top of page

On soruluk sohbetler: Sanne van Dijk

13-21 Eylül 2024 tarihlerinde gerçekleşmiş olan 6. İstanbul Fringe Festival'e katılan uluslararası sanatçılarla yaptığımız söyleşi dizisinin üçüncü konuğu Sanne van Dijk


Röportaj: Ayşe Draz & Mehmet Kerem Özel


Sanne van Dijk, Sel (Performanstan görüntü), Fotoğraf: Masha Osipova


6. İstanbul Fringe Festival'in uluslararası konuklarından olan Sanne van Dijk Amsterdam'da yaşayan bir kuklacı ve hikâye anlatıcısı. Oyunculuk dalında Amsterdam'daki Tiyatro Akademisi'nden 2006 yılında mezun olan Sanne, ayrıca Berlin'deki Hochschule für Schauspielkunst Ernst Busch'ta kuklacılık eğitimi almış. 2015 Imagine Film Festivali'ne seçilen bilimkurgu filmi Gliese 581'de baş karakteri canlandıran Sanne, kuklacı olarak ana karakteri oynattığı TV yapımı Dropje (Doopie) ile Uluslararası EMMY Çocuk Ödülleri 2020'ye aday gösterilmiş.


Sanne yapıtlarında farklı kültürleri ve toplumları aşan evrensel gerçekleri ortaya sermek için kendi yaşam deneyimlerinden yararlanıyor. Sanne dürüst bir şekilde kendi mücadeleleri ve hayatta karşılaştığı zorluklar hakkında konuşmaya cesaret ederek, seyircileri de kendi mücadeleleriyle yüzleşmeleri için kışkırtıyor.


Sanne, İstanbul Fringe Festival’de seyretme imkanı bulduğumuz; oyunculuk, kuklacılık ve müziği hikâye anlatımıyla birleştirdiği disiplinlerarası çalışmalarından biri olan Vloed (Sel)’de de kişisel hikâyelerden yola çıkarak, sıkışıp kalmak ve kabuğunu kırıp bu durumdan kurtulma cesaretini bulmak üzerine trajikomik bir gösteri meydana getirmişti. Şimdi sözü Sanne van Dijk’a bırakıyoruz...


 

Performansın özü sizce nedir?

Benim için performans, topluma ve yaşadığımız dünyaya ayna olmak ve günlük gerçekliğin dışına bir kaçış sunmak arasında denge kurmakla alakalı. Gerçek bir bağlantı kurmak benim için çok önemli. Flood ile bir mağduru manipüle etmenin nasıl işlediğini; özel hissetmek, sevilmek ve kabul edilemez davranışlar arasında ne kadar ince bir çizgi olduğunu ve bunlar hakkında konuşmanın ne kadar zor olabildiğini göstermeye çalışıyorum.

 

Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor musunuz? Nasıl?

Kesinlikle. Bu eseri yaratmak, başıma gelenleri anlamama ve bunca yıldır kendime anlattığım hikayeyi değiştirmeme yardımcı oldu. O zamanlar içinde bulunduğum güçsüz durumla karşılaştırıldığında Flood, şimdi kendimi güçlü hissetmemi sağlıyor. Umarım başkalarına ilham verir ve belki de bakış açılarını genişletir.

 

Bir iş üretirken hangi kaynaklardan beslenir, nelerden ilham alırsınız? Rüyalarınızın işlerinizde etkisi olur mu? 

İlhamın birçok farklı yerden gelebileceğini fark ettim. Mesela bu eseri küvette icra ediyorum. İlk başta küveti kullanmaya karar verdiğimde görsel bir seçimdi ama kullandıktan sonra bazı nesne oyunlarına ilham verdi. Müzik bir ilham kaynağı. Eski hikayeler ve günlük yaşam ilham kaynakları. Sanırım gittiğim her yere işimi de yanımda götürüyorum ve bu yüzden her yerde ilhama açığım. Rüyalar bazen bir eserin başlangıcı olabiliyor. Son çalışmam 12 Kisses Before Midnight’da her şey, günümüz dünyasında insanların birbirine giderek daha fazla karşı çıktığı fikriyle başladı. Bunun yerine, insanları birbirine bağlayan ve neşe getiren bir gösteri yapmayı umuyorduk.

Eğer halihazırda bir adı yoksa, üzerinde çalışmakta olduğunuz yapıta adını vermeye ne zaman karar verirsiniz? 

