top of page

On soruluk sohbetler: Thibaut Eiferman

13-21 Eylül 2024 tarihlerinde gerçekleşmiş olan 6. İstanbul Fringe Festival'e katılan uluslararası sanatçılarla yaptığımız söyleşi dizisinin ilk konuğu Thibaut Eiferman


Röportaj: Ayşe Draz & Mehmet Kerem Özel


HHH (Hand, Heart, Head), Performanstan görüntü, ©Luca Truffarelli


6. İstanbul Fringe Festival'in uluslararası konuklarından koreograf, dansçı ve Compagnie Entity'nin kurucusu, Fransız-Amerikan kökenli Thibaut Eiferman New York'ta American Ballet Theatre School’da klasik eğitimini tamamladıktan sonra Ballet BC (Vancouver, Kanada), Ate9 Dans Topluluğu (Los Angeles, Amerika Birleşik Devletleri) ve Batsheva Dans Topluluğu'nda (Tel Aviv, İsrail) dans etmiş. Halen Christian François Ben Aïm Topluluğu'nun Facéties ve Oona Doherty/OD Works topluluğunun Navy Blue isimli gösterlerinde dans etmekte olan Eiferman, ilk koreografisi HHH'yi  2018'de tasarlamış. HHH'nin bu kısa versiyonu 2018'de Kudüs Machol Shalem Uluslararası Koreografi Yarışması Birincilik Ödülü ile 2019'da Hannover Koreografi Yarışması Eleştirmenler Ödülü'nü kazanmış ve Paris Theatre de la Ville'in genç koreograflar arasından organize ettiği Danse Élargie yarışmasının 2020 yılındaki edisyonuna seçilmiş. Uzun versiyonunu bu yılki İstanbul Fringe Festival'de seyretme imkanı bulduğumuz HHH (Hand, Heart, Head) tanıtım yazısında "gerçek ve yapay bedenlerin, yer değiştirme ve bütünlüğün, duygusallık ve mekaniğin, dans ve görsel sanatların birbirine karıştığı bir gösteri" olarak tanımlanıyor. Şimdi, kendisini ve HHH'yi daha yakından tanımak için sözü Thibaut Eiferman’a bırakıyoruz…


 

Performansın özü sizce nedir? 

Benim için performans bir hakîkat hâli. Bir duyguyu ya da bir mesajı taşıyan, muhafaza eden bir şey  gibi geliyor bana ve neyin gerçek neyin gerçek olmadığı arasında ne kadar kaybolursam, hakîkat o kadar çok ortaya çıkabiliyor.


Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor musunuz? Nasıl? 

Sanatın öğretici olması anlamında dönüştürücü olduğunu düşünüyorum. Yaptığım şeylere geri dönüp bakmak korkularımı anlamamı sağlıyor. Seyirci için sanat zihinle değil kalple öğretme gücüne sahip.


Bir iş üretirken hangi kaynaklardan beslenir, nelerden ilham alırsınız? Rüyalarınızın işlerinizde etkisi olur mu? 

Süreçlerimde en çok müzikten ilham alıyorum. Ses ve beden arasındaki bağlantı beni en çok heyecanlandıran şey. Bu bir metin de olabilir. İnsanların seslerini ilginç buluyorum. Birisi konuştuğunda çok fazla hareket gerçekleşiyor. Bu hareket derin bir yerden geliyor ve dans ettiğimde o yerle bağ kurmayı seviyorum.


Eğer zaten halihazırda bir adı yoksa, üzerinde çalışmakta olduğunuz yapıta adını vermeye ne zaman karar verirsiniz? 

Başlığın bana belirmesini sağlamaya çalışıyorum. Onun her zaman orada olduğunu düşünüyorum, benim görevim başlığı ortaya çıkarmak. Tıpkı eserin yapımı gibi, bir yerlerde önceden var olduğunu ve onu bulmam gerektiğini düşünüyorum. HHH, Patti Smith ile yapılan bir röportajın kaydından sonra bana belirdi.


Sanatınızı etkilediğini düşündüğünüz biri veya bir sanatçı var mı, varsa kim?

Bu eser özelinde Patti Smith beni çok etkiledi. Sanatın kendi  kendine gerçekleşen bir süreç ve neredeyse asil bir eylem olduğu, halktan ve şöhretten uzak olduğu yönündeki tutumu benim için bugün eskide kalmış bir geleneğin izi. Punklar ve beatnikler, insanların Instagram şöhreti için değil aciliyet duygusuyla sanat yaptığı 60'lar ve 70'ler hareketi. Smith’in sanatına, isyana ve özgürlüğe olan inancı.


