Bergama Tiyatro Festivali bu sene 3dots ve BERaBER organizasyonuyla 2-5 Haziran tarihleri arasında gerçekleşiyor. Festivalin kurucu ortaklarından Eren Arıkan (BERaBER) ve Çağıl Özdemir (3dots) ile nasıl yola koyulduklarını, şimdiye kadarki deneyimlerini ve de geleceğe dair hayallerini konuştuk
Röportaj: Ayşe Draz
Müthiş bir tarihsel ve kültürel zenginliğe sahip Bergama’da bu sene 2-5 Haziran tarihleri arasında Bergama Tiyatro Festivali’nin üçüncü edisyonu gerçekleştiriliyor. Festivalin kurucu ortaklarından Eren Arıkan (BERaBER) ile yıllar önce kısacık da olsa ortak bir arkadaşımız vasıtasıyla Berlin’de tanıştığımızı, kendisinin, üniversite tiyatrosu geçmişi ile Bergama’daki aile bağlarından da aldığı cesaretle Bergama Tiyatro Festivali fikri üzerinde çalıştığından bahsettiğini hayal meyal hatırlıyorum. Bergama ile Berlin arasında kurulacak böylesine bir köprü, elbette akla ilk Pergamon Müzesi'ni de getirdiğinden, hem tarihsel açıdan bana mantıklı gelmiş hem de Eren’in kendisinin Bergama ile organik bir bağı olmasından ötürü beni heyecanlandırmıştı. Maalesef festivalin 2018’de gerçekleştirilen ilk edisyonunu kaçırdım. Oysa ki özellikle sahnelendiği mekânla bütünleşeceğine emin olduğum, Yunanlı yönetmen Theodoros Terzopoulos yönetimindeki Attis Tiyatrosu yapımı Ajax, The Madness’i Asklepion Antik Sahne’de izlemek isterdim. Araya giren pandemi sürecinin ertesinde, hatta esnasında, festival geçtiğimiz yaz, festival ekibinin cesurca aldığı bir kararla ikinci kez gerçekleştirildi ve ben de ucundan kenarından da olsa bir kısmını yakalayabildim. Festival, şehirdeki farklı Açıkhava ve iç mekânları kullanmanın yanı sıra, Bergama’nın tarihsel ve kültürel mirasını da tanıtan zengin bir yan etkinlikler programına sahipti. Festivale tek eleştirim, Asklepion Antik Sahne’de yer alan yapımların, bir ev içi mekân oluşturmaya çalışanlardan ziyade mekânsal olarak farklı bir dünyayı hayal edenler olması olabilirdi. Ancak aslında, "büyük sahne"de yer alacak gösterilerin seçkisini yaparken, mekânı göz önünde bulundurdukları kadar Bergama çevresinden gelecek seyirci profilini de çekecek bazı başka unsurları değerlendirmek zorunda kalmış olabileceklerini düşündüm. Bu sene yerel ile karşılıklı olarak daha erişilebilir bir ilişki kurmanın da peşine düşen festivalin kurucu ortaklarından Eren Arıkan (BERaBER) ve Çağıl Özdemir (3dots) ile nasıl yola koyulduklarını, şimdiye kadarki deneyimlerini ve de geleceğe dair hayallerini konuştuk.
Solda: Çağıl Özdemir
Sağda: Eren Arıkan
Eren’in Bergama ile organik bir bağının olmasının çok önemli bir unsur olduğunu düşünüyorum; biraz Eren’in Bergama ile ilişkisinden ve festival gerçekleştirme fikrinin nasıl ortaya çıktığından söz eder misiniz?
