonda hep ufak ve saldırgan bir huzursuzluk olur ya. Bir sis perdesi gibi. Bu sis perdesini aralamak için karantina sürecinde Instagramı bir medyum olarak kullanarak Ayna, Ayna, Karantina video serisine başladık. Geçtiğimiz Nisan ayına programlanmış bir performansımızı da önümüzdeki günlerde Instagram üzerinden icra etmenin yolları üzerine düşünmeye başladık.
Sosyal değil de fiziksel mesafeyi korumanın avantajları var ve bence gayet keyifli. Alternatif medyumların, örneğin Instagram gibi uygulamaların potansiyellerini keşfetmeye ve onları dönüştürmeye imkan sağlıyor.
G: Etem’le yüksek lisans tezlerimizi yazdığımız süreçte de bütün gün Skype üzerinden konuşurduk. Bir araya geldiğimizde de bugün yaptığımız gibi doğaçlama videolar üretirdik. Bu süreçte o zamanki pratiğimize geri döndük gibi hissediyorum. Gelecek konusunda ise bu yaşadığımız olağanüstü durum kaçınılmaz bir şekilde hayata bakış açımızı değiştireceği gibi işlerimizi de dönüştürecektir. Ancak nasıl dönüştüreceğini öngörmek bana şu an zorlayıcı geliyor. İçinde bulunduğumuz durum, genel anlamda gelecek hakkında düşüncelerimi askıya almama, hayatımı şu an için yavaşlatıp bugünün ötesini düşünmeyi bırakmama sebep oldu.
Gizem Karakaş ve Etem Şahin; Medyartiz’i oluşturan iki sanatçı olarak bize biraz bireysel olarak kendi geçmişlerinizden ve formasyonunuzdan, ayrıca nasıl bir araya geldiğinizden ve bugüne kadar gerçekleştirdiğiniz işlerden bahseder misiniz?
G: 2008 yılında ben Paris I Panthéon-Sorbonne Üniversitesi'nde Görsel Sanatlar bölümünde Etem de Paris III Sorbonne Nouvelle Üniversitesi’nde Sinema bölümünde lisans son sınıf öğrencisiyken ortak arkadaşlarımız vesilesiyle tanıştık. Ertesi yıl Paris I Panthéon-Sorbonne Üniversitesi'nde Çağdaş Sanat ve Yeni Medya bölümünde beraber yüksek lisansa başladık. Yüksek lisans yıllarımız boyunca bir yandan birbirimizin üretimine destek olurken bir yandan birlikte yapabileceğimiz işler üzerine düşünüyorduk. 2011 yılında Medyartiz adı altında birlikte bir dizi video iş ürettik. Bunların çoğu ikimizin de içinde yer aldığı, günlük hayatımıza referanslar veren ve bize ilham veren sanatçı ya da arkadaşlarımıza ithafen ürettiğimiz videolardı.
E: 2012 yılında ben İzmir’e döndüm, Gizem de İstanbul’a yerleşti. Bu süreçte üretim biçimimiz birbirimize yolladığımız işlerle mail art olarak devam etti. İlk performansımız Korsan Sergi - arkadaşlar arasında'yı 2013 yılında, o sıralar İzmir Büyük Kardıçalı Han’da yürüttüğüm sanat mekanı Sütüdyo’da gerçekleştirdik. Devamında İzmir ve İstanbul’da bir çok mekanda performanslar yapma fırsatımız oldu. Bunlardan bazıları: Maquis Projects (İzmir), Polistar (İstanbul), Galerist (İstanbul), Depo (İstanbul) ve son olarak Arter (İstanbul).
Bir sesli rehber olan Modyogayd’ı kurgularken hangi hikayelerden yararlandınız?
G: Modyogayd'ı kurgularken bizi en çok heyecanlandıran yeni inşa edilen ve hafızası olmayan bir mekanın hafızası üzerine düşünmek ve onu kurgulamaktı. Selen Ansen’in performans daveti bize Kasım 2018’de geldiği için inşaat aşamasından itibaren binada vakit geçirme ve binayı gözlemle fırsatımız oldu. Bu süreçte, Arter binasının tasarım ve inşaat sürecinde çalışan mimarlar, teknisyenler ve Arter ekibiyle bir araya gelerek yeni binayla ilgili hikayelerini dinledik. Arter’in bulunduğu Dolapdere semti üzerine araştırmalar yaptık. Sonunda topladığımız tanıklıkları, yaptığımız araştırmaları, kendi gözlemlerimizi ve deneyimlerimizi hayal gücümüzle harmanlayıp kurgu ile gerçek arasında dans eden bir sesli rehber hazırladık.
İnteraktif performansları tercih etmenizin sebebi nedir?
E: İnteraktif sözcüğünden benim anladığım iç içe geçme, kavuşma. Sizin de sorduğunuz mesele. Dönüştürücü bir gücü var. Biz sanatta seyircinin pasif bir pozisyonda olmaması gerektiğini düşünüyoruz. İşlerimizde interaktivite aramızda kurulan diyalogda başlıyor. Sohbet en basit interaksiyonlardan biri. Beraber olduğumuz her an zaten interaktifiz. Bu halimizle katılımcıya bir davetiye gönderiyoruz.
G: İnteraktivitede iç içe geçmenin yanı sıra bir paslaşma da var. Seyirciyi izleyici pozisyonundan çıkarıp katılımcı olmaya ve kurduğumuz diyaloğa dahil olmaya davet ediyoruz, bir nevi pas atıyoruz. Yaptığımız performanslar, kimi zaman seyircinin de kurguya dahil olduğu bir anlatı oluyor, kimi zaman ise bir test ya da bir fal seansına dönüşüyor.
Modyogayd gerçek mekan ve zamanda seyirciyle tekrar buluşana kadar söylemek istediğiniz özel bir şey var mı?
E: Modyogayd ilk defa İzmir’de Darağaç kolektifinin düzenlediği bir sergi için yapmayı düşündüğümüz bir işti. Ancak orada gerçekleşemedi. Gelecekte aynı formatı kullanarak bir performans yapma fikrimiz var. Alternatif kurumlar ve sergiler olabilir.
Yorumlar