top of page
Ayşe Draz & Mehmet Kerem Özel

On soruluk sohbetler: Pippo Delbono

On soruluk sohbetler serimize, 14 Kasım’da başlayan ve çevrimiçi gösterimlerinin 14 Aralık’a kadar devam edecek olan 24. İstanbul Tiyatro Festivali’ne katılan yabancı topluluklarla devam ediyoruz. Sıradaki misafirimiz Pippo Del Bono Topluluğu ile sahnelediği Dopo La Battaglia adlı gösteriyi tasarlayan ve yöneten Pippo Del Bono. Dopo La Battaglia da 14 Aralık’a kadar çevrimiçi izlenebilecek


Röportaj: Ayşe Draz & Mehmet Kerem Özel


Pippo Del Bono, Fotoğraf: Tiziano Ghidorsi



Tiyatronun özü sizce nedir? Çağdaş tiyatroyu günümüzde nasıl tanımlarsınız?

Bugüne bakan ve ona farklı bakış açıları kazandırmaya çalışan bir Tiyatro. Bir Bugünlerin Tiyatrosu. Bir çatışmalar Tiyatrosu ama bir ışık tiyatrosu da. Zamanımızın iki zıt gerilimi.


Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor musunuz? Nasıl?

Sanat, hayatın sertliğini değiştirebilir. Sanat, savaşın hüküm sürdüğü yere aşkı getirebilir. Sanat, üzüntünün olduğu yere neşe, karanlığın olduğu yere ışık getirebilir. Toplumu dönüştürebilir.


İnsanlığın küresel ölçekte içinden geçmekte olduğu bu yeni pandemi süreci sizce gösteri sanatlarını gelecekte nasıl dönüştürecek?

Bu salgın aslında sosyal, politik ve ekonomik bağlamdan bağımsız olarak herkesi vuruyor. Bazı yönlerden sosyal sınıflar arasında bir eşitlik biçimi yaratıyor. Bu görebildiğimiz tek olumlu yön. Gelecek bir şekilde farklı olacak, zaten değişiyor da. Performans sanatları daha gerekli, daha az estetik ve daha canlı hale gelebilir.

Sizce ülkenizdeki gösteri sanatları çevresi pandeminin zorlayıcı koşullarıyla nasıl başa çıkıyor?

İtalya’da şu anda tiyatrolar kapalı. Topluluk olarak genel duruma rağmen projelerimizle yol almaya çalışıyoruz. Örneğin, yakın zamanda son işim La gioia (Keyif) ile Avrupa’da üç ülkede turneye çıkmıştık ama sonra 2021 Şubatına dek faaliyetlerimizi durdurmak zorunda kaldık. Videodan tiyatro yayınlarının canlı performansların yerini alamayacağını düşünüyorum, hem de hiç. İzleyicilerimizle gerçekten tanışmak için gelecekte İstanbul Tiyatro Festivali’nde fiziksel şekilde bulunmayı dört gözle beklerken, gene de Dopo La Battaglia (Muharebeden Sonra) ile ilk kez Türkiyeli seyircilerle tanışmaktan mutluluk duyuyoruz.



Dopo La Battaglia, Fotoğraf: Lorenzo Porrazzini



"Ustam" olarak tanımlayabileceğiniz bir sanatçı ya da size ilham verdiğini düşündüğünüz biri var mı?

Birlikte çalışma ayrıcalığına eriştiğim Pina Bausch’un yolculuğumda çok önemli bir varlığı olduğuna inanıyorum. Doğu tiyatrosu deneyimi de aynı şekilde. Ve Bobo: benimle yaklaşık yirmi yıldır çalışan sağır ve dilsiz küçük adam. Ve dahası bana engin bir insanlık sunmuş olan tüm insanlar.

Bir iş üretirken hangi kaynaklardan beslenir, nelerden ilham alırsınız? Rüyalarınızın işlerinize etkisi oluyor mu?

Evet, tabii ki rüyaların işlerime etkisi oluyor. Bunun yanı sıra tüm gördüklerimden, okuduklarımdan, kelimelerden, resimlerden ve karşılaştığım görüntülerden ilham alıyorum.


Eğer zaten halihazırda bir adı yoksa, üzerinde çalışmış olduğunuz yapıta adını vermeye ne zaman karar veriyorsunuz?

Yeni bir yapıt üzerinde çalışırken genellikle başlıktan başlıyorum. İzlediğim yolun başlangıcı oluyor bu. Sonra, o yoldan geçerken, o adı da kaybedebiliyorsunuz, onu unutabiliyor ve sonunda onunla tekrar karşılaşabiliyorsunuz.


Dopo La Battaglia, Fotoğraf: Lorenzo Porrazzini



1987'de Pina Bausch ile tanışmanız sanatsal yaratımlarınıza bakış açınızı ve yaklaşımınızı nasıl etkiledi?

Pina büyük bir özgürlük kaynağıydı. Yaratım sürecim boyunca hiçbir şey katı değildir, ancak özgürlüğüme dair güçlü bir katılığım var.


Şiir, edebiyat, dans ve sinemayı harmanlayan kolaj benzeri oyunlarınızı yaratmaya nasıl başlıyorsunuz?

Yeni bir yaratıcı sürecin başlangıcında, performansçılarımdan gelebilecek her türlü katkıya ve aynı zamanda tesadüfi buluşmalardan, kitaplardan, acil durumlardan gelebilecek olası tüm katkılara açığım. Başta her şey oldukça kaotik görünür ama sonra bir yol bulmaya başlıyorum: Her şeyi bir araya getiren bir düzen.


İstanbul izleyicisine bu gösteriyi çevrimiçi izlemeden önce söylemek istediğiniz herhangi bir şey var mı?

2011’de prömiyerini yapmış olan Muhareben Sonra, o dönemde İtalya’da yaşadıklarımızla çok bağlantılı bir yapıtım ancak herkes bu yapıtta her zaman kendi hayatının izlerini bulabilir. Onu rasyonel bir biçimde anlamaya çalışmadan izlemelisiniz – onun önerilerde bulunan yönleri karşısında sadece özgür hissetmeye çalışarak. Bu, genellikle izleyicilerin arasında olduğumuz, izleyicinin kendi alanlarına dahil olan oyuncularla sürekli bu yakınlığı yaşayabildiği bir yapıt. Muhareben Sonra’nın bu video kaydı bu yakınlığı vurgulamalı.

Comments


bottom of page