Eren Arıkan: Elbette, anne tarafından Bergamalıyım. İstanbul’da doğdum, büyüdüm ama çocukluğumda özellikle yaz tatillerinde anneannemi ziyaret etmek için yolumuz her sene Bergama’ya düşerdi. Annem doğduğu, büyüdüğü şehre ve bu şehrin sahip olduğu tarihi mirasa önem veren biri. Ne zaman bir misafirimiz "güneye" giderken yol üstünde Bergama'ya uğrasa, biz de her seferinde Asklepion - Akropol - Kızıl Avlu’yu gezerdik. İlkler şehri Bergama’nın efsanelerini, hikâyelerini tekrar tekrar dinlerdik. Dolayısıyla özellikle Zeus Altarı’nın olduğu, bizim Kale dediğimiz Akropol benim için "gündelik" mekânlardan biriydi. Ben 2010 yılında o zamanlar proje asistanı olduğum bir işle ilk defa Berlin’e gittiğimde, meşhur Pergamon Müzesi’ne de gittim, çocukluğumdan beri temelinde vakit geçirdiğim yapının üstünü de görmek için. O ziyaret, müzenin kapısında bekleyen insanlar, müzenin konumlandırılması ve biçilen değerin bu kadar görünür olması beni çok etkiledi. Açıkçası birçok duyguyu aynı anda yaşamamı sağladı. Bu iki şehrin paylaştığı ortak miras ve şehirlerin kültürel kodlarına işleyen bu yapı üzerinden kurulan dengesiz ilişki, yine bu iki şehir arasında kültür temelli bir köprü kurulması gerektiğini ve bunun da hem benim kişisel ilgim hem de Bergama’nın doğal bir tiyatro şehri olması sebebiyle performans sanatları üzerinden olması gerektiği fikrini çıkardı ortaya. Fikri ortaya çıkaran bu bağın yanında festivali mümkün kılan şeylerden biri de uzun zaman önce kaybettiğimiz dedemin bugün Bergama’da esnaf olan birçoklarının çocukluk anılarında, yaptığı poğaçaların kokusuyla güzel bir yer edinmesi oldu. Berlin’den gelen ve buralarda bir şeyler yapmaya çalışan biri olma sıfatından Poğaçacı Emin’in torunu olarak sıyrılmak sürecin hızlı ve görece rahat akmasını sağlayan önemli bir etken oldu.
Bergama Tiyatro Festivali, 2021
3dots sadece Bergama Tiyatro Festivali’ni değil başka festivaller de gerçekleştiriyor, bize biraz diğer festivallerden, sizin nasıl bir ekip olduğunuzdan ve sizleri bir araya getiren unsurlardan bahsedebilir misiniz?
Çağıl Özdemir: 3dots çeşitli kültür girişimlerine ortak ve her bir girişimde farklı partnerleri olan bir yapı. Tüm bu yapıyı oluşturan her bir girişimin sürekli bir bilgi ve deneyim paylaşımından söz etmek mümkün. 3dots’un ortağı olduğu kültür girişimleri içerisinde Bozcaada Caz Festivali ve XJAZZ gibi festivaller de var. Kurguladığımız model çok tanıdık olmadığı için bazen anlatması da çok kolay olmayabiliyor ama elimden geldiğince anlatmaya çalışayım.
3dots’u kültür girişim stüdyosu gibi düşündüğünüzde farklı ortaklık yapıları olduğunu, inandığımız gelecek için birbirlerinden faydalanan, birbirini geliştiren farklı uzuvların bir sistemi oluşturduğunu söyleyebiliriz. Bergama Tiyatro Festivali, BERaBER ve 3dots’un ortak inisiyatifi. Her bir kısmını birlikte tasarladığımız bu ortaklığımız üniversite yıllarına dayanıyor. Festivalin dört kurucu ortağı var; hepimiz İstanbul Bilgi Üniversitesi yıllarından tanışıyoruz. Kendi girişimlerimizi başlatmadan önce uzun yıllar kültür sektöründe birlikte çalıştık. Profesyonel arkadaşlığımız dışında duygusal olarak paydaş olduğumuz pek çok yakınlık sayabilirim. 2010’ların başında hepimizin aynı mahallede yaşaması sebebiyle, Pazar günlerini meydan kahvesinde kahvaltımızı yapmak, gazete okuma rutinimizi paylaşmak ve ettiğimiz sohbetin tatlı gelmesi sebebiyle akşama kadar vakit geçirmemiz, bunlardan bazıları. Ya da festival direktörü Eren’in kızını doğduğu gün kucağıma almam ve aradan geçen beş senede, bu bağın güçlenmesinin festival ile ilgili tüm yaklaşımımıza etki etmesi gibi.