HHH (Hand, Heart, Head), Performanstan görüntü, ©Luca Truffarelli


Dünyanın mevcut durumunu değerlendirdiğinizde, bir sanatçı olarak sizin için en önemli ve acil konu nedir?  

Benim için şu anda hepimizin trendlere kapılıp bir algoritmaya dönüşmememizi sağlamak acil. Belirli topluluklar için belirli sorunlar gündeme getiriliyor diye, bu her insanın hikâyesinin aynı olduğu anlamına gelmiyor. Bireyleri dinlemek ve politik söylemi sanatla karıştırmamak önemli. Sanat her zaman politik olacak; ancak "evet" ve "hayır" ile işleyen bir şey değil ve aşırı kutuplaşmış dünyamızda nüansın gücüne çok inanıyorum.


HHH ilk koreografiniz. Önce birçok ödül aldığınız 30 dakikalık kısa bir versiyon yarattınız. Sonra onu geliştirdiniz ve Fringe İstanbul’da gördüğümüz uzun versiyonunu ortaya çıkardınız. Bu çalışmanızı neden uzatmak istediniz? Bize HHH'nin kısa versiyondan uzun versiyona dönüştüğü süreç hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?

HHH'yi her zaman aynı anda gerçekleşen iki hikâye olarak gördüm. Bu birleşmenin nasıl gerçekleşebileceğini merak ediyordum. Mankenle solo çalışmamı tamamladıktan sonra, odağımı başkalarına yöneltmek istedim. Tek başıma araştırdığım mankenin dekonstrüksiyonu dansımı dekonstrüksiyon etmek istememe sebep oldu. Benzer bir süreci gerçek insanlarda nasıl işletebileceğimi görmek istedim. İki dansçının varlığı onların buluşması için bir fırsattı. Kendinle veya başka biriyle tanışmak ne anlama geliyor? Robotik halden çıktıkları dönüşüm yolu, bu eseri, sadece bir kişi ve bedeniyle ilgili değil, başka bir varlıkla veya bir kolektifle bağlantı hakkında inşa etmek için bir şanstı. Ram Dass bir yazısında "kendini kendine bakarken görüyorsun" diyor. Bir kişinin ve onun "benliğinin" hikâyesini ama aynı zamanda bir kişinin ve "ötekinin" hikâyesini de anlatmak istedim.


HHH (Hand, Heart, Head), Performanstan görüntü, ©Luca Truffarelli


Aynı zamanda La Compagnie Christian François Ben Aïm ve Oona Doherty / OD Works gibi farklı dans topluluklara dahil oluyorsunuz. Kendi koreografinizle dans ediyor ve yeni gösterinizin yaratımı üzerinde çalışıyorsunuz. Bunların hepsi nasıl bir arada işliyor, bu durumun herhangi bir zorluğu veya kolaylığı var mı?

Kendimi bir dansçı ve bir koreograf olarak kategorilere ayırmak benim için zorlayıcı bir şey. Bu eser de bahsettiğim bu zorlukla uğraşmanın bir sonucu olarak ortaya çıktı. Bedenimin artık bana ait olmadığını fakat izlerini bırakmak üzere içine girmiş olan koreografların izlerini taşıdığını hissediyordum. Onların etkisi olmadan nasıl hareket ettiğimi hatırlamak istedim. Bugün bedenimle verdiklerim ve kendim için sakladıklarım arasında sınırlar koyabiliyorum ancak bu sınırın dansta sıklıkla göz ardı edildiğini görüyorum. Dansçılar verileni alma, ortaya çıkarma ve yeni beceriler öğrenme kapasitesine; verileni muhafaza eden açık kaplar gibi bedenlere sahipler. Hareket etme veya koreografi verme özenle yapılmalı. Bugün, kendime enformasyon vermeye odaklanıyorum ve bedenim ile ne yapacağım konusunda talimatlar almaya geri dönmem giderek daha zorlaşıyor.


Fringe sizin için ne ifade ediyor?

Fringe, benim için ileri görüşlü, bir kategorinin içine yerleştirilemeyen, dışarıda olan anlamına geliyor. Fringe benim için normal standartların dışında işleyen bir şey olduğu için kuir bir kavram. Bu bir yana “deneysel” veya “farklı” olarak kabul edilen sanat, basitçe; “daha az deneysel” ve “daha çok aynı şey” anlamına geliyor. Fringe ayrıca, tarafların bu şekilde bir araya gelmesiyle bir paylaşım ve kolektif ruh duygusunu da gündeme getiriyor.


İstanbul seyircisine söylemek istediğiniz özel bir şey var mı?

Daha fazla bir şey söylemek istemiyorum ki deneyimlerini kendilerine mal edebilsinler.


Comments


Commenting has been turned off.
bottom of page