Her zaman bir başlık taslağıyla başlarım. Çoğu zaman da gösterinin başlığı bu olur. Flood için karar vermek biraz zaman aldı. Suyla bağlantıya ihtiyacı olduğunu hissettim ve hangi hikayenin itici güç olacağını biliyordum, ancak yine de eserin hangi başlığın uyacağını görecek kadar tamamlandığını hissetmem biraz zaman aldı. Tabii bu hikayenin benim için çok kişisel olduğundan da kaynaklanıyor.


Sanne van Dijk, Sel, Performanstan görüntü, Fotoğraf: Masha Osipova


Sanatınızı etkilediğini düşündüğünüz biri veya bir sanatçı var mı, varsa kim?

Flood'dan önce Cat Smits Company ile Nouveau Fuck adlı gösteride birlikte çalışmıştım. Bu gösteri kadınları ve “diğerlerini” daha fazla yer işgal etmeye çağırıyor. Bu kalbime yakın bir tema. Gösterinin içinde ve çevresinde birbirimizi desteklemenin gücünü gerçekten hissettim ve bu durum da sonunda kendi gösterimi yazmaya karar vermemi sağladı; uzun zamandır var olan bir istekti. Çalışmalarımda kullandığım köpük kuklacılığı, Cat'in köpük kuklaları kullanımından esinlendi.

 

Dünyanın mevcut durumunu değerlendirdiğinizde, bir sanatçı olarak sizin için en önemli ve acil konu nedir?  

Topluluk oluşturmak ve birbirimizle bağlantı kurmak. Sanatçılar olarak birbirimizi beslemeli ve birlikte çalışmalıyız. Umarım bu durum da daha fazla sağlamlık, istikrar ve dayanıklılık yaratır.

 

İnternet sitenizde sizi tanıtan metin, bir hikâye anlatıcısı olduğunuzu vurguluyor. Hikâye anlatıcısı olmak sizin için ne anlama geliyor?

Hikâye anlatıcılığı, kendinizi anlatmanıza ve aynı anda izleyiciyle gerçek bir bağ kurmanıza olanak tanıyan bir sanat biçimi. Hikâye, seyirci ve siz, yani hikaye anlatıcısı, eşit derecede önemlisiniz. Bu zanaatı Amsterdam'daki Mezrab Hikaye Anlatma Okulu'nda 5 ay boyunca çalıştım ve bana kişisel hikâyelerimi sanata dönüştürmek için araçlar sağladığını düşünüyorum.

 


Sanne van Dijk, Sel, Performanstan görüntü, Fotoğraf: Masha Osipova


Bir performansçı olmanın yanı sıra Berlin'deki Hochschule für Schauspielkunst Ernst Busch'tan mezun bir kuklacısınız. Yanılmıyorsak, İstanbul'da sahneleyeceğiniz Flood adlı yapıtınızda da kuklacılıktan yararlanıyorsunuz. Kuklacılığı bir performansa dahil etme açısından Flood'un yaratıcım süreci hakkında bize bilgi verebilir misiniz?

Ernst Bush'ta eğitim aldım fakat dürüst olmak gerekirse mezun değilim. Ve evet, hikaye anlatma çalışmalarımda kuklacılığı kullanmaya karar verdim. Kuklacılık bir tür sihir. Herkes kuklayı sadece bir nesne olarak görür ancak bir şekilde hepimiz onun kendi hayatı olduğuna inanırız. Bir kukla aracılığıyla odak noktasını kendi üzerimden hikayedeki bir karaktere veya odaklanılması gereken başka bir yöne kaydırmam mümkün. Ayrıca kukla, hikaye anlatıcısının gizli tutmak isteyebileceği bölümleri de ifade etmeye yardımcı olabilir.

 

“Fringe” sizin için ne ifade ediyor?

Fringe, sanatsal özgürlükle, deney yapma ve birçok harika sanatçıyla tanışma fırsatıyla dolu harika bir yer. Yeni yapımcılar için genellikle bir başlangıç ​​noktası. Flood’u Amsterdam Fringe Festivali için yarattım. Diğer tiyatro profesyonelleriyle bağlantı kurmamız için atölyeler ve buluşmalar organize ettiler. Dolayısıyla Fringe benim için, diğer iş olanaklarını ve sanat dünyasındaki yerimi bulmaya doğru gerçek bir basamak taşı oldu.

 

İstanbul seyircisine söylemek istediğiniz özel bir şey var mı?

Bu gösteriyi İstanbul Fringe'de sergilemek benim için çok özel. İşimin çok güncel bir temayı barındırdığına ve bu yapıtla insanlara kendi seslerini bulmaları ve konuşmaya cesaret etmeleri için ilham verebilmeyi umuyorum.

Comments


Commenting has been turned off.
bottom of page