“19. yüzyılın sonunda Berlin’e taşınan Pergamon Altarı, 60’larda Anadolu’dan Almanya’ya göçen işçiler ve çok yakın bir geçmişte Berlin’de kendine ifade alanı yaratmaya çalışan bir jenerasyon, verdiğim örneği destekler nitelikte. Bu iki ülkenin paylaştığı ortak kültür mirası, biz kabul etsek de, etmesek de orada! Tam da bu nedenle gücümüzü farklılıklarımızdan aldığımız kadar, ortak olduğumuz ve paylaştığımız değerlerde de arıyoruz.”
Yanılmıyorsam bir kısmınız Berlin’de yaşıyor, hatta Bergama Tiyatro Festivali’nin ilk senesinde Bergama-Berlin teması ön plandaydı; hem içerden biri olmak hem de dışarıdan bakabilmek nasıl bir deneyim?
Ç.Ö: Kendi içinde bazı zorluklar yaratsa da harika bir deneyim. Henüz bu festivalin tasarısı oluşmadan Eren’in de yukarıda bahsettiği 2010’da Pergamon Müzesi’nde yaşadığı bir olay da bu durumu bir yandan çok güzel özetliyor. Anne tarafından Bergamalı olan Eren yazları anneannesini ve dedesini ziyaret ettiği çocukluk anılarından birinde, ölen kuşunu bir zamanlar Zeus Altarı’nın bulunduğu yerin dibine gömer. Akropol o zamanlar Müze Kart’la girilen bir ören yeri de değil. 2010’da büyük bir heyecanla ilk kez gittiği Pergamon Müzesi’nde bir yandan hayal ederken farkında olmadan müzede sergilenen bir yapıya yaslanır ve güvenlik görevlisi hiç beklemeden Eren’i uyarır. Bu hikâye biraz hem içerde hem dışarıda olmayı, hislerimizi de anlatıyor sanki.
19. yüzyılın sonunda Berlin’e taşınan Pergamon Altarı, 60’larda Anadolu’dan Almanya’ya göçen işçiler ve çok yakın bir geçmişte Berlin’de kendine ifade alanı yaratmaya çalışan bir jenerasyon, verdiğim örneği destekler nitelikte. Bu iki ülkenin paylaştığı ortak kültür mirası, biz kabul etsek de, etmesek de orada! Tam da bu nedenle gücümüzü farklılıklarımızdan aldığımız kadar, ortak olduğumuz ve paylaştığımız değerlerde de arıyoruz.
Kime göre içerde, kime göre dışarda olduğumuz fark etmiyor. Festivalin üç kurucu ortağı Berlin’de yaşıyor. Çoğunluğu Berlin’de yaşayan; muhtelif yerlerde aktif işler yapan ekiplerini Bergama’da tanıştığı güzel insanlarla bir araya getirip yeni ekipler kuran; bu festivali değerli kılanın ortak bir tasarım olduğunu deneyimleyen; inandığımıza inanan herkesle aramıza mesafeler koymadan iş birliği geliştirdiğimiz bir ekibiz. Perspektif değişebilir ama bu festivalin parçası olan herkesin "içerde" hissetmesi bizim için oldukça önemli. Herkesin kendine ait hissettiği bir yer bulabilmesi de öyle.
Bergama Tiyatro Festivali, 2021
Bergama’da bu sene festivalin üçüncü edisyonunu gerçekleştiriyor olacaksınız, bu aslında çok yeni bir festival; ilk iki festival deneyimi eminim sizlere bu senenin programını ve festivalin altyapısını oluştururken çok yol gösterici oldu. Başta olmasını hayal edip vazgeçmeye ya da sonradan eklemeye karar verdikleriniz neler oldu?
E.A: Aslında ilk başladığımız seneden bugüne vazgeçtiğimiz çok bir şey olmadı. Genelde ihtiyaçlara ve edindiğimiz tecrübeye göre gelişerek form değiştiren şeyler oldu. Örneğin festivalin ilk yılında daha fazla olan uluslararası performanslar ekonomik sebeplerden azaldı; ancak bu durum daha fazla dış temsilcilik ile iletişim kurmamızı ve birlikte proje geliştirmemizi hızlandırdı.
İlk yola çıktığımızda yerelleşme ve sektörleşme alanları bu kadar festivalin merkezinde değildi. Üzerine düşündüğümüz, içerikler ürettiğimiz konular olmakla birlikte altını bu kadar kalın çizgilerle çizmemiştik. Süreç içinde yaşadıklarımız bu alanların sürdürülebilir bir festival yapısı için ne kadar gerekli ve anlamlı olduğunu gösterdi ve şu anda oluşturulan tüm içeriklerin bir noktada bu alanlara değmesi için çalışıyoruz diyebilirim.
Bergama Tiyatro Festivali, 2021
Bu sene festivalin merkezine Yerelleşme, Sektörleşme, Sosyal ve Kültürel Hayatın Erişilebilirliği ve Çocuklar ve Gençlerin Kültür ve Sanat Hayatına Katılımı başlıklarını alıyorsunuz, bize biraz bu başlıkların işaret ettiklerini açabilir misiniz?
Ç.Ö: Bu başlıklar festivalin ilki ve ikincisi arasında geçirdiğimiz süreçte, festivalin kendi
nedenlerini de daha iyi keşfettiği bir zamanda yoğunluklu olarak konuştuğumuz kavramlardı.
Geçtiğimiz yıl bu başlıklar kapsamında festivalde uygulamaya başladığımız bazı pratiklerle de bu sene üzerine ekleyerek, inşa ederek geliştirdiğimiz konular.
"Yerelleşme’’ adımı ile bölgede üretilen oyun ve performanslara yer veriyoruz. Bu sene Bergama’dan ve bölgeden toplam sekiz performans ağırlıyoruz. Bu kapsama dahil etmek üzere "sektörleşme’" odağımız ile ulusal çapta işler yapan profesyonellerin bölgeden, bölgenin de profesyonellerden öğrenebilecekleri bir bilgi transferi, deneyim paylaşımı zemini yaratmayı hedefliyoruz. Ayrıca bu odak çerçevesinde Bergama’daki sivil toplum kuruluşlarıyla ortaklıklar yapıyoruz, içerikler üretiyoruz, festivali beraber yürütüyoruz. Geçtiğimiz yıl 38 Bergamalı ekip arkadaşıyla bu yönetim sürecini ilk defa birlikte deneyimledik. Uzun soluklu, sürdürülebilir yönetişimler üzerine kafa yorduk. “Sektörleşme’' ile bölgede üreten grupların, ulusal ölçekteki ekiplerle fikir alışverişinde bulunabilecekleri bir zemin oluşturmaya çalışıyoruz; bunun için etkileşimi arttıracak içerikler geliştiriyoruz, atölyeler ve ağ geliştirme temelli paneller ile destekliyoruz.
Sosyal ve kültürel yaşama erişim hakkının herkese eşit sunulması özellikle dezavantajlı ve daha az temsil eden topluluklara, bölgelere ulaşma motivasyonumuzu oluşturuyor. Bu sene "Bergama Tiyatro Festivali Sokakta" temasıyla merkezin dışına daha fazla çıkacak, daha çok işle sokaklarda olacak, daha önce gitmediğimiz mahallelere, köylere giderek yeni başlangıçların tohumunu atacağız.
Çocukların ve gençlerin katılımının artırılması hedefi ilerde birlikte çalışacağımız,
performanslarını izleyeceğimiz, festivalin önümüzdeki dönem seyircisini oluşturacak bireylerle birlikte büyüme arzumuzdan ortaya çıktı. Gelecek geldi, ona emek vermek ve güzel bakmak istiyoruz.
Bergama Tiyatro Festivali, 2021
Bergama halihazırda bir festival altyapısına –konaklama imkanları, yemek yerleri, vb. – ne kadar sahip? Tespit ettiğiniz ve belki yereldeki bireyler/kurumlarla üzerinde çalışmayı düşündüğünüz eksikler var mı?
E.A: Bergama çok eskiden beri bir turizm kenti. Sahip olduğu kültürel mirasın yanında
Türkiye’nin en eski yerel festivaline de sahip. Bergama Kermesi, 1937’den beri aralıksız her sene düzenleniyor. Tüm bu sahip olduklarına karşın değişen turizm ihtiyaçları ve bölgede yaşanan sanayileşme girişimlerinin, kentin kültür ve turizm ile ilgili operasyonel araçlarını da potansiyelinin gerisine düşürdüğünü düşünüyorum. Sahip olduğu potansiyelin, bir noktada belki de Bergama Tiyatro Festivali’nin de desteği ile daha görünür olacağına inanıyor ve bunun için çalışıyoruz. Örnek vermek gerekirse son iki senedir, her festivalde şehir dışından gelen katılımcılarımızın konaklama ile ilgili yaşadığı sıkıntıları duyuyoruz. Bunun dışında hafta sonu açık olan yeme içme mekanlarının azlığı da yine yerel esnafla konuşarak değiştirmeye çalıştığımız konulardan. Bu süre zarfında talep ne kadar artarsa arzın da buna bağlı olarak gelişmesi kaçınılmaz olacaktır.
Bergama Tiyatro Festivali, 2021
Festivalde yere özel (site-specific) işler var mı? Bunun için sanatçılarla belki sadece festival süresince değil daha uzun zaman dilimlerine yayılan bir süreçte çalışmayı düşünüyor musunuz? Çalışıyor musunuz?
E.A: Bizce Bergama Tiyatro Festivali’ni özel kılan en önemli unsur, Bergama’nın kendisi. 2500 yılı aşkın tarihinde şehir yaşamının hiç ara vermeden devam ettiği sokakları, farklı kültür ve dinlerden insanların uzun yıllar bir arada yaşadığı mahalleleri ve bu zengin kültürün bugüne yansıyan mirası. Festivalle birlikte güncel ve uluslararası performanslardan bir seçki oluşturup seyirci ile buluştururken bu özel mekânlarda oluşacak biricik seyir ve performans deneyimini de göz önünde bulundurmaya çalışıyoruz. Buna ek olarak ilk seneden beri farklı ekiplerin burada mekâna özgü işler yapmaları hem bizi heyecanlandırıyor hem de programı zenginleştiriyor. İlk sene Berlinli sanatçı Felix Sodemann ve yine Berlinli sanat kolektifi gastkollektive’in iki ayrı işi mekâna özgü olarak Bergama’da geliştirildi. Geçtiğimiz yıl da Mekan Artı’nın Uzak projesi ve Cevdet Erek’in Bergama Stereo Bergama işleri yine mekâna özgü işler arasındaydı. Bu tür üretimlerin artmasını çok istemekle birlikte, bu üretimlere özellikle Bergama’dan ve bölgeden de insanların katılmasını, hem farklı üretim modelleri ile tanışmalarını hem de birlikte üretmenin deneyimini yaşamalarını istiyoruz. Kim bilir belki bu yeni tanışıklıklar yeni hikâyelerin başlangıcı olur. Bu sene koreograf Tuğçe Tuna, festivalden bir hafta önce başlayan bir atölye çalışması ile bölgeden katılacak on kişiye yakın katılımcı ile bir üretim süreci geçirecek. Umarım festivalin son günü de bu sürecin sunumunu hep birlikte izleyeceğiz.
Bergama Tiyatro Festivali 2021
Festival seçkisini yaparken hangi kriterler ön plana çıkıyor? Her sene değişiyorsa bu seneki kriterler ne oldu? Bir danışma kurulunuz var mı?
Ç.Ö: Şu anda resmi olan bir danışma kurulumuz yok ama deneyimine, yaklaşımına güvendiğimiz sektör profesyonelleri, akademisyenlerin yanı sıra başlangıç zihnine sahip ve deneysel olabilmemizi sağlayan yakınlarımız var. Ayrıca festival seçkisini kolektif bir şekilde oluşturuyoruz. Festival seçkisini yaparken önem verdiğimiz şeylerden biri çağdaş oyunlara yer vermek. Bergama Tiyatro Festivali her ne kadar antik bir kentin, antik sahnelerini de kullanan -bu açıdan ne kadar şanslı olduğumuzu düşündüğümüzü bir bilseniz- bir festival olsa da, devamlılığı sağlamak için çağdaş işlere yer vermenin ve o şehrin geçmişini ve şimdisini birlikte kucaklamanın ne kadar önemli olduğunu yoğun bir şekilde hisseden de bir festival.
Evrensel değerlere sahip ve bu şekilde oluşturulmuş kapsayıcı işler de seçkiyi yaparken belirlediğimiz kriterler arasında sayılabilir. Festivalin kendisine belirlediği kuzey yıldızları arasında çeşitlilik ve kapsayıcılık oldukça önemli bir yeri kaplıyor. Buna ek olarak geçtiğimiz yıl pandemi döneminde ciddi anlamda olumsuz etkilenen sahnesi olan tiyatro ve performans topluluklarına yer vermeyi öncelemiştik. Bu motivasyonla performatif seçki tamamen sahnesi olan ekiplerden oluşturulmuştu.
Festivalin önem verdiği ortak prodüksiyonlar geliştirmek için yaşadığı istek, birtakım ülke
gerçeklikleri bizi çok zorlasa da, uluslararası partnerliklerimizi derinleştirmeye itti. Eren’in de
bahsettiği gibi bu kısım bizim oldukça önem verdiğimiz bir kısım. Yine önceden söz edildiği gibi festivale özel mekâna özgü içerikler, oyunlar, performanslar geliştirme önceliğimiz seçkimizi de oluştururken göz önünde bulundurduğumuz kriterler arasında.
Bergama Tiyatro Festivali, 2021
Desteğe en çok hangi alanda ihtiyaç duyuyorsunuz?
Ç.Ö: Desteğe her zaman, her konuda ihtiyaç duyuyoruz. Paylaşmaktan öğrenen ve bunu da oldukça kucaklayan bir ekibiz. Kültür sektörü içerisinde var olmanın anahtarlarından birinin iyimser bir inatçılığa sahip olmak olduğunu düşünüyoruz. Tüm bu süreçte, bizimle benzer
deneyimler yaşayan sektör içindeki insanlardan öğrenmeye çalışıyoruz. Alanda bağımsız olarak var olmaya çalışan her bir oluşum bizim dayanışarak güçlenmemizi sağlıyor. Bilgi paylaşımından besleniyoruz, bu paylaşıma gereksiniyoruz.
Bunun haricinde kendisini sürdürülebilir kılmaya çalışan diğer pek çok girişim gibi, uzun süreli paydaşlıklar kurarak köklenmeye ve daha iyisini hayal etmek için kendimize maddi ve manevi alanlar, kaynaklar yaratmaya çalışıyoruz. Sadece ulusal bir festival olma ön görümüz yok; ortak değerler ve miras üzerinden, sınırları neredeyse kalkmış bugünün dünyasında küresel olarak
tartışılan konuları kendimize dert ediniyor ve tartışmaya açmak için bir platform öneriyoruz. Bunu gerçekleştirebilmek için de ortaklık geliştirebileceğimiz her bir aktöre oldukça fazla ihtiyaç duyuyoruz.
Bergama Tiyatro Festivali, 2021
Bir on sene sonra festivalin hangi noktaya gelmiş olmasını istersiniz? Gözünüzü kapatıp hayal etseniz, hayalinizdeki o on sene sonraki festivali, nasıl bir deneyim olduğunu anlatabilir misiniz?
EA: Ne zamandır kafamızda döndürdüğüm - döndürdüğümüz bu soruyu ilk defa yazılı olarak toparlamaya vesile olduğunuz için öncelikle teşekkürler. On sene sonra Bergama Tiyatro Festivali; muhtemelen çok daha fazla Bergamalının ekipte ve festivalin yönetiminde olacağı bir yere doğru evrilecek. Yerelle kurulan güçlü ilişkiler biraz daha kurumsal bir boyuta taşınarak, festivalin hem insan kaynağını hem de içeriksel zenginliğini besler bir hal almış olacak. Kurulacak Bergama Tiyatro Festivali akademisi bu insan kaynağının ve üretimin eğitim tarafını karşılıyor olurken, festival de bu eğitimin pratiğe dönüştüğü, bölgedeki birçok kurum ve işten biri olacak. Bergama Tiyatro Festivali gerçekleştirdiği yan etkinlikler - atölye çalışmaları ve buluşmalar ile seneye yayılmış bir hal alacak. Bu girişimler ve devam eden çalışmalar ile birlikte Bergama Tiyatro Festivali bölgede tüm sektör adına önemli bir buluşma ve ağ kurma platformu haline gelecek. Festivalde gerçekleşen buluşmalar yeni işlerin tohumunu atarken bu işlerden bazıları hem Türkiye’nin hem dünyanın çeşitli sahnelerinde görünür hale gelecek. Berlin’de gerçekleşecek Bergama Tiyatro Festivali bu işlerin ilk yurtdışı prömiyer sahnesi olacak. Bergama içinde festivalden bağımsız bir tiyatro ekosistemi oluşacak. Festivalden bağımsız etkinlikler sene boyu Bergama’da devam edecek.
